hikaye kısalık hissi yayar. her ne yaşanırsa yaşansın bitmiştir ve bir zaman dilimine sıkıştırılmıştır. tek bir içki masasında bitebilecek kadardır en uzunu, çünkü hikayenin sindirilmişliği anlatıcının bize her şeyi tam olarak anlatacağı, anlatmadığı kısımların o kadar da önemli olmadığı hissini veriyor. sonunda bir mesaj bir anlam bir ah çıkar, sırf bu yüzden anlatılmış gibi gelir. neyi düşünsem o kısalık hissine çıkıyor. oysa birisi şimdi sana bir aşkı anlatacağım dese insan kendini bir labirente girecekmiş gibi hissediyor.
cem karaca'nın harika yorumladığı cahit külebi şiiri. cem karaca 'nın ''sen türkiyem gibi aydınlık ve güzelsin'' diyişi bile şarkıyı dinlemek için yeter.