1. nba tarihinin en özel yeteneklerinden biriydi. boyu 1.93'tür ve oyun kurucu pozisyonunda oynamıştır. basketbolu bıraktıktan sonra kariyerine koç olarak devam etmiştir.

    jason kidd'in en önemli iki özelliği; top çalma ve asist yetenekleriydi. basketbol iki yönlü bir oyundur, sadece skora katkı sağlayarak veya sadece savunma yaparak büyük oyuncu olamazsınız. jason kidd'in yeteneklerine baktığımız zaman oyunu iki yönlü oynayabildiğini görüyoruz. top çalma savunma demektir. bir pozisyonda blok yapmak ile top çalmak aynı anlama gelir. ikisi de hücumu bitirir. asist ise hücum gücü demektir. bir pasın asist olabilmesi için hepimizin bildiği gibi nihayetinde sayıya ulaşmış olması gerekir.

    iyi bir skorer olsaydı şu an kendisini kobe, jordan, lebron klasmanında görebilirdik.

    kendisiyle ilgili çok ilginç bir bilgi duymuştum. toplam 107 triple-double'ı bulunan jason kidd 1 asist, 1 sayı veya 1 ribaunt eksikten dolayı yanlış hatırlamıyorsam 56 kez triple-double yapamamıştı. ki kendisi zaten basketbolu bıraktığında tüm zamanların en çok triple-double yapan oyuncularında 3. sıradaydı. bu listede üçüncü sırada olması aslında çok garip. çünkü ilk sıradaki oscar robertson 1.96 boyunda ve 93 kiloluk bir oyun kurucudur ve nba'de tam olarak rekabetin başlamadığı yıllarda basketbol oynamıştır. magic johnson ise 2.06'lık bir oyun kurucudur. zaten bu özelliği ona bu triple-double'ları yapma imkanı sağlamıştır. jason kidd ise 1.93 boyunda, pek de atletik olmayan bir basketbolcudur. 3 cm'den ne olacak demeyin. 3 cm çok büyük bir uzunluktur basketbolcularda. diğer iki basketbolcunun yanında jason kidd'in bu kadar triple-double yapması ve hatta yaptığının yarısı kadarını ise istatistiklerin 1 adedinden dolayı kaçırması onun ne kadar özel bir basketbolcu olduğunu görmemiz için yeterlidir.

    basketbolculuğu döneminde dallas mavericks, phoenix suns, new jersey nets(şimdi brooklyn oldu) ve new york knicks takımlarında oynamıştır. koçluk kariyerinde ise brooklyn nets ve hali hazırda çalıştırdığı milwaukee bucks takımları bulunur.

    #71613 blackmamba | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    2antrenör, basketbolcu 
  2. i.hizliresim.com/...

    gençliğimde bir gün kendisi gibi olabilmek için antrenman kaçırmadığım, saçlarımı bir dönem her yaz, üst üste usturaya vurmamda bilinçaltımdaki etkileri tartışılmaz olan, antrenörlüğünde tam bir mahalle abisi haline dönüşmüş dış görüntüsüne alışamadığım, "tam adı "Jason Frederick Kidd" olan 1973 doğumlu basketbolcu.

    1994 draft'ında 'in hemen önünde, tarafından 1. tur 2. sıradan seçilmişti. o draft'tan bi' de seçildi. pek iyi bir draft yılı değildi nba için. kidd'in 1992'de "California Player of the Year" olmasından sonra adı zaten duyulmuştu. lise döneminde triple-double sınırlarında ve içinde dolaşan bir oyun kurucuydu. lisede bu kadar popüler ve yıldız bir oyuncu olmasından ötürü, ohio, kansas, arizona ya da kentucky üniversitelerinden birine gideceği öngörülüyordu ama o basketbolda orta sınıf bir seviyede bulunan 'ya gitti.

    lise performansını üniversitede de devam ettirdi. 'de söz sahibi konuma gelen university of california'nın en değerli oyuncusuydu. hem okul takımına sınıf atlattı hem de kendi yıldızını parlattı. 1994 draft'ından hemen önceki ncaa sezon ortalamaları şöyleydi: 16,7 sayı, 9,1 asist, 6,9 ribaunt ve 3,1 top çalma (kaynak wiki).

