son yıllarda paket sigaraya yapılan zamlar nedeniyle daha çok tercih edilen tütün çeşididir. şahsen kullandığım versiyonu kağıt *, filtre ve açık tütün üçlemesinden oluşmaktadır. kağıdın içine bir miktar tütün ve alt kısmına filtre yerleştirilerek sarma işlemi gerçekleştirir. ilk başlayanlar için sigara sarma olayı epey zahmetlidir ancak yeterli pratikle gerekli maharet kazanılabilir. örneğin başlangıçta yamuk yaprak dolması şeklindeki sanat eserlerim pratik yaptıkça normal sigara şeklini almaya başladılar.
iki paket sigara fiyatına tütün+kağıt+filtre üçlüsü temin edilebildiği gibi içme sıklığına bağlı olarak bunlar yaklaşık bir-iki hafta kadar sigara bağımlısı bünyeleri idare edebilmektedir. ayrıca kağıt tercihine göre (beyazlatılmamış, organik vs) normal sigaradan alınan kimyasalların dozu da azaltıldığı için sanki çok daha sağlıklı bir iş yapıyormuşçasına çayı şekersiz içen kimse modunda herkesi buna teşvik ediyor olduğumu fark ettim.
ne diyorum ben yahu, sigara sağlığa zararlıdır, içmeyin, içirmeyin şu zıkkımı...
makaron diye bir şey var (hayır, tatlı olanı değil). böyle yazınca afili oluyor ama aslında, bildiğimiz anlamıyla "içi boş sigara" demek. yani şu . yüce devletimiz kaçakçılıkla mücadele etmek için makaronun fiyatını %600 artırmış. bunu da laps diye ötv koyarak yapmış. haberi okumaya üşenenler olabilir, kabaca şöyle olmuş durum: "eskiden paketi 30-50 kuruş arası olan makaron, artık 3 liradan ucuza satılamayacak. böylelikle kaçak tütün içenler hemen marketlere koşup en ucuzu 9 lira olan sigaralardan satın almaya başlayacak." serin hikaye, di' mi?
uyarı: bu girdi sigarayı özendirme amacıyla yazılmamıştır. sigara öldürür, evet. kendisiyle hiç yakınlaşmadıysanız, mesafenizi korumaya devam edin, uzak durun.
düzgünü bulunduğunda fabrikasyon sigarayı aratmayan tütündür. ayrıca alışıldığında, normal sigaranın tatmin etmemesine de yol açar. ikisini de içen biri olarak, sarma tütünün daha hızlı öldürdüğünü hissetmiştim.
son gelen zamlar ile beraber fiyatı artmış olsa da hala paket sigaraya göre çok ama çok ucuz.
ben tekel express tütün alıyorum 35-40 liralık kadar ki kilosu 150 lira ve 3 kutu makaron ile bir ay çok rahat çıkıyor. Benim şahsi tavsiyem kendinize en uygun tütünü bulana kadar 5 liradan fazla almayın tek seferde ya da deneme yapın satıcıdan rica edip.
en ucuz makaron da 15 lira oldu. 1 sene önce 5 liraya alıyordum :/ yine benim şahsi tavsiyem makaron için kırmızı calbor veya yeni kırmızı marla. Bu makaronların diğerlerinden farkı daha geniş olmaları ve daha kolay içim ve sarma olanağı sağlamaları. aksi taktirde çok fazla makaron yırtılıyor.
bol miktarda tütünü alacaklara ise tavsiyem tütünü ne çok nemli ne çok kuru bırakmaları ikisininde içimi bok gibi oluyor çünkü. sağda solda duyup meyve kabuğu ile uğraşmayın da hem uğraşması zor hemde tütünün küflenme ihtimali var en basiti alın bir sprey içine tatlı su koyun üstüne miktarına göre bir kaç fıs sıkın ve ağzını sıkı sıkı kapatın o kendini toplar.
