1. 1926 - 1984 yılları arasında yaşamış fransız düşünür, sosyolog, psikolog ve tarihçi.

    Özellikle yaşamın geneline yaydığı "iktidar" konusunda yazmış olan filozofun yaşadığı dönemden itibaren bugüne dek güçlenerek fikirlerinin daha büyük kitlelerce kabul gördüğünü söyleyebiliriz.

    58 yaşında aids yüzünden ölmeseydi eğer, daha, çokça rahatsız ederdi muhtemelen erki elinde bulunduranları bu kafasını çok sevdiğim adam.

    Ukde: bonham
    #114486 ida vera | 6 yıl önce
    0filozof, psikolog 
  2. 1926'da fransa'da doğan michel foucault, tarih, psikoloji, politika ve eleştirel teori alanlarında kitaplar kaleme almıştır. kendisinin yazdıkları postyapısalcı düşünceyi etkilemiştir. (sanılanın aksine foucault'nun postyapısalcı olduğunu düşünmüyorum) kendisi günümüz sosyal psikolojisini de çokça etkilemiş bir karakterdir. post-sol düşüncelere de yön vermiştir.
    deliliğin tarihi'nde psikolojinin ya da doğrusu psikopatolojinin ve psikiyatrinin "normal" insan sınıflandırmalarına tarihsel ve iktidar bakımından karşı çıkmıştır.
    cinselliğin tarihi'nde hem tarihte cinselliği incelemiş hem de psikanalizin cinselliği ele alışını yine iktidar kavramsallaştırması üzerinden eleştirmiştir.
    hapishanenin doğuşu eserinde ise günümüzün problemlerinden kapitalizmde gözlem problemine ilk değinmelerde bulunmuş, iktidarın gözlem ve kapatma pratiklerinin gelişimini incelemiştir. aktivist, filozof, tarihçi olarak mühim bir noktada durmaktadır. kendinden sonra gelen deleuze ve guattari üzerinde büyük etkileri olmuştur.
    #204230 stirneringozlugu | 4 yıl önce
    0filozof, psikolog 
  3. "yazmak, konuşmaktan çok farklıdır. artık kendimize ait bir yüzümüz olmasın, yazımızın altına saklanalım diye yazarız aynı zamanda. kağıt yaprağının etrafındaki, yanındaki, dışındaki, uzağındaki hayat, eğlenceli değil sıkıcı ve kaygı yüklü olan, başkalarına gösterilen bu hayat gözümüzün önünde duran ve efendisi olduğumuz o kağıt dikdörtgene dağılsın diye yazarız. yazmak aslında yalnızca varoluşun değil bedenin de bütün tözünün kalem ve yazının kanallarından kağıdın üstüne çizdirdiğimiz şu küçücük izlere akıtılmasıdır. yazarken kurduğumuz hayal, boş kağıt üstüne çizdirdiğimiz hem ölü hem geveze olan şu karalamalardan ibaret olmak, daha doğrusu sadece onlarda yaşamaktır. ama uğuldayan hayatın harflerin hareketsiz uğultusu içinde dağılmasına asla ulaşamayız. kağıdın dışında hayat hep kaldığı yerden devam eder, hep çoğalır, sürer; küçük dikdörtgende sabitlenmez hiç, bedenin ağır hacmi kağıdın yüzeyine yayılamaz bir türlü, o iki boyutlu evrene, o saf söylem çizgisine geçemeyiz asla, metnin çizgiselliğinden ibaret olacak kadar süzülüp incelemeyiz asla, ama varmak istediğimiz hep budur."
    #204337 beren and luithen | 4 yıl önce
    0filozof, psikolog