çirkin değilseniz, hakkında "böyle bir şey yok ki" diye atıp tutabileceğiniz, yılmaz güney gibi bir çirkin kral varken (bıyık tek başına yakışıklı olma sebebi değildir) tek bir güzel ayrıntınıza küfürler edebileceğiniz; gerçek hayatta ise, hemen hemen hiçbir işe yaramayan özellik. kafam güzel, maddeleştireyim, öyle anlatayım.
gerçek hayatta işe yaramaz, çünkü;
- hayat filmlerde yaşanmıyor. kimse size gelip de "yakışıklı değil, sempatiksin" demiyor. keşke dese ama yok böyle bi' şey. sadece eski türk filmlerinde ve cem yılmaz esprilerinde kalmış bir şey bu. zaten böyle bir şey dese bile, "yakışıklı değilsin, ..." kısmından sonra, hafızanız kararmaya, duygularınız üste çıkmaya başlıyor ve cümlenin devamını hatırlamıyorsunuz o andan sonraki hayatınızda.
- çekici bulduğu birine kimse çirkin demez. çok sert yazıyorum gibi görünüyor, biliyorum. böyle şeyleri deneyimleyen yazsın, ben de öğreneyim nasıl oluyormuş bu. yatak performansı zaten diplerde olan bir milletin üreme aygıtları olarak, çok ufak bir şanslı kesime üye olanlarımız olabilir aramızda. ve bu şanslı bireylerin arasında oldukça çirkin olanlar da olabilir. söz konusu şanslı kesimin çirkinleri, yatak performanslarından sonra zaten içlerine kapanacakları için "aşkım, çok çirkinsin ama müthiş çekicisin" iltifatını duymayacak, duysalar bile sabahına bunu unutacaklardır. çirkin olan ama aynı zamanda en şanslı kesim bunlar bak. bunlar bile böyle düşünmüyor.
- otobüste küçük çocukların, sokakta genç kızların, kamu dairesinde memurların sizden kaçacak yer aramasına neden olur. çünkü sizin çekiciliğinizi çirkinliğiniz perdeliyor, karizmatikliğinizi genleriniz engelliyor. bunun önüne geçebilmeniz için küçük bir süre de olsa karşınızdakiyle iletişim kurmanız lazım. geçen hafta başımdan geçeni anlatayım bak, okuyun: benim hatun bilmem kaçıncı üniversitesini okumaya başlayacak. kaydını yaptırmaya gittik. okulun kampüsü ilk kez girdiğim bir yer değil, iş yerimin yakınında olduğu için ve çevresinde gırla merkezi yer olduğu için içinden geçiyordum hep. gittik, kayıt için gırla abuk subuk evrak istediler. koşturup hallettik. son olarak okulun öğrenci işlerine girdik. hatun evrakları veriyor, bende orada bulduğum bir sandalyeye oturmuş onu bekliyorum. önümden geçen 6 memur da gözlerimin içindeki iyi niyetin ırzına geçti. hepsiyle de göz göze geldim. keşke gelmeseydim, çünkü onlar için bu anı ileride yara bırakacak, biliyorum. orada 10 dakika kadar oturdum elimde hatunun çantası, ıvırı zıvırıyla birlikte. birkaç tane memur ikinci turu attı önümde ve hepsi de bana canavarmışım, bu dünya'dan değilmişim, cehennem tohumuymuşum gibi baktı. bundan 10 yıl kadar önce olsaydı bu olay, depresyona girer, hatunu da orada bırakıp eve giderdim. ama insan öğreniyor. bununla baş etmeyi öğreniyorsun. asansörün kapısını açıp öncelik verdiğin birinin sana gulyabani görmüşçesine, korkarak bakmasına; yürüyen merdivende hızla sol taraftan çıkarken kolunun çarptığı sağda bekleyen insanın yüzündeki korkuyu hissettikçe; oldukça kalabalık bir otobüste arkaya doğru ilerlemeye çalışırken yanından geçtiğin insanların "bu insan müsveddesi birazdan benim çantamı çalacak" bakışlarını hazmettikçe "insanlaşıyorsun". evet, ilk görüşte aşk yok.
