1. başrollerinde ve 'in yer aldığı, bol ödüllü bir tarihi aksiyon filmidir.

    'in canlandırdığı commodus karakteri herhalde kimsenin aklında kolay kolay çıkmayacaktır.
    #6197 thedirector | 8 yıl önce
    0film 
  2. başından sonuna, klasik bir filmi. - 'li müzikleri de muhtemelen filmin kendisi gibi sinema tarihinin en başarılılarındandır, heleki ..

    bir yana, 'in performansı harikaydı, belkide en iyi performansları arasında ilk üçe girer..

    Kıssadan hisseye, sinema tarihinin en etkileyici filmlerinden birisi bana göre.
    #11905 fly | 8 yıl önce
    0film 
  3. alt metinleriyle birlikte bilgilenip öyle izlerseniz, gerçekten de 'ın en iyi işi olduğunu görebildiğiniz efsane.

    , ve 'in uyumu müthiş. başından sonuna kadar bu denli sürükleyici olma nedeni bu zaten. yoksa korkunç tarihi hataları gördükçe soğuyor insan. bile yanlış yansıtılıyor (oğlunu sevmiyormuş da, onun koca devleti yönetmesini istememiş de. külliyen yalan bunlar mesela) ama günü kurtaran gene aktörü, yani efsanevi oluyor. bu ayrıntıları filmi ilk izlediğimde de görebiliyordum. özellikle tarihi çarpıklıkları güzelce saklamayı bilen scott'a kimsenin neden büyük hakaretler etmediğini de anlayabiliyorsunuz. scott kendisine "ulan, deli gibi tarihi hata yapıyorsunuz. kimse sizi uyarmadı mı?" diye sorulduğunda bile "çünkü bu bir film ve böyle anlatıldığında ilgi çekecekti. öyle de oldu" diyor. baba akıllı, baba manipülasyonu nereye oturtacağını iyi biliyor. son faciasının bile belli başlı elle tutulur yerleri vardır illa ki. onu da izleme listemde yukarılara çıkarayım bari, ne zamandır unutmuşum.

    biraz ayrıntı, biraz trivia bilgisi, biraz da "aslında bu yüzden yanlışlıklar yapıldı" tadında bir girdi olsun bu. aşağıdaki kısımların hepsi spoiler ama spoiler şeysinin içine alınca da okumuyorsunuz, biliyorum. okuyun ama filmi de hatırlayarak okuyun. kahve-çay, çuku, piiz falan opsiyonel ama ihtiyaç duyarsanız da ulaşabileceğiniz bi' yerde olmaları şart bence. başlıyorum.

    - aurelius ile oğlu arasındaki bağ gerçekten çok kötü kurulmuş filmde. commodus ile birlikte 3-4 yıl boyunca ülkeyi yönetmiş olan aurelius, commodus'un önünde diz çöküp tövbe falan istiyor, sümme haşa ya. 5 yaşında kendisine denmiş bir evlat bu. aurelius 180'de ölmeden önce, 177'de commodus'a yetkisi veriyor. yani "benden sonra devlet sende genco, raad ol" demek bu. ayrıca roma uzun yıllar (en azından cumhuriyetin devrilmesi ile yeniden tesis edilmesi arasındaki zamanda) tek başlı şekilde yönetilmemişken, aurelius tek başına iktidardaymış gibi gösterilmiş. bunun özellikle phoenix'in karakterinden bile isteye nefret etmemizin garantilenmesi açısından olumlu olduğunu görmekle birlikte, korkunç bir tezat barındırması ve roma tarihi boyunca 'da bile en çok yer verilen hükümdar/imparator/filozof olan aurelius'un itibarına bir suikast olarak değerlendiriyorum ben. ama beni kim takar tabii.

    - filmin izleyiciyi en fazla rahatsız edip içine çeken anlarındaki tema olan ensest ilişki roma'da çok sık görülen bir şey değil. çocuklarla cinsel münasebet bile belli bir süreyle uygulanıp bırakılmış. öyle toptan "bunlar zındıq, bunlar haysiyetsiz orman çocukları" falan demek mümkün değil yani. herkesi sanmak da büyük aptallık bence. gene de, scott'ın filmin etkileyiciliğini artırması için güzel bir eklenti olduğunu düşündüğü şeyi tam da konunun göbeğine eklemesi olarak düşünebiliriz.

    - aurelius, filmde anlatıldığı gibi commodus'un tahta oturmasıyla başlamayan oyunlarda kan dökülmesini de pek sevmez. bunun için proximo'nun anılarını anlattığı bir bölümde de adı geçen "tahta kılıç"ı bir ödül olarak değil, "birbirinizi deşip parçalamayın evladım" diye vermiştir gladyatörlere. commodus ise, komple bir narsist olduğu için kolezyumlara kendisi çıkıp dövüşmüştür. belki de aurelius ile commodus arasındaki büyük farklılıkları işaret etmek için bunu kullanmıştır scott, bilemiyorum ama güzel bir dokunuş bu.

