Göğüs orta boşluğunda, iki akciğer arasında, vücudun her yanından gelen kirli kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da vücuda dağıtan organ, yürek.
Örnek kullanım: Bak ellerim nasıl titriyor, bak alnım nasıl yanıyor, bak kalbime nasıl çarpıyor. (Y. K. Karaosmanoğlu)
craft kadıköy'de sahnelenen oyun. ne yazık ki, biletler tükenmiş. ankara'da gösterime girmeyeceği gibi yeniden biletler açıldığında seyretmeyi çok arzu ettiğim bir oyundur. ben gidemezsem eğer sizlerin muhakkak oyunu seyretmesini istiyorum. görünürlük ve farkındalık açısından katkı sağlayacağına inandığım ve aynı zamanda gelirlerinin ihtiyaç yerlerine bağışlanacağı bir oyunun güzelliğini tatmadan olmaz elbet. oyunun içeriğine gelecek olursak kısaca özetliyor şu sözler;
“kırktan fazla tedavi gördüm. hayır! -üç farklı, hayır dört farklı tür kemoterapi gördüm. hayır! -interferon aldım, birkaç çeşit. iki farklı deneye katıldım. herkesten çok zaman geçirildi üstümde. bunların hiçbiri bir işe yaramadı. dört kez hastaneye gittim- ve lütfen yalvarıyorum ölene kadar bir daha hastaneye gitmem gerekmesin. hastalık bana -hayır! sigorta şirketine 300.000 dolara patladı, belki daha fazla. yüzde 85’imiz iki yılın sonunda öldü, üç yılın sonunda bu oran daha da yüksek. emma’nın o kadar çok hastası öldü ki artık ona doktor ölüm diyorlar.
güneş doğmuyor artık, sen de zorlama daha fazla.”
kalp sevmek üzerine bir oyun… bir şehir, salgın, bencillik, ötekiler, yalnızlık, sevmek, mağdur olmak, çaresizlik, çok sevmek, aids, çok sevmek ama çok…
çok severken kaybedenlerin oyunu kalp 80’li yıllarda sadece eşcinsellerde görüldüğü iddia edilen bir salgının yarattığı korkuyu, dayanışmayı ve ötekileştirmeyi anlatıyor.
herkes tarafından heteroseksüellerde de görüldüğü bilinirken korkunun büyümemesi için karantina benzeri hayata sürüklenen, baskı gören ve yalnızlığa itilen ned, emma ve bruce’un hikayesi kalp.
ya felix, büyük aşk. en sevdiğin ölürken güçlü kalabilir misin? bilmem. belki."
ancak bu şekilin,
köken olarak yunan mitolojisinde eros'un okları kalçalara nişan almasından ve
sümer mitolojisinde yer alan tanrıça iştar'ın kalçalarının kutsal sayılmasından kaynaklanan iki hikayesi vardır
Yaşamsal en önemli organlarımızdan olmasına rağmen hayati önem taşıyan bir imladan daha önemli duygularımıza yön veren organlarımızdan biridir. Duygular demişken aklıma Hz Ali’nin şu sözü gelmiştir; Kalp kör olduktan Sonra gözlerin görmesinde hiçbir fayda yoktur.
kalp şeklinin bildiğimiz organsal halinin dışındaki hali kırmızılı ♥ şeklinin geçmişi ile ilgili teoriler var haliyle. bu teorilerden bazıları şunlar;
- kuğuların dünya genelinde aşk, bağlılık ve kendini adama mantığından dolayı, bunların göllerde veya sulak yerlerde yan yana gelerek birbirlerine dokunma şeklinin yansımasından ortaya çıkan haliyle, çift olma durumunu anlatan simgesellik,
- bir diğeri biraz daha cinsellik tabanlı. eski zamanlarda kadın anatomisine duyulan ilgiden dolayı, kadınların bacaklarının cinsel organları ile kalan arasının göze yansıma şeklinin yanı sıra yine afrodit'in güzelliğinin işin içine girmezse olmaz durumundan dolayı tanrıçanın hem ön hem de arkadan görüntüsünde poposunun aldığı şekilden gelen ve ona olan bu ilgiyi gösterme ifadesi olarak cinsellik içermeden ifadelendirmeden geldiği,
- bir diğer meşhur ve en eski teori ise, tabi ki adem ile havva'dan gelme yaprak şeklinin tutku kelimesine gönderme yapılması, e tabi işin içine tutku girince şarap ve tutku tanrısı dionysus'u ifadelerken kullanılması üzerine ortaya çıktığıdır.
atıyor galiba elimle nerde olduğunu bulamıyorum en son 4 yıl önce bulmuştum çok hızlı atmıştı yetişemedim bile son anda şans yardım etti buldum bulmamın heyecanıyla ellerimi havaya kaldırdım geri kaybettim umudumu falan kaybettim durana kadar da bulamayacağım saklandı ölene kadar çıkmaz artık ölse ben de ölürüm hayatım biraz da onun atmasına bağlı en azından bunu bilmek de yeterli.