düşünür, büyük düşünür; ilgilenir, güzel ilgilenir; ister, gerçekten ister; çabalar, hakikaten çabalar. bu dediklerimi guardiola'yı bilen tanıyan hak verir. (vermeyen olursa da gıcıklık olsun diye vermez) kendisini city'e gelene kadar pas oyunuyla bilirdim. ondan öncesine kadar pek tanımazdım guardiola'yı. ta ki city'e gelene kadar...
city'e geldi, sonrasında kendisini tanıya tanıya hayranı olup çıktım kendisinin. maçı izlemek kadar kendisini izlemek de bana keyif veriyor. oyuna nasıl müdahale edebileceğini düşünüşü, oyunculara direktifler verişi, yardımcılarıyla takım hakkında konuşmaları, oyuncular oyundan çıktığı sırada mutlaka onlarla fiziksel temasa geçmesi (bu bazen sarılma, bazen elleri çakıştırma), pozisyonlara verdiği tepkiler...
oynattığı oyuna gelirsek 2 saat boyunca size zevk alabileceğiniz bir futbol sunuyor pep bey. size sıkıcı, iğrenç, berbat, nefret edilesi, sinir eden bir oyun tarzı olan maç boyunca savunma yapan, skora yatan bir oyun tarzı sunmuyor. maçın son anına dek gol atmaya programlanmış bir takım var sahada. oynattığı oyunla hem 3 puan alıyor, hem de seyredenlere keyif veriyor. hem takım için hem de taraftar için en güzel şey bu değilse nedir sevgili okuyan, nedir?
pep guardiola'nın sevdiğim yanlarına gelecek olursak deneysel takılabiliyor, yeni şeyler denemekten korkmuyor. örneğin delph'i sol bek oynatmak gibi. gerçekçi oluşu. yine örneğin uzun süren namağlup serisi yakalamışken bu elbet sona erecek, lig bitene kadar bu böyle sürmez gibisinden bir açıklama yapmıştı. oyunculara gösterdiği ilgi. onların gelişimi için düşüncelerini aktarıyor, oyunculara oyundan çıktıktan sonra sarılıyor veya ellerini çakıştırıyor, onlara değer veriyor.
bunu laf olsun diye demiyorum: pep guardiola gibi biri ülke yönetse o ülke dünyanın en güzel ülkesi olma ihtimali çok çok yüksek. çünkü pep guardiola düşünerek hareket eder, gözlemler, neler yapılması gerektiğini bulur ve yapar.
yerin bende ayrı hocam. bundan sonra hangi takımı yönetirsen yönet, o takımı izleyeceğim. seni seviyorum hocam. iyi ki varsın. iyi ki city'desin. daha nice senin başında olduğun maçlar seyretmek dileğiyle...
Barca'nın guardiola dönemindeki hegemonyası ve real madrid, ibrahimovic, mourinho sempatim nedeniyle pek sevmezdim pep'i.
Bayern dönemini de pek etkileyici bulmuyorum. Ancak man city'deki performansı etkileyici olması yanında adama da bir sempati duymama neden olmaya başladı.
Muhtemelen dünyanın transfere en çok para harcatan teknik direktörlerinden birisi. Buna rağmen oyuncuların birçoğundan aldığı verim gerçekten üst düzey. Oyun planı açmaza girdiğinde planı değiştirmek yerine o plana uygun oyuncuyu bulması, yerine göre oyuncuları o plana evrilmeye yöneltmesi (Mourinho'da mesela böyle bir vasıf yok) ve bunda başarılı olması gerçekten çok etkileyici geliyor bana. Bunu sanırım dünya üzerinde en iyi başaran adam ya da adamlardan birisi. Tabi buna uygun altyapıya veya zekaya sahip oyunculara sahip olması da önemli bir ayrıntı. Takım içinde çözüm bulamadığı noktada gözünün yaşına bakmadan da transfer yapıyor.
Önemli bir ayrıntı da şu:
guardiola'nın oyun planını uygulayacağı oyuncu tipi zibil gibi olmadığı için, oyununu açmazdan kurtaracak, gelişmesini sağlayacak her spesifik transferi oyunun genel anlamdaki gelişimi açısından da önemli.
Basınla arası her ne kadar iyi olsa da Yeni öğrendim ki özel röportaj vermez imiş. Muhtemelen bunun arkasında basın da dahil kimseyle ilişkilerini bozmamak istemesi yatıyor.
Barcelona günlerinde penceresiz bir oda yapmış kendine, içinde de bir masa bir kilim. Maçlardan önce bu odaya kapanır rakip analizleri için video izleyip notlar alır, rakibi çözmeye çlışırmış bir ki saat. Aynı alışkanlık muhtemelen hala devam ediyordur.
Kariyerinin 500. Galibiyetini almış son maçıyla. 600 küsür maç toplamında ve yanlışım yoksa %75e yakın bir kazanma yüzdesi var. Bütün kariyerini barcelona, bayern ve man city gibi dönemin en zengin kulüplerinde geçirdiğini düşününce normal gibi geliyor da %75 gene de hayvani bir oran. Bir sonraki durağı olacak mı, olursa neresi olacak merak ediyorum. Barcelona'ya dönebilir, Messi hamlesiyle man city günlerini uzatabilir ya da bırakabilir. Şu saatten sonra daha önce çalıştığı takımlar gibi sınırsız para harcayacak yegane takım psg kalmış gibi gözüküyor.
Yaklaşık 15 yıldır kazanamadıkları anfield'da dün oynanan premier lig maçını kazanan man city patronu. Gerçi liverpool'un stoperleri yoktu, alisson saçma sapan hatalarla maçı hediye etti falan ama bu adamın oyuncularını kullanma yeteneğinin üst düzey olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Potansiyeli zaten üst düzey olsa da raheem sterling'den canavar yarattı. Aynısını şimdi phil foden'a yapıyor. 20 yaşındaki adamın içinden godzilla çıkarmayı başarmış. Benim ilk izlediğim günden beri hayranlık beslediğim Kevin de bruyne bu sezon olmasa da uzun zamandır boss level.
Oyun içinde artık pozisyonlar birbirine karışmış ve takımın esnekliği mükemmele yakın. Topla da topu bırakarak da futbol ziyafeti çektiriyor.
4x premier league 2x şampiyonlar ligi 3x uefa süper kupa 3x laliga 3x bundesliga 3x kulüpler dünya kupası 1x fa cup 4x lig kupası 2x copa del rey 2x dfb pokal 3x ispanya süper kupası 2x community shield
teknik direktörlük kariyerinin en kötü dönemini yaşamakta olan kelgillerden. son 11 maçta 1 galibiyet. bay tiki takacıya hiç yakışmayan bir performans. bir ara sinirden suratını, kelini fena çizmişti. son zamanlarda da çorba dışında bişi yemediğini ifade etmiş. tükenmişlik sendromuna mı girdi naaptı, sinirden, stresten kendini sikmese bari.