    - aurelius'un commodus tarafından boğularak öldürülmesi de tabii ki yalan. aurelius'un bitmek bilmez bir hastalığın pençesinde senelerce kıvrandığını bilmeyen yok (kızamık ya da çiçek denmiş buna ama halâ bilinmiyor ne olduğu. "antoninus vebası" bile denmiş, isterseniz araştırın böyle). commodus ise, hem iktidarının çevresindeki senatoyu entrika nehirlerinde boğduğu hem de öldürülme tehlikesini artık her an hissettiği için paranoyak olduğu için öldü. bunlar insanı öldürmez tabii, ironi yapıyorum. tekrar alayım burayı şakasız: commodus ise, yıkandığı hamamda kuzeninin sevgilisi tarafından düzenlenen ve 3 kişinin içinde olduğu bir planla boğduruluyor ve böyle ölüyor. belki de scott, commodus'un ölümünü aurelius'un üzerinde uygulayarak mesaj vermiştir, bilmiyorum.

    - roma tarihini biraz okuduysanız (yani, en ünlü komutanları, generalleri, hükümdarları biraz biliyorsanız) plebleri, senatoyu, senatörleri, preatorları, patricileri falan biliyor olmalısınız. filmin bu yönde nefis bir açıklaması da mevcut. onu da şuraya iliştireyim, ben özetlemeyeyim, kendiniz okuyun (artık çay-kahve tazeleme vakti gelmiş olmalı bence çünkü tıkladıysanız entry'nin ne kadar uzun olduğunu görmüşsünüzdür). asıl mevzunun cumhuriyetçilik ile elitistlik ve biraz da monşerlik kavgası olduğunu filmi 1 kere izlemiş olan kimse anlayamıyor, kendinize haksızlık etmeyin. baştan söyleyeyim.

    - commodus'un kız kardeşi lucilla'nın filmin sonunda bile sağ kalması diye bir şey tarihte yok tabii. kendisine suikast düzenleyenlerin tamamını ya öldüren ya da sürgüne gönderen commodus, lucilla'yı (filmde hiç bahsedilmeyen kızı ile birlikte) önce capri adası'na sürgüne gönderiyor. 1 yıl kadar sonra da adaya bir imparatorluk askeri göndererek sessizce öldürüyor. mutlu son arayan scott, bu kısmı da hollywood'un en sevdiği haline dönüştürmüş.

    - filmin belki de commodus-maximus çekişmesinin çözümü için bel kemiğini oluşturan "beni buradan kaçırın, sonraki gün beni bekleyen 5 bin askerle gelip commodus'un iktidarını yok edeyim" mevzusu da gerçekçi değil çünkü roma askeri bölükleri hemen hemen her askeri sistemde olduğu gibi ast-üst ilişkisi ve hükümdara tamamen bağlılık üzerinden çalışır. sürgün edilmiş, köle yapılmış, gladyatörlerin arasında plebleri eğlendiren bir eski generali bekleyen 5 bin asker olamaz. maximus'un "askerler değişmiş olsa bile kumandanları beni tanır" demesi de hayli komik. bununla ilgili teorilerin sonu hep şuraya bağlanıyor: maximus kaçırılıyor, 5 bin askerle birlikte geri geliyor, commodus'u elinden kaçırsa da yönetimi alıyor. sonra ise commodus özellikle kendisine yakın tuttuğu imparatorluk askerleri ve rüşvete boğarak yanına aldığı 50 bin askerle geri geldiğinde maximus ve çevresindekilerin hepsini kazığa oturtuyor. eh, scott gene hollywood güzellemesi yaparak crowe'a sevgi ve saygı duymamızı amaçlamış ama kötü bir rüyadan öteye gidemezdi bu fikir.

    - pretorian askerleri mevzusu var bir de. bunlar, filmin ortalarında commodus'un kuzey ordularının generali olan (ve belki de maximus da generalken orduyu çift başlı olarak yönetenlerden biri de olan) quintus'a ve doğrudan hükümdara bağlı askerleri idam ettirdiğinde gördüğünüz askerler. quintus'un ne maximus'u ne de commodus'u sevdiğini görebiliyoruz ama hükümdarın buyruğundan uzaklaşamayacak yapıdaki quintus'un gözlerini bile kırpmadan kendisine bağlı askerleri commodus'un güç gösterisinden başka bi' bok olmayan bir şovla idam ettirdiğini de görüyoruz. buradaki asıl nokta, commodus'un tamamen kafayı yemiş olmasının quintus gibi net bir şekilde cumhuriyetçi olmayan, cumhuriyetin tesisini hiç de önemsemeyen bir general tarafından ceasar olarak görülmemesine kadar gidecek olmasının bize gösterilmesidir. son sahnelerde kendisine kılıç vermeyen, emrindeki askerlere de "kılıçlarınızı kaldırmayın bile, silerim sizi!" lafını açık açık edebilecek bir adama dönüşüyor quintus. bunun nedeni, yukarıda anlattığım gibi, devletin tepesindeki adamın güç zehirlenmesi ve narsizmin doruklarında olduğunun ordu generali tarafından fark edilmesi ve "senden artık bi' bok olmaz. maximus'tan da olmaz ama o en azından sözünün eri" lafının açık açık olmasa da davranışlarla ortaya konulmasından başka bir şey değil. bunu ilk izleyişimde ben de yakalamak üzereydim ama sonraki izleyişlerde ve biraz okuyarak "hee, şincü annadıım" diyebildim. sizde de aynısı olur belki.