Makaron, boş filtre olayını hiç denemedim. Denemek de istemem. Sarma makinaları da varmış. Kişinin zevkine veya alacağı verime kalmış bir şey ona karışmak da kimsenin haddi değil.
İçtiğim sigara sayısını azaltmak için sarmaya başladım. Sadece elle sarma ile ilgili iki kelam edeceğim. Sarmayı öğrenmek yazı yazmayı öğrenmek gibidir. Ya da araba kullanmayı öğrenmek gibi. Ptatik gerekiyor. Yıllarca izleseniz bile bir arabayı ilk kullanışınızda acemiliği hissedersiniz. Kullanmadığınız elinizle yazı yazmayı denerken ne kadar çirkin, yamuk yazdığınızı görün. sigara sararken bozuk sardığınızda sizin kırılan özgüveninizi façası inen wolverinenin kapanan yarası gibi tamir eder. Yani sarmayı öğrenmek safece sizin elinizde.
Gel gelelim kendimce bilgi ve yorumlarımın olduğu kısma. Başlangıçta biraz pahalı ama işlevi güzel olan yapıştırıcılı kâğıt almanızı öneririm. Tütün ürünleri satan yerlerde mevcut zaten. Aynı dükkandan alacağınız (genellikle 15 ya da 25 gram emin değilim) paket içinde satılan, markası olan tütünlerin sizi idare etme süresi 1-1,5 hafta arası. Fiyatlar da 25 lira sanırım. Bilenler yoruma yazarsa editlerim onu da. Buraya dek sürekli "sanırım, emin değilim" kalıplarıyla yazma sebebim cidden tecrübe etmiyor oluşum ve bilmiyor oluşum. Ben genellikle kilo işi tütün satan siyah poşette tartılan yerlerden alıyorum. Dedem vefat edene dek de onun tarlada kendi yetiştirdiği tütünü kullanırdım.
Tütün seçimi elbette size kalmış. Hafif, orta ve ağır seçenekler sunar satıcı. Asla o an içtiğiniz sigaraya güvenmeyin derim. (Sebebi, kurumasın diye buzdolabında ya da klimalı ortamda korunmaları, kuru hava almayacak şekilde muhafaza edilmeleri. Dükkanda size hafif gelen tütün, eve gittiğinizde boğazınızı yakabilir.
İlk kez tütün alıyor iseniz Denemek için 5er liralık üçünden de almanızı öneririm. Tütününüzü diler buzdolabında, dilerseniz de hava almayacak 2 poşetin içide muhafaza edin. Günlük ihtiyaç kadarını (bence yarım popkek kadarını ) sıcak bir ortamda tütünü açıp sererek çok aşırıya kaçmayacak şekilde kurutun. Asıl tadını ve doygunluğunu o şekilde sardığınızda verir. Aldığınız an sararsanız çok sıkı sarmış olursunuz. Hava almadığı için de duman vermez. Kendinizi yuvaya dalan karınca yiyen gibi nefes çekerken bulursunuz. Şah damarınız bile aprıyabilir ehehehe. Kurutma ayarı zaten zamanla öğrenilen bir şey. İlk evrede aşırı kurutmayın demiştim. (Tütüne dokunduğunuzda toz haline geliyorsa tam kurumuştur. Yoklukta gider ama mecbur kalmadıkça sarmayın onu. Hem kağıdınızı yırtar hem de küller fazlasıyla etrafa saçılır. (Ya da sigara ucundaki kor yere düşer. Tekrar yakmak zorunda kalırsınız, düşen ateşin etrafa verdiği zarar cabası). Aynı tütünün ağırşık derecesini o tütün için en ağır şekliyle de, orta da, hafif de deneyimleyebilirsiniz. Çok basit. Tütününüzün en ağır şekli şu. en kuru hâline filtre vs eklememeniz. Orta ağırlıkta içmek isterseniz bir kâğıdı zıvana yapın. (Dalga geçmiyorum göz ayarıyla 8 mm x 4-5 cm bir kâğıt kesip rulo yapın) bu orta derecede bir tat verecektir. En hafif şekli ise zaten beyaz sünger filtrelerle sarmak. Aklıma geldikçe editleyeceğim.
eskiden millet bir adım geri atardı "esrar mı içiyonuz" imasıyla bakardı. kafelerde uyarıldığımızı bilirim "diğer müşteriler yanlış anlar, rica etsek" diye. özentiliktendi o zamanlar, hevesimizi atıp pakete dönerdik.
