schubert tarafından 1825 yılında bestelenmiştir. meryem'e isa'yı müjdeleyen ve şefaat duası dileyen bir ilahidir. efsane soprano maria callas'ın sesinden. youtu.be/... ıtri'nin salavatı varsa schubert'in de ave maria'sı var. aynı derecede huzur verici geliyor bana.
bestecisi schubert olmayan ilahi. dies irae'nin bestecisinin mozart olmaması gibi. inanmayacaksınız ama folia da vivaldi'nin değil (bu ilahi değil ama).
bu tür ilahiler katolik kilisesinin içinde anonim olarak oluşmuş ezgilerdir. ama elbette çoğu besteci aranje etmiştir bu ilahileri. yüksek ihtimal 800'lerde bestelenmiş bu ezgi. daha schubert'in doğmasına neredeyse 1000 yıl var.
neyse dua olanının çok farklı versiyonları olmakla beraber standart haline 1568'de papa v. pius zamanında ulaşmıştır.
luka incili'nde geçen "kadınların arasında en kutsanmış olansın ve rahminin ürünü de kutsanmıştır" şeklindeki ayetten yola çıkılarak oluşturulmuştur. ayrıca yine ave maria (selam meryem!) ifadesi de melek cebrail'in meryem'i selamlamasında geçen bir ifadedir.
protestanlar ise bu duayı etmezler. çünkü katoliklerdeki azizlerden dua isteme inancı protestanlarda yoktur.
Birden fazla ave maria ilahisi bulundugu icin besteci kavgasina girilmemesine gerek olan ilahi. En bilinen haliyle 2 tanedir. Bir tanesinin turkce versiyonu vardir, digerini herkes soyleyemez zaten.
Schubert'in insanı kendinden alan, efsane sanat eseridir. Herkesin sanat zevkine saygım var fakat "o, bu, şu" yorumu değil, bence tüm yorumları güzeldir. Andrea riu çalarken ve insanlar dinlerken nasıl gözyaşlarına hakim olamadıklarını ya da birbirlerine aşkla sarıldıklarını görürsünüz. Schubert'in Ave maria'sı bir sanat eserinden fazlasıdır. Bunun bir diğer örneği de, bach'ın erbarme dich'idir bence. İşte bu yüzden Ave Maira'yı dövme olarak vücudumda taşıyorum. Kızımız olursa da adını bu yüzden Arya koyacağız (:
yalnızca meryem bu kadar güzel ve bu kadar muazzam bir schubert bestesini sahiplenemez, hayır bu mümkün değil. bu tanrısal değil! bu tamamen saf ve pürüzsüz bir insani duygu bütününden, yine aynı duruluktaki bir şeye, bir kadına olsa gerek. tıpkı shakespeare'in kleopatra'sının, marcus antonius'a tiradının zıt cinsiyet hali gibi. "caesar bir tanrı, o duygusuzdur sevmez ve sevilmez. hayır ona asla aşık olmadım ben bir insana aşık oldum marcus, yalnızca sana!" ki böyle bir aşk da marcus'u actium'da ölüme, güle oynaya, kleopatra'nın kollarında götürür. schubert de zannımca bu besteyi, meryem'i övmeye değil de sevdiğine yazmış olsa gerek. ilahi hiçbir kuvvet, bir insani duyguya karşılık gelemez. dinginleştirir, tarif edilemeyen bir his yaratır ve bu tarifsizlik yalnızca insana aittir, bir tanrıya ya da onların tanrının evladının annesi olarak gördükleri bir kadına değil, bu kez değil.