1. şimdilik aliağa ile selçuk arasında çalışan, gelecekte bergama'ya kadar uzatılacağı söylenen banliyö hattı. dile kolay şehrin bir ucundan diğer ucuna kadar çok uzun bir hat. havaalanı, gaziemir, buca, alsancak, bayraklı, karşıyaka gibi şehrin önemli yerlerine ulaşım sağlamasıyla hayat kurtarıyor.

    ayrıca izban'la yolculuk yaparken çok ilginç şeyler görmek mümkün. bir bakmışsınız gecekondu mahallelerinin arasındasınız tepenizde atatürk sizi selamlıyor, bir bakmışsınız denizin dibinden ilerliyorsunuz denize bakıp bir kadeh içesiniz geliyor, bir bakmışsınız tünele girmişsiniz yeraltındasınız, yine bir bakmışsınız tarlaların arasında gidiyorsunuz etrafınızda uçsuz bucaksız boş arazilerden başka bir şey yok. keyifli bir tren yolculuğu, rutin değil...
    #69153 endingcredits | 7 yıl önce
    0ulaştırma terimi 
  2. izmir'in en uzun raylı hattına sahip, yarısı tcdd'nin (yani devletin) yarısı da belediyenin imkanlarıyla yapılmış ulaşım aracı. bu yarı yarıya olayının özü de, izban'ın gittiği hattın bir kısmının eski tcdd hatları üzerinden devam etmesi, bir kısmının ise belediye tarafından sıfırdan yapılmasıdır. yaklaşık 1 yıl önceki izban grevinde devletin de işin içine girme nedeni buydu. yani izban tamamen belediyenin yaptığı bir ulaşım hattı değil.

    15 şubat'ta uygulanmaya başlanan ve belediyenin, adını "artı para" koyduğu berbat sistem henüz ilk günlerinde falso vermeye başladı. aziz kocaoğlu başlığında da bu sistemin hiçbir işe yaramayacağını ve tramvayın süslenip püslenip insanlara "ekstra hizmet" olarak sunulması gibi, bu sistemin de sadece belediyenin adını daha da duyurmak için ürettiği bir haksızlık sistemi olduğunu yazmıştım. nitekim, yeni sistemin henüz 2. gününde medyaya taşınan bir kavga olayıyla "artı para" sistemi adını duyurmuş oldu:

    haber

    kavganın nedeni, para ödemeden, izmirimkart basmadan gişeden geçmek isteyen bir genç tarafından ilk yumruğun atılmasıyla başlamış. burası ayrı, genç hatalı. güvenlik görevlisi tanımının hiçbir insani yükümlülük taşımaması, izmir metro ve izban'daki güvenlik görevlilerinin "işimizden oluruz" kaygısıyla hiçbir suça müdahale etmediklerini de biliyoruz (örneklerden bahsetmeyeceğim). ayrıca güvenlik görevlilerinin işlerinin metro ya da izban sınırları içindeki kurallara uymayanları 5 kişi birleşip coplaması olmadığını da biliyoruz. olayın kavga boyutu beni zerre kadar ilgilendirmiyor. "artı para" sisteminin özellikle alsancak, hilal, halkapınar, çiğli, karşıyaka ve gaziemir istasyonlarında yarattığı korkunç izdihamdan bahsedeceğim.

    gene aziz kocaoğlu başında yazdığım gibi, bu sistem "ne kadar gidersen, o kadar öde" olarak pazarlandı. ama sistemin halk yararına değil, belediye yararına işletildiği de ayrıntılarda gizliydi. daha önce 7 lira olarak bildiğim, sonradan tecrübe etmemle 8 lira olduğunu öğrendiğim bir tutar var. bu tutar, izban hattının her neresinden binerseniz binin ve kaç durak gitmek isterseniz isteyin, izmirimkartınızda bulunması gereken tutar. tam biletten bahsediyorum, öğrenci ve öğretmen tarifesinin "gerçekte" nasıl işlediğini bilmiyorum. bu 8 lira yüklü değilse, izban gişesinden geçemiyorsunuz. sistemin işlemesi ise şöyle: gideceğiniz istasyon ile izban'a bindiğiniz istasyon arasında 25 km (ve daha az bir uzaklık) varsa, normal tarifeyle ücretlendiriliyorsunuz. 25 km sonrası ise her km başına göre fiyat düzenli olarak artıyor. aliağa'dan binip torbalı'ya giderseniz ücretin tavan noktası bu 8 lira.

