yaptığını onaylamamakla birlikte çok cesur, hatta çılgın olduğunu düşündüğüm kişi. hiç bilmediğin bir ev, o evin her şeyini bilip uyuyan kimseler. ve sen etrafı kurcalıyorsun falan.
girdiği evin en özel yerlerini darmaduman etmekten yerinmeyen gaspçı.
son 5 yıl içinde hırsız girmiş 4 eve ilk giren kişi olduğum için girdikleri evin içinde nasıl davrandıklarını biliyorum artık. gene de, çocukluğu içinde geçtiği evin o halini gören, "ben böyle şeylerden etkilenmem" diyen en sert insanlar bile kolayca etkilenebiliyor. önce tecrübe edinmeli, ardından böyle laflar etmeli.
hırsızın kapıyı patlattıktan sonra ilk girdiği yer, tabii ki, yatak odası oluyor. iç çamaşırlarınızın durduğu çekmeceyi karıştırıyor, en beğendiğiniz gömleklerin -varsa- ceplerini incelemek için gardolabınızı altüst ediyor. eğer aradığını bulamazsa ve eviniz en az 2+1 ise, oturma odasına bakıyor. o odadaki koltukların eşya konulabilen gözleri varsa, oraları mahvediyor, aynı odada dolap ya da gömme dolap varsa içini hunharca karıştırıyor. ve evden çıkıyor.
yukarıda yazdığım paragraf benim değil, annemlerin evine tahminen salı günü sabaha karşı giren, benim de çarşamba günü akşamında fark edebildiğim hırsız gibi olan suçluların, girdikleri evde neler yapabildiklerinin polis tarafından bir özeti. yani, eskisi gibi koltuğunun altına sıkıştırabileceği ve az çok para eden herhangi bir eşya derdinde değiller. yükte hafif pahada ağır ne varsa, onları arıyorlar. bunlar da genel hatlarıyla 2 şey: nakit para ve değerli ziynet eşyası. evinizde nakit para ve değerli kolye, küpe, bilezik barındırmıyorsanız, çok da korkmanıza gerek yok. aradıkları bunlar oluyormuş artık. "televizyonu çaldılar mı acaba?" diye düşünüyorsanız, o dönemler eskide kalmış, hatırlatmış olayım.
hırsızın girdiğinden emin olduğunuz bir ev söz konusuysa, neler yapmanız gerektiğini yazayım. ilk şok anını atlatamayan herkes kapıyı omuzlayıp içeri dalmaya, kapıda bekleyip ağlamaya, sinir krizi geçirmeye başlıyor. ben bunların hepsini gördüm ve bir kısmını da bizzat yaşadım. umarım odin hiçbirinizin başına böyle bir bela getirmez ama getirirse de, yapacaklarınız hakkında fikir sahibi olun en azından:
1- sakin kal: biliyorum, bu çok zor. işten beyin fonksiyonlarımın büyük kısmını bırakarak çıkmıştım, kendi evime uğrayıp kedileri doyurmuştum, bakkaldan 2 bira almıştım, yanımdaki usb'ye izlenecek dizi ve filmler atmıştım ve annemlerin eve gidiyordum. pürneşeydim ama bu durum elimdeki anahtarı kapının yuvasına sokup yuvayla birlikte elime almamla birlikte cehennemin dibini boyladı. "neden yaae?" diye ağlayıp zırlamak ve sinir krizi geçirmektense, sakin kalıp ortam kontrolü yapmanız gerek. sakin kalamazsanız, hiçbir şey yapamazsınız. aklınıza başka şeyler getirin ve ilk şoku üzerinizden en kısa süre içinde atın.
2- ortam kontrolü yap: hırsızın ya da hırsızların halen evin içinde olup olmadığından emin olmak zorundasınız. bunu %100 oranda başaramayacaksınız ama genel bir fikriniz olsun. fikir için de içeride yanan herhangi bir ışık olup olmadığını, içeriden gelen farklı bir ses duyup duymadığınızı, kapının önündeki paspasın konumunun doğal olup olmadığını, kapıdaki zorlanma işaretlerinin çok olup olmadığını gözlemlemek zorundasınız. evet, evinize hırsız girdi ve büyük ihtimalle çok sevdiğiniz özel eşyalarınızın da ırzına geçti. ama polisi aramadan önce tehlikenin ve hasarın boyutlarını kendinize kısaca özetlemelisiniz.