    - "imparatoru koruyan elit birlik" olarak geçen bu pretorian askerleri gerektiğinde imparatora bile sırt çevirebilecek kadar garipler çünkü bizdeki yeniçeriler gibi sürekli para yedikleri için sadakatlerinin değer ölçüsü de haysiyetleri ve adil olabilmeleri değil, paranın değeri oluyor. karısını ve çocuğunu nasıl öldürdüğünü ağır ağır anlatan commodus'a karşı "senin de günün gelecek lan, bekle ve gör!" diyen maximus'un kolezyumdan uzaklaştığı sahnede, bir askerin gidebilmesi için kendisine yol açtığını ve bunun commodus'un emriyle gerçekleşmediğini hatırlarsınız. işte, bu asker de üstünden başından anlaşılabileceği gibi normal bir asker değil. pretorian askeri ve büyük ihtimalle normal bir erden daha fazlası. ayrıca, "maximus ne güzel adam lan, lafı koyup gidiyor. bari yol açam ona" diye bir şey de söz konusu değil, commodus hepsinin cücüğünü keser orada. bu pretorian subayı, yukarıda anlattığım pretorianların idam edildiği sahnede de olan ve imparatora karşı güveni yok olmuş bir subay. aynı durumun quintus'ta olduğunu da düşünürseniz, sahnede ne quintus'un ne de commodus'un maximus'un arkasından bağırabildiklerini de anlarsınız çünkü güç kimsede değil artık. ne commodus pretorianlara rüşvet vermeden bi' şey yaptırabilir halde (ki artık rüşvet de yetmez herhalde) ne de quintus "böyle imparator olmaz olsun" kafasından çıkabilecek bir noktada. tek sahneyle roma imparatorluk askerleri hiyerarşisinin imparator karşısındaki durumunu verebilmiş scott. alkışlar şelale.

    daha tonla ayrıntı var ama yoruldum. scott'ın kaplanlı kolezyum savaşında aslında dev bir gergedan getirmek istemesi ve hatta bunun eskizlerini bile hazırlamış olması ama prodüktörlerin "olm bi' gergedan kaç para, senin haberin var mı?" demesiyle bunun yapılamaması, maximus'un ("senatus populusque romanus" - senato ve roma halkı) dövmesi, commodus'un baş parmak işaretinin tamamen yanlış kullanılması ama bunun da gene popüler kültürün yanlışını yanlışlamak yerine kafa karıştırmamak için böyle bırakılması (gerçeği "parmak yukarı: kılıcını çek, parmak aşağı: kılıcını kınına sok" şeklinde), tigris-maximus kavgasında gerçek kaplanlar kullanılması ve crowe'a sadece 5 metre uzaklıkta tutulması, başkentte ve sefer ya da savaş yoksa şehirlerde asker elbisesi ile dolaşılmasının dinen de, devletin kanunlarıyla da yasak olması, hükümdarlıkta her zaman çift başlı sistemin (bir nevi cumhurbaşkanı ve başbakan gibi) olması gibi ayrıntıları da siz araştırıp okuyabilirsiniz. filmin ana noktalarından biri olan cumhuriyetçiliği modern zaman cumhuriyeti ile karıştırmamak için plebler ve patricilerin ne olduğu hakkında bilgilenmeniz gerek. antik yunan'dan bildiğimiz doğrudan demokrasi falan diye saçmalamadan önce zaten roma cumhuriyetinin asılda düpedüz patrici hiyerarşisi olduğunu da bilin bence. ben geçenlerde 5-6 saat sadece bunlarla alakalı şeyler okuyup okuldan sonra da sık sık okuduğum roma hukuku kitabımı hatim ettim. birkaç da güzel entry buldum. size de önereyim bunları aşağıda. arasında yukarıda verdiğim entry'nin aynısı olabilir ama illa ki farklı bir nedenle eklemişimdir gene, tekrar bakarsınız ona da. öptüm, byes.

    - ensest mevzuları ve tarihi yanlışlar paketi
    - historia augusta ve roma'nın her şeyiyle ilgili her şey
    - roma invicta ve gene her şey
    - filmle ilgili bolca trivia
    - gerçek ideoloji sapması

    edit: ne ne bağlacı sıkıntılıydı bi' yerde, onu düzelttim.
    #291327 lake of the hell | 7 ay önce (  7 ay önce)
    0film