Japon anime ve manga sanatçısı. Kendisi alanında en tanınmış kişidir. Akademi ödülleri dahil birçok ödül kazanmıştır. En önemli yapımları; Prenses mononoke Komşum totoro Ruhların kaçışı Yürüyen şato.
Şahsen en beğendiğim yapımı ise ruhların kaçışı'dır.
Ayrıca kendisi Yeni bir yapıma imza atacakmış deniliyor. Filmin İsmi şu an için boro the caterpillar.
Japon anime sinemasının ustasıdır.
2003 yılında “en iyi animasyon film” Oscar ödülünü kazanan “Ruhların Kaçışı” ((bkz: sen to chihiro no kamikakushi)) filmiyle ülkemizde tanınmaya başlanmıştır. Neredeyse tüm filmlerini (Porco Rosso ve Rüzgar Yükseliyor hariç) çocuklar için yapmış olsa da bugün bu filmler, tüm dünyada yetişkin izleyiciler tarafından hayranlıkla izlenmektedir.
Neden?
Öncelikle eserlerinde (stüdyo ghibli öncesi eserleri dahil) bütünlüklü bir yapı vardır. Miyazaki evreni kendine özgü unsurlar barındırır ve bu unsurlar tüm filmlerde kendini gösterir.
Bu evrende neler vardır:
Çevrecilik, savaş karşıtlığı ve sosyal toplum anlayışı: Miyazaki 2. Dünya Savaşının ülkeyi harabeye çevirdiği ve Japonya’nın Amerikan işgali altında olduğu bir dönemde büyümüştür. savaşla ilgili hassasiyeti çocukluk yıllarında gelişmeye başlar. Üniversitede marksist ideolojiyle tanışması, sonraki yıllarda dizi ve filmlerinde yer alacak çevrecilik, savaş karşıtlığı, sosyal toplum anlayışı gibi temel motiflerin oluşmasına zemin hazırlar.
Karakterler: Baş karakterleri genellikle kız çocuklarıdır. (erkeklerin çok düşünmeden hareket ettiklerini, kadınların davranışlarının daha mantıklı ve sağduyulu olduğunu, bu yüzden baş karakterlerin kadın olmasını tercih ettiğini söyler). Karakterler derindir, farklı duyguları dışa vurabilirler ve değişirler. asla saf ve mutlak değillerdir. iyi ve kötü içiçe ve geçişlidir.
Uçmak: Miyazaki’nin amcası uçak parçaları üreten bir fabrikaya sahiptir ve babası bu fabrikada çalışmıştır. Uçaklara karşı özel bir ilgisi olmuştur ve çizmeye uçaklardan başlamıştır. ilerleyen yıllarda manga va animelerinde uçan makineler özel bir yer tutacaktır. Uçak, uçan şehir, uçan otobüs, zeplin,planör... uçmanın hayal gücünüzü zorlayacak türlü şekli...
Japon ve Batı kültürü sentezi: Batı etkisi ve Japon kültürünün harmanlanması filmlerini zenginleştirir.
Batılı roman ve masal uyarlamalarına sıkça yer vermiştir (Heidi: A Girl Of The Alps, Anne of Green gables,yürüyen şato ((bkz: hauru no ugoku shiro)), Gökteki Kale ((bkz: tenku no shiro rapyuta)).
Pek çok filmin mekan tasarımında Avrupa kentlerini model almıştır (Küçük cadı Kiki, Porco Rosso, Yürüyen Şato, Laputa: Gökteki Kale)...
Diğer yandan Japonya’nın doğal güzellikleri, geleneksel yapısı ve Japon inanç sistemi olan Shinto filmlerde önemli yer tutar (Tüm canlıların tanrısal özellikleri olması, insan-hayvan, insan-tanrı, hayvan-tanrı bileşimleri, insan ve doğa ilişkisinde birleştirici yaklaşım)
Miyazaki 1985 yılında Takahata İsao ile birlikte Stüdyo Ghibli’yi kurmuştur. Bu tarihten sonra tüm eserlerini Ghibli çatısı altında üretmiştir.
Filmleri Japonya'da gişe rekorları kırmıştır.
yetişkinler için yeterince film yapıldığını ve kendi filmlerini çocuklar için yaptığını söylemiştir.
Çalışmalarına elinde tam bir senaryo olmadan başlar ve çizimler devam ederken hikayenin nasıl ilerleyeceğine karar verir.
Bilgisayarda animasyon teknolojisi epey ilerlemiş olsa da tüm filmlerinin çizimleri hala elde yapılmaktadır.
Mekan tasarımları için bavulunu toplayıp seyahate çıktığını, aradığı mekanı bulduğunda oturup onu çizdiğini anlatır.
