7-8 yaşına kadar erkek çocukları için ısıtma amaçlı kullanılabilecek ürün.
ama yandığı zaman pek de güzel kokmaz. ortaokulda kızlar beden dersinde giyindikten/soyunduktan sonra erkekler olay yerine aynı işlem için girince "ıyyyk! bu ne lan böyle yanmış külotlu çorap kokusu!" ve benzeri geyikler çoook dönerdi.
ortasındaki ağ külot gibi olmasına rağmen ısrarla külot ile birlikte giymeye devam eden alışkanlıklara ve yerleşik zihniyete teesüflerimizi iletmemize konu olan giysi.
oluşan yırtıkları kaçak olarak tanımlanan kadın giysisi. 80 model dizilerin tamamındaki sekreter rollerinde bunu görmek mümkündür. çorabın yırtılmasına, "çorabım kaçtı" tanımlaması yapılır. kaçan yerlere oje sürüyolardı. güzel tamir yöntemi.
yine de tabi teşhir anlamında değil ama, selüliti de olsa varisi de olsa, kadının doğal bacak görüntüsü daha iyidir. zaruri değilse ya da tarz, boşverin kamuflajı. kendiniz olun.
sanki daha önce bir yerlere yazmıştım bunu ben ama anımsayamadım şu an. aramaya inandım ama bulamadım da...
bu arkadaş benim için kadınlara saygı duyma sebebi. baştan anlatmam gerek.
yaklaşık bir seneyi aşkın süredir iş yerimin merkez ofisinde çalışıyorum. ofis dediğime bakma. bir takım tahtaların üzerinde havada duran 4 tane konteynır. aralarına geçişler açılmış. havada duruyor olmalarını geçtim, bulunduğumuz konum da bir tür dağ başı. ve tüm bunların üstüne ısınmak için sadece klima var. haliyle o kadar soğuk oluyor ki en azından ayaklarım ısınsın diye bir de ayak ısıtıcısı kullanman gerekiyor...
hah, işte geçtiğimiz kışın karlı soğuk bir döneminde ısınmak için içime külotlu çorap giymeye karar verdim. giymez olaydım. böyle bir eziyet yok arkadaşlar. kadın dünyasında varlığını sorguladığım ağda denilen illetten sonra ikinci sıraya bu koyulmalı. bir insan kendine bunu neden yapar? anlamak mümkün değil...
bence külotlu çorap ile jartiyer çorabını ya da diz üstü çorabı karıştıranlar seksi buluyor bunu. seksi olmakla da uzak ara ilgisi yok. seksi olan bacak olabilir ama külotlu çorapla mı jartiyer çorabıyla mı seksi, onu bir düşünmeli insanlar.
yurdum erkeğinin bir numaralı fantezi ürünü. iyi ki de öyle. bari erkekleri memnun ediyor. şahsen en nefret ettiğim kıyafetlerin başında gelir. dünya paraya alırsınız, ne kadar dikkatli olursanız olun üç beş kullanımdan sonra çöp olur. penti marka çorapların fiyatı şu ara 30-60 tl arasında değişmekte. kalın olanları tamam, yıllardır kullandığım 40-60 den sağlam duran çoraplar var ama bu 5-10 den olanları kullan at gibi bir şey. hayır mecbursun da. giymesen ayakkabı vuruyor. iyice yaz olunca direkt açık ayakkabılara geçip çorapsız takılıyorum ama bahar ayları ve kışları mecburen kullanılan, iş hayatındaki kadınların olmazsa olmazı bu zımbırtı. rahat da değil üstelik. pantolon giy o zaman diyenleri de ütüye beklerim.
Askerliğimi yaptığım dönemde soğuktan korunmak için kullanılabileceğini öğrendiğim giysi.
Sınır ötesi harekata hazırlanıyorduk. Çantalarımızı hazırladığımız günlerde bir başçavuş ile şöyle bir sohbetimiz oldu:
- yün içlik ağırlık yapar asteğmenim. Kadın çorabı al yanına.
- o çorapla düşmanın eline geçersek ehehe
- düşman kimsenin donuna monuna bakmaz asteğmenim.
- ...
Peki filmin sonunda ne oldu? Nasıl hayatta kaldık?
Yeri gelmişken söyleyeyim. Savaş kötüdür. Birilerinin cebine para girecek diye konu ile ilgisi olmayan çocuklar birbirini öldürür.
Bir gün bir bakarsınız, biri elinize silah vermiş. Kendinizi Çantanıza koyacağınız eşyaları planlarken bulursunuz. atropin ve epinefrin iğnelerini başka birileri hazırlamıştı zaten.
Ölür müydüm? Büyük ihtimalle.
Benim gibi bir başka çocuğu Öldürür müydüm?
Üzülerek evet. Buna hazırdım ve hazır olmak da üzücüydü.