edebiyatımızda sembolizm akımı dendiğinde akla gelen ilk isimlerdendir ahmet haşim. ahmet haşim, şiirlerini oluştururken baudelaire etkisinde kalmıştır.
'“Bu masalın doğruluğundan emin misin?” diyeceksiniz belki. Yaşamama, var olduğumu ve ne olduğumu duymama yardım ettikten sonra, dışımdaki gerçeğin ne olup ne olma dığı vız gelir bana.' diyen kafası kıyakların şairi.
19.yüzyılın en önemli ve yenilikçi şairlerindendir kendisi. 1867 yılında ölmesine rağmen kötülük ve vicdan var olduğu sürece yaşayacaktır o. En ünlü eserlerinden biri olan kötülük çiçekleri'ni okumanızı tavsiye ederim.
Ayrıca edgar allan poe'nun eserlerini de tercüme etmiştir ve onlara da poe'nun karanlık üslubunun yanında kendinden bir şeyler katabilmiştir.*
avrupa'yı etkileyen son lirik başyapıtın yazarıdır kendileri. iyi olmak gibi bir iddiasi yoktur onun. sadece korku, yabanîlik ve kara bir gerçek anlatılır kitaplarında. edebiyat şemsiyesini ters cevirme fikrini ortaya atan devrimci şeytandır şairimiz. kendisini de bilir ve yüceltmez bilâkis aşağılar kendini ve insanlığı. ayrıca tanrıyı.
körler
seyret onları,ruhum; onlar korkunç olmalı! mankenler gibi tıpkı; belli belirsiz gülünç; uyurgezerler gibi anlaşılmaz ve ürkünç; karanlık yuvarları gizli bir yere saplı
tanrısal kıvılcımın tümüyle eksildiği gözleri, ufuklara bakar gibi, göklere çevriktir; ağırlaşan başlarınınsa,yere görülmemiştir bir kez dalgınca eğildiği.
böyle geçerler kara sınırsızlığı elbet, sonrasız sessizliğin bu kardeşini. ey kent! sen çevremizde şakır, güler, böğürürsün de,
acımasızlığa varan bir zevk elinde tutsak, ben de, onlardan şaşkın, hep sürüklenirim, bak! derim: ne ararlar ki bu körler gökyüzü'nde?
şeytan'a övgü* isimli şiiriyle beni büyüleyen fransız şair. kötülük çiçekleri isimli kitabı birden fazla çevirmen tarafından türkçeye kazandırılmıştır.
malum şiiri de paylaşayım.
şeytan'a övgü
Ey bütün Meleklerin en bilge, güzeli, sen, Yazgısı dönük Tanrı, yoksun tüm övgülerden,
Sen, ey Şeytan bu uzun sefaletime acı!
Ey sürgünler Prensi, haksızlığa uğrayan, Yenildiğinde bile, güçlü, doğrulup kalkan,
Sen, ey Şeytan bu uzun sefaletime acı!
Her şeyi bilirsin sen ve tüm yer altılarının Kralı, sıkıntıyı dindiren otacısın
Sen, ey Şeytan bu uzun sefaletime acı!
Bütün cüzamlılara, lanetli paryalara Şifayı öğretirsin sen, Cennetin aşkıyla,
Sen, ey şeytan bu uzun sefaletime acı!
Ölüm adlı o eski ve güçlü sevgilinden Umudu, çılgın kızı sen doğurtacaksın, sen!
Sen, ey şeytan bu uzun sefaletime acı!
İdamlık, ölümünü görmeye gelenlere Sakin, tepeden bakar senden aldığı güçle,
Sen, ey Şeytan bu uzun sefaletime acı!
Toprağın altındaki o değerli taşları Sen bilirsin, nereye sakladı kıskanç Tanrı,
Sen, ey Şeytan bu uzun sefaletime acı!
Kefenlenip uyuyan madenler nerededir, Derinlikleri gören keskin gözlerin bilir,
Sen, ey şeytan bu uzun sefaletime acı!
Çatının kıyısında yürürken uyurgezer Uçurumları ondan büyük ellerin gizler,
Sen, ey Şeytan, bu uzun sefaletime acı!
Atların çiğnediği sabahçı bir ayyaşın Yaşlı kemiklerini korur, yumuşatırsın,
Sen, ey Şeytan bu uzun sefaletime acı!
Sen öğrettin dindirmek için sızılarımı Kükürt, güherçileyi karıp melhem yapmayı,
Sen, ey Şeytan bu uzun sefaletime acı!
Kurnaz ortak, damganı vuran sen değil misin Alnına acımasız ve alçak Cresus'ün?
Baba Tanrının, kızıp yeryüzü cennetinden Kovduğu insanların o üvey babası, sen,
Sen, ey Şeytan bu uzun sefaletime acı!
DUA
Saltanat sürdüğün göğün tepelerinde, Yenik, düşler kurduğun Cehennemin dibinde Övgüler olsun sana, utkun hep süregelsin! Yardım et, şu kimsesiz ruhum bir gün dinlensin, Senin yanında ve Bilim Ağacının altında, Dalları Mabet gibi yeşerirken alnında!