Anadolu kadını deyince yufka açıp tarhana yoğuran, ekmek pişirip süt sağan, tarlayı ekip hasadı toplayan bir kadın canlanıyor zihnimde.
Tıpkı umut sarıkaya karikatürlerinde "süd zehri alır" cümlesiyle gülümseten kadın ana gibi bir kadın. Tombul, Cabbar, doğurgan ve tertemiz. Belki Anadolu toprakları da verimli, bereketli, sıcacık olduğu içindir ama bendeki Anadolu kadını resmi bu.
Türk kadını, Kürt kadını, Alman kadını falan diye ayırmam insanları, sınıflandırmam ama anadolu kadını bir başka sanki, bu tanımın içini dolduran "gerçek" bir kadın figürü var gibi geliyor bana.
İstanbul seçimleri sonrasında, bir sosyal medya kanalı ve aynı zamanda youtube kanalı olan halk ekranı'na konuşan bir teyzemin sözleri derinden etkiledi beni. Üzerine uzun uzun tezler yazılabilecek bir konuyu şu cümle ile aktardı: ''Başlarımız örtülü, beyinlerimiz değil''
Gerçek anadolu kadınından beklenti tam bu yöndedir. Çağdaş, laik, ilerici ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı. Tüm bunlar birleşince vatanına bağlı bir birey de ortaya çıkıyor zaten.