ilk yarısı bizans'ın 1-0'lık üstünlüğüyle bitmiş maç (edit: bizans'ın başındaki k***e kelimesi hakaret anlamı içermemesine rağmen, istanbul takımlarının anadolu takımları karşısında her zaman kayırılmasını eleştirmek amacıyla yaklaşık 30 yıldır göztepe tribünlerinde kullanılan bir söz olmasına rağmen, hassasiyetleri önemseyerek ve larden'in uyarısı sebebiyle silinmiştir).
maçtan hemen önce sakatlanan oscar scarione ve cezalı adis jahovic'in eksikliğini çok hissediyoruz. gene de ilk yarı boyunca 2 topumuz direkten döndü, 7 şut çektik, 6 korner kullandık. daha ne yapalım? gol atalım, di' mi? tek eksiğimiz gol. topla oynama yüzdelerindeki büyük fark kimseyi kandırmasın.
peynerbes'in ve kosanovic'in sakatlığı atlatamamaları ve leo'nun stoperde oynaması yumuşak karnımızı iyice göçertti. stoperlerin arasına atılan her top tehlike oluyor. bizans takımı pozisyon bulmadan golü buldu. sahanın en kısa oyuncusu olan halil akbunar'ın anderson talisca ile hava topuna çıktığında, sonucun ne olacağını her göztepeli biliyor. kötü gol yedik.
ikinci yarıda ömer şişmanoğlu'nu nabil ghilas'ın yanında oynamak üzere oyuna sürebilir tamer hoca. ileride top tutmaktan başka hiçbir forvet özelliği olmayan ghilas ilk yarının en kötü oyuncusuydu. henüz kendini gösterememiş yıldızımız yoan gouffran da fena oynamıyor.
maç sonunda görüşürüz. bizans 2. golü bulamazsa, kesin gol atacağımızı düşünüyorum. umarım biz kazanırız.
beşiktaşımın ilk defa şampiyonlar liginden sonra rahat galibiyet aldığı maç oldu.hafta içi uzun boyuyla kafa vurmuyor diye eleştirdiğim talisca kafa golü attı.dilimden kurtulamayacaksın taliscaaa...
sıfatınıyazamadığım bizans'ın 3-1 kazandığı karşılaşma.
daha iyi oynadık. her şeyin topla oynama yüzdesinden ibaret olduğunu zannedenler bana gülüyordur şimdi. varsın olsun, gülsünler. 3-0 olmuş maçın 65. dakikasında ufacık bir müdahalede kendisini yerden yere atan, adeta ölüyormuş gibi davranan oyunculardan kurulu bir takım değiliz biz. bu bize yeter.
adis ve scarione'nin olmaması çok etkiledi bizi. castro hep scarione'yi aradı, en iyi ver-kaç yaptığı adam sahada olmadığı için oyunda hiç görünmedi. ilk yarıdaki şutu hariç, sahada yoktu. beto'nun kurtardığı 2 top nefisti. kadu'nun yanında oynayacak bir stoperimiz olmayabilir milli maç arasından sonra 2 hafta sonra oynayacağımız bursa deplasmanında. leo ilk yarıda sahada yoktu hiç. kırmızı kartını ağır buldum ben ama "gözlerin mi kör? necip'in bileğine bastığını göremiyor musun?" derseniz de "haklısınız" derim. selçuk'un yuhalanmasına sevindim. umarım bundan sonra ilk 11'e giremez.
hücuma çok adamla çıktığımızda hep kontra atak yiyoruz; geride tüm takım olarak kapandığımızda da hücuma çıkamıyoruz. her maç yaşadığımız sıkıntı olan "ilk golü atamazsak yenileceğiz" sendromu bu maçta da devam etti. ilk yarının başındaki golden 15 dakika sonra açıldık. ikinci yarının ilk 10 dakikasında yediğimiz 2 golden sonra da bir süre bocaladık. kötü oynamadığımız başakşehir, fenerbahçe gibi maçlardan galip gelemeyince kahrolmuştum. bu maçta da sesim kısıldı evde.
eskilerin tetikçilerinden hüseyin göçek maçı kötü yönetti. adama traore'nin ikinci yarıdaki penaltı pozisyonu çok netti; 10 metre önündeki pozisyonu görüp düdüğünü çalamadı. ilk yarıda halil'in galiba pepe tarafından arkadan çekildiği pozisyonda avantajı oynatması doğruydu ama pozisyon bitince sarı kartını çıkartamaması hataydı. pepe sonradan gördüğü sarı kartla atılabilirdi oyundan. leo'nun kırmızı kartı için karar veremiyorum ben. talisca'nın kadu tarafından çekilip düşürüldüğünü sandığı pozisyon da penaltı değildi, doğru karar verdi. klasik portekizli saçmalıklarından birini yaptı talisca: rakibin ellerini kendi vücudundaymış gibi göstermek için kadu'nun arkasından dolaştı. kadu ellerini ayaklarına göre daha geç toparlayınca da kendisini yere attı. şu pozisyona penaltı verseydi tetikçi göçek, "cıngar çıkardı". edit: şimdi aklıma geldi: attığımız golde ghilas ofsayttı. kendi hatası olmasa bile yan hakem hatasını da ona mal edebilirim.
bizim taraftar özellikle kırmızı karttan sonra koro halinde yaklaşık 5 dakika kadar aralıksız küfretti. kesin ceza alacağız. aynı durum sıfatınıyazamadığım bizans takımlarından herhangi biri için söz konusu olduğunda kolaylıkla geçiştiriliyor. ama bizim kaçışımız yok. bundan sonraki akhisar maçı seyircisiz oynanabilir.
bizans takımı baştan sona üstün oynayarak değil, akıllı bitiricikle, iyi ara paslarla ve yabancı oyuncularının kalitesiyle kazandı. karşılarındaki takımın 10 maçta 11 gol atmış oyuncusu cezalı, en yaratıcı oyuncusu da sakattı. gene de tebrik etmek lazım. göztepe'min baskı kurduğu dakikaları atlatmayı başardılar ve maçı kazandılar.
Goztepe'yi ucledigimiz maç. Gördük ki jahovicsiz ptt ayarinda bi takım eyehill. Lige yeni çıkmış olmanın gaziyla puan toplamislar. Bir kaç haftaya ptt seviyesine döner ligi orta alt basamakta bitirirler gibi görünüyor. Seneye de muhtemelen kümede kalmaya oynarlar. ilk senenin gazi kaçınca malum öyle olur hep. Taraftarina gelince klasik taraftar. Gölü yiyince susan, atak yiyince isliklayan, posyonumsu bulunca marşlara başlayan normal bir taraftar grubu. Yalnız hep aynı şeyler döndü repertuari genisletmeleri lazım sıkıyor bir süre sonra.
Beşiktaş'ın hak ederek kazandığı maçtır. Verilmeyen penaltı ve ofsayttan yenilen bir gol. Göztepe seyircisinin grup yorum şarkısına beste yapması ama dışarıda çocuklara tuğla atmaları vs. bu ne perhiz bu ne lahana turşusu demezler mi adama. Sözüm o çocukların üzerine tuğla atan Göztepe taraftarlarına;
İzmir'e ''Gavur İzmir" diyen ile İstanbul'a "Kahpe Bizans" diyen arasında gram fark yoktur. İkisi de farklı zihniyetlerin aynı düşünce içinde vücut bulmuş halidir ve aynı bokun lacivertidir.
Biraz tarih araştırsalar Zaten İzmir'in Bizans'ın kazası olduğunu bulacaklar.