1. tam ismi christopher johnson mccandless olan maceracı, gezgin ya da her ne derseniz.
    okuduktan sonra siz karar verin.

    chris, tüm imkanları olan, bağları kuvvetli bir ailenin ilk çocuğu.
    kariyerli bir baba, oğluna düşkün bir anne, abisinin gözünün içine bakan bir kız kardeşe sahip.

    ilkokul, lise, üniversite hepsi mükemmel okullar, mükemmel derecelerle dolu bir akademik hayatı var. bir anne-babanın evlatlarından isteyeceği her şeyi vermiş, toplumun ''başarı'' kavramını alıp, elinde oyuncak etmiş bir adam.
    fakat bütün bunları isteyerek, arzulayarak değil de, sanki doğuştan gelen bir yetenekmiş gibi yapıyor ve devam ediyor hayatına hiç sorgulamadan.

    llcdn.listelist.com/...

    ailesinin yanından ayrıldığında, kendisiyle yüzleşmeye başlıyor.
    içindeki özgürlük ateşi, ''napıyoruz lan biz?'' sorgusu içten içe harlanıyor.
    ve chris, gerçekten istediğinin ne olduğuna karar veriyor;

    gitmek.

    özgürlüğün insan elinin değmediği bir yerlerde olduğuna karar veriyor, ve kafasında bir plan oluşturuyor. bu medeniyetten, toplumdan, kurallardan sıkılmış herkesin aklında oluşan, fakat kimsenin cesaret edemediği bir karar.

    ve şöyle diyor;

    ''ben bütün kuralları biliyordum, fakat kurallar beni bilmiyordu.''

    ailesi bir süre sonra chris'ten haber alamamaya başlıyor, meraklanıp polise haber veriyorlar.
    polis chris'in arabasını dağlık bir arazide bulduğunda, yanında bir miktar yanmış para, kesilip atılmış kredi kartları ve bunun gibi kendi iradesiyle gittiğine dair bazı kanıtlar buluyor.
    soruşturma kapanıyor,
    chris kendi hür iradesiyle, çekip gidiyor.

    telefon yok, para yok, araba yok.
    sadece kendisini ve özgürlüğünü yanına alıyor.

    daha sonradan bütün birikimini, kazandığı bursları açlıkla mücadele kurumuna bağışladığı çıkıyor ortaya.
    gerçekten hiçbir şeyi kalmayana kadar dağıtıyor her şeyini.

    yolculuğun başında kendine yeni bir isim takıyor,
    '' alexander supertramp ''

    süper berduş anlamına geliyor bu isim, o yıllarda hipster akımına bağlı gençler çokca otostopla gezerdi ülkeyi, ve onlara berduş denirdi.
    o da buradan esinleniyor olsa gerek.

    chris, tam iki yıl boyunca sırtında sadece çantasıyla, ülkeyi bir ucundan bir ucuna otostopla dolaşıyor.
    yeni arkadaşlar ediniyor, hepsinin yanında çok kısa kalıyor,
    tam herkes ona bağlanmışken, chris yoluna devam ediyor.

    hala aradığı özgürlüğü tam olarak hissedemediğini fark eden chris, yeni bir plan yapıyor.
    insan elinin değmediği yere, ormana, doğaya gitmeye karar veriyor.
    ve alaska'ya doğru yola çıkıyor.

    alaska'ya vardığında, o sıralar tek tük avcıların uğradığı bir orman çıkıyor karşısına, kocaman.
    yeni bir hayat, saklı bir cennet.

    ve kendisinin ''magic bus'' ismini koyduğu, terkedilmiş bir otobüs buluyor koca ormanın ortasında.

    static02.nyt.com/...

    chris'in yeni evi, magic bus oluyor.

    neredeyse el değmemiş, hala vahşi hayatın olduğu koca bir ormanda tek başına, sadece ufak tefek aletlerle, kitaplarıyla, bir kalem ve defteriyle yaşamaya başlıyor chris.

    defterini doldurmaya başladığında, yazdıkları hep ne kadar mutlu olduğuyla alakalı, ne kadar özgür!

    a.abcnews.com/...

    yanında getirdiği eski bir fotoğraf makinesiyle anılar kaydediyor.

    www.outsideonline.com/...

    chris bu özgürlüğü, tam 112 gün devam ettiriyor, sıkılmadan.
    ve başarıyor da.
    avlanıyor, okuyor, koşuyor, insanların henüz öldürmediği yabani hayvanlarla vakit geçiriyor.

    fakat her şey hayal ettiği gibi olmamaya başlıyor.
    avlanmak için her gün geçtiği nehir, bir gün uyandığında yükselmiş olarak çıkıyor karşısına.
    karşıya geçmek imkansız görünüyor.

    günlerce aç kalıyor, psikolojik travmalar, umutsuzluk derken bitkilerden beslenmeye karar veriyor.
    doğa vahşi yüzünü gösteriyor.
    yediği bir böğürtlenin zehirli olduğunu fark ettiğinde çok geç oluyor.

    zehir etkisini gösterdiğinde, chris sona yaklaştığını anlıyor.
    defterini dolduruyor, notlar bırakıyor.

    ve günlüğüne en son cümlelerini bırakıyor.
    '' mükemmel bir hayat yaşadım, tanrıya teşekkürler''

    ve son cümlesi de şu oluyor;

