Kurtuluş Savaşı'nın efsane komutanlarindan, sonrasında meclis başkanlığı da yapmış doğu cephesi kumandanı. Bir 26 Ocak günü hayatını kaybetmiştir Ankara'da.
Ailesi tarafından devam ettirilen ve Adını taşıyan vakıf çocuklara burs verir ki paşa yetim babası olarak bilinirmiş. Kadıköy'de adını taşıyan bir müze vardır salı, perşembe, cumartesi günleri açık, gidin gezin derim.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının liderliğini yapmıştır. Aynı zamanda kendisi iyi bir tarihçidir çok sayıda eseri vardır (Yakıldı ama yıkılmadı). kurtuluş savaşı fikrinin kendisinden çıktığını söyler ve söylerler. kızı timsal karabekir’in zamanında bizim lisede verdiği bir söyleşide “kurtuluş savaşı fikri benim babamdan çıktı.” Diyerek bunu doğrulamıştır. Hatta İnönü hatıralarında “anadolu da milli mücadeleyi ilk düşünen birkaç arkadaşımızdan birisi kazım karabekir’di” diye belirtiyor yani karabekir’i doğruluyor. Bir kesim de zaten karabekir ve Atatürk’ün arasının bozulma sebebleri arasında bu söyleminin de olduğunu söylüyor.
Kazım Karabekir (1882–1948) 26 ocak ölüm yıl dönümü o yüzden burayı dolduracağım, öncelikle ben tarihçi değilim alanım tarih de değil ona göre, çünkü biraz yanlı bir yazı olabilir. Kazım Paşa, o: Alçıtepe Kahramanı Yetim Babası Şark Fatihi Devlet Adamı’dır.
Kazım Paşa’dan önce babası Mehmet Emin Paşa’dan bahsetmek gerekiyor. 1853 yılında Mehmet Emin daha 16 yaşındayken Kırım Harbi olur, Birçok insan çocuğunu askere yollamamak için saklar. O sırada Mehmet Emin’in babası, “Eğer biz çocuklarımızı askere göndermezsek bu vatanın şerefini kim kurtaracak? Yazın” “İlk gönüllü Mehmet Emin’imdir.” Oradan paşalığa kadar yükselir.” Diyor. Bunun üstüne Mehmet Emin, Silistre ve Sivastopol Muhaberelerinde bulunmuş ve yaralanmış, Binbaşı iken Kastamonu Alay Beyliği ve Yarbay iken de İskilip Kaymakamlığı görevlerinde bulunmuştur. Sonra sırasıyla Hakkari, Van ve Harput’ta görev almış, en son Mekke’de vali vekaleti görevinde iken kolera salgınında vefat etmiştir. İşte böyle bir dedenin, böyle bir babanın oğludur Kazım Karabekir. (lakin Kazım Paşa'nın babası Mehmet Emin paşa olmamıştır. ben gaza gelip ona paşa diyorum, bilginize)
Kazım Karabekir, Okul hayatına babasının görevi sırasında doğu illerinde Van ve Elazığ mahalle mekteplerinde başlamıştır. İlk eğitimini Mekke’de tamamlamıştır. Daha sonra Fatih Askeri Rüştiyesinden ve Kuleli Askeri İdadisinden mezun olmuştur. 1900 yılında Pangaltı Harbiye Mektebi’ne girmiştir. Burada Almanca ve Rusça dersleri almış, 6 Aralık 1902 günü “Piyade Teğmeni” rütbesiyle, sınıf birincisi olarak mezun olunca Kurmay Sınıfı’na ayrılmıştır. Erkan-ı Harbiye Mektebi’ne (Harp Akademisi’ne) devam eden Karabekir, 1905 yılında bu okuldan da birincilikle mezun olmuştur ve “Altın Maarif Madalyası” ile ödüllendirilmiştir. Okul idaresi gösterdiği başarı nedeniyle kendisinden öğretmen olarak okulda kalmasını istemiştir ancak Karabekir Paşa bunu kabul etmeyip iki yıllık stajını görevlendirildiği 3. Ordu süvari topçu ve piyade bölük komutanlığı hizmeti olarak Manastır’da yapmaya başlamıştır.
1915'te Kartal’daki 14. Tümen kumandanlığına tayin edildi. Tümeniyle birlikte Çanakkale savaşlarına katıldı. Kerevizdere’de Fransızlara karşı savaştı ve başarılarından dolayı albaylığa terfi etti ayrıca burada Alçıtepe Kahramanı olmuştur. 18. Kolordu Komutanı oldu ve Kut’ül Amare’de İngilizlerin bozguna uğradığı savaşta yer aldı. (burada kimileri ona Kut’ül Amare Kahramanı demektedir ama sert itirazlar da var ben uzak kalmayı tercih ettim, meraklısı bir bakar)
Ağır kış koşullarına ve kısıtlı imkanlara rağmen 18 Şubat 1918'de Erzincan’ı, 12 Mart 1918'de Erzurum’u çetecilerden tamamen temizlemiştir. Ermenilerin Erzurum Alaca Köyü’nde yaptıkları kıyımlar ile ilgili olarak, anılarına şunları yazmış dönemin komutanı: “Kolordu Alaca’ya vardığında gördüm ki; ırzlarına geçilmiş, tecavüzden sonra ciğerleri duvarlara asılmış genç kızlar, karınları deşilmiş hamile kadınlar, beyinleri süngülenmiş veya vücutlarına benzin dökülerek ihrak edilmiş çocuk ve erkeklerin hasıl ettiği pek hazin bir levha ile karşılaştım.”
