Gözlemlerime göre Bir erkeğin siyasete olan ilgisi takriben ilk öpüşmesinden sonrasındaki dönemde başlıyor. Şaka yapmıyorum lan harbiden öyle bir durum var. Çünkü o yaşına kadar hayal edebildiği en uçuk şey, bütün yaşama motivasyonu bir kızla öpüşmek olunca, hayalini gerçekleştirdiğinde büyük bir boşluğa düşüyor erkek birey. İşte O hayatı yaşamaya değer kılan motivasyon yokluğunda, işte o büyük buhranda, işte o " ulan öpüştük falan ama tam da olmadı gibi ya" hayal kırıklığında kendini siyasetin kollarında buluyor garibim..
Orta sondayım. Bizim sınıfta, sırf babası ırak'tan suriye'den karton karton kaçak sigara getirdiği için aramı iyi tuttuğum rıdvan diye bir arkadaşım vardı. ( ne var lan! Hepimiz hayatının en azından bir döneminde menfaatçi birer yavşaklardık.) Bu hıyarın ülkücülük ayağına toplantılara falan gittiğini de biliyorum, heves de var tabi, gittim bir gün bunun yanına; " lan ibne.. pardon pardon lan rıdvan amaaaann çok özür dilerim sadece rıdvan, kankim rıdvan, ortim rıdvan, rafıığım rıdvan. Öbür sefere beni de götürsene bu toplantılara. " dedim. İkiletmedi, tamam gideriz dedi.
23 nisan mıydı 19 mayıs mıydı tam emin değilim ama stadyumdan gösterilerden dönüyoruz rıdvanla. Bugün toplantı var hadi seni de götüreyim dedi. Götür beni; kimin ne dediğini umarsamadan, toplumsal normları bi kenara bırak ve götür beni erkeğim diye çığlık atıcaktım neredeyse.
Hâlâ duruyor mu bilmiyorum, Valilikle belediye binasına yakın bir yerde yamuk mimarinin güneydoğu anadolu versiyonu bir bina vardı antep'te, dışı kompil cam, nasıl desem; böyle saçma sapan bir bina. Oraya götürdü beni rıdo.
Kapıda iki abi "hoşgeldiniz gençler" dedi, buyur etti. Amfîyi andıran belirli bir hiyerarşiyi, odada bulunan herkese gayet net bir şekilde yüzüne vuran, büyük, salon tarzı bir yere geçirdiler bizi. En küçükler bizler olmak üzere, her yaş grubundan işte efendime söylim liseliler, üniversite tayfa ayrıca şehrin yerli grubuyla beraber 200 civarı adam aynı yerdeydik. kürsüye bir abi çıktı mikrofonu eline aldı. Daha s.a beyler adım nedim demeden "Ses veriyorum. Korkma sönmez.." diye direk istiklal marşına bağladı. Hemen yan tarafımda benle akran bir çocuk bayağı yüksek sesle, bildiğin bağıra çağıra okuyo marşı. Ben de herhal kim daha çok bağırarak okuyosa o daha iyi ülkücü oluyo galiba diye düşünüp tonumu yükseltim. Bu sefer yandaki çocuk benim de bağırarak okuduğumu görünce rekabete bağladı daha da bağırmaya başladı. Daha ilk dakikadan kendime düşman edindim amk. O bağırıyo " çatttmaaa kurrrbaaan ooolayımmm" ben karşılık veriyom " çehhhreni ey nazzlı hilaaaaaaal ". Diye, adeta çığrınıyoruz. Çoçuğun boynundaki damarlar neyin şişti amk bağırmaktan. Göz küreleri falan yerinden çıkacak az kaldıydı. Sesler de ergen çatalı bildiğin eziyet ediyoruz ortama. Allahtan Rıdvan dürttü de "nabıyon amk" diye, zor kurtuldum kendi sesimde boğulmaktan.
Sonradan ülkü ocakları başkanı olduğunu öğrendiğim bir abi kürsüye çıktı. İçeriğinin bir kelimesini dâhi hatırlamadığım milliyetçilik kavramı üzerinden bir sürü şey anlattı. Sonra Konuşmasının bir yerinde soru sorma tonunda "ülkücülük nedir?" Dedi. 200 civarı adama sordu haa bunu. Bakın şu yaşıma kadar, size inandığım tüm değerler üzerine yemin edebilirim ki hiç öyle bir sessizliğe tanık olmadım. Çıt yok ya. Havada uçan kara sineğin kanat çırpma sesini duyarsın öyle bir sessizlik. Sessizlik, kimseden bir ses çıkmadıkça zamanla yerini gerginliğe bıraktı. Herkeste "ulan biz istiklal marşı falan okumaya neyin geldiydik" tarzı bir homurdanma, hemen yanındakilerine "olum bari sen birşeyler söyle" tepkileriyle beraber ortam gittikçe kaotikleşti. O an içimden ortamı biraz yumaşatma adına ayağa kalkıp " efendim, öhkk öhkk şimdi ülkücülük dediğimiz şey insanın kendine yakışanı giymesidir." Demek geçti, fakat rıdvanın yoldayken " olum bak sen ağzı gevşek adamsın. Gittiğimiz yerde de öyle yarak kürek şeyler söylersen bizi orada gerçek anlamda sikerler, anüslü falan" uyarısı aklıma gelince bu fikrimden vazgeçtim.
İşte o gün orada istediğimi söyleme özgürlüğünü bulamadığım için ülkücülüğü bıraktım. Solcu oldum. Solculukta da iyi halay çekemeyip, esli vurgulu slogan atamayınca çok çabuk dışlandım.