1. Sahte bilimdir ama bu aralar kızlar sağolsun mu diyeyim bilemedim genel özelliklerin tuttuğuna acayip kanaat getirdim ve bu genel özellikler üzerinden yaklaşık olarak başka bir burçla ilişkisi kısmen doğru.
    Yani ben oğlağım ama mesela başak burcu bir hatunla iyi oluyormuşum (çünkü toprak grubu) ama aslanla çok da iyi olmuyormuşum mesela.
    Bu doğru başak burcu biri hayatımda çok yer kaplıyor ama cinsiyeti yanlış. Ev arkadaşım, lise, okul vs her şeyde can ciğerim dediğim insan mesela başak ki şu an düşününce neden anlaştığımızı daha iyi anlıyorum.
    0genel terim 
  2. bilim ilerledikçe değerini daha çok yitiren hede.
    #95815 ozgurluguneduskunkul | 7 yıl önce
    0genel terim 
  3. sık sık astronomi ile karıştırılan ve bilimsel olmayan "şey".
    astrolojiyi meslekleri olarak gören insanlar olan astrologlar da astronomlar ile karıştırılır.

    karıştırmayın, kalbinizi kırarım!
    #135294 kokosh | 6 yıl önce
    4genel terim 
  4. (bkz: )
    (bkz: )
    hakkında konuşan kişileri dinlediğinizde bilimsel kavramlar kullandıklarını görürsünüz. anlattıklarının gerçekten bilimsel dayanağı varmış gibi gelir kulağa. fakat hiçbir şekilde bilimsel yöntemleri kullanmaz ve hiçbir bilimsel araştırma tarafından desteklenmez.
    Maalesef azımsanamayacak kadar çok kişi ciddi ciddi ye inanıyor, takip ediyor ve yaşamını astrolojik tahmin ve yorumlara göre şekillendiriyor.
    #186178 limonlukek | 5 yıl önce
    0genel terim 
  5. inanan bir dünya ilkokul mezunundan hande kazanova'nın para koparmasına neden olan sözdebilim.
    #186190 electromeow | 5 yıl önce
    1genel terim 
  6. ön açıklama: bu yazı biraz uzunca olacaktır. durumu olmayanların okumaması tavsiye edilir. ana fikri, bu girdinin yazarının bazen son derece aptal olabildiği olup içerik itibariyle değinilecek konular; inanç-bilinç farklılıkları, , konunun ilgi çekiciliğinin subjektif nedenleri, astrolojinin 12 tip insandan bahsettiği düşüncesinin eleştirisi ve benzerleridir.

    bu zamana kadar çeşitli mecralarda yazdığım ve bir ölçüde beğeni toplayan yazılar biraz ciddi konularla alakalıydı. eğer okuyucular üzerinde zeki olduğum görüntüsünü yarattıysam, şu an bu görüntüyü tamamen yıkmaya geldim; bunu da belirtmekte fayda var.

    öncelikle tanımımızı verelim. bir sözdebilim türüdür.

    astrolojiden keyif alan bir insan olarak, öncelikle neden keyif aldığımı açıklamakla başlamak isterim. kronolojik olarak ilk sebebim, küçüklüğümden bu yana taşımış olduğum mitoloji merakıdır. örneğin afrodit'in, roma'da venüs'e dönüşmesi ve venüs'ün de eskilerin zühre olarak adlandırdığı bir gezegen olarak karşımıza çıkması henüz küçük yaşlarda ve mitolojik anlatılara inanmaya aç ama bir o kadar şüpheci bir çocuk olarak kafamı biraz gökyüzüne kaldırmama sebebiyet vermişti. astrolojiden haberimin olmadığı bu zamanlarda bile, uzak yıllardan kalmış ilkel bir kabile insanı gibi nedense jüpiter'in, satürn'ün, merkür'ün mitolojik anlatılarda geçen karakterlerle ilişkili ve bir nevi yaşayan cisimler olduğuna inanmak isterdim. tüm bu temelin üzerine bir de astrolojinin varlıyla karşılaştığımda, yeni bir oyuncağım olmuştu. karşılaştığım günden bugüne kadar hiçbir zaman bilinç düzeyinde bir kabul edişim olmasa dahi, içimdeki inanç hissini yenebilmiş değilim. bu benim için bir düzeyde utanç kaynağıdır ve aslında yeni tanıştığım insanlara bahsetmekten hiç hoşlanmam. daha çok, herkesin sahip olduğu ama bir türlü yenemediği saçma takıntılar gibi bir şey olduğu düşünülsün. ancak karşımdaki insan astrolojiye inancını beyan ederse, zevkle, sanki bir fantastik kurgu eserinden bahseder gibi bahsetmeyi severim.

