1. Vaktinde tamam olmak, bitmek, hazırlanmak, hazır olmak.

    Örnek kullanım: Bu giysi yarına yetişmeli.
    #83805 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  2. Vaktinde varmak, vaktinde bulunmak.

    Örnek kullanım: Öteki tünelle gelseler de vapura yetişeceklerini bilirlerdi. (A. Ş. Hisar)
    #83806 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  3. Bir işe başlamış olanlara veya gidenlere sonradan katılmak.

    Örnek kullanım: Kadınlar, derme çatma ayakkabılarıyla onlara zor yetişebiliyorlardı. (Y. K. Karaosmanoğlu)
    #83807 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  4. Değmek, uzanıp dokunabilmek.

    Örnek kullanım: Ben o dala yetişemem. Bu ip kuyunun dibine yetişmez.
    #83808 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  5. Vakit bulmak, yapabilmek.

    Örnek kullanım: Ben bu kadar işe yetişemem.
    #83809 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  6. Yetmek, yeter olmak, kâfi gelmek.

    Örnek kullanım: Bu para yetişir. Bu yemek hepimize yetişir.
    #83810 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  7. Bir zamanda yaşamış olmak, bir zamanı veya kimseyi görmüş olmak.

    Örnek kullanım: Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm. (P. Safa)
    #83811 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  8. Üremek, büyümek, olmak.

    Örnek kullanım: Şu Marmara kıyılarında o sene bol meyve yetişmişti. (S. F. Abasıyanık)
    #83812 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  9. Eğitim görmüş olmak, öğrenmek, gelişmek.

    Örnek kullanım: Akşam gazetesi, yurt aydınlarıyla konuşarak bizde niçin yazar yetişmediğinin sebeplerini araştırdı. (O. V. Kanık)
    #83813 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  10. İş görebilecek yaşa gelmek, büyümek.
    #83814 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  11. Yardım etmek, yardımına koşmak.

    Örnek kullanım: Tam o sırada talih imdadıma yetişti. (R. H. Karay)
    #83815 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  12. Ortaya çıkmak.
    #83817 tdk | 7 yıl önce
    0eylem 
  13. Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak.

    örnek kullanım: Gâvur Ali kahvedeki cemaate hiçbir şey söylemeden küçük çobanla uzaklaştı, bir nefeste ağıla yetişti. (Ö. Seyfettin)
    #101946 tdk | 7 yıl önce
    0eylem