    nba kariyeri normal başladı; bir yıldız gibi değil. kendisini draft eden mavs ona iyi süre veriyor (ilk sezonu maç başı yaklaşık 34 dakika, ikinci sezonu 37,5 dakika), o da 10+ sayı, 7+ asist, 5+ ribaunt ve 2'ye yakın top çalma istatistikleri tutturuyordu. 'le iyi bir ikili oluşturmuşlardı. ikinci sezonunda daha skorer oldu ama top kaybı kariyerinin en yüksek ortalaması olan 4'ü buldu. 3. sezonunda hem mashburn'ün hem kendisinin sakatlıklarla boğuşması ve mavs'teki liderlik tartışmaları sebebiyle 'a takas edildi. phoenix'te oynadığı 5 sezon kariyer rekorları kırdı. ben phoenix'te hiçbir zaman mutlu olduğunu düşünmüyorum ama kağıt üstünde en iyi dönemleri bu dönemler. maç ortalamarını 17'ye yakın sayıya, 10'un üzerinde asiste, 7 civarı ribaunta ve 2,5 top çalmaya çekmesinden bahsetmezsem, odin belamı verir. nba'in en iyi oyun kurucusu seçilmesi, 3 sene üst üste nba all-star'a çağırılması ve phoenix'in kendini sürekli play-off'lara sokan bir takım haline gelmesini de unutmamak gerek.

    5 sezonluk phoenix macerasının sonunda karşılığında 'e takas oldu. phoenix büyük bir hata yaptı bence bu takasta. marbury daha skorer bir oyuncu olmasına rağmen, takım oyununa aykırı bir adamdı. kidd'in liderliğine ve oyunu yönlendirmesine alışkın phoenix, marbury sonrasında deli gibi bocalayacaktı. gerçi, bana ne, konumuz kidd, di' mi?

    bana new jersey'nin eyalet olarak berbat, nba takımı olarak ise tam bir olduğunu gösteren adam kidd'dir. lise zamanlarımda kendisinin 5 numaralı new jersey formasını her gün okulda boş bir sayfaya çizer, "kidd" kısmını da garipli yazılar şeklinde altına iliştirirdim. hey yavrum be, kaç yıl olmuş yahu. new jersey berbat bir takımdı kidd gelene kadar. marbury'nin sırtına binmiş giden, play-off'lara katılamayan bir takımdı. en son 4 sezon önce, 1997-98 sezonunda play-off'lara katılabilmiş, onda da ilk turda 'a tabii ki süpürülmüştü (gülmeyin). hatta play-off'lardaki başarısızlığına en çarpıcı örnek de şu olacaktır: en son ikinci tura kalabildikleri sezon 1983-84 sezonu (gülmeyinx2). berbat bir takımdı diye boş yere söylemiyorum. kidd gelmeden önceki son iki sezon, sırasıyla 31 ve 26 galibiyet alıp sezonu erken kapatmış bir takımdan bahsediyoruz. ve bu takımda stephon marbury vardı. diğerleri nasıldı; az çok hayal edebilirsiniz.

    teybi hızlıca ileri sarıp geri geleceğim: kidd'in geldiği sezon new jersey doğu konferansı lideri olarak (tabii lan!) finale çıktı ama 'a 4-0 kaybederek süpürüldü. ivmeye bakar mısınız? yani boşuna "nba tarihinin en çok ses getiren underdog takımı" demiyorum ben kendilerine. bu başarıyı yaratan en büyük etken (diğer etkenlerle arasında dağlar olan etken) ise jason kidd'di. tam bir kalas olan 'e çevresine bakabilme yeteneği kazandıran, şutörlüğü yılardır yerel seviyede sürünen 'ın nba çapında 3'lük yüzdesine sahip olmasını sağlayan, her istatistikte kağıt doldursa da, hiçbir zaman takım oyuncusu olamayacak olan 21 yaşındaki 'a "sakin ol koçum, hep birlikte kazanacağız" düsturunu kazandıran (jefferson'ın yıllarca nba'de kalabilmesinin nedeni kidd'dir), kenyon martin'den bile kazma bir oyuncu olan 'in maçlarda her süre aldığında yuhalanmasını engelleyen, maçlarda giydiği uzun çorapları hariç hiçbir özelliği olmayan 'dan ortalama bir 3-4 numara yaratan, "yeteneksiz beyaz adam" olarak ünlenen 'nin bench'ten katkı vermesini sağlayan kişi gene jason kidd'di. o sezonu nefis istatistiklerle tamamladı (artık istatistik yazmayayım, bahsettiğim sezon 2001-02, araştırıp bulursunuz). new jersey'nin halk kahramanı artık kendisiydi.