Rüzgarlı Vadi’yi ((bkz: kaze no tani no naushika)) çizmeye başladıktan sonra marksist bakış açısının değiştiğini, daha liberal bir yaklaşım benimsediğini söyler fakat sosyal toplum anlayışı tüm eserlerinde yer almaya devam etmiştir.
Prenses Mononoke’yi ((bkz: mononoke hime)) yaptıktan sonra ve sonrasında defalara kez emekliliğini ilan etmiştir. her defasında geri dönmüş ve yeni bir baş yapıt üretmiştir.
rupan sansei üzerinde de emekleri bulunan yönetmen.
aslında anime, ikinci bölümde de az bir izlenme alınca, yayından kaldırılmak istenmiş. bu sırada da hayao miyazaki ve isao takahata da işsiz kalınca, bu animeyi kurtarmaları için çağrılmışlar. böylece animenin 10. bölümünden itibaren miyazaki ve takahata kontrolü ele almışlar.
(bkz: prenses mononoke) de kopan kafalar kollar havada uçmaktadır. Ayrıca o ne biçim yaban domuzu çizimidir. Halen rüyalarıma girer. Kopan kafasını arayan tanrı vardı.
(bkz: ponyo), allahım o ne biçim hayal gücü. Her şiddetli yağmurda tusunami olacak zannederdim.
(bkz: kaze tachinu) diye bir şahaseri var. Çocuklarla izlenebilir. Tam bir azim filmi. Aynı zaman da çok naif anlatılan bir aşk hikayesi.
(bkz: rüzgarlı vadi) izledikten sonra dünyayı ohm'ların istila edeceğinden korktum.
Siz bakmayın bana, hepsi sinemada izlediğimiz pekçok filme 10 basar.
filmlerini ne zaman izlesem pamuk gibi oluyorum. büyük usta. çok kıymetli bir öğretmen aynı zamanda, ursula k le guin: "bir şey anlatmak istiyorsanız onu bütün halinde anlatmamalısınız ufalayarak metne yedirmelisiniz." demiş bir konuşmasında. hayao miyazaki bunu harika bir şekilde yapıyor. filmlerini büyük bir sevgiyle tavsiye ediyorum.
kendisi japonya'nın milli gururlarından birisidir. meiji devrimiyle beraber kimlik bunalımı yaşayan insanların rehberidir. siyasi çerçevede aslında miyazaki sosyalist bir çizgiden gelir ancak japon milliyetçiliğini hiç kenara bırakmamıştır.
kimlik bunalımında olan japonlara rehberlik edişi ise aslında bu noktada ortaya çıkar. japonlar batı'nın devrimlerine yetişme çabasıyla kültürlerini de belli ölçüde almıştır. bu durum ülkemizde de yaşanmıştır. bilim ve felsefede geri kalan toplumların bunlara yetişmek adına medeniyetten fazlasını kendi toplumuna aktarması bir problem olmuştur. miyazaki ise bu bağlamda medeniyeti alan, taşıyan ve yükselten bir nitelikle beraber, bunu kendi kültüründe bir gelişime sebebiyet vererek ve bozulmaya yol açmadan başarmış muhteşem bir sanatçıdır.
politik geçmişinde aslında çok ciddi sendikacı hareketleri olan bir isim ayrıca. sanat ve televizyon dünyasının en büyük liderlerlerinden birisi olduğu kadar bu çevrelerde en büyük sosyalist örgütlenmelerin içerisinde yer almış birisidir. peki bir insan bu kadar sosyalist ve milliyetçi olabilir mi?
bizim solculara soracak olursanız mümkün değil. azınlık milliyetçiliğinden ötesi yalan. hele birisi hem türk milliyetçisi olacak hem de sosyalist? japon yapınca oluyor demek ki! kendisi aslında politik anlamda oturmuş mudur gerçekten tartışılabilir ancak siyasi görüşleri çerçevesinde değer yargılarının hepsi oturmuştur. cinsiyetçiliğin, emek sömürüsünün, çevre kirliliğin karşısında olduğu kadar yabancılaşmaya da karşıdır. yabancılarla iletişime değil, yabancılarla iletişimin tek taraflılığına karşıdır. bu yüzdendir ki filmlerinde kötü karakterler bile iletişim kurulabilen, değerler yargısında sorgulama imkanı tanınan öznelerdir.
ayrıca japon sanatının ve mitolojisinin ilginç yanlarını her zaman mekanlara yansıtmıştır. bu yüzden her bir karakteri ve her bir mekanı çok karakteristiktir. her bir çizim insanı hayranlık verecek kadar ayrıntıya sahip ve bir çok gerçek görüntüden daha fazla insanın kalbine dokunacak kadar temizdir.