1. bir hatun kişisinin önerisiyle izlediğim ve başta olmak üzere bibi andersson'a ve liv ullmann'ana da gösterdikleri üstün performans sonrasında hayran kaldığım harika film.

    siyah-beyaz bir filmde kadın karakterlerinin güzelliklerini çok net anlamam ama bu filmde yönetmen o kadar güzel yansıtmış ki, keşke şu hatunlar hiç yaşlanmasaymış dedim.

    film bundan tam 50 yıl önce çekilmiş ve dünya sinemasında hala adından söz ettirebiliyor.

    karşılaştırma gibi olmasın zira ustaya saygısızlık yapmak istemem ama türk sinemasında şöyle bir film asla çıkmayacak.
    #4948 thedirector | 8 yıl önce
    0film 
  2. 'in bir şiiri.

    *****

    ben görmedim böyle yüz
    istanbul lehçesiyle çizilmiş
    sesiyle kendisi gitse de hâlâ
    güpegündüz
    o zehirli müren balığı
    #16491 kesret | 8 yıl önce
    0şiir 
  3. 'in 'ına esin kaynağı olmuş filmi.

    filmi izledikten sonra aslında bergman'ın bir çok film ve yönetmene ilham vermiş olduğunu, filmin sinema sanatı açısından son derece önemli ve değerli bir eser olduğunu görürsünüz. bergman'ın 1966 yılında ortaya koyduğu zamanının ötesindeki bu son derece etkileyici film bergman'ın dehasını gözler önüne seren gerçek bir sinema şaheseridir.
    #73065 petra von kant | 7 yıl önce
    0film 
  4. carl gustav jung’ın analitik psikoloji öğretisindeki kollektif bilinçaltı arketiplerinden biri. en çok söz ettiği arketiplerden de biri aynı zamanda.

    persona, antik yunan’da tiyatro oyuncularının taktıkları maskenin adı olmakta birlikte analitik psikolojide bireyin, toplumun ve geleneklerin beklentilerine yanıt olarak taktığı mecazi maskedir. yani toplumsal rol kavramının karşılığıdır. başkalarına gösterilen yüzü, kişinin özellikle seçilmiş taraflarını açığa vururken diğer bir kısmını saklamasını, yapay bir kişiliği ifade eder.

    değinilecek konuyla alakası bulunduğundan bahsedilmesi gereken “gölge” de jung psikolojisindeki bir başka arketip. gölge, kişinin hoşlanmadığı, bireysel bilinçaltında bastırdığı karanlık yönünü temsil eder. jung, uyumlu kişilerin bu yanlarıyla yüzleşerek iyi ve kötüyü kendi içlerinde bütünleştirdiklerini, uyum sağlayamayanlarınsa bir çeşit savunma mekanizması olarak bu karanlık yönlerini başkalarında gördüklerini savunur.

    persona masallarda, mitlerde ve efsanelerde karşımıza çokça çıkmaktadır. sümer mitolojisindeki gökyüzünün, bereketin ve çoğalmanın tanrıçası inanna’nın yeraltı dünyasına inişinin hikayesi bu konuya örnek gösterilebilir. inanna yeraltı tanrıçası olan ve kendisinden pek de hoşlanmayan kız kardeşi ereşkigal’i ziyaret için yeraltı dünyasının kapısının bulunduğu dağa doğru yola çıkar. kapıya vardığında kapı bekçisi neti, ereşkigal’in de izniyle onu içeriye alır. ancak tüm ölümlüler gibi tanrıça inanna da çırılçıplak soyunacak ve yeraltının yedi kapısının her birinde mücevherlerinden ve kostümlerinden teker teker vazgeçecektir. böylece inanna çıplak halde ereşkigal’in olduğu yere varır fakat oracıkta kız kardeşi tarafından bir cesede dönüştülür. birkaç gün orada kalmasının sonunda bilge su tanrısı enki yardımına yetişir, inanna dirilip yeraltı dünyasını terkedebilecektir ama bunun için kendisinin yerine birini bu ölüler krallığına getirmek zorundadır. uygun kurbanı bulmak için çıktığı yolculukta yeraltı dünyasına inmeden önce arkasında bıraktığı kocasının onun yokluğundan istifade edercesine keyif içinde olduğunu görür öfkelenir ve kurbanı o olur, ölüler krallığına götürülür.

    inanna yeraltı dünyasının yedi kapısından geçerken sadece değer verdiği şeylerden değil, tanrıça olmasını sağlayan her şeyden vazgeçmek zorundadır. burada söz konusu olan personadır. onunla kendimizi tanımladığımız, statümüz olan ama asıl bizi yansıtmayan dışsal roldür. inanna çırılçıplak, savunmasız kalmıştır ve yüzleşmesi gereken kendi gölge yanını ondan nefret eden kız kardeşi olarak deneyimlemektedir. ancak ona destek olanlar, yardımına koşanlar sayesinde tekrar hayata uyanır. eski kendisinden vazgeçmesiyle, gölge yanıyla yüzleşmesiyle yenilenir, iyileşir. ancak kendisi için değerli olan bir şeyi kurban etmek zorundadır.
    #135628 charmander | 6 yıl önce
    0psikoloji terimi 
  5. 1966 yapımı (bkz: ) filmi, muhteşem bir eser. sinema sanatının en değerlilerinden. nesiller sonrasında bile incelenecek, diyalogları tartışılacak ve sahneleri konuşulacak zaman ötesi film. fyodor dostoyevski edebi eserlerde neyse bergman da sinemada o. insanın en çıplak, maskesiz halini sorgulatarak, kendi ile yüzleşmesini sağlayan sahnelerle dolu bir film. siyah beyazlığın duruluğunda, iki kadın aktristin güzelliği, yakın plan çekimleri muhteşem ötesi. maskeler ve insanlar, ahhh o maskelerimiz.
    -- spoiler --

    katatoniye götüren travmalar ve gerçeğin acı yüzünden kaçıp, kendi içine kapanmalar, katatoni hali ama asla bir mutizm değil. zihinden geçenlerin aktarıldığı bir film. hani zihin okuyucular olsa elisabet vogler'in zihnini ancak bu kadar güzel okuyabilirlerdi. maskeleri karıştırdığımızda yalnızca gerçeklik algımızı değil kontrolümüzü de kaybederiz.

    -- spoiler --

    #241266 babavura | 4 yıl önce
    0film