ismi "ja batist lyuli" şeklinde telaffuz edilen 28 kasım 1632, floransa doğumlu italyan besteci, enstrümentalist ve dansçı.
hayatının büyük bölümünü 14. louis'nin sarayında çalışarak geçirmiştir. fransız barok müziğinin usta ismidir. kendisi italyan olsa da müziğine hiç italyan etkisi bulaştırmamış ve tamamen fransa'ya özgü bir barok müzik stili geliştirmiştir.
kendisinin ilk enstümanı gitardır. 14 yaşında, paris'de, mademoiselle de montpensier'in yanında oda görevlisi olarak (hizmetçi gibi bir şey işte) işe başlamıştır. kendisi daha henüz o yaşta çok güzel gitar çaldığı için mademoiselle çocuğu sahip olduğu müzisyenlerin yanına çırak olarak verir. bedavadan müzik eğitimi alır böylece. lakin 1652 yılında mademoiselle sürgün edilince kendisi "sal beni hanımım" demiş ve salınmıştır.
1653 yılında kraliyet müzisyeni olmuştur. böylece lully'nin saray yaşantısı başlar ve ölene kadar da devam eder. 1661 yılında moliere'in oyunlarına müzikler yazar. 1672 yılında moliere ile araları açılır ve lully operaya yönelir. "opera iyi güzel de hep italyanca aga, bunu fransızca yapmak lazım" der ve fransız operasını yaratır.
1683 yılında 14. louis "senin için öyle böyle diyorlar lan, ne iş?" diye lully'yi bir kenara çeker. çünkü sevgili lully'miz "nasılsa kral benim arkamda, kim takar gerisini..." diyerek sefahat içinde yaşamaktadır. lully tabii hiç oralı olmaz, zevk-ü sefa içinde yaşamına devam eder. sonra kral lully'nin konserlere çıkmasını yasaklar.
sonra bir gün 14. louis bir ameliyat geçirir ve lully "aha fırsat bu fırsat" diyerek te deum'u yazar kraldan af dilemek için. te deum'u yönettiği performansta orkestrayı yönettiği uzun çubuğu heyecandan ayağına saplar. tabii konser sırasında çaktırmaz. kangren olmaması için ayağını kesmeleri gerekir ama "ben dansçıyım lan kestirmem ayağımı falan!" der. tabii o yara kangren olur ve beyninde pıhtı oluşur. 22 mart 1687 tarihinde hayata gözlerini yumar.
lorenzo lulli ve caterina del sera çiftinin çocuğu olarak sıradan bir ailede floransa'da doğmuş olan besteci.
fransisken tarikatının bir kolu olan cordelier grubuna bağlı olan bir keşiş kendisine gitar çalmayı öğretmiş.
14 yaşındayken hem chevalier de guise hem de kuzeni mademoiselle de montpensier birlikte italya'ya göç etmişler. chevalier amcamızın amacı iş güç olsa da, mademoiselle teyzenin amacı "beni de al yanına da azıcık italyanca pratiği yapayım" olmuş. 14 yaşındaki jean baptiste de bunların italya'daki evinin mutfağında işe başlamış.
sonra gitar çalışıyla evdeki tüm müzisyenlerden daha yetenekli olduğunun kanısına varılmış ve kendisine "garçon de la chambre de la princesse" unvanı verilmiş. böylece genç lully, kendisini tuiliers kentinde bulmuş, burada asgari ücret alıp madmazelin sarayında müzisyen olarak çalışmaya başlamış. orkestradaki kemancılardan etkilenen lully kemana el atmış ve hızlıca öğrendiği yetmemiş gibi daha kemanı öğrenir öğrenmez de keman için besteler yapmaya başlamış.
sonra 1652 yılında madmazel evlenince, lully taşraya gitmek istememiş ve madmazel'den paris'e gitmek için izin istemiş. madmazel bu olayı günlüğüne de yazmış.
lully'nin saraya girişi de tesadüfen olmuyor elbette. madmazel'in hizmetinde çalışırken michel lambert isimli şarkıcı ve besteciyle tanışıyor. zaten daha sonra lambert'in kızıyla da evleniyor.
madmazel'in hizmetinden ayrılan lully, 3 ay sonra kendisini ballet royal de la nuit isimli 13 saatlik balenin bestecileri arasında buluyor ki besteciler arasında michel lambert da var. başrolde de xiv. louis oynuyor.
bu baleden 1 ay sonra lully "compositeur de la musique instrumentale" unvanı alıyor. bu pozisyona da lazzarini isimli bir besteci öldükten sonra giriyor. bir bestecinin ölümü, diğerinin yükselişine sebep oluyor.
