ibranice adı şabbatay zvi olan, 1626-1676 yılları arasında yaşamış olan izmir doğumlu yahudi din adamı.
kendisi kabbala çalışmaları sonucunda kendisinin mesih olduğunu iddia etmiştir. tabii bu durum bazı yahudiler tarafından "la yörü git" şeklinde karşılanmış ve kendisi izmir'i terk etmiştir.
izmir'den selanik'e gitmiş, burada bir cemaat oluştursa da pek etkili olamamıştır. daha sonra istanbul'a gider ve buradaki kabbala bilginlerine mesih olduğunu doğrulatır. istanbul'dan kudüs'e ve oradan da mısır'a giderek orta doğu yahudilerine vaazlar verir ve kendisine yandaş toplar. ama orta doğu'da da pek sevilmez ve 1665 yılında tekrar izmir'e döner.
izmir'de güçlü bir cemaat kurar ve venedik, amsterdam, hamburg, londra gibi yahudilerin bulunduğu yerlere temsilciler göndererek bu şehirlerde de cemaat yapılanmasına gider.
iyice güçlenen sabetay sevi, 1666 yılında osmanlı'ya isyan ederek istanbul'a hareket eder. amacı istanbul yahudilerini ve saraydaki kilit isimleri kullanarak bir darbe yapmaktır.
tabii sabetay sevi'yi onaylamayan hahamlar, sevi'yi dönemin padişahı iv. mehmet'e ihbar eder. sabetay sevi tutuklanır ve gelibolu'da bir kaleye hapsedilir. gelibolu'da mahkumken dünyanın dörtbir yanından yahudiler de kendisini ziyaret etmeye gelir. ama gelen yahudiler karşılarında mesih beklerken, mesih ile uzaktan yakından alakası olmayan bir adam görürler. bu sebeple sabetay sevi'yi ziyarete gelen çoğu yahudi hayal kırıklığı ile ayrılır gelibolu'dan.
hahamlar, yahudi şeriatı gereğince sabetay sevi'nin öldürülmesine karar verirler ama osmanlı topraklarında islam şeriatı resmi hukuk olduğundan kendilerine izin verilmez.
yahudiler arasında huzursuzluk artınca osmanlı heyeti sabetay sevi'den mesihliğini kanıtlaması için mucize isterler ama sabetay sevi mucize gerçekleştiremez. sabetay sevi, can korkusundan islam dinine geçer ve aziz mehmet efendi ismini alır. sarayda üst düzey memur olarak çalışmaya başlar.
sabetay sevi müslüman olunca, çoğu takipçisi cemaati bırakır. sabetay sevi bunun üzerine öfkeye kapılır ve müslüman olmasının mesihliğinin bir şartı olduğunu ve yakında aydınlık günlerin geleceğini anlatmaya başlar.
kendisinin hala el altından cemaatini idare ettiği öğrenilince arnavutluk'a sürgüne gönderilir. burada yalnız bir şekilde ölür.
sabetay sevi cemaatininin kripto varlığını sürdürdüğü rivayetleri halen mevcuttur. bu cemaate bağlı kişilerin vefat ettiklerinde üsküdardan fıstıkağacına çıkarken, setler halinde yükselen bülbülderesi mezarlığına defnedildiği de bu rivayetler arasındadır. bana kalsa bunların hepsi komplo teorisi.
takipçileri kripto olarak varlıklarını sürdürdükleri için varlıkları ve yoklukları, sayıları tam olarak bilinemeyecek olan topluluk. ama jerusalem post bile haklarında araştırma yapıyorsa var demek ki bir şeyler:
bence asıl ilginç olanı kripto-hristiyanların cumhuriyet ile birlikte yavaş yavaş kiliselerine geri dönmelerine rağmen, bunların hala kendilerini açık etmemiş olmaları.