1948 tokat doğumlu siyasetçi. 2004'te (bkz: ahmet piriştina)'nın geçirdiği kalp krizi sonrası kimsenin beklemediği ani ölümünün ardından izmir büyükşehir belediye başkanı olmuştur. 2004-2009, 2009-2014 ve 2014-2019 arası olmak üzere 3 dönem üst üste belediye başkanlığı yapmış olacak.
eleştirilecek çok yönü var. aklıma gelenleri parantez içinde yazmıştım ama koca bir paragraf etti. madde madde yazayım aşağıya:
- 40 kilometrelik bisiklet yolunun her ne hikmetse şehrin içine girememesi, sadece sahil kesimini dolanması
- kaldırımlara döşenen engelli yürüyüş yollarının yapı malzemelerinin açık alan için uygun olmadığı mühendisler odası tarafından dile getirilmesine rağmen, "bütçemiz bu kadar" diyerek kendi bildiğini okuması ve yaklaşık 6 ay sonra birçok yerdeki bu engelli yollarının paramparça olması
- izban'ın en yoğun olduğu saatler olan işe gidiş ve işten çıkış saatlerinde sefer sıklığının yıllardır 15 dakikanın altına inmemesi
- "ulaşım sorunu artık düzelecek" müjdesiyle gökten zembille indirdiği "aktarma merkezi" saçmalığını bir alternatif olarak değil, otobüs hatlarının ya sayısını azaltarak ya da tamamen iptal edip zorunluluk olarak dayatması
- inciraltı'nda uzun bir süre boyunca eski otobüs garajı olarak kulanılmış, yıllardır da bomboş duran devasa belediye arazisini hiçbir şekilde değerlendirmeye yaklaşmaması
- "gediz nehri'ni ıslah ediyoruz" diyerek yılardır martaval okuyup bir arpa boyu kadar ilerleme kaydedememesi ve bunu her seçimde bir vaat olarak öne sürmesi
- üçkuyular'daki pazar alanını doğuş grubu'na peşkeş çekerek yok pahasına istinye park'a dönüştürülmesine bizzat destek olması (aynı yeri 2 yıl boyunca göztepe stadı yapmak isteyen göztepe yönetimine "orada stat olursa trafik sorunuyla baş edemeyiz" argümanını sunup bu projeyi defalarca reddetmişliği vardır)
- konak meydanı ile yeşildere yolunu bağlayan kısma "konak tüneli" yaparak özellikle kadifekale civarında oturanların evlerinden olmasına yol açması (tünel açılmadan önce tmmob şehir plancıları odası kendisini uyarmıştı "eğer buraya tünel açarsanız, yukarıdaki halk evlerinden olur. manzarası iyi diye evleri kentsel dönüşüm bahanesiyle inşaat firmalarına peşkeş çekilir" diye. bu uyarıyı da dinlememiştir)
- hatay'ın tamamı, çankaya, basmane, mersinli, yenişehir gibi yerlerdeki kanalizasyon sorununu çözememesi, her şiddetli yağışta 1990'larda haberlerde elinde kova ile görünen, dükkanından su boşaltan garibe dönüşen küçük esnafın şikayetlerine kulak tıkaması ("izmir'in hiçbir yerinde kanalizasyon sorunu olmayacak" lafı kendisine ait olan seçim vaatlerindendi)
hiçbir yerden kopya çekmeden, aklıma gelenler bunlar. daha da çok bulurum ama işteyim, yazamıyorum daha fazla. aslında benim bu başlığı açma sebebim şuydu: yılbaşından sonra izban'ın sistemi tamamen değişecek. önce tabii ki zam gelecek (tam 2,85, öğrenci 1,65 lira, öğretmen 2,20 lira olacak), şubat ayında da güya "bindiğin kadar öde" sistemi getirilecek.
aynı haberde yeni sistemi de anlatan "biricik" başkanımızın sözleri var: 25 kilometreden sonra ayrı hesaplama olacak, izban'a ilk binişlerde karttan 7 lira çekilecek (kartında 7 liran yoksa 1 durak bile gidemeyeceğin için izban sana yasak oluyor), inilen durakta cihaza okutulan izmirimkart'a kaç kilometre gidildiyse, o kadarı iade edilecek. metrobüs mantığı, di' mi? yalnız unutulan nokta, 7 liranın 1 durak gidilse de, 15 durak gidilse de karttan çekileceği. yani halk için belediyecilik değil, para için belediyecilik.
istanbul bunu yapabiliyor, orada yaşayanlar da bundan memnun olabilir. ilgilenmiyorum. ama izmir böyle bir yer değil. insanları rahat diye her sırtına semer vurana ağzını açmazlar. en son aktarma merkezi saçmalığını konak'ta protesto edenler arasındaydım ben. bir öğretmen bana şunları demişti: "bu değişiklikten sonra hangi otobüse binip evime gideceğimi, nerede inip aktarma yapmam gerektiğini birilerine sormak istemiyorum. bu bana utanç verecek". bu 7 lirayı karttan hüpletip indiğin durakta iadesini alma durumu da böyle olabilir. özellikle sabah işe gidiş ve akşam işten geri dönüş saatlerinde hilal, halkapınar ve şirinyer'deki kalabalığın bir de bu iade makinelerinde oluşturacakları sıraları hayal edemiyorum. buna ne gerek vardı be aziz? sikindirik, göz boyamaktan başka hiçbir halta yaramayacak, trafiğin de anasını ağlatacak (zaten 2 gidiş, 2 geliş olan yolları daraltacak) tramvayın yapım maliyetlerini neden bize ödetmeye çalışıyorsun? kim istedi senden tramvayı? kafana esti ve gene tmmob şehir plancıları odası sana itiraz etmesine rağmen, bildiğini okudun. masrafları biz ödeyelim, he mi?