    ara duraklardan birinde indiğinizde ise, istanbul'daki metrobüs mantığında olduğu gibi (bunu örnek vermekten nefret ediyorum), otomatik makinelere kartınızı sokup ne kadar gittiyseniz, o kadarlık ücret kartınızın içinden alınıyor ve siz ilk bindiğinizde bloke koyulan 8 liranın geri kalan kısmı kartınızın içine yükleniyor. yani aslında "artı para" değil, "eksi para" sistemi bu. önce ödememeniz gereken miktar bloke ediliyor (bir çeşit ipotek), ardından ödemeniz gereken miktarı siz otomatik makinelere gidip ödetiyorsunuz. 2 durak gidenden de, 12 durak gidenden de eşit para alınmasına karşı çıkıp bunu "daha çok mesafe kateden" üzerinden fiyatlandırmak, bu adaletsizliğin can damarı. makineler önündeki kuyrukların özellikle işe gidiş ve işten dönüş saatlerinde ne kadar uzayabileceğini de deneyimledim. bundan birkaç yıl önce "herkes aktarma kullansın" buyruğuyla otobüs hatlarının kısaltılması ve sefer sayılarının düşürülmesinden sonra yürürlüğe sokulan bu sikimsonik "makineden paranı al bakalım" sistemi, zaten seferlerinin aralığı oldukça uzun olan otobüslerdeki yoğunluğu artırdı. insanlar sırf bu kuyrukta beklemeleri sebebiyle kaçırdıkları seferlerin sonrakilerini beklemeleri yüzünden sinir doldu. yahu, hilal'e hafta içi iş çıkış saatlerinde bir gidin, n'olur. her kuyruk, patlamaya hazır bir bomba tedirginliği yaratıyor insanlarda.

    izmir halkı genel olarak rahatına düşkünlüğüyle bilinir, diğer şehirlerde yaşayanlar tarafından. özellikle haksızlıklara karşı ses çıkarma konusunda bu durum ne yazık ki doğru. aktarma sistemi getirilip otobüs hatlarının anası ağlatıldığında, yerel gazeteler ve birkaç stk hariç, kimse buna tepki göstermedi. yeni getirilen "artı para" sisteminden sonra da hiçbir tepki çıkmayacağını biliyorum. utanayım mı, kızayım mı; onu bilmiyorum işte.

    yeni sistem konusunda çevremden duyduğum bir diğer sorun da, para iade kuyruklarında bekleyenlerin yanından geçenlerin kuyruktakilere laf attığı, ortamı kızıştırdığıyla alakalı. "siz daha chp'ye oy vermeye devam edin. daha çok bekleyeceksiniz böyle" sıçmığını duyan birkaç arkadaşım oldu. metrobüs ve istanbul örneği ile karşılaştırılırken, yanlışa düşülen nokta işte tam da burası: izmirli böyle propagandalara karşı duruşunu bozmaz. ama bir noktadan sonra işlerin tersine dönebileceğinden korkuyorum. sonuçta, aziz kocaoğlu'na karşı yükselen seslerin hiç de azımsanmayacak bir seviyeye -nihayet- çıkması gayet mümkün.