    yine astrolojiye olan ilgim, yararcı bir sebepten de kaynaklanmaktadır. örneğin, çok darda kaldığım, köşeye sıkıştığım veya kurtuluşumun sadece benim çabamla değil aynı zamanda beklenmeyecek bir miktar da şansa bağlı olduğu zamanlarda (yine utanarak söylüyorum) kafamı gökyüzüne kaldırıp da "jüpiter baba, şu yay burcu oğluna bir yardım et" demişliğim olmuştur. ya da, motivasyon gerekiyorsa, açıp doğum haritamın özelliklerini okurum ve bu durum beni motive eder. takdir edilebileceği üzere, çok şanslı olduğuna inanmak sıklıkla şans olarak nitelenen ancak aslında olumlu motivasyonun sağladığı sakinlik ve inançla karşılaşmayı sağlayabilmektedir. bunu kendi kendini gerçekleştiren kehanet olarak görmek gerek. tabi bazı ekstrem örnekler de var. her zamanki gibi son dört saate bıraktığım pasaportumu bulma işleminde başarısız olmam üzere, yine jüpiter baba'ya başvurmam ve pasaportumun otuz kere kontrol ettiğim çekmecemden, tam da baktığım yerden çıkması gibi. ancak bu da gayet mantıklı bir şekilde açıklanabilir elbette. örneğin rahat birisiyimdir, panik olduğumu pek hatırlamam ve bu durumun getirdiği sakinlik odaklanma kabiliyetimi artırmıştır.

    bu arada dinsizim ve görüldüğü üzere, bu yazıda salak yanımı vurgulamaya devam edeceğim.

    yukarıda da söylediğim gibi, astrolojiye olan ilgim asla bir bilinç meselesi değil. kalkıp da burada astrolojinin bilimselliğini vs. savunmayacağım. çünkü bunu yapamam, kimse de yapamaz. fakat astroloji karşıtı bazı argümanların yetersiz olduğunu düşünüyorum. astroloji karşıtı ve bu hobiyi yerle yeksan edebilecek argümanların olmadığına inancım olduğundan değil bu arada. bilim, her şekilde kazanmayı başaracaktır ancak genel olarak astroloji aleyhinde olan insanların tamamının belirttiği bazı konular aslında zannedildiği kadar da astrolojiye zarar verebilecek çıkarımlar ortaya koymuyor.

    ilk olarak, "astroloji 12 tip insandan bahseder oysa dünya üzerinde sadece 12 tip insan yoktur" argümanından bahsetmek isterim. astroloji, her astroloğun ayrı telden çaldığı ve 12 tip günlük fal bıraktığı gazete köşelerinden aslında çok farklı bir konu. doğum haritası denilen olay, doğum günü, doğum saati, doğum yerine göre değişiklik gösteren ve takdir edilebileceği üzere aslında bireye çok daha özgülenen bir veri astrologlar için. mühim olan ve üzerinden kişilik ve şans çıkarımları yapılan veri, işte bu üzerinde pek çok değişken olan bu doğum haritasıdır. bu sebepte, "sadece 12 tip insan mı var yeryüzünde" şeklinde bir argüman aslında "yedi nota varken nasıl bu kadar farklı beste olabiliyor" gibi düşünmeye benziyor.

    ikinci olarak barnum etkisinin ortaya konulduğu nden bahsetmek isterim. burada da bilindiği üzere, öğrencilere sunulan ve çoğunun kendisini anlattığını düşündüğü betimleme bir gazeteden alınmıştır. dediğim gibi, gazetedeki astroloji köşeleri aslında maalesef zamanında, yani çok çok eskilerde, bilim adamı olarak bilinen pek çok insanın uğraştığı asıl astrolojiyle ilgisizdir.

