-
Bir şeyin, bir yerin, bir kimsenin, esas tutulan yüzünün ilerisi.
Örnek kullanım: Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor. (H. E. Adıvar) hepsini göster
-
Ön, kat, huzur.
Örnek kullanım: İkisi birden müdürün karşısına çıkarlar. (Y. Z. Ortaç) hepsini göster
-
Bulunan yere göre önde, ileride olan.
Örnek kullanım: Karşı evin kızları. Karşı mahalle. hepsini göster
-
Karşıt, zıt, muhalif.
Örnek kullanım: İlkin bütün bunların bir emperyalizm numarası olduğunu söyleyerek kesin bir karşı tavır koydu. (M. Mungan) hepsini göster
-
Yüzünü bir şeye doğru çevirerek.
Örnek kullanım: Bahçeye karşı oturmak. hepsini göster
-
Karşılık olarak, mukabil.
Örnek kullanım: Bir ölüm haberine karşı ben içimde bin ezinti, bin çöküntü duydum. (A. Ş. Hisar) hepsini göster
-
İçin, hakkında.
Örnek kullanım: Edebiyata karşı ilk alaka sizde nasıl ve ne zaman başladı? (S. F. Abasıyanık) hepsini göster
-
-e doğru.
hepsini göster