Daha ekonomik, sarması zevkli ve içmesi daha zevkli olan (bu ne oluyorsa artık, sigara sağlığa zararlıdır. Zevk için içmeyiniz.) sigara türü. 25 gramı yaklaşık on gün yetiyor. Old holborn markası tercih edilebilir.
sarmayı bilmeyene "bana da sarsana" dedirtirken sarana da bıkkınlık gelmesine sebep olan içimi rahat sigara biçimi.
aromatikler 40'liraya varan fiyatlarla bütçe dostu olmaktan çıktı. birçok kişi sigara masrafım azalsın diyerek aşağı yukarı aynı parayı veriyor.
bu avantaja yerli tütünler sahip fakat onların da yoğun koku sorunu var. tabii çözülemeyecek bir sorun değil.
ayrıca tütün önce süründürür arından öldürür o yüzden içilmemesi önerimdir.
samsun 216'nın bile 15 lira civarında satılmasından ötürü, orta-alt sınıfta yer alan sigara bağımlılarının önünde sonunda tercih edeceği uyuşturucu madde.
son aylarda, ithal olan ve el altından satılmaya çalışılan, 25 ve 50 gramlık paketleri bulunan tütünlerin fiyatlarında korkunç artış oldu. zaten bu tütünleri kafasına göre fiyatlandırıp satanların fink attığı bir ortamda, 50 gramlık ithal tütünü 50 liraya okutmaya çalışanlar bile var. ayrıca, 50 liraya satılan bu tütünün, dış kabı biraz daha farklı renkte olan, içindeki tütünün de büyük ihtimalle değiştirildiği farklı halleri de "abi, bizde her şey ucuz" yalanıyla 30 liraya satılıyor.
açık tütüne adım atacaksanız, adıyaman, bitlis, mardin, çelikhan gibi tütünleri uzun süre içmemeye çalışın. bir süre sonra yukarıda bahsettiğim ithal ve daha pahalı olan muadillerine geçin. sonra gene kükürtten başka bir tat alamadığınız o yerli tütünlere geri dönersiniz. kaç yıl oldu paket almayı bırakalı; hatırlamıyorum. 2 tütün sarma makinesi kırdım, elle sarmayı halen beceremiyorum ama makineden vazgeçtim en azından. adıyaman ve benzerlerinin uzun süre tüketiminde vücudunuzda hissedebildiğiniz zararlarını ve kendileri hakkındaki fikirlerimi yazayım:
- sabah yataktan kalkarken göğsünüzün tam ortasına oturan boğayı da uyandırıp kışkışlamanız gerekiyor. son birkaç aydır bunu hissediyorum ve adıyaman tütününü uzun süreli içmekten ötürü olduğundan gayet eminim.
- "bi' şekilde tütünün nemlenmesini sağla abi, istediğin kadar iç, bi' şeycikler olmaz" yalanına inanmayın çünkü her tütün kurur; her uzun süre tüketilmemiş tütün de küflenir. sonuçta bu boku evlerin içinde saklıyorsunuz. rutubet denen nane tam bir wraith olduğu için fiziksel olarak rutubetten kaçman imkansız. elma kabukları, marul yaprağı, saksıdaki çiçeğe püskürttüğün fısfıs gibi komik ama etkili yöntemlerin peşinde uzun süre koşmaktansa, az tütün satın alıp abartmadan içmek gerek. küflü tütün içtiğinizi sizden önce, çevrenizdekiler anlayacak ve "at boku gibi kokuyorsun olm sen, hayırdır?" diye soracaklardır.