    tekrar ediyorum, bu iki argümanın bana kalırsa yetersiz olması, bilimin astrolojiyi paramparça etmediği anlamına gelmez. ancak bilim, astroloji gibi komik sayılan bir hobiye vakit ayıracak kadar ciddiyetsiz değil sanırım.

    yine de astrolojinin benim hayatıma kattığı ve bana kalırsa barnum etkisinin üzerimde bir geçerliliğinin olmadığını gösteren bir başka faydadan bahsetmek istiyorum. çok basit bir şekilde 12 tip insan olduğunu düşünelim ve ben de bu gruplardan birine dahilim. gerçekten de burcumun özelliklerini çok yoğun taşıyorum. bu burcun bazı özelliklerini, patavatsızlık, hödüklük derecesinde dürüstlük, bağlanma korkusu, sevdikleriyle ilgili olarak gösterilmemeye çalışılan ama hissedilen yoğun kıskançlık, maymun iştahlılık olarak sıralayalım. burada iki yaklaşım geliştirebiliriz. ya bu dandik özelliklerimiz bizim kaderimizdir ve x burcu olduğumuz için böyledir ya da bu dandik özelliklerimiz aslında bir çeşit uyarı ve farkındalık mekanizmasıdır. ben içten içe bunların çoğunu hala hissediyor olsam da, sırf burçlara olan saçma inancım yüzünden, bu olumsuz özelliklerimi düzeltebilmek için çaba sarf ettim. ve bu saçma inancım sayesinde, bu konularda yol aldığımı düşünüyorum. görüldüğü üzere bu durumdan bir yarar sağladım. şimdi de zevk aldığım ve halihazırda çalışmakta olan bir şeyi tamir etmek istemiyorum açıkçası. tamamen pragmatist bir yaklaşım.

    astroloji karşıtı argüman üretmeye çalıştığımda aklıma sınırsız veri geliyor benim. örneğin, gelecekte uzayda doğum olduğunda burçlar geçerliliğini koruyabilecek mi? dünya'dan gördüğümüz gezegen konumları hep böyle miydi? güney yarımkürede doğan bir koç burcu ve kuzey yarımkürede doğan bir koç burcu da birbirine benzer özellikler gösteriyor mu, yoksa bu durum tamamen kişinin doğduğu ve belli dönemlerinin denk geldiği mevsimler özelliklerle mi alakalı? eğer mevsimlerle alakalıysa nasıl olur da birbirlerini takip eden burçlar genelde birbirleriyle çok alakasız özellikler barındırıyor? burçlarının karakteristiğine sahip bireyler acaba burçlarının özelliklerinin farkında olarak kendilerini zamanla bu şekilde yontmuş bireyler olamazlar mı?

    görüldüğü gibi aslında astrolojiyi hak ettiği ve günümüzde olduğu yerde, bir pseudoscience rafında görmek hiç zor değil. bana kalırsa bu duruma inanmayanlar aslında bizlerin ne kadar salak olduğunu ispatlamaya çalışmak yerine gülüp geçmeliler. ben mesela, salak bir insan olduğumu düşünmem. ama yaptığım pek çok salakça hareket, edindiğim saçma sapan takıntılarım vardır her insan gibi. muhtemeldir ki, agresif bir şekilde eleştiren bireylerin de büyük çoğunluğunun benzer, mantıksız zayıflıkları bulunmaktadır.

    ancak kendi adıma, içimden atamadığım bu inanç, gerek bende olduğunu söylediği olumlu özelliklerin verdiği motivasyon, gerekse yine bende olduğunu söylediği olumsuz özelliklerimi düzeltmek adına verdiği uyarılarla benim işime yaramaktadır. bir de, ne yapayım, the x-files çocuğuyum ben; i want to believe.

    bu kadar kendimi ezdikten sonra yine saçmalayarak bitireyim ki, yanlışlıkla ciddiye alınmayayım bu konuyla ilgili. arkadaşlarımın ezici çoğunluğu ateş grubundan, kalan kısmın kendi içinde ezici çoğunluğu da hava grubundandır. ayrıca son yay burcuna girdiğinde de satürn resmen içimden geçmiştir, canım jüpiter'imin bana verdiği tüm şansı aynı 'un çocuklarını yemesi gibi yiyip bitirmiştir. geçip gittiğini ben işlerimin ve özel hayatımın yine bir anda eski güzel günlerine dönmesiyle fark ettim. bir baktım otuz sene sonra görüşmek üzere gitmiş pis.

