bir ismet özel şiiridir. Önce şiirin tamamını verelim:
Sana durlanmış kelimeler getireceğim pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler kelimeler, bazısı tüyden bazısı demir seni çünkü dik tutacak bilirim kabzenin, çekicin ve divitin tutulduğu yerden parlayan şiir.Zorlu bir kış geçirdim, seninki gibi neftî acıktım, bitlendim, bir yerlerim sancıdı sökmedi ama hoyrat kuralları faşizmin çünkü kalbim aşktan çatlayıp yarılırdı. Her sabah çarpışarak çekilirdi karanlık alnacımdan acılar bile duymadım kof yürekler önünde beynim her sabah devrimcinin beyniydi ayaklarım donukladı gelgelelim sağlığın yerinde mi? Yaraların kabuğu kolayca kaldırılıyor halkın doğurgan dünyasına dalmakla onların güneşe çarpan sesini anlamayan dört duvarın, tel örgünün, meşhur yasakların sahipleri seyir bile edemezken içimizdeki şenliği yılgı yanımıza yanaşmazken bizi kıvıl kıvıl bekliyorken hayat yıkılmak elinde mi? Boşuna mı sokuldu bankalara petrol borularına kundak kurşun işçinin böğrünü boşuna mı örseledi varsın zındanların uğultusu vursun kulaklarımıza yaşamak bizimçün dokunaklı bir şarkı değil ki. Bu yürek gökle barışkın yaşamaya alışmış bir kere ve inatla çevrilmiş toprağın çılgarına yazık ki uzaktır kuşları, sokaklarıyla bizim olan şehir ama ancak laneti hırsla tırpanlayamamak koyuyor insana öpüşler, yatağa birden yuvarlanışlar sevgiyle hatırlansa bile hatta.Köpüren, köpürtücü bir hayatın nadasıdır kardeşim bütün devrimcilerin çektikleri biliriz dünyadaki yorgunluk habire mızraklanır dağlarda gürbüz bir ölümdür bizim arkadaşlarınki pusmuş bir şahanız şimdilik, ne kadar şahan olsak ama budandıkça fışkıran da bizleriz ölüyoruz, demek ki yaşanılacak...
Şiire rengini veren mücadeledir. Her türlü zorba, zalim ve halkın üzerine tebelleş olmuş kişi, kurum ve iktidarlara karşı mücadele. Şiirde kendini bariz bir şekilde gösteren ve diğer dizelerin bayrağı olabilecek üç yer var: 1.”varsın zındanların uğultusu vursun kulaklarımıza yaşamak bizimçün dokunaklı bir şarkı değil ki.” Dikkat edilirse şiirin başından buraya kadar ki kısımda azme, mücadeleye, yılgınlık gösterilmemesi gerektiğine, dava uğruna çekilecek sıkıntıların normal olduğuna dikkat çekilmiştir. Bu iki dize bu açıdan bir özet gibidir. Varsın zindanlarda tek başımıza olalım, sesizliğin uğultusu çınlasın kafamızın içinde...ne çıkar? Biz hayatı dokunaklı bir şarkı gibi görmüyoruz ki duygularımızın ağırlığı altında ezilip yıkılalım. Biz zaten hayattan güller çiçekler beklemiyorduk ki kavgamızdan şikayet edelim.
2.”yazık ki uzaktır kuşları, sokaklarıyla bizim olan şehir” Burada ağır bir hüzün var. İnsanın içini titreten çoğu kez gözlerimi ıslatan bir hüzün. Mücadele ediyoruz, yılmıyoruz, yıkılmıyoruz da. Ama etrafımızda ne halden anlayan ne de bir el uzatan. Uğruna savaştığımız halk bile kavgamızdan habersiz. Kavgadan vazgeçmeyen ama zafersiz neticeyi de sezebilen bir yürek. Ve buna sadece bir sitem, bir ah.
3.”ölüyoruz, demek ki yaşanılacak...” Bu da final. Kavganın geçici bir mağlubiyeti. Ölüyoruz. Ama bizden sonrakiler yaşayacak. Bu açıdan zafer. Uzakta kalmış olsa da şehrimiz, o kuşları ve sokaklarıyla bizim olan şehrimiz, biz o sokakları ve kuşları göremeyecek olsak da birileri varacak o şehre, birileri bizim yerimize yaşayacak.