aklıma cenap şahabettin'in elhân-ı şitâ'sını getiren doğa olayı. kış mevsiminin tadı.
ne diyordu şahabettin?
göklerden emeller gibi rizan oluyor kar. her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar. (göklerden emeller gibi dökülüyor kar) (her mutlu hayalim gibi koşarak düşüyor kar)
kardır yağan üstümüze geceden, yağmurlu, karanlık bir düşünceden, ormanın uğultusuyle birlikte ve dörtnala dümdüz bir mavilikte kar yağıyor üstümüze, inceden.
sesin nerde kaldı her günkü sesin? unutulmuş güzel şarkılar için bu kar gecesinde uzak bir yoldan, rüzgar gibi ta eski anadolu'dan sesin nerde kaldı kar içindesin?
ne sabahtır bu mavilik, ne akşam, uyandırmayın beni, uyanamam. kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına, allah aşkına, gök, deniz aşkına, yağsın üstümüze kar buram buram.
buğuldukça yüzü her aynanın, beyaz doğusunda bu saf rüyanın, göğe uzanır, tek-ü tenha bir kamış. sırf unutmak için, unutmak ey kış! büyülü yalnızlığını dünyanın.