    yani benim hiç suçum yoktu, işte bunlar hep satürn'dü. şimdi kovalar düşünsün.
    2genel terim 
  7. İnanmak zorundayız hep bişeylere doğamızda var bu , bilmiyorsak tek mantıklı açıklama inanmak bizi rahatlatan , gece karanlığında 7 parlak cisimden başka bişey görmemiş insanoğlu da , hem 7 rakamını yuceltmiş hemde türeterek bunun yaratılışımızda ruhumuzda bir etkisi olduğunu düşünmüş , çünkü bilinmeyeni açıklayabileceği başka hiçbir donesi de yokmuş ;

    İnsanoğlu doğası gereği hep noktaları tamamlamaya meyillidir , her sekilden bir yuz gorme benzetme dağlardan silüet cıkarma gibi bu bebekliğimizden beri böyle benzer ve ortak noktaları yakalayıp hemen anlamlı bir çıkarım yapmaya onu tanıdık yapmaya çalışırız çünkü evren algımız böyle , tüm evrenin kendimiz için yaratıldığını düşünürüz ( 100 milyar ışık yılı uzaktaki şey neden senin için yaratılsın ki sen gördüğünde o orda yok bile )

    Adında loji yani bilim kelimesi Olan hayali hobi astroloji de tam burda Devreye giriyor , Düşünürsek o kadar çok ortak nokta ve davranış Buluruz ki gruplayıp anlamlandırırsak da bir sürü inanan olabilir ,
    Sen sevgilini aldatsanda saturn ordadır depresyonda olsanda yenisini bulsanda mutlu da olsan mutsuz da olsan merkur orda olucak ya da bir astroid gelip onu parçalıyacak,

    Not : kova yım:))
    #196335 magazambo | 4 yıl önce
    0genel terim 
  8. (bkz:bilim dalı ) Sanırım İbni Sina Bunun Üzerinde Çalışıyordu Eğer Gökyüzüne İlginiz Varsa Bu Bilim dalı İle İlgilenebilirsiniz.
    #196356 thescorpionn | 4 yıl önce
    0genel terim 
  9. Astroloji: yıldız, gezegen gibi göksel cisimler ve olayların insanların karakteri, davranışları ve kaderleri üzerindeki etkilerden faydalanarak tahminlerde bulunmaktır, bir nevi falcılıktır. Basitçe burçlar ve burçların etkilerini konuşur. Bilim olarak kabul edilmez. Burçlar takım yıldızlarından oluşur, astrologlar da gezegenlerin durumuna, konumuna göre burçlar üzerindeki etkisinden bahseder.
    #196372 lonely samurai | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0genel terim 
  10. kabul edilmek istenmese de .

    bu yazı çok uzun olacak. umarım üşenmeden okuyanlar olur.

    önce bilimsellik kavramıyla ilgili 1-2 şey söylemek istiyorum. denilen ve tüm bilimler için kabul görmüş bir yöntemler topluluğu var. buna göre, bir şeyin bilim olarak kabul görmesi için aşağıdaki adımların gerçekleşmesi gerekir:

    "1- Problem belirlenir.
    2- Problemle ilgili gözlemler yapılarak veri toplanır.
    3- Hipotez kurulur.
    4- Hipoteze dayalı tahmin yapılır.
    5- Kontrollü deneyler ve nicel gözlemler yapılır.
    6- Kontrollü deneyler ile nicel gözlemlerin sonucunda elde edilen bilgilerle hipotez karşılaştırılır. Hipotez doğrulanırsa devam edilir. Hipotez doğrulanmaz ise tekrardan yeni bir hipotez kurulur ve aynı işlemler tekrarlanır.
    7- Deney sonuçlan analiz edilerek yorumlanır. Bunların sonucunda teori oluşturulur.
    8- Teoriler ile ortaya çıkan sonuçlar açıklanarak diğer insanların bilgisine sunulur." (alıntıdır)

    buna göre astroloji zaten bilimsel bir yöntem değildir. zira kontrollü deneyler, bunların sonuçları, gözlemler ve deneylerle elde edilen verilerin doğruluğu, teori oluşturma gibi kısımlarda çuvallamaktadır.

