-
julie delpy'nin seksiliğinin en üst noktalarda olduğu zamanları da bize göstermiş olan renk üçlemesinin ikinci filmi. -
Julie delpy gibi tatlı bir hatunun Zbigniew gibi yıkık birine sakso çekmesi çocukluğumda bana bu travmayı yaşatan Krzysztof Kieślowski'ye kahır etmeme sebep olmuştur başkalarınında nalet etmeleri yerini bulmuş olacakki film yayınlandıktan 2 yıl sonra hakkın rahmetine kavuşmuştur kendileri.
-- spoiler --
Genel olarak film kılıbık, ereksiyon sorunu yaşayan kuaför abimizin hatun terk edince gaza gelip fabrikatör olmasıyla kaybettiği hatuna kendini kanıtlamaya çalışmasıdır nitekim kanıtlamıştır fakat artık çoğu şey için çok geçtir.
-- spoiler -- -
trois couleurs bleu'de gördüğümüz mahkeme sahnesiyle başlayan film. bleu'yü izlerken "ne dili lan bu?!" demiştim ama bu filmde lehçe olduğunu anlamış oldum.*
herkes çok beğenmiş sanırım ama ben beğenmedim. muhtemelen bleu gibi, ilgilendiğim bir konuyla ilgili olmamasından kaynaklı.
bilindiği gibi kieslowski efendi, bu film üçlemesinde bizlere fransa'nın cumhuriyet bayrağında yer alan mavi - beyaz - kırmızı renklerin sembolize ettiği özgürlük - eşitlik - kardeşlik kavramlarını anlatıyor. bu sebeple de ilk başta "herhalde mültecilik/göçmenlik üzerinden bu konuyu anlatacak" diye düşündüm. ama hikaye beklemediğim bir şekilde polonya'ya taşındı ve polonya'nın şahsi nazarımdaki imajını çok güzel baltaladı. en son boze cialo böyle bir etki bırakmıştı. ben ki "polonya'ya rusya saldırırsa katolikler polonya'yı savunmak için elinden geleni yapmalıdır" diyen adamım, en sonunda "yansınlar amk bana ne..." dedirteceksiniz bu gidişle.*