- etrafında her zaman oldukça yakışıklı erkekler olan çevrelerde bulunamazsınız. yani bu ne demek? karşınızdakinin sizi "çirkin ama çekici" bulması için onun çevresinin "yakışıklı ama çekici olmayan" insanlarla çevrelenmiş olması lazım, ki sizi fark edebilsin. onun dünyasında yer edebilmeniz için ya onunla kısa bir süreliğine iletişim kurmanız gerekiyor ("onca yakışıklı ibiş var çevremde, biraz da çirkin ama iyi ruhlu insanları aramalıyım" diyen insan sayısı ne yazık ki az olduğu için bu ihtimal çok az) ya da cidden çirkinlere ilgi duyması gerekiyor o kişinin. bu şartlar sağlanmadığı müddetçe, üzgünüm; "burada ümitler kelebekler kadar yaşar ."
- markette sıradayken bile arkanızdaki, önünüzdeki ya da sıraya henüz girmekte olan kişi tarafından delici bakışların hedefi olacağınız için özgüveniniz yerle bir olmuş durumdadır. kendi kendine yenilenebilen bir enerji kaynağı değil bu. uzun bir süreliğine kaybederseniz özgüveninizi, ne yazık ki, bir daha ananızdan doğduğunuz haline geri döndüremeyebilirsiniz.
- barda, alkolün şişede durmadığı kalabalık bir evde, platonik aşkınızın karşısında olamazsınız her zaman. bu ortamlarda işe yarayabilir belki ama geri kalan hayat standartları içinde oldukça geçersiz olacaktır bet yüzünüz.
- suratınıza tükürükler saçarak "göz altların neden bu kadar mor? uyuşturucu kulandın mı hiç? kullandın, di' mi? hadi hadi, doğruyu söyle" diyen zevzekler hayatınız her anının içine sıçmak için köşe başlarını tutmuş, hayatınızın dönüm noktalarında "unuttun mu beni götü boklu torbacı?" diyerek sesleniyor olacak. bundan kurtulmak hiçbir zaman kolay olmayacaktır. kurtulabilseniz bile, özgüveninizi hiçbir zaman eski haline döndüremeyeceksiniz.
- çekicilik her şey demek değildir. ulan, elin sarı, lüle lüle saçlı, bakınca okyanusun derinliklerinde hissettiren masmavi gözlü, iyi niyet akan tertemiz yüzlü, öpmelere doyulamayacak dudak kıvrımlı, yuvarlakları karşısındakini hiddetlendiren nefis elmacık kemikli, elflere nazire yapan kulaklara sahip, burma burma kirpikli, ilmek ilmek işlenmiş kaşlara sahip çocuğu da sizin kadar mutsuz oluyor çoğu zaman. kafa denginizi; ilgi alanlarınızın çakıştığı konularda iki lafın belini kırabildiğiniz, içinizdeki tükenmek bilmeyen denizleri sizin kadar iyi bilecek, göz bebeklerinizi büyüten bir olayda eli kolu titreyecek, nefesi kesilecek, "ulan, spawn'ın zincirlerini yalarım be" dediğinizde size kıkır kıkır gülebilecek birini siz de bulabilirisniz. ve evet, bu, bütün klişeleri yıkıp geçecektir.
ne saçmaladım be. klişenin içindeki adam olarak cevap vereyim dedim. ve evet, gecenin köründe evinize dönerken, köşe başında gördüğünüzde hıçkırmanıza sebep olan karaltının yüzüyüm ben. eh, bu yaşıma kadar da hiçbir şekilde bu çirkinliğimin ekmeğini yemedim, yiyemedim. bıyık bırakmak korkunçluğunuzu bir miktar azaltıyor çünkü ilgiyi çirkin olan yüz hatlarınızdan bıyığınıza kaydırıyor. böylece bıyığın da ekmeğini yiyor gibi oluyorsunuz, küçük kıllarıyla birlikte midenize indirirken.
umut bitmez. çirkinsiniz diye çekici olamayacağınız gibi, gene çirkinsiniz diye içinizdeki "sevimli, iyi niyetli azman"ı öldürmeniz de beklenmiyor. iyi niyetinizi koruyun, karşınızdakine kendinizmiş gib davranın. gerisi gelecektir.
Yoktur. az güzel çekiciliği vardır. Böyle diyince sevginizi 150 kiloluk bir ablaya bahsetmiş gibi hissedip cömertliginiz ve asilliginizle gurur duyuyorsunuz ama uzgünüm o gözünüze hoş gelen hala ortalamanın üzerinde. Hastayim şu mütevazı oluşum mukemmelligimden şeyine ya lel.
çirkin değil aslında özünde hepsi güzel. burada örnekleri verilen isimlerin fotoğraflarına bir baksanıza allasen. çirkin değil bunlar. çekici çünkü ortalamanın üstünde bir tipleri var.