sanıyorum tek bir kişi değil, böyle bir ekip var. her bir eleman ağzına geleni söylüyor. sonra öteki çıkıp onu yalanlıyor, sonra başka bi tanesi çıkıp ne öyle, böyle, işin aslı şöyle diyor.
kendisi müslümandır. "her nefis ölümü tadacaktır" ayetinde belirtildiği üzere o da bir gün hakkın rahmetine kavuşacaktır. işte o gün, hizmetlerinden ötürü yüce allah ona hak ettiği karşılığı verecektir diye umut ediyorum. sonuçta bu dünya yalan dünya. diğer taraf sonsuzluk. haliyle benim de dualarım kendisi için hep bu yönde.
"bağımsızlıkçı+Antimezhepçi+Türk milliyetçiliği politikasıyla Haçlıların Anadolu, Ortadoğu ve Balkanlar'daki hesaplarını altüst etmiştir. hayali 'Yeni Türkiye'yi kurmaktır. Başkanlık sistemi devreye girdiğinde de, Yeni Türkiye kurulmuş olacak."
üstteki yazı bugün sabah gazetesinde yayınlanmış bir köşe yazısından derleme. anlayana çok daha fazlasını ifade ettiğine eminim.
büyükçekmecede düzenlenen toplu açılış töreninde, meclisin fesih edilmesi yetkisine karşılık, kemal kılıçdaroğlu'na yönelik olarak "cumhurbaşkanının meclisi fesih etme yekisi yok. Yaptığımız düzenlemede bu varsa ispat et cumhurbaşkanlığından istifa ederim. Aksi takdirde sen istifa et" şeklinde seslenmiştir.
hayır çadırına uğrayan sempatik tatlı ponçik cumhurbaşkanı tanesi ey gılıçdaroglu sen bana diktatör diyon ben hayır çadırını ziyaret ediyorum !! konusmaları da düşer umarım yakında ^^ çadırdakiler sağlam mı acaba
kendisi öyle iyi bir hatiptir ki, belirli medya mensupları haricinde kimsenin karşısına çıkıp canlı yayında karşılıklı bir münakaşaya girmez. 15 yıldır ülkeyi yönetmesine rağmen bir kerecik bile olsun diğer liderlerle aynı programa katılmamış, canlı yayında tartışmamıştır. sor bir neden diye? sor çekinme sor. çünkü sayın cumhurbaşkanımız öyle merhametli bir insandır ki diğer liderleri amiyane tabiri ile madara etmekten imtina eder.
bir tek, prompter olmayınca konsantrasyonu bozuluyor... yoksa muhteşem.
Geleceğin başkani bilal erdogan'in babası. Secim sonrası konuşmasını dinlerken onun başkani olduğu türkiye gözümün önüne geldi. Sonra hemen kendimi uruguayda tarla capalarken hayal ettim. It helps.
sene 1999:
"Bana davet Münci İnci'den geldi. Nail Keçili ile birlikte Recep Tayyip Erdoğan'ın PR ve halkla ilişkiler işini aldıklarını ve Durusu Konakları'ndaki evinde bir sabah kahvaltısında konuğu olacağını ve benim de bu toplantıya katılmamı istediklerini söyledi. Ben evde Münci İnci, Nail Keçili, ben, Tayyip Erdoğan ve onun bir kaç adamının olacağını düşündüm.
İçeri girdim manzara şu: Duvarın önündeki kanepede oturanlar, Fehmi Koru,Emin Şirin, Nazlı Ilıcak, Yalçın Doğan. Arkada ayakta duran Bülent Akarcalı, salonda dolaşanlar: Vakıflar Bankası Genel Müdürü Fehmi Gültekin, Tezcan Yaramancı, Güler Kömürcü, bir de yağ fabrikası olduğu ifade edilen bir hanımefendi vardı ve herkesin el falına bakıyordu.
Ardından Tayyip Erdoğan yanında bir adamıyla birlikte geldi. Onun peşinden ise dönemin ABD İstanbul Konsolos Yardımcısı (Kate Schertz) hanımefendi ile birlikte tuğrul türkeş el ele birlikte içeri girdiler. Aynı otomobille geldiler. Morton Abramowitz 1996'da Erdoğan'ı keşfediyor, 1999'da parlatmaya başlıyor.
Mütercimler, toplantının ardından Münci İnci'nin kendisine "Tayyip Bey bu ülkeye başbakan olacak" dediğini, kendisinin ise "O zaman psikolojisini hiç iyi görmedim. 5-6 ay yurt dışına gönderin dinlensin, mümkünse İngilizce öğrensin" dedim. Münci İnci ise Tayyip Bey'in zaten cezaevi sürecinde üniversitelerden taşınan hocalardan eğitim aldığını ve İngiltere'de bir kolej ayarlandığını söyledi."
erol mütercimler (bkz: hayat bir tesadüf)
Ülkenin yüzde kaçının müslüman olduğu umrumda bile değil, ancak bir cumhurbaşkanının ağzından allah, kitap, peygamberi düşürmemesi, gidip kutlu doğum haftası gecesinde falan kuran ağzıyla, dualar eşliğinde konuşma yapması beni irite ediyor.
tarafsız olacağına dair yemin ettiği cumhurbaşkanı makamına gelmeden önce başkanlığını yaptığı adalet ve kalkınma partisine yeniden 'dönen', üye olan kimse.
siz insani yardım gemisini gönderirken dönemin başbakanına mı sordunuz? söylemindeki eski özne, gizli özne, oradan buradan özne, hep yek özne, dubara öznedeki koltuğa geri dönen politikacı. üstelik başbakan iken sıkça kullanmak zorunda olduğu 'b ve a' harflerinden de kurtulmuş olarak 'partisine dönen' politikacı. başkan.
bugün ak parti grup toplantısında konuşurken dünyanın en komik fıkrasını anlatmış: "Bu ülkeye gerçek manada demokrasiyi de, cumhuriyeti de, refahı da getiren parti AK Parti olmuştur. AK Parti demokrattır. Bunun için milletin tercihlerini en üstte tutmuştur. AK Parti cumhuriyetçidir. Açık söylemek lazım AK Parti devrimci bir partidir"
aynı grup toplantısında ak parti flamasıyla(!) cumhurbaşkanlığı forsunun yan yana geldiğini de belirtmek isterim; böylece parti devleti olduğumuzun resim de verilmiş oldu.