    2002-03'te gene final oynadı new jersey. bu sefer de 4-2 ile onlara "daha erken" dedi. kidd gene coşmuştu (kariyerinde ilk kez 18+ sayı ortalaması ile bitirdiği sezon budur). doğu konferansı yarı finallerinin gediklisi oldu new jersey sonraki birkaç sezonda. kidd ise mutsuz olduğu, doğru düzgün takas yapamayan yönetim yüzünden her maç sonunda birkaç saat rehabilitasyona girdiği 2007-08 sezonundan sonra eski yuvası mavs'e geri döndü. iyi ki de döndü be. new jersey de eski bok çukuruna geri döndü tabii. kidd'in ayrılmasından sonra 5 sezon play-off'lara katılamadılar (gerçi bunun son 2 sezonu yeniden yapılanma sezonlarıydı ama olsun. takımın adı olunca az biraz başarı sağlayabildiler).

    mavs kidd'i geri alabilmek için 5 oyuncu, 3 milyon dolar ve draft hakları vermişti nets'e. takas şartları birkaç kere yenilendi çünkü takasta adı geçen oyuncularla ilgili gırla sorun çıktı ama sonunda mavs kidd'e kavuştu. kidd'in 14 sene sonra geri dönmesi özellikle 'nin kalp atışlarını hızlandırmıştır. zira, 2003-04'ten beri (evet, yani 'ten beri) doğru düzgün bir oyun kurucusu olmayan, nowitzki'nin sırtında ilerleyen (kidd new jersey'ye gitmeden önce marbury ile new jersey arasındaki ilişki gibi) mavs, 3 sezon önce nba finali oynamış ama 'e 4-2 ile kaybetmişlerdi. ondan sonraki sezonlarda play-off'lara çıkabilseler bile, başarısız olmuş, genellikle ilk turdan elenmişlerdi. kidd'in katılmasıyla 'nin, 'ın, henüz genç olan 'in ve hatta kidd'in yedeği olan 'nın performansları arttı. batı konferansı yarı finallerinde elenen mavs, sonraki sezon yıkım yaşadı ve normal sezonda 55 galibiyetle play-off'lara girmesine rağmen, ilk turda san antonio spurs'le eşleşmeleri ilk turdan veda etmelerine sebep oldu. 'ın takıma katıldığı sezon olması sebebiyle önemli bu 2009-10 sezonu.

    ve 2010-11 sezonu... jasın kidd'in yıllardır istediği yüzüğü takıp dallas mavericks'le birlikte nba'in en büyüğü olduğu sezon... kariyer ortalamaların baktığınızda, özellikle skor gücü olarak kariyerinde ilk kez 7+ sayı sınırlarına düştüğünü göreceksiniz. bunun sebebi ise, kidd'in -hem de 37 yaşında- savunmasını ön plana koyup geliştirmesiydi. böyle yazınca "hade len" diyebilirsiniz belki. açıklayayım: bu adam 2010-11 sezonu play-off'larında sırasıyla 'u, 'ı, ve 'ı (bitmedi); finalde de ve 'i savundu. savundu diyorum çünkü roy'un o mucizevi tek maçı, durant'ın tek başına kazandırdığı tek maçı ve james'in heat'in kazandığı 2. maç hariç, mavs karşısındaki takımların yıldızlarını tek başına sahadan sildi. kobe'nin 4-0'la süpürüldükleri maç sonrası 'a "bizden daha iyiydiler ve beni hiç oynatmadılar" demesi bu durumun kanıtlarından biridir. nowitzki şampiyonluktaki en büyük pay sahibi olarak sahne önündeyken, perde arkasını toplamak, kendisinden 10-15 cm uzun, durant gibi ahtapot kollu, bilmem kaç packli, kas yığını, atletik yıldızlarla hem de 37 yaşında savaşmak jason kidd'in göreviydi. o son miami maçını sabahın köründe izlerken gözyaşlarım akarken bağırdığımı, annemin uyanıp geldiğini ve bana şaşkın gözlerle baktığını hatırlıyorum. eğer kidd ile hayatımın bir anında aynı noktada buluşabildiysem, o nokta da bu duygu yoğunluğuydu sanırım. nba'in emektarları ve hatta "dedeleri" olarak (james bir basın toplantısında bunu ima ederek kidd ve ekibini aşağılamıştı) yıllardır bozmadıkları duruşlarına bir de yüzük eklemeleri, kidd ve nowitzki ile birlikte milyonlarca hayranlarını da sevince boğdu o gün. kidd'in de hayatının en güzel günü olduğunu düşünüyorum.