    berbat bir sistem getirilerek izmir'de yaşayanların yaşam standartlarının ayarlarıyla bir oyuncak gibi oynama konusunda ilk kez bu kadar başarılı olmuş bir belediye söz konusu. teşekkürler aziz!
    #77158 lake of the hell | 7 yıl önce
    0ulaştırma terimi 
  3. aliağa-menderes arası gezmek için kullanmışlığım var. can damarı gibi hat.
    buca'ya uzanan hat uzun zamandır kapalı. belki oraya da bir şeyler yapılır.
    #77172 la sagrada familia | 7 yıl önce
    0ulaştırma terimi 
  4. uygulaması izmirlilere zulüm yaşatmaya devam eden ulaşım aracı. hatırlatayım: izmir'deki hiçbir ulaşım aracında (dolmuş, otobüs, vapur, tramvay, metro) bu uygulama yok, sadece izban'da var.

    2 gün önce izban'ın karşıyaka istasyonu'nda bir baba ve küçük kızını hem izban'ın güvenlik görevlileri hem de bu boktan artı para sistemi sokakta bırakmış. iş baya polise falan taşınmış ama sonuç alınamamış tabii. okumak isterseniz hem link olarak hem de facebook kullanmayanlar adına spoiler içinde aşağıya bırakayım olayı.

    link

    -- spoiler --


    "İZBAN’I NASIL BİLİRSİNİZ?

    Tarih, 2 Ekim 2018. Yer, Karşıyaka İzban İstasyonu. Akşam saatlerinde bir baba, 8 yaşlarında kızıyla ve yanlarındaki bisikletle İzban’a binip evlerine gitmek için istasyona geliyor ve baba İzmirim Kartı‘nı okutuyor. Kızının kartı olmadığı için aynı kartı ikinci kez basmak istiyor. Fakat İzban’da aynı istasyonda bir kartla birden fazla kişi, parasını ödemek istese de biniş yapamıyormuş. Oysa İzmir’de ki diğer toplu ulaşım araçlarında öyle bir uygulama yok.

    Baba, kızının küçük olduğunu kartı olmadığını söylemiş, istasyonda İzmirim Kartı alacak gişe yok, yakınlardaki özel gişe de kapalı. Artı para uygulaması olduğu için başkasının kartıyla Nergiz’de kart basılırsa 8-10 lira, karttan düşeceği için başkasından bunu da talep edemiyor. Çözüm için buradan bineyim, sonraki istasyonda tekrar basayım diyor, görevli olmaz diyor. Bu arada görevli olarak sadece asgari ücretle çalıştırılan özel güvenlik elemanları var. Ne yapacağını soruyor? Ancak biriniz geçebilirsiniz cevabını alıyor.
    Siz gidin, kızınız kalsın anlamındaki bu söze baba sinirleniyor. O zaman paramı geri verin başka bir yolla gideyim diyor, görevli, öyle bir kural, imkan olamadığını “İzban merkeze başvurun” diye cevap veriyor. Baba “tamam, o zaman kartı bastığımı ancak binmediğimi bir tutanak yapalım, imzalayın ben de binmediğimi ispat ederek paramı İzban’dan isteyeyim” diyor. Fakat görevliler, imzalayamayacaklarını söylüyor. Babanın gerginleşmesi, güvenlik görevlilerinin de karşı gerginleşmesi üzerine babasının yanında ki küçük kızı ağlamaya başlıyor. Kızının ağlamasına üzülen baba iyice sinirlenip bağırmaya başlıyor. Bunun üzerine kadın güvenlik görevlisi de bu bağırmayı kendi üzerine alıp, hakaret sayıp ağlamaya başlıyor. Sorun, sistem olmaktan çıkıp kişisel hale düşüyor.

    Baba, çözüm bulununcaya kadar ayrılmayacağını söyleyince görevliler, polis çağırıyor. Gelen polislere, babanın görevli memura (güvenlik görevlisi) direndiği, hakaret ettiğini söyleyip babadan şikayetçi oluyor. Bu defa baba da görevli memurdan şikayetçi olduğunu söylüyor. Polis, ikisine birden “kimliğiniz verin, karakola gidiyoruz, çünkü hakkınızda şikayet var, şikayet durumunda karakola gideriz” diyor. Bu sırada şikayetçi olduğunu söyleyen görevli, bir süre ortadan kaybolup geldikten sonra davacı olmadığını söylüyor.