    astroloji gibi, da bilimsel değildir. simya, nın ortaya çıkmasıyla, o güne dek yaptığı çalışmaları, bir bilim olan kimyanın ellerine bırakarak sahneden çekilmiştir. fakat nedense astroloji, bir bilim olan nin ortaya çıkmasıyla onun yolundan çekilmemiş ve ısrarla kendisinin bir bilim olduğunu savunanlarca sürdürülmüştür. sanırım bunda, bu yolla yüklü paralar kazanılmasının etkisi var. tıpkı dini kullanan üfürükçü hocalar gibi...

    ***

    bugünkü anlamdaki astrolojinin ortaya çıkış şekli kabaca şudur: bir ülkenin ları, o ülkede mesela ülkenin kralı öldüğünde gökyüzüne bakarlar. "hmm kral öldüğünde şuradayken venüs de ona şu kadar açı ile şurada duruyordu. demek ki bu dizilim bir daha gerçekleştiğinde önemli biri ölecek" şeklinde son derece anlamsız bir yaklaşım gösterirler. o nedenledir ki bugün, gökyüzünde belirli dizilimler oluştuğunda "şu ülkede önemli biri ölecek" türünden lerde bulunurlar. bunun ne derece mantıklı bir yorum olduğu konusunu sizlere bırakıp diğer konuya geçiyorum.

    ***

    ler ya da lar, sel etkilere sahip cisimlerdir. ancak bunların etki alanı sınırlıdır. eğer öyle olmasaydı, herhangi bir tarafından çoktan yutulmuş olurduk. kütle çekimi, doğadaki en zayıf temel kuvvettir ve çekimi uygulayan kütle ile aranızdaki mesafe arttıkça, kütle çekim kuvveti bunun karesiyle orantılı olarak azalır. buradan çıkan sonuç şudur ki, dışındaki herhangi bir yıldızın, dünya ve üzerinde yaşayan insanlar üzerinde hiçbir fiziksel etkisi yoktur. zira yıldızlar çooook uzak mesafelerde bulunurlar ve kütle çekimi bu mesafelerde işlemez.

    güneş ile 'ın etkisine gelince... ay, güneş'e göre çok daha küçük olduğu halde, dünya'ya olan yakınlığı nedeniyle onun üzerindeki etkisi, güneş'e kıyasla biraz daha baskındır. etkileriyle de bunu görürüz. ancak mesela "'ın üzerimizdeki çekim etkisi" gibi sözcük öbeklerine sık sık konu olan mars gezegeni ile ilgili ufak bir hesap yaparak, mars'ın üzerimizdeki etkisinin büyüklüğünü (!) net bir şekilde görebiliriz. burada biraz hesaplama yapacağız. sıkılan olursa bir sonraki bölüme geçebilir.

    şöyle ki:
    diyelim ki 2 iri arkadaş, bir odada oturuyorsunuz. siz 80 kilosunuz, arkadaşınız 100 kilo. aranızda da 1 metre kadar mesafe var. bu arkadaşınızın, sizin üzerinizdeki kütlesel çekim kuvvetini bulalım.

    F = G.M1.M2 / d^2 hesabı yapmak için kullanacağımız formül. burada f aradığımız çekim kuvvetinin değeri, g dediğimiz şey , m1 ve m2 sizin ve arkadaşınızın kütleleri, d ise aranızdaki mesafedir. 2 kütle arasındaki çekim etkisi bu formülle hesaplanır.

    değerleri yerine koyduğunuzda elde edeceğiniz sonuç yaklaşık olarak 5,3 x 10^-7 Newton'dur. bir başka deyişle 0.00000053 newton. evet, oldukça küçük bir sayı...