3- polisi ara: mahallenize bakan karakolun numarasını bilmiyorsanız, doğrudan 155'i arayın. büyükşehirlerde 155'i aradığınızda uzun süre bağlantı kurulmadığını ve hatta meşgul çaldığını biliyorum. ısrarla arayın ve durumunuzu sakince anlatın. 155'teki operatör sizi mahallenize bakan karakola bağlayacak. ben aradığımda "sen kapat, hatay karakolu seni arayacak" demişti. bu daha mantıklı çünkü zaten ilk şoku öyle ya da böyle atlattığınızı operatör biliyor ve sizin daha fazla konuşmanız rahatlamanıza değil, daha da gerilmenize neden olacak. karakoldan arandığınızda ya da karakola bağlandığınızda da hırsızlık olduğunu, hemen adresinize gelmeleri gerektiğini söyleyin; ayrıntı vermeyin. ayrıntılara boğacağınız memur zaten sizinle yüz yüze konuşacak kısa süre sonra. sakin kaldığınızdan emin olun.
4- açık alana çık: hırsızın girdiği yer apartman dairesiyse, apartmandan çıkın ve devriye gelene kadar bol bol nefes alın. daire kapısının önünde oturmak, yanınızdaki çantadan biber gazı çıkarıp orda beklemek sizi daha çok gerecektir. gerilmemeniz, sakinleşmeniz gerek:, hatırlatayım. abi, in açık alana, otur apartmanın önünde bulduğun bir yere ve devriyeyi bekle. bu andan sonra "zaten olan oldu" bakış açısını içselleştirmek önemli. yoksa içinizde durmaksızın büyümek için can atan stresin önüne geçemezsiniz. ben yanımdaki 2 biradan birini açıp aşağıya indim ve onu yudumladım. mahalle tanıdık olduğu için hemen çevreme gelip ne olduğunu öğrenmek isteyenler oldu. yanlarından uzaklaştım, "hava almam lazım" dedim. bunu da yapabilirsiniz.
5- hasar kontrolü yapmalısınız: bu en boktan bölüm. devriye gelecek, ellerine şikayet formunu alacaklar ve sizinle birlikte daireye çıkacaklar. eğer hırsızın girdiği kapıyı açabiliyorsanız, açmanızı isteyecekler. açamıyorsanız da tanıdıkları bir çilingiri arayacaklar ve kapıyı o açacak. kapı açıldı. eve önce siz girin, ardından polilsler gelsin. ev sizin eviniz, neyin normal konumunda, neyin ters döndüğünü en iyi siz bilirsiniz. ayrıca evdeki nerelerin kurcalandığını da gene siz bileceksiniz. odaları sakince gezin. bu noktada gördükleriniz karşısında sinirlenecek, tansiyonunuz artacak, elleriniz titreyecek ve belki de bayılma eşiğine geleceksiniz. bunlar çok normal. kapı açıldıktan sonra, eve girerken polislere kendinize göz kulak olmaları ricasında bulunabilirsiniz. bana bunu doğrudan memurlardan biri dedi: "önce sen gir, bayılacak gibi olursan, biz arkanda olacağız, merak etme, normal bir şey bu". hangi odalarda nelerin kurcalandığını ve hangi değerli eşyalarınızın kayıp olduğunu tespit etmeniz gerek. eğer şikayetçi olacaksanız, evde gezerken hiçbir şeye dokunmamanız daha iyi. şikayetçi olduktan kısa süre sonra olay yeri inceleme ekibi evinize gelecek ve sizin işaret ettiğiniz, hırsızın kurcaladığından emin olduğunuz tüm yerlerden parmak izi alacaklar. bu yüzden odalara hızlıca bir bakış atıp evin içinde fazla zaman geçirmemek önemli. evin içinde geçirdiğiniz zaman arttıkça, bunalmaya başlayacaksınız. eksiklerinizi belirleyin, buna göre de şikayetçi olup olmayacağınıza karar verin.
6- kamera kayıtlarına kim bakar?: şikayetçi oldunuz, eve gelen devriye ekibindeki memurlar şikayetçi formunu doldurttular size ve karakola gidip ifade verdiniz. ardından olay yeri evinize geldi, parmak izlerini aldı, sizin parmak izlerinizi de aldı ve gitti. bu noktada polise sormanız gereken soru şu: "çevredeki güvenlik kameralarının kayıtlarını ben mi alayım, yoksa siz hızlıca alır mısınız?". türkiye'deki büyükşehirlerde deli gibi masabaşı memur eksiği var. kpss'den alınan polislerin hemen hemen hepsi çevik kuvvet oluyor ve sizin işiniz bunlarla değil. eğer sizin mahallenize bakan karakolda masabaşı memur eksiği varsa -ki büyük ihtimalle vardır- kamera kayıtlarını sizin edinmenizi, şüpheli olduğundan emin olduğunuz kişileri belirlemenizi ve bu kayıtları ifadenizi alan memura vermenizi isteyecekler. zaten prosedürün hızlı işlemesi için bu yöntem daha uygun. eğer çevredeki güvenlik kameralarının bazıları kurumsal firmalara aitse, sizin o kamera kayıtlarını izlemeniz mümkün değil. illa ki polisle birlikte gidip o görüntüleri izlemeniz gerek. siz çevrede izleyebileceğiniz ne kadar çok kamera görüntüsü varsa, izleyin, üşenmeyin. ben işten izin alıp 2 günde 72 saatlik güvenlik kamerası kaydı izledim. benim durumum istisnaydı çünkü hırsız(lar)ın girdiği ev 3 gündür boştu. yani hırsızlık anı için gayet geniş bir aralığım vardı. eğer hırsızlık anı ile ilgili 6-12 saat arası bir zaman aralığı belirleyebiliyorsanız, nefis. benim kadar uzun süre harcamazsınız görüntüleri izleyeceğim diye.