- kurumuş tütünden sardığınız sigara kül tablasına bıraktığınızda kendi kendini içer, biter. nispeten yaş olan tütün ise, tablada oturur, sizin işinizin bitmesini bekler. kuru tütün içmeyin.
- adıyaman gibi yerli tütünlerin batı şehirlerine gönderilenlerinin içinde iyi kalite olanları yer almaz. yıllar önce ankara'da aldığım adıyaman tütününü birkaç sarımlık içtikten sonra bi' arkadaşa vermiştim ve "sen de bunu içme, sigarasız kalırsan iç sadece" diye de tembihlemiştim. bu yerli tütünler aroma fakiri, kükürt bombası oluyorlar. ithal tütünlerin içimindeki yumuşaklık hiçbirinde yok. yerli tütün içen insan, tadını sevdiği için değil, parası olmadığı için bu boku içiyordur. aklınızda olsun.
zorunlu not: sigara bütün kötülüklerin anası, vergi ise şart tır.
Bok gibi kokuyor. İçene değil belki ama o dumana maruz kalanın ağzına sıçıyor. Nefes alamıyorsun amk.
Açık havada kafede oturuyorum, masalar zaten göt göte. Sağımdaki masada yaş ortalaması 80 olan teyzeler sigara, solumda oturan 30lu yaşlardaki tipler sarma içiyor. Ya nefes alamıyorum amk, kafa atasım geliyor. Açık havadayoz diye bu eziyete katlanmak zorunda mıyız be aslanım biz, vallahi Reis'e vereceğim oyumu bir dahaki seçimde, yasaklasın amk açıkhavada sigara içmeyi.
4 yıl önce "bok gibi kokuyor" diyenlere bakıp da bu mereti içmeyi bıraktıysanız, zaten siz hiçbir şeye tiryaki/bağımlı olmamışsınız demektir. koca bir tebriği hak ediyorsunuz. her gün apış arasından hallice parfüm kokusunu içine çekenler, gün boyu egzoz kokusuyla saatlerce banyo yapanlar, ozonun her saniye ağzına sıçan firmalardan koli koli mal alıp evlerine yığanlar, göt kadar ofiste birkaç kişinin açlıktan ağzına gelmiş mide özsuyunu aylar ve belki de yıllarca teneffüs edenler baya sağlıklı zaten ya, evet! sidik yarıştıracaksak, sarma sigara yeminlen cennetlik çıkar bu noktada. şu anda, özellikle bokum gibi küflü adıyaman, bitlis tütünü falan içmiyorsanız, biraz da tanıdık esnaf ağınız varsa, doğru düzgün tütün içip 20 adet içeren paketine 60 lira falan vermiyorsanız ve biraz da empati yapabiliyorsanız; zaten "sıçmışım böyle dünya'nın içine, benzin kaç lira, kiralar ne oldu, ekmeğin fiyatını biliyon mu, bi' kalıp peynir almayalı ne kadar oldu götelek" diyebiliyorsunuzdur. hepinize selam olsun, ger kalan gerzekler bu girdinin konusu değil.
ben bu başlığa 2 girdi yazmışım. ikisi de tabii ki ne anlatmak istediğinizi özetleyemeyecek kadar uzun (şaşırmadık di' mi?). sosyal ortamlarda (ki artık bunların içine girip 1000 lira vermeden eve dönmek mümkün değil, biliyorsunuz) takılmaya devam edebilenler için şöyle eksileri var bu sarma sigaranın, onları yazayım:
- sarma şekliniz her zaman dikkat çekiyor ve herhangi bir falsoda "puhah! halâ uzun kedi boku gibi mi sarıyon lan!" tepkileri çekiyorsunuz. yaşım 40 neredeyse olm benim. en yakın arkadaşlarım bunu söylediğinde onlara dalmamak için zor duruyorum halâ.