    şimdi mars ile sizin arasındaki çekim kuvvetini hesaplayalım. yine aynı formülden sonuç yaklaşık 5,67 x 10^-7 newton. yani bu da yaklaşık 0.00000057 newton. bu da yine oldukça küçük bir sayı.

    yani, odada az ötenizde oturan bir arkadaşınızla sizin aranızdaki çekim kuvveti, mars ile sizin arasındaki çekim kuvvetine hemen hemen eşit. bu durumda eğer mars'ın üzerinizde bir çekim etkisi olacaksa ve bunun hayatınızı nasıl etkileyeceğini hesaba katarak hayatınızı yönlendirecekseniz, etrafınızda bulunan her cismin üzerinize uygulayacağı kuvveti de tek tek hesaplamanız gerekir, çünkü bunların çoğunun etkisi mars'ınkinden büyük olacaktır. başta da dediğim gibi, aradaki uzaklık önemli bir etkendir.

    ***

    (ya da barnum etkisi) astroloji ile doğrudan ilişkilidir. her ne kadar gazetelerde günlük burç adı altında yazılan fallar zaten tamamen uydurma olsa (gazetenin satışlarını artırmak için yapılan ve dönemin bir prensesinin burç yorumu ile başlayıp gazete çok satınca yerleşik hal alan saçma bir şeydir) ve astrologlar "bunların gerçek astroloji ile ilgisi yok" dese de, astroloji bu burç yorumlarından çok da farklı bir iş yapmaz. doğduğunuz an hangi yıldızın göğün neresinde olduğunun kaderinizle en ufak bir ilgisi yoktur. zira astroloji ilk çıktığında orada olan bir yıldız, bugün aynı yerde değildir.

    bu konuyla bağlantılı olarak şunu da biliyoruz ki, 2000 yıl öncesinin burç tarihleri ile, güneş'in şu anda aynı lara geldiği tarihler aynı değildir. astroloji, güneş'in takımyıldızlarda kalma tarihlerini hemen hemen eşit parçalara ayırmış ve yaklaşık 30'ar gün kabul etmiştir. eski hesaba göre bu durum şu şekilde:

    koç burcu (21 mart- 20 nisan)
    boğa burcu (21 nisan- 21 mayıs)
    ikizler burcu (22 mayıs- 22 haziran)
    yengeç burcu (23 haziran- 22 temmuz)
    aslan burcu (23 temmuz- 22 ağustos)
    başak burcu (23 ağustos- 22 eylül)
    terazi burcu (23 eylül- 22 ekim)
    akrep burcu (23 ekim- 21 kasım)
    yay burcu (22 kasım- 21 aralık)
    oğlak burcu (22 aralık- 21 ocak)
    kova burcu (22 ocak- 19 şubat)
    balık burcu (20 şubat- 20 mart)

    bu, şu anda herkesin "benim burcum şu" diye inandığı manzara. oysa bu, yaklaşık 2000 yıl önceki durum. gökyüzündeki her şey hareketlidir ve böyle kafamıza göre oluşturduğumuz 30'ar günlük dilimlere uygun şekilde hareket etmezler. şu anda gerçek durum şu şekilde:

    koç burcu (19 nisan - 14 mayıs)
    boğa burcu (15 mayıs - 21 haziran)
    ikizler burcu (22 haziran - 20 temmuz)
    yengeç burcu (21 temmuz - 10 ağustos)
    aslan burcu (11 ağustos - 16 eylül)
    başak burcu (17 eylül - 31 ekim)
    terazi burcu (1 kasım - 22 kasım)
    akrep burcu (23 kasım - 29 kasım)
    yılancı burcu (30 kasım - 18 aralık)
    yay burcu (19 aralık - 19 ocak)
    oğlak burcu (20 ocak - 16 şubat)
    kova burcu (17 şubat - 12 mart)
    balık burcu (13 mart - 18 nisan)

    ***

    gelelim alanında uzman olduğu iddia edilen astrologların gerçek uzmanlık seviyesine.

    80'li yıllarda olarak bilinen bir deney yapıldı. deneyi yapan bir fizikçiydi. deneye avrupa ve amerika genelinde yaşayan, 28 uzman (!) astrolog arasından seçilen 26 astrolog katıldı. bunların hepsine üçer , yani halk arasında bilinen adıyla verildi. bu haritalara ek olarak da 1'er kişi verildi. 3 haritadan 1 tanesi gerçekten o kişinin doğum anına aitti ve astrologların kişiyi doğru harita ile eşleştirmesi istendi. kişiye burcu hariç her soruyu sormakta da özgürdüler.

    astrologların harita ve kişi eşleştirme isabet oranı %33'te kaldı. bu oran, astrolojiyle ilgisi olmayan herhangi bir kişinin yaptığı eşleştirme oranı ile aynıydı. sonuçlar o yıl nde de yayımlandı. benzer bir deney de mcgrew ve mcfall tarafından yapıldı ve astrologlar bir kez daha sınıfta kaldı.