    şampiyonluk sonrası 1 sezon daha mavs'te oynadı kidd ama sakatlık problemleri başlamıştı. 2012-13 sezonunda da 'a destek olsun diye (ama sahada işler değişti ve 2 numara olarak oynaması beklendi) 'te oynadı ve basketbolun saha içi kısmını bıraktı. şimdiler de antrenör olarak 'ı çalıştırıyor. bucks'ın gelecek vaad eden yıldızı 'nun kendisinden öğreneceği çok şey var. uzun kollu bir 4 numara olarak görülen ama 3 numara oynadığında her zaman eşleşme problemleri yaratan bir oyuncu olarak kidd'ten saha görüşü açısından çok şey öğrenebilir ve oyununu ileriye taşıyabilir.

    kidd'in basketbol hayatı böyle. özel hayatı ise bok gibidir. karısı ile olan sorunları (10 yıl evli kaldıktan sonra boşandılar, 3 çocukları var), "aile içi şiddet" sebebiyle birkaç kere tutuklanması, joumana ile boşanmalarına yakın başlayan alkol sorunu, derin kilise inancı, joumana'nın da boşanırken iddia ettiği "korkunç derecede saplantılı ve kıskanç" olması da var. joumana'nın boşanma dilekçesini okumuştum. aslında önce jason boşanma davasını açmıştı ama joumana karşı-dava açınca bütün kirli çamaşırlar ortaya dökülmüştü. aklımda kaldığı kadarıyla joumana jason'ın öfke kontrolünün olmadığını şöyle anlatmıştı: "bir keresinde arabada kavga ettik. beni ön konsola doğru öyle sert ittirdi ki, kaburgam zedelendi ve 2 ay nefes almada güçlük çektim". kidd'in kiliseye yakın olması ve kilise cemaatinin aynı bizdeki cami cemaatleri gibi "kol kırılır, yen içinde kalır" mantığını savunması sebebiyle, medyada çok fazla dillendirilmedi bu mevzular ("dillendirilmesi istenmedi" daha doğru bir ifade olacaktır). 3 çocuk babası olarak hiçbir şekilde "ideal baba modeli" değildir kendisi. en sevdiğim basketbolcudur ama şiddet eğilimi ve diğer sorunları normal hayatta kendisini görsem yüzüne tükürmeme neden olacaktır.

    doğru mu, yalan haber mi; bilmiyorum ama bir dönem türkiye'de oynayabileceği konuşulmuştu j-kidd'in: haber .
    #71657 lake of the hell | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    2basketbolcu 
  3. 'la topun eline en çok yakıştığını düşündüğüm oyun kurucu.
    #182390 fly | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    0basketbolcu 
  4. 'nun 'de başladığı, 'de devam ettirdiği "bir zamanlar amerika" serisinin 8. bölümünde hayatı baştan sona anlatılmış efsane.

    goat adaylığından la lakers yardımcı antrenörlüğüne uzanan yol

    murathanoğlu'nun haksızlık yaptığı yerler olduğunu düşünüyorum ama genel olarak hayatını bu kadar iyi özetleyebilecek başka bir türk yok. kidd'i sevenler hayatlarından yarım saat harcayıp efsane hakkında görsel olarak da desteklenmiş, geniş bilgi sahibi olabilirler.
    #186332 lake of the hell | 5 yıl önce
    0antrenör, basketbolcu 
  5. Bu adamın basketbol oynadığı dönemde maçları 3rd person olarak gördüğüne dair yemin edebilirim ama ispatlayamam.

    Yok böyle bir saha görüşü, yok böyle el ayarı. Her asist yaptığında takımına sayı aldırmasının yanında rakip takım savunmasının da aklını alırdı. Bu adamı şöyle düşünmekte fayda var, sokakta oyun oynamış herkes bilir, sokakta oynanan mahalle maçında bir abi vardır, bütün rakipleri geçer, kaleciyi de çalımlar kale bomboş dururken takımın en küçüğüne golü attırır. Bu adamda aynı böyle bir adamdı işte.

    Ne demek istediğini daha iyi anlatmak için şuraya bir video bırakıyorum. Müthiş !
    #191126 biri beni silksin | 4 yıl önce
    0antrenör, basketbolcu