    Baba, yaşananların tutanak altına alınmasını, tutanak üzerinden İzban’dan davacı olacağını, kendisinin de görevliden şikayetçi olmaktan vazgeçeceğini söylüyor. Polisten tutanak tutmasını talep ediyor, polis “benim ne yapacağımı sen söyleyemezsin” diye geriliyor ve yanındaki bekçiye kamera çekimi yapmasını söylüyor ve bekçi fotoğraf makinasıyla baba ve kıza odaklanarak kamera çekmeye başlıyor.

    Baba, kendisinin şarjının azaldığını belirterek orada bulunan vatandaşlardan birinden yardım isteyerek onun da kamera çekimi yapmasını rica ediyor. Vatandaş, fotoğraf makinesiyle yaklaşık 40-50 saniye çekim yapmışken istasyon güvenlik görevlileri hemen yanına gelerek, “İzban merkezinden aradılar, olayı güvenlik kameralarından izliyorlar, çekim yasak, çekilenleri sildirin diye talimat geldi” diye çekim yapan vatandaşı uyararak kaydını durdurmasını ve çektiklerini silmesini istiyorlar. O sırada polis-bekçi çekime devam ederken onları uyarma gereği duymuyorlar. Baba, “o zaman polis memurunun da çekimi durdurması gerekiyor madem talimat var” itirazına, “onlar görevli, çekebilirmiş” diyerek sadece vatandaşı engelliyorlar. Vatandaş çekimi durduruyor, kaydı ise silmiyor. Dikkat, İZBAN MERKEZ İZLİYOR ama yaşanan sorununa ilgisiz, umarsız, çözümsüz hatta babaya düşmanlaşmış galiba.

    Polis tutanağı tutup ayrılıyor. Baba ve kızı çözümsüzlük üzerine davacı olmak için avukatla iletişime geçti. Trene binemeden ayrıldılar. Parasını, zamanını, çocuğunun duygularını gasp eden, asgari ücretli bir emekçiyle (görevli) karşı karşıya bırakan, vb. İzban’ın bu sistemini kuran, “İzban’ı ben yaptım” diye paylaşamayanlarla ne yapar bilemiyoruz.
    İzban’da bu yönetim, sistem, akıl ne derseniz deyin bu yaşananlar herkesin başına gelir.

    Unutmayın İzmir dışından misafiriniz gelecekse kaç kişiyseler o kadar İzmirim Kartı’nı yedekleyin, cebinizde bulundurun ki ancak o zaman İzban’a binebilesiniz."


    -- spoiler --


    artı para sistemi ortaya çıkarıldığından beri 3-5 kereden fazla kullanmamışımdır izban'ı. iyi ki, izban hariç, ev ve iş arasındaki ulaşım yollarından birini kullanabiliyorum. izban kullanmak zorunda olsaydım, her gün bu haberdeki adam gibi olurdum kesin. olayın tam bir türkiye manzarası olduğunu da unutmamak gerek. yanında kızı olmasına rağmen ikinci bir ulaşım kartı olmayan vatandaş, "kızın burada kalsın, sen eve git" diyebilecek tıynette bir güvenlik görevlisi, "biz izliyoruz sizi ekrandan" yalanını utanmadan dile getiren bir izban yönetimi, hiçbir şey yapmayan polis, ne boka yaradığını halâ çözemediğim bekçi ve bütün bunların ortasında ağlayan küçük bir kız çocuğu... nefis portre, di' mi?
    #111884 lake of the hell | 6 yıl önce
    0ulaştırma terimi 
  5. izmir banliyo hatti. tramvayla paralel oldugu yerlerde arti para sikintisi cekilmiyor gerisinde bayagi problem var
    #112173 yurkino | 6 yıl önce
    0ulaştırma terimi 
  6. Yine İzmir yine grev yine izban. Arkadaş ben bu grevleri artık masum bulmuyorum arkasındaki sendika demiryol iş sendikası. Belediyenin dediğine göre %65lik zam istiyorlar. Ayrıca herhangi bir ilde kimsenin grev yapmaya götü yemezken İzmir'de sürekli grevler olması ve vatandaşın mağdur edilmesi İzmir'i alamayanların yerel seçim öncesi pr çalışması gibi geliyor. Belediye de sağolsun bütün ulaşımı izbana bağlaması ile ulaşım İzmir'de felç olmuş durumda. Keşke Japonya'da yapılan grevler gibi grevleri görsek de bizde eyvallah deyip greve sonuna kadar destek verebilsek.

