1. 16 kasım 1922 lizbon doğumlu ve 18 haziran 2010 yılında hayata gözlerini yuman 1998 nobel edebiyat ödüllü yazar.

    aynı nazım hikmet gibi siyasi ve dinsel düşüncelerinden dolayı suçlanmış ve hayatının büyük bir kısmını ülkesinden ayrı geçirmiştir. yazım tekniği kendisine hastır. düz yazı şeklinde yazılar yazar ve bunların anlam bütünlüğünü bozmadan sadece virgül kullanarak yapar. romanlarının ve öykülerinin konusu genellikle ütopik ve fantastiktir. okuması ise çok ama çok lezzetlidir.

    en sevdiğim kitabı ise (bkz: ) yani (bkz: )

    kendisi ile tanışmam tepelerin kocakarisi sayesinde oldu. geç keşfetmemin de ayrı bir hüznü var içimde. buradan kendisine de ayrıca teşekkür ederim.
    #67856 biri beni silksin | 7 yıl önce
    0yazar 
  2. ölene kadar portekiz komünist partisi'nin üyesi olmuştur. din konusundaki görüşleri nedeniyle portekiz hükümetince sansüre uğramış ve kanarya adaları'na yerleşmiştir.

    edebiyatı biraz olsun seven herkesin eli mutlaka bir saramago eserine değmiştir. benim de yeni okuduğum "" varoşulumuzu sorgulayan ve birkaç gün sonra hala düşündüren, lirik anlatımıyla sürükleyen eserlerden.
    sözde bir adamın bilinmeyen bir adayı aramasıyla başlar kitap. ama aslında ada, bizim dışımızdaki tüm dünyadır. bu yüzden o adaya adımımızı attığımızda aslında kim olduğumuzu da öğrenmeye başlarız. çünkü dışarı, dışımıza çıkmışızdır. saramago hakikaten iyi yazar.
    #69372 lois lane | 7 yıl önce
    0yazar 
  3. ile avrupa yazarlar parlamentosu'nu kurmuştur.
    #69374 son kurtadam | 7 yıl önce
    0yazar 
  4. romanları ve denemelerinin yanı sıra iki şiir kitabı ve oyun kitapları da bulunan yazar. Saramago, 1998 Nobel Edebiyat Ödülü'ü kazandı. Türkiye'de en çok okunan eseri tür.

    "Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin."
    #87921 ozgurluguneduskunkul | 7 yıl önce
    0yazar 
  5. adının okunuşu nasıl oluyorsa "juze serimagu" olan, 20. yüzyılın ikinci yarısının en büyük yazarı. portekizliler bir kelimede iki "a" varsa ilkini "e" ikincisini de "i" olarak okuyalım demişler herhalde. allahtan üçüncüyü "ü" okumamışlar. estetik algısının sübjektif olmasından hareketle yazara en büyük payesini rahatlıkla verdim. dolayısıyla isteyen, yazarı "en küçük" yapabilir. türkiye'de çok seveni olan, yine saramago gibi nobel ödüllü, postmodernist, türkçe fakiri, bir demet tiyatro karakteri orkide'nin "merhaba bakkalcı" hitabını geliştirip "merhaba poğaçacı" yapan orhan pamuk benim için aynı dönemin en küçük yazarı mesela.

    saramago'yu sevmemin nedenleri, son derece zeki, gerek yazım tarzıyla gerekse eserlerinin konularının özgünlüğüyle istihzayı mükemmel biçimde birleştiren komünist bir yazar olması. "körlük" romanını fazla yazmaya gerek yok. hem yazarın en çok okunan hem de absürt ve özgün bir hikayeyi bize harika bir uslüpla anlattığı roman konusunda çok yazıldı, hatta filmi bile çekildi. benim esas bahsetmek istediğim yazarın ölmeden önce bize bıraktığı son hediyesi "kabil". roman genel olarak ibrahimi dinlerin tanrısının/allahının acımasızlık, bencillik, kıskançlık gibi niteliklerini eleştirmek üzerine kurulu. üstelik yazar bunu yaparken tevrat'taki ve zebur'daki hikayelere referans verdiği için "hayır anlattığın olaylar öyle olmadı." demek de mümkün değil. evreni, yaşamı, dinsel inancını sorgulamaya başlayan biri, kitabı okuduktan sonra bütün dinsel inançlarından sıyrılır. üstelik bunu yaparken yazarın ince esprileri sayesinde yüzünde güzel bir tebessüm olur. bugüne kadar okuduğum kitaplar içerisinde okurken en çok güldüğüm romandır herhalde.

    yukarıda da bahsettiğim, roman konularının özgünlüğü ve absürtlüğü saramago'nun yerini ayrı kılıyor. bir gün bir ülkede yaşayan bir kadın hariç herkesin kör olması, başka bir romanda bu sefer kadının kör olması herkesin tekrar görmeye başlaması, yine bir gün bir ülkede hiç kimsenin ölmemesi, önce bu durumun herkesin hoşuna gitmesi ama sonra birçok farklı nedenle özellikle hastaların ve yaşlıların ölmek için sınırı kaçak olarak geçip komşu ülkede ölmeye çalışması, iber yarımadası'nın avrupa'dan kopup atlantik okyanusunda sürüklenmesi, bunun politik bir kriz haline gelmesi, yarımadanın hangi kıtada sayılması gerektiği vb. kriz konularında çeşitli ülke politikacılarının yaptığı saçma sapan tartışmalar gibi.

    saramago; üslubunun farklı olması, sadece nokta ve virgül kullanması, diyaloglarda kimin konuştuğunun her zaman anlaşılamaması, kutsal metinlere, tarihe, politikaya yaptığı referanslar hatta zaman zaman tarihi olayları değiştirmesi nedeniyle okunması/anlaşılması "zor" bir yazar. dolayısıyla belli bir sanat, tarih, politika bilgisini edindikten sonra yazarın romanlarını-çok araştıran, okuyan biri değilseniz-üniversite veya sonrasında okumakta fayda var. kitap okumayla arası iyi olan, lisenin son yıllarında veya üniversitenin ilk yıllarında olan bazı kardeşlerim, romanlarını çok az anladıklarını dolayısıyla yazarı beğenmediklerini belirttiler. ben de onlara yazarı ilerleyen yıllarda okumalarını önerdim. belki saramago'yu daha sonra okuduklarında da sevmeyecekler. ama bir kez daha denemeye değer.

    son olarak yazarın; sonraki yıllarda da devrimci niteliğini koruyan, illegal döneminden beri portekiz komünist partisi'nin üyesi olmasının, partinin "efsanevi" genel sekreteri alvaro cunhal hakkında yazdığı güzel şeylerin de komünist "gurur"umu okşayan, onu daha da fazla sevmemi sağlayan edebiyat dışı özellikleri olduğunu belirtmek isterim.
    #209117 ozel universitede calisan leninist akademisyen | 5 yıl önce (  5 yıl önce)
    0yazar