izban'daki yeni düzenleme sessiz sedasız, büyük çoğunluğun tepkisizliğiyle birlikte yürürlüğe girerse, benim bu şehrin insanlarının adalete ve halk için belediyeciliğe karşı görüşlerine zerre önem vermeyeceğim günler de gelmiş demektir. umarım bu sefer, belki de sadece gezi direnişi zamanında sokağa inebilmiş olanlar, seslerini çıkartmaktan geri durmazlar.
bence iyi bir belediye başkanı. kusursuz demiyorum, illa ki eksikleri ve hataları olmuştur ama 2004 yılından bugüne ortaya çıkan tabloya baktığımızda kendisi başarılıdır.
bir kere raylı sistem bir şehrin en önemli unsurudur. izmir'de o günden bugüne raylı sistem inanılmaz gelişmiştir. hatay semtinde oturan ve uzun süren metro inşaatının sancılarını en derinden hisseden biri olarak yine de bunu söylüyorum. bugün metronun keyfini sürüyoruz. izban zaten harika bir şey. şimdi konak ve karşıyaka'da tramvay da yapıldı, özellikle sahil tarafından ulaşımı çok kolaylaştıracaktır. bunları yapmak kolay iş değil, belediye bütçesiyle merkezi hükümetten hiçbir destek almadan bu raylı sistemler hayata geçirildi. izban izmir büyükşehir belediyesi ve tcdd ortaklığıyla yapıldı ama onda da tcdd'nin yaptığı tek şey rayları yenileyip belediyeye kullanım izni vermek oldu. inşa edilen tüm istasyonlar, alınan tüm tren setleri belediyenin eseri.
yine ulaşımdan gideceksek neredeyse bütün otobüs ve vapur filosu yenilendi. gayet yeni ve modern araçlarda seyahat ediyoruz.
onun dışında benim çok önem verdiğim bir şey var ki tarih, kültür, sanat. bu adam buna değer veriyor işte. bakın bugün kültür ve turizm bakanlığı izmir'de tek bir restorasyon dahi yapmazken izmir büyükşehir belediyesi kaç tane köşkü, hanı, hamamı, türbeyi, kiliseyi, sinagogu restore etti. kaç tane yıkılmak üzere olan tarihi eseri kurtardı saymakla bitmez. bugün izmir büyükşehir belediyesi kemeraltı'nı, agora'yı kurtarmak için neler yapmış, neler yapıyor hepsi ortada.
keza kent estetiği önemli bir mevzu. ta sahilevlerinden bostanlı'ya, mavişehir'e kadar olan sahil şeridi için proje üretip izmir'in sahillerini son derece estetik bir hala getiriyor. aşama aşama yapılıyor. ki aziz kocaoğlu inciraltı'ndaki moloz döküm sahasını ağaçlandırıp izmir'e kent merkezinde tam 600 dönümlük yeşil alan kazandırmış bir adamdır. her şey beton dikmek değildir.
yine hiç görevi olmamasına rağmen izmir fuarı'nı gaziemir'de yapılan türkiye'nin en iyi fuar alanına taşıdı ve kültürpark'ı da gereksiz yapılardan arındırıp halkın nefes alacağı daha nitelikli bir park alanına çevirecek. bu yeni fuar sayesinde izmir'in ticaret hacmi artmıştır.
bir çırpıda aklıma gelenler bunlar. izmir'de aziz kocaoğlu'nu hedef bellemiş bir kesim var durmadan aziz kocaoğlu'na sallıyorlar. hatası, kusuru yoktur demiyorum illa ki olmuştur ki hasta derecede bir göztepe taraftarı olarak stat konusunda kendisinden şikayetçiyim ama genele baktığımda ben bu şehri her yönden daha güzel ve daha yaşanılabilir hale getirmeye çalışan, doğaya, tarihe, kültüre sahip çıkan bir belediye başkanı görüyorum.
şehri yaşanabilir hale sözüm ona getirmeye çalışan başkan.
üçkuyular'da yapımı devam eden istinye park avm'sinin imar planı zaten idare mahkemesi tarafından iptal edilmişti. bir başka idare mahkemesi de çed raporunu "hukuka ve mevzuata aykırı" bulmuş ve iptal etmiş. ama ne kendisinden ne doğuş grubu'nun arsayı sattığı orjin grup'tan ne de doğuş grubu'nun kendisinden ses var.
kendisinin 14 yılda izmir'i getirdiği nokta bu işte: avm yapılmasını gökten zembille pazarladığı alanın semt sakini olan vatandaşın açtığı dava sayesinde avm'nin imar planı da, çed raporu da iptal ediliyor ama kendisinden tek bir açıklama yok. bu arada, avm inşaatı da son sürat devam ediyor gördüğüm kadarıyla.
passolig'e bağlı e-bilet sistemini de anayasa mahkemesi iptal etmişti (sanırım 2015'te). ama sistem de, passolig garabeti de, 6222 sayılı saçma sapan kanun da yürürlükte kalmaya devam ediyor. bu ülke böyle işte: hukukun uygulanabilirliğinin günden güne azalarak biteceği bir ülke.