Karabekir, 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından İstanbul’a çağrılarak kendisine teklif edilen Erkan-ı Harbiyye-i Umumiyye Reisliği (Genelkurmay Başkanlığı) görevini kabul etmedi. (Burada ordusunu teslim etmemiştir, silahlarını bıraktırmamıştır böylece tek düzenli orduya sahip komutan olmuştur.)
Türk Kurtuluş Savaşını başlatan komutanların arasında Anadolu’ya ilk geçen komutan oldu. 19 Nisan 1919 tarihinde Trabzon’a çıktı ve Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleriyle toplantı düzenledi. (bu sebepten de Kazım Paşa’ya atatürk’ten önce kurtuluş savaşını başlatmıştır deniliyor.) 3 Mayıs’ta Erzurum’a gelip Erzurum Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleriyle görüştü ve bir kongre tertiplemelerini sağladı. Halka moral kazandırmak ve durumdan haberdar etmek için mitingler ve görüşmelerde bulundu. Bu görüşmelerde tüm şartları zorlayarak silahlanmayı sağlamak ve yurttan düşmana kesinlikle silah veya cephane yardımı yapılmasını engellemek, Ermeni propagandalarına inanmamak, Erzurum’da doğu illeri temsilcilerinden oluşan büyük bir kongre toplamak konuları üzerinde duruldu. Karabekir’in İzmir’in işgaliyle kongre önerisi kabul edildi ve 30 Mayıs 1919'da her tarafa davetiyeler yazıldı.
19 Mayıs’ta Samsun’a daha yeni yeni varan Mustafa Kemal, Erzurum Kongresi’nin toplanması için zemin hazırlayan Kazım Karabekir ile temasa geçti. Erzurum Kongresi’nin toplanma kararını öğrenen Mustafa Kemal Paşa, bunu takdir ettiğini Kazım Karabekir’e telgraf ile bildirdi ve 22 Haziran’da Amasya Genelgesi’ni yayınlayarak kongrenin toplanacağını yurdun dört bir yanına duyurdu. Milli Mücadele’nin tüm ulusta yankılanması, kongrelerin başlaması İstanbul Hükümetini rahatsız etmişti. Hükümet önce Mustafa Kemal’i İstanbul’a çağırmıştır, Mustafa Kemal kabul etmeyip hatta görevinden istifa edince İstanbul Hükümeti dönemin Elazığ Valisi olan Ali Galip’e haber yollatır istedikleri şey Mustafa Kemal’i tutuklayıp İstanbul’a getirmesidir, lakin Ali Galip daha şehirden ayrılmadan halk tarafından durdurulur, önü kesilir. Bunun üstüne hükümet Kazım Karabekir’e haber salar “Mustafa Kemal’i tutukla gel” Mustafa Kemal o sıralar Erzurum’da bir konakta kalmaktadır. Odasına en güvendiği kurmayı Kazım Dirik giriyor; “Paşam Askerlikten istifa ettiniz, bundan böyle ben kimden, emir alacağım, dosyaları kime teslim edeceğim.” Diyor. Mustafa Kemal üzgün, sitem dolu bir şekilde; “askerlikten istifa edince bir saat önce sen her şeysin diyen kişiler bir saat sonra sen yoksun diyor.” O sırada içeri Cevat Abbas giriyor Mustafa Kemal’e “Kazım Karabekir bir bölük askerle sizi tutuklamaya geliyor” diyor. Rauf Orbay anılarında yazıyor ki “Bir an sarardı Mustafa Kemal”. Çünkü biliyor Kazım Karabekir’in aldığı emri, gelecek ve onu tutuklayacak. Çok geçmeden Kazım Karabekir içeriye Mustafa Kemal’in bulunduğu odaya giriyor. Mustafa Kemal dahil herkes aldığı emri uygulamasını beklerken Kazım Karabekir Paşa, askerlikten istifa etmiş ve artık sivil olan Mustafa Kemal’in önünde bir asker selamı çakıyor ve diyor ki; “Kumandamda bulunan zabitan ve efradın hürmet ve tanzimlerini arza geldim. Siz bundan evvel olduğu gibi bundan böyle de muhterem kumandanımsınız. Kolordu komutanına mahsus araba ile maiyetinize bir takım süvari getirdim. Emrinizdeyim Paşam.” Mustafa Kemal, Karabekir’in boynuna sarılarak bu eski arkadaşını birkaç kez öper. (şu olayı her okuyuşumda içim ürperir)