    ''harikulade böğürtlenler...''

    cesedi bulunduğunda 30 kilo civarı olduğu fark ediliyor.
    fakat okuyanlar, görenler, araştıranlar hayretler içerisinde kalıyor bu hikayeye.

    bu yüzden ailesinden izin alınarak chris'in filmi yapılmaya karar veriliyor.
    (bkz: )

    aynı zamanda kitapları yazılıyor, hikayeleri anlatılıyor, yaşadığı otobüs turistik ziyaret edilen bir yer haline geliyor.

    filmin yönetmeni, arkadaşı olduğu eddie vedder'dan film için müzik yapmasını rica ediyor.
    eddie vedder, hikayeyi okuduğunda çok etkileniyor,
    ve belki de kariyerinin en iyi solo parçalarına imza atıyor, mükemmel şarkılarla adeta onurlandırıyor chris'i.

    www.youtube.com/...

    (bkz: )

    daha sonradan kardeşi de bir kitap yazıyor, ''back to the wild''

    bu da hikayeye onun gözünden bakış olarak basılıyor.

    hep çok etkileyen insanlardan olmuştur beni, böyle bir cesareti gösterebildiği için de saygı duymuşumdur okuduğumdan beri.

    www.youtube.com/...

    bu da filmden alıntılarla, olayın özeti gibi bir video olmuş.
    #63454 lizard | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    1tanınmış kişi 
  2. kitabı filminde hayat öyküsü anlatılan berduş. Beni çok etkileyen, hayatımın bir bölümünde nasıl yaşamam gerektiğine olan düşüncelerimi şekillendiren kişidir. Çok güçlü bir karakter olmasına karşın yaşadığı farkındalık sürecinde çok net ve sıradışı kararlar almıştır. Bu duruş çok güçlü ve kararlıdır ancak kendisi bu süreç içerisinde kendi varlık kaygısını dindirmek, içsel çatışmalarını yok etmek ve daha çok kendini bulma çabasındadır. Hayatının son anlarında da olsa bunu başarmıştır.



    "Hayatta değişmeyen tek mutluluğun sevmek olduğunu bugüne kadar anlayamamıştım."

    #75540 ozgurluguneduskunkul | 7 yıl önce (  7 yıl önce)
    0eser karakteri, kişi 
  3. 1968 senesinde doğmuş, amerikalı gezgin. 1996'da jon krakauer tarafından yaşamı; into the wild adıyla kitaplaştırılmıştır. 2007'de yönetmen tarafından hayatını konu alan çekilmiştir.

    eğer malum filmi izlemediyseniz ve izlemeyi düşünüyorsanız spoiler'ı okumayınız.


    -- spoiler --


    antropoloji ve tarih üzerine lisans eğitimini tamamladıktan sonra, bir aile dostu tarafından, yüksek lisans eğitimi için verilen 25.000 amerikan dolarını bir açlıkla mücadele vakfına bağışlar. ailesini, dostlarını kısaca sahip olduğu her şeyi terk ederek, sadece sırtındaki bir sırt çantasıyla, iki yıl boyunca kimi zaman otostop çekerek, kimi zaman yürüyerek, kimi zaman kanoyla amerika ve meksika'nın kuzeyini dolaşır.

    geçen iki yılın ardından "asıl yolculuk" diye adlandırdığı "alaska" yolculuğuna başlar.
    vahşi doğayla iç içedir artık. terkedilmiş bir kamyonet bulur ve 4.5 kilogram pirinç, bir yarı otomatik tüfek, arasında yerel bitkiler hakkında bilgi veren kitapların da bulunduğu birkaç kitap ve birkaç kamp ekipmanı ile birlikte kamyonete yerleşir. yaklaşık 3 ay boyunca günlük tutarak o kamyonette yaşamıştır. 1992 senesinde geri dönmeye karar verir fakat nehrin yükselmiş olduğunu görür. geri döndüğünde yaralanır ve güçsüz hisseder, av bulamaz.. sağa sola yardım notları bırakır. o notlardan biri şöyledir; "dikkat! muhtemel ziyaretçiler. s.o.s. yardımınıza ihtiyacım var. yaralıyım, ölmek üzereyim ve buradan çıkmak için yeterince gücüm kalmadı. tek başımayım ve bu bir şaka değil. tanrı aşkına, beni kurtarın. yakınlarda meyve topluyorum ve bu akşam dönmeliyim. teşekkür ederim, chris mccandless. ağustos."

    o dönemde av bulamadığı için topladığı meyve ve bitki kökleriyle hayatını devam ettiren christopher, zehirli bir bitki tohumu yiyerek zehirlendi.

    12 ağustos'ta günlüğüne son kaydını düştü; "harikulade böğürtlenler..."

    bir kitabın son sayfasını kopararak; "mutlu bir hayat yaşadım ve bu yüzden tanrı'ya müteşekkirim. hoşçakalın, tanrı hepinizi kutsasın" yazmıştır.

    cansız bedeni bir avcı tarafından bulunduğunda 30 kg ağırlığında gelmiştir.




    -- spoiler --



    #108014 invictus | 7 yıl önce
    0eser karakteri, kişi, tanınmış kişi