ankara-kırıkkale arasında kalan ve ankara'ya 80 km. mesafede kalan kalecik ilçesine ait bir üzüm türü. kesin kanıt olmamakla birlikte tarih boyunca ağırlıklı olarak şarap üretiminde kullanıldığı tahmin edilmekte.
şarap üretiminde kullanılan siyah üzümden en önemli farkı tane bakımından az olması ve aromasının zengin içerikli olmasıdır. uyum sağladığı bölgede yıllanıp gelişebilmekte ve daha zengin bir hale gelebilmektedir.
18. yy.'da özellikle avrupadaki üzüm bağlarını vuran filoksera/asma biti salgınından etkilenen kalecik karası, 1970'li yıllarda yok olmanın eşiğine gelmiştir. Aynı yıllarda Ankara üniversitesi bağcılık hocası prof. dr. yılmaz fidan'ın kalecik'te hayata geçirdiği pilot proje ile kalecik karası aşılanarak filoksera'ya dirençli hale getiriliyor ve türün kurtulması sağlanıyor.
kalecik karası'nın bir şarap olarak piyasaya sürülmesi ise 1989 yılında kavaklıdere şarapları ile mümkün oluyor. kavaklıdere şarapları'nın yöneticisi mehmet başman'ın dikkatini çeken kalecik karası, Jacques Laffort ve ertan anlı'nın girişimleri ile 1989 yılında üretime sokulup piyasaya sürülüyor.
ilk üretimde sadece 9 bin litre üretilebilen kalecik karası, kısa zamanda yoğun ilgi görerek türkiye'nin en kaliteli ve pahalı şarapları arasında kendisine yer buluyor.
-------- kişisel anı:
üniversitedeyken kalecikli bir abimiz (benim ilk senemde tanışmıştık, o zamanlar kendisinin 5. senesiydi üniversitede ve birlikte mezun olduk) sınavlarda yardım edip okulu bitirmesine destek olduğumuz için bolca hediye etmişti. üniversiteye her geldiğinde arabasının arkasını ev yapımı kalecik karası şaraplarıyla doldurup öyle gelirdi. sırf bu yüzden bazı sınavlara çakırkeyif girmişliğimiz vardır.
kalecik karasından yapılan ev yapımı şaraplar, kavaklıdere'nin ürettiklerine nazaran daha hafiftir. ama tersi de bir o kadar pistir. çarptı mı yamultur insanı.
emsalsizi tarif etmek marifet çölde çağlayanı anlatmak zor ya diyorlar ki bilmeyeni arif et iki karadeniz deruni derya kalecik karası gözlerin var ya
hani mavzer yemiş maral avcıya sencileyin melül mahzun bakar ya dayanamaz böğründe ki acıya benden ne istedin der de döker ya kalecik karası gözlerin var ya
başımı beladan belaya soksa elmana talibim cezası kor ya sende mi cennetten kovuldun yoksa hurinin teni de sen gibi nur ya kalecik karası gözlerin var ya
katmer dudağında esrar tütüyor en fazla keş derler keyfe keder ya gel beni çek diye ısrar ediyor başa gelen çekilirmiş kader ya kalecik karası gözlerin var ya
yine baş kaldırmış kader mahkumu ikizler isyanda bluzun dar ya saçların peşine takar uykumu omzundan beline kalçana furya kalecik karası gözlerin var ya
gidişin içime sağnak yağışlı ve hasret günbegün besbeter kor ya dönüşün içime sevinç doğuşlu ve arzum başbaşa bir dörtduvar ya kalecik karası gözlerin var ya
aşkı şifa sundu gönlü haraba azı vezir çoğu rezil eder ya kim müptela olmaz böyle şaraba hangi üzümdenmiş der de güler ya kalecik karası gözlerin var ya
gönlüm göç eyledi bakış yönüne konuk olan izzet ikram umar ya sevgi servetimi sürdüm önüne ütüldün diyorsan aşk da kumar ya kalecik karası gözlerin var ya…