Kars ve Gümrü’de bulunan Ermeni çocukların eğitimiyle ilgilenen Amerikan pedagoglarıyla ve bunların eğitim sistemiyle teması olmuştur. Amerikalıların çocuklara yaklaşımlarından fikirler edinmiştir. Ermeni ayaklanmaları ve savaşlar sırasında sahipsiz kalan 2 bini kız 6 bin yetime babalık etti. Timsal Karabekir (kazım paşa’nın kızı): “O çocukları himayesine alıyor. Ama ortada Ermeni çocuklar da var anasız, babasız kalmış. Onları bu toprağın evlatlarıyla aynı yerde yetiştirmiyor. Bunu iki açıdan yapıyor. Savaşmış iki toplumun evlatlarının kini devam etmesin diye. İkincisi de Ermeni’ye olan saygısından. ‘Bu çocuk Ermeni ise dinini, dilini bilerek yetişsin’ diyor. Amerikalıların Trabzon’da açtığı bir yetimhane var. Çocukları da oraya alıyor ve onlara da babalık ediyor. Trabzon’daki Ermeni yetim evlatlar bir şükran ifadesi olarak, Kâzım Karabekir’in bir kara kalem resmini yapıyorlar. Altındaki ithaf çok çarpıcı. ‘Yetimler Babası Kâzım Karabekir Paşa Hazretlerine Trabzon Ermeni Yetimleri tarafından’ diye yazıyor.” Karabekir, o gençleri eğitti ve Gürbüzler Ordusu olarak Padişah’ın ordusuna dahil etti. Bundan dolayı “Yetimler Babası” olarak da anıldı. Kazım Karabekir: “Hayatımda bana zevk veren hayli başarılarım vardır: En zevklisi binlerce bakımsız çocuğun hayat ve geleceğini kurtarmak olmuştur.”
Karabekir Paşa, 22 Haziran 1926'da İzmir’de Mustafa Kemal’e düzenlenen suikasttan haberdar olduğu halde bildirmediği iddiasıyla tutuklandı (asıl olay suikast öncesi Ziya Hurşit’in amcasına selam verdiği için olmuştur) ve İstiklal Mahkemesi’nde idamla yargılandı, ancak mahkeme heyetinin oy birliğiyle beraat etti. Kazım Paşa mahkeme salonu girer salondaki tüm askerler, Paşa’nın evlatları hepsi ayaklanır, Âliler oturun der askerler takmaz aliler gene oturun der askerler hareket etmez. Kazım Paşa dönüp oturun evlatlarım deyince hepsi oturur. Âliler bu durumdan rahatsız olunca askerleri dışarı çıkarmaya çalışır, askerler bunun üzerine silahlarına davranır Paşa’ya bir şey olursa burayı yıkarız diye yeminlerle salonu inletirler, bunun üstüne Âliler ne yapacaklarını bilemezler Mustafa Kemal’i ararlar Mustafa Kemal der ki “Paşayı salın” böylece beraat eder. (Bak bu olayda da yine içim ürperiyor)
60 civarı eser kaleme almıştır. 40 eseri yakılmıştır. 1933 yılında basılmış 5000 adet kitabı yakılmıştır. Bilinen 17–20 arasında kitabı vardır. “Kitaplarımı yaktırana Sende kuvvet varsa bende de hakikat var, Kuvvet sistir kalkar, hakikat güneştir doğar, Ben korkmam kuvvetten, sen de korkma hakikatten, Ondan korkanlar ayrılamaz zulüm ve zulmetten.” Diye bir şiiri vardır. (çok severim)
Madalya/Ödüller · Nişan, madalya ve takdirnameleri: 8 · Gümüş Muharebe Liyakat Madalyası · 16 Ağustos 1915 Alman İkinci Sınıf Demir Salip Nişanı · 26 Aralık 1915 Avusturya-Macaristan Harp ve Üçüncü Rütbeden Kron dö Merit nişanları · 1916 Altın Muharebe Liyakat Madalyası · 12 Aralık 1916 Alman Birinci Sınıf Demir Salip Nişanı · 1917 İkinci Rütbeden Kılıçlı Osmani Nişanı · 1918 Alman İkinci Sınıf Kılıçlı Kartal Nişanı · 1918 İstiklâl Madalyası
Uğur Mumcu "Kazım Karabekir Anlatıyor"'undan " Muhafazakar görünen Karabekir, aslında Kemanla klasik batı müziği parçaları çalar, kızları piyano da ona eşlik eder. Eşi ve kızlarının başı açıktır. Namaz kılmaz, oruç tutmaz, ama dine inanır. Atatürk'le çatışması, derin ideoloji ayrılıklardan çok kişisel kırgınlıklara bağlanabilir.
İdeolojik ayrılıklardan çok kişisel kırgınlıkların sadece kabuğudur sanki. Mumcu'nun yorumu şöyle; " Uygarlığın kaçınılmaz depremleri olan ihtilal, evlatlarını yer. devrim, o koşullarda zora dayanarak yapılmıştır; başka çözüm yoktu. Mustafa Kemal köktenci 'devrimci' , Karabekir'se devrimleri demokrosiyle benimsetmek isteyen 'evrimci'dir. Atatürk'ün yolu, o günler için gerçekçi, haklı ve sağlıklıydı.