    Not: Japonya'da grevlerde bütün işleyiş devam ediyor ancak vatandaşlardan para alınmıyor. Bence bunun etkisi daha büyük olur. Sen grev diye 30dk 1 sefer yap izbanın ne gideri olacak ki ?
    #119069 al bu da benim nickim husnu | 6 yıl önce (  6 yıl önce)
    1ulaştırma terimi 
  7. işçileri; grev yaptığı için eleştirilen, "işe gidemiyoruz yaae" ile "neden sadece izmir'de grev yapabilen işçiler var ki" şüpheci suçlamalarını göğüslemeye çalışan, "ulan, bunlar da işçi, ben de işçiyim. sendikal hakların tahsis edilmesi için destek vermeliyim. toplu iş sözleşmesinin önemini anlamalılar" basit mantığıyla desteklenmesi gereken sistem.

    sosyal medyada grevdeki izban işçileri o kadar yerildi ve eleştirildi ki, adamlar alsancak gar'ının önünde bordrolarını paylaşacak kadar yılmışlar:

    2010 girişli makinist 2 bin 100 lira, 2017 girişli 2 bin lira maaş alıyor

    tam biletin 3 lira olduğu, boktan artı para sisteminde elbette ki iadesi unutulan "artı para"ları cukkalayan, izban hattının yükünü azaltmak için diğer toplu taşıma enstrümanlarını hatlara eklemeyen (hatta, birçok izmir metro ve izban hattının geçtiği yerde otobüs bile yok artık) izmir büyükşehir belediyesi "patron"u aziz kocaoğlu, geçen hafta gene patronluk taslamış:

    yerel seçimde aday olsaydım, işçilere teklif edilen %22 zammı da vermezdim

    ayrıca, öyle bir bilgi kirliliği var ki; sanki işçiler %65 zam istemiş gibi gösteriliyor. izban işçilerinin bir kısmının bağlı olduğu demiryol-iş sendikası izmir şube başkanı %34 zam istediklerini açıklamış.

    ben artı para sistemi ve özellikle ulaşıma getirilen son zamdan sonra yıldım. götünün rahatından başka hiçbir haksızlıklığa, hukuksuzluğa, acımasızlığa ve tiranlığa tepki göstermeyen izmirliler'in genel olarak hemen her şeye dediklerini düşünüyorum (yoksa destek olurlardı). değil işçileri eleştirenlerin mantıksızlıklarını yüzlerine vurmak, işçileri bile savunmak istemiyorum. gene de, yaptıkları grevin doğru olduğu ve grevin de bir hak olduğu da unutulmamalı.

    not: belli saatlerde çalıştırılan hatlar için de dava açılmış, bilirkişi raporu tutulmuş durumda (haber ). 3 gün sonra da "bu hatlar da çalışmasın" kararı çıkabilir. izban çalışmadığı için işe gidemeyenlere ben gene svihs diyorum. tepkinizi işçilere değil, ulaşımı bombok etmesinin üzerinden yıllar geçmiş aziz'e ve izban hattının bir kısmına sahip olan tcdd'ye; dolayısıyla devlete yöneltin.
    #119893 lake of the hell | 6 yıl önce
    0ulaştırma terimi