- nst 02 yellow, marley gibi nispeten iyi yerli tütünleri tercih etmiyorsanız ve ithal olanları bi' şekilde edinip içebiliyorsanız, çok fazla otlananlar oluyor artık. eskiden sadece tek bir dal sarmanızı istiyorlar ve devamını kendi paketlerinden getiriyorlardı. artık durum bambaşka: sardırıyor da sardırıyor sana. hele bir de "abi, bu çok iyiymiş yaae!" gibi bi' tepki veriyorlarsa ilk verdiğiniz dalda, sıçtınız demektir. sırf bu yüzden, dışarıda geçirilecek birkaç saatlik uzun sosyal ortam ihtimali varsa, dağa çıkan asker gibi zippoyu fulleyip, arap kağıtlarını ve filtreleri yığıp, mümkünse henüz açılmamış tütün paketini de kılıfa koyup öyle evden/ofisten çıkmak lazım. gecenin köründe filtresiz ya da kağıtsız kalmak ama avuç avuç halde sana kılıftan göz kırpan tütün topaklarıyla göz göze gelmek sinir bozuyor. sonra, berbat paketli sigaralardan uzatıyorlar burnunuza burnunuza, içerken bile sabah öksürerek uyanacağını anlıyorsunuz ilk fırtta.
- kılıf ya da sarma tabakası olsun; fark etmez, tütün sarmak için teçhizat gerek, di' mi? bununla dışarıda gezinmek halâ büyük hamallık. şunların hapı çıksa, ilk ben rahatlayacağım herhalde. yazın her şey elinde geziyorsun; her yerin ter oluyor; kılıf ya da alet bile üzerinde parmak izlerin olan ter akıtıyor yer yer. kışın montunun cepleri dopdulu oluyor; canlı bomba gibi yürüyorsun her yerde. bi' yere oturdun, ceplerini ya da elindekileri bi' bırakıyorsun; masanın %40'ı falan dolmuş oluyor zaten. eskiden "araba anahtarı+cüzdan+paket" mevzuları vardı. artık "tütün kılıfı" ya da "tütün sarma aleti ve ekipmanları" var. yeminlen 1882'den bu zaman ışınlanmışız gibi görünüyor dışarıdan.
- halen polisler falan cebinizde ya da elinizde olan bu yerli ya da ithal tütünleri bilmiyor ve ot* muamelesi yapıyor. baya tapdk bandrollü, her yerde satılabilen, vergisi de olan yerli tütünü görüp "kolay gelsin, üzerinde taşıdığın kaç gram bu yaae? utanmıyon mu ulu orta bunu içmeye?" falan diyenleri var. eğitim toplumun her kesimine şart, evet.
çevrenizdekilerin yüzüne, üstüne, çoluğuna çocuğuna doğru nikotin dumanı üflememeye gayret ediyorsanız ve biraz da cebinizi ve olabildiğince ciğerlerinizi düşünüyorsanız (ironi değil bu, ciddiyim), sarma sigara tek çareniz oluyor. ayrıca eğer gerçekten de küflü adıyaman tütünü içiyor ve çevrenizden sürekli "olm berbat kokuyon ya, içme şu boku" tepkisini alıyorsanız, biraz azaltıp "acaba bunu bırakabilir miyim komple ben?" sorusunu kendinize sorma zamanınız gelmiş bile olabilir. ben de aynı yoldan geçtim. durum böyleyse, kendinize sorun bi'. hiç tanımadığınız insanlar "ayy, bok gibi kokuyor içtikleri zıkkım" dediği için değil. egzoz, parfüm, yanmış palm yağlı fast food hamburgerlerden ciğeri yok olmuş insanların size söyleyebileceği bi' bok yok çünkü, siz kendinizi bileceksiniz.
zorunlu peşin not: sigara içmeyin, içenleri benim gibi uyarmayın!