1928 istanbul doğumlu ermeni asıllı foto muhabiri.
dobradır, doğaldır. fotoğraf çekmenin yanı sıra birçok kitap da yazmıştır.
fotoğraf çekmenin aslında ne kadar önem gerektiren bir eylem olduğunu da anlamlı bir şekilde dile getirmiş;
"ne adamlar var! bana soruyorlar: 'sen ne marka makineyle fotoğraf çekersin?' diye. fotoğraf makineyle mi çekilir! şimdi en iyi, en gelişmiş daktilo bende olsa en büyük yazar ben mi olurum! roman daktiloyla mı yazılır!"
gözleriyle kalbini göstererek, "arkadaş," dedi, "fotoğraf burayla, burayla çekilir. ben singer dikiş makinesiyle bile fotoğraf çekerim. şunlara bak. alıyorlar leica'yı, canon'u, nikon'u ellerine, yola düşüyorlar. bir köylü mü gördüler. dur! iki şipşak, tamam... koyun sürüsü mü gördüler. dur! iki şipşak, tamam... çadır mı gördüler. dur! iki şipşak, tamam... ben bir çobanın fotoğrafını çekeceksem, onunla oturmalıyım, birlikte yemek yemeliyim, gece çadırında kalmalıyım... onu tanımalıyım. fotoğrafını ancak ondan sonra çekebilirim."
Kendisi ermenidir. Afedersiniz bunlar ermeni diyen birine yaranma cabasi icindedir. Yaranmaya calistigi kisiyi ovme cabasi tarih bilgisini ortaya koymustur ya da yasdanmidir nedir kafa gitmis. 1923 yilinda kurulmus cuhmuriyetin bugune kadar 20-30 cumhurbaskani oldugunu zannetmektedir.
ara kafe'ye gidip kendisini ortadaki masada muhabbet ederken görmekten zevk alırdım... bir kere olsun konuşmadım, sanatıyla da zerre ilgim yok, ama onun yarattığı o ortamda onu görmek nedenini bilmediğim bir mutluluk veriyordu bana. uzun süredir gitmiyorum oraya, bir daha ne zaman giderim onu da bilmiyorum ama o olmadan eskisi gibi olmayacak, ona da eminim...
duayen için tdk "bir meslekte yaşça, kıdemce ileride ve yetenek bakımından üstün niteliğe sahip olan kimse" der. eğer fotoğrafçılıkta "yetenek", ulaşılması güç insanların da fotoğrafını çekebilmekse, kendisi duayendir çünkü pablo picasso'nun, salvador dali'nin, winston churchill'in, alfred hitchcock'un, bertrand russell'ın, john berger'in fotoğraflarını çekebilmiş bir sanatçıdır. sanatçıları siyasi görüşlerinden ayrı tutmak her zaman mümkün olmuyor tabii. gene de orhan gencebay'ı ve hülya koçyiğit'i koyduğum kefeye ara güler'i koyamıyorum ben.
fotoğrafın sanat olmadığını söyleyecek kadar realist, master of leica ünvanı sahibi olacak kadar mükemmel fotoğrafçı. yaptığı şeyin en iyisini yapan insanların yaşadığı gibi yaşamış ve istanbul'un benzersizliğini daha iyisi olamayacak şekilde belgeleyerek tarih boyunca görülebilmesini sağlamıştır. çok güzel bir sözünü de yazmak isterim, "en iyi makinaya sahip olan en güzel fotoğrafı çekseydi, en iyi daktilosu olan en iyi kitabı yazardı".
dünya fotoğraf tarihinin en büyük aktörlerinden birisidir.