    ***

    yazıyı daha fazla uzatmak istemiyorum. yazılacak çok şey olsa da...

    eğlence için takılanlara da fazla lafım yok. ancak hayatını buna göre şekillendiren, eşini, sevgilisini buna göre seçmeye çalışan, doğuracağı çocuğun doğum tarihini buna göre ayarlamaya çalışan kişiler pek de doğru bir iş yapmıyorlar.

    ayrıca her ne kadar çoğu insanın aklına gelmese de, bu tür şeyleri kullanarak geleceğe ilişkin kehanette bulunulması, inançlı bir insanın peşinde koşmaması gereken bir şey. zira inanan insanlar kabul eder ki, gaybı bilmek insanlara bahşedilmiş bir özellik değildir.
    #196743 kokosh | 4 yıl önce
    2genel terim 
  11. günümüzde tamamen saçma bir şekilde kullanılan felekler/burçlar oluşumunun fala dönmüş halidir.
    #196814 galapagoslu iguana | 4 yıl önce
    0genel terim 
  12. sonunda yunanca logos takisi olmasi sizi kandirmasin. astroloji bilim falan degildir. bilim ile yakindan uzaktan en ufak bir alakasi bulunmamaktadir. gezegenleri ve yildizlarin hareketlerini inceleyip, insanlar uzerinde bir etkisinin oldugunu dusunmek bir cocukluk hastaligidir. yani her sey benim icin var. bu gokyuzu, bu deniz, bu gezegenler, bu gunes benim icin var. yani ben evrenin merkeziyim diye dusunuyor insan. ama maalesef oyle degil. biliyorum boyle dusunmek cok iyi hissettiriyor. ben yok olup gitmeyecegim. ben degerliyim diye dusunmek. ne kadar erken kabul ederseniz o kadar iyi olur kanaatindeyim. mutlulugumuz icin.
    bilim ile ilgili olan astro, nomos eki almis olan astronomidir. bu arada logos dusunmek demek, nomos yasa demek. tabi en basit anlamda. logos aslinda ekmek, dikmek anlamina geliyor. nomos ise ilk anlamiyla idare etmek anlamina geliyor. ekonomiden biliyoruz. oikos nomos, ev idaresi anlamina geliyor. evi, sehri nasil idare ediyoruz, gecerli olan yasalarla. ayni mantikla hareket edersek, astronomi bize gok yasalari anlamini verir. yani gezegenler arasi, uzay yasalari diyelim buna. tabi ekonomide bulunan yasalari biz koyuyoruz. dolayisiyla ekonomi fizik gibi bir bilim dali degil. daha cok bilimsel yontemlerle calisan onu anlamaya calistigimiz, psikoloji gibi, sosyoloji gibi, sahte bilim denilen disiplinlerden biri. astronomi ise baslangicta her ne kadar sadece gozledigimiz icin yasalarini bulmaya calistigimiz bir disiplin ise de artik sonuna logos ekini ekleyebilecegimiz bir 'sey' haline gelmistir. ama ne yazik ki astroloji denilen sacmalik bu ismi yuz yillardir, hic hakki olmadigi halde kullandigi icin biz ona astronomi demeye devam etmek zorundayiz.
    #196831 papa de elise | 4 yıl önce
    0genel terim 
  13. 7 sınıfların ilk konusu astronomi ile ilgili . Tüm ders boyunca büyük patlama teorisini, bulutsulardan yıldız oluşumunu , hepimizin aslında bir yıldız artığı olduğunu anlatmışım 0 heyecan. Takımyıldızlarının ismini sayarken burç ismilerinde de olduğunu söylediğimde heyecan seviyesi 1500 Hocam akrep takımyıldızı da mı var ? Var kızım var :]
    Astrolojiye inanmam , inananı da yadırgamam. Benimle aynı burçta olup taban tabana bir sürü zıt insanla tanıştım. Karakter oluşumunu kalıtım ve çevre etkileşimi ile olduğuna inanıyorum .
    #197492 renovere | 4 yıl önce
    0genel terim 
  14. Tanrıyı bu kadar sorgulamadım, inanmalı mıyım, inanmamalı mı ????
    #197531 neokurneokumaz | 4 yıl önce
    0genel terim 
  15. insanlığın başına bela olarak gönderilmiş olması olası olan zırvalardan yalnızca biri.
    çağımızda insanlara var olmadığı ve sahteliği anlatılamayan(anlamak istemezler çünkü) pek çok şeyin arasında gelir. inanan insanın çevresine de dayatmaya çalışması -diğer pek çok inançta olduğu gibi- insanın sinirini bozmaktadır.
    #198164 postmodern zerdust | 4 yıl önce
    0genel terim 
  16. Uzayı, oturduğu yerden telekopsuz yorumlama biçimi
    #234554 myhirolife | 4 yıl önce
    0genel terim 
  17. mistik şeyleri sevenler için bir ilgi yönelgeci, eskiden imparatorların, kralların savaş başlangıç tarihlerini bile kendisine göre ayarladığı, ancak çoktan eskide kalıp kaybolup gitmiş olması gereken bir sözdebilim, ilgi yönelgeci işte, dahası değil. mitoloji neyse, astroloji de o, bir genel kültür konusu ve ilgisinin sevdiği ve araştırdığı bir alan. barnum etkisi ile kendini övmek isteyenlerin kendine her burcun iyi özelliklerini yakıştırdığı, eylemlerinin sorumluluğunu almak yerine sevimli (!) bir biçimde "ya ben x burcuyum, ondan bazen böyle hallerim oluyor," diye kıvırmaya çalıştığı, bana her daim komik gelmiş olan bir yönü de var. yoksa sadece mitoloji gibi ilgilenilse gerçekten mistik, antik kuntik, eğlenceli ve gizemli bir şey olabilirmiş, günümüzde ben biraz saf turnusolu olarak görüyorum. yani eşimle eski sevgilim aynı burcun üyesi sayılıyorlar, birbirinden bu kadar fersah fersah uzak kişilikler görmedim, sırf buradan bile çıkarım yapıp gülerim.

