Korku/gerilim turunde cektigi kisa filmlerle adindan soz ettiren ve gectigimiz senelerde ilk uzun metraj filmiyle sinemaya giris yapan can evrenol'un onumuzdeki aylarda vizyona girecek olan yeni filmi.
türk yönetmenler arasında genç yaşında kendine has bir yer edinmiş olan (bkz: can evrenol)'un şu ana kadar görücüye çıkmış son filmi. 2017 yapımı olmasına rağmen, ülkemizde ne vizyonda uzun süre kalabildi ne de birazcık da olsa popüler olabildi. bu yüzden, kendisinin de açıkladığı gibi