buraya kadar yazdıklarımın hepsi 5 günlük tecrübelerimden oluşmakta. bundan sonrası ise hukuk bilgim ve normal bir vatandaşın işinin düşmeyeceği kadar çok sayıda karakola giriş çıkışlarımdan ötürü bildiklerim. gene bilgi ve tecrübe ama doğrudan değil.
görüntülerden şüpheli olarak belirlediğiniz kayıtları ifadenizi alan memura vereceksiniz. o da eşgal belirlemek için ilgili bölüme bildirecek, onlar da size ya bilgisayar ekranından ya da dosya katalogu olarak insanlar gösterecekler. bunun adı "suçluyu teşhis etme" oluyor. bu anda da kendinizden emin olmanız, "aman ali rıza bey, ya suçsuz birinin günahını alırsam" özgüven eksikliğinin içine balıklama atlamamanız gerekiyor. belki de, en sevdiğiniz porno yıldızının görüntüsünü aklınıza getirmeniz işinizi oldukça kolaylaştırabilir (yapmışlığım var).
2 kere suçlu teşhisi için karakola çağrıldım ben, 2'sinde de bana tek bir kişi üzerinde yoğunlaşmamamı, 3 kişiye kadar "şüphelenebileceğimi" söylemişlerdi. sizin işaret ettiğiniz kişileri sorgulayacaklar, suçun işlendiği zaman aralığında şüpheli hakkında bilgi toplayacaklar ve dosya hazırlanıp dava açılacak. bundan sonrası herhangi bir adi suç için adliyede dava açtıysanız ya da davaya katıldıysanız, tecrübeli olduğunuz şeyler olacak. şüpheli belirleme safhası geçtikten sonra avukat tutmak isteyip istemediğinizi de soracaklar. karar sizin.
girdiği evi eşya mezbahası haline getiren bu suçluların peşini bırakmamanızı, "abi, şimdi kim bilir hangi pislik adamdır bu, peşimi bırakmazlar ki bi' daha" diye düşünmemeniz gerek. şu dümdüz mantık işinizi büyük miktarda kolaylaştıracaktır: "benim malım gitti, onun hayatı tehlikede". hayatınızın herhangi bir yerinde peşinizden polis koşturduysa, bu cümlenin ağırlığı altında ezilmek istemeyecek adi suçluların olabileceğini de aklınızda bulunmanızı isterim.
son not: "aynı yere kısa süre içinde 2 kere yıldırım düşmez" safsatası gibi "hırsız girmiş eve kısa süre içinde bir daha hırsız girmez" de koca bir yalandır. artık daha dikkatli olacağınız, uzunluğu sizin psikolojinize bağlı olarak değişebilecek bir süre boyunca diken üstünde olacağınız bir döneme gireceksiniz. daire kapısına yakın duran evdeki ampulü evde yokken açık bırakmak, evde olmayacağınız dönemler için balkona her gün değişecek şekilde tişört, havlu, don, sütyen, gömlek, pantolon asmak, apartmanda oturuyorsanız daire kapınızın dışına karanlıkta kırmızı ışık çıkartan, dairenin olduğu kata çıkan herhangi birinin gayet net bir şekilde görebileceği bir kamera taktırmak gibi önlemler alabilirsiniz.
"korkunun ecele faydası yok, atara atar, gidere gider" saçma mantığına sahip arkadaşınız, eşiniz dostunuz varsa, onlarla daha çok zaman geçirin. sizi rahatlattıklarını görünce hem şaşıracak hem de sevineceksiniz.
2018 yılı azerbaycan'ın 100. kuruluş yıl dönümüydü. şenliklerle kutlandı. bir de özel logo hazırlatmışlar bu kutlamalar için. ibb.co/... 2019 yılında istiklal harbinin başlangıcını kutluyoruz. bu da onun logosu: ibb.co/... bir'in köşesinden az kesip, sekiz köşeli yıldız yerine beş köşeli yıldız koyunca yeni bir şey çıkmıyor ortaya. sonra hırsız deyince kızıyorlar.