    kendini farklı hissetmek isteyen, kendine övgü gereci arayan, kendini yücelterek biricikleştirmeye çalışanların oyuncağı, acınası olan da kendilerini belli bir gruba dahil ederek bunu yaptıklarının bile farkında olmamaları. bir yerde "doğum haritanızı çıkarıp danışmanlık hizmeti veriyorum," diyen sosyal medya şarlatanlarına soyulmak için kendilerini hedef haline getiriyorlar, üzülüyorum da.
    #269339 taro | 3 yıl önce
    0genel terim 
  18. yıldızların kaydını tutan eskinin bilimi, modern dünyanın sözdebilimi. , falan aslında astronomdan çok astrologdur. belgelerde de unvanları bu şekilde geçer.

    sonra dünyada var olan tüm hareketleri kağıt üzerinde döküp matematiksel bir şekilde modelleyince insanlar bilimin nasıl yapılması gerektiğini anlamışlar ve astroloji de bilim olma niteliğini kaybetmiştir. çünkü hiçbir astrolog, yaptıkları işi newton gibi kağıda dökememiştir.

    işin ironik yanı, newton'ın aslında tüm bu doğa yasalarını modelleme sevdasının da astroloji tutkusundan ileri gelmesi. adam simya ve astroloji konularında ilerlemek isterken aslında çok farklı bir kulvara sapmış. hatta aynı "geleceği bilme" tutkusunu borsaya da uygulamak istemiş ama borsanın doğa yasalarından farklı olarak insan duygusu üzerinden de hareket ettiği gerçeğiyle yüzleşince bu konuda çuvallamıştır.

    tabii newton'dan önce de karşı çıkanlar olmuştur astrolojiye. mesela "taa ebesinin nikahındaki gezegenin benim hayatıma nasıl bir etkisi olabilir, manyak mısınız siz?" diye karşı çıkmış astrolojiye. kişinin karakterini ailesinin ve çevresinin belirlediğini savunmuştur.

    #284317 bachophile | 2 yıl önce (  2 yıl önce)
    2genel terim