zaten lully de saraya bir girince pir giriyor ve hem xiv. louis hem de avrupa lully'nin müziğinden derinden etkileniyor. louis, lully'nin keman çalışını "ilahi bir yetenek" olarak betimlemiş.
lully sarayda 24 kemancı ile birlikte les violons du roi isimli orkestrayı kurmuş. bu orkestra, sarayın her türlü müzik işine bakmış ve paris'i avrupa müziğinin merkezi yapmış.
saray işleri haricinde, boş zamanlarında da yeni enstrümanlar öğrenmeye ve yeni bestecilik teknikleri geliştirmeye çalışmış.
mesela orkestra şeflerinin baton kullanması lully ile yaygınlık kazanmış. eskiden müzisyenler nota okumak yerine her şeyi kulaktan öğrenirlerken lully orkestrasının nota okuyup yazabilmesini zorunlu yapmış.
lully'nin müziğinin tamamen fransızlaşması, versailles günleriyle başlıyor. versailles ile fransa yeni bir döneme girince, lully de "surintendant de la musique" unvanı ile bu yeni döneme giriyor ve bu dönemde müziği de fransızlaşıyor.
1661 yılında moliere ile işbirliği başlıyor ve moliere oyunlarına müzik yazıyor. ilk işi de les facheux oluyor. ayrıca aktör olarak da oyunda yer alıyor.
24 temmuz 1662 yılında lambert'in kızıyla evleniyor ve lully evlendiği için mutlu olan kral, lully'nin maaşını 30000 livre yapıyor. o dönemde bir asker maaşı 30 livre imiş. yani lully 1000 askere bedel bir maaş alıyor.
evlendikten sonra lully, yüksek ihtimalle aldığı maaşın da etkisiyle, daha da çok çalışmaya başlıyor. beste ardına beste yapıyor. dinleyen soylular da "cennetteki müzik bile lully'nin müziğiyle boy ölçüşemez" diyorlar.
moliere ve lully'nin arasını açan ise lully'nin dediğim dedik bir insan olması. saraydaki bestecilerin ortak bestelediği besteleri bile sonradan değiştirirmiş son yetki yine kendisinde olduğu için. moliere'den sonra lully, librettolar için philippe quinault ile çalışmış.
1672 yılında pierre perrin'in kötü yönetimi sebebiyle iflas eşiğine gelen academie royale de musique'in başına geçmiş. burada da "madem ki fransa'da en yüksek müzik otoritesi benim, benim onayım olmadan fransa'da sahne işleri olmayacak" demiş ve yetkisini rakiplerini alt etmek için kullanmış.
söylenene göre 1674 yılında bestelediği alceste, lully'nin magnum opus'uymuş. xiv. louis her gün izlemeye gidermiş. bu opera için yazdığı librettosu kabul edilmeyen la fontaine (fabl da yazmış olan evet), sinirlenip lully'nin kurt olarak betimlendiği le florentin isimli fablı yazmış.
8 ocak 1687 tarihinde kralın epeydir müzdarip olduğu bir hastalığı atlatması şerefine bestelediği te deum bestesinin konserini yönetirken batonu ayağına saplaması sonucunda kangren olup hayatını kaybetmiş. bu konserin masrafını tamamen kendi cebinden ödemiş ve korosunda 150 şarkıcı varmış.
eğer daha uzun yaşasaymış, ölene kadar ününden bi şey kaybetmeyeceğini söylüyorlar. ölmeden önce achille et polixene başlıklı bir opera üzerinde çalışıyormuş.
jansenizm takipçisi bir rahip, bu operanın dinen sakıncalı olduğunu ve eğer yakarsa acısız bir biçimde öleceğini söylemiş. lully de operayı yakmış bunun üzerine. sonra ziyaretine gelen bir prense "merak etme, bir kopyasını hala saklıyorum" demiş.
öldükten sonra makamı da dahil olmak üzere tüm varlıkları eşine geçmiş. eşi de besteci anısına bir kilise inşa ettirmiş.
çocukları arasında en çok louis lully'nin üzerinde titremiş ama "vermeyince mabud, neylesin sultan mahmud" durumu olunca epey üzülmüş adam. ama jean ve jean louis müzisyen ve besteci olarak çalışmışlar.
aslında kendisinin eşcinsel ve pedofili olmadığı, bunların rakipleri tarafından atılmış iftiralar oldukları söylenmekte. ama adam çok hırslı ve çok egoistmiş.
yine de evde nasılsa, sarayda da öyle davranan doğal birisiymiş. maddi sıkıntıları olan müzisyenlere her zaman evinin kapısını açmış.
müziği her ne kadar döneminin en aşmış müziği olsa da, jean-philippe rameau ortaya çıkınca lully hafiften unutulmaya başlanmıştır. yine de çoğu besteci klasik batı müziğini başlatan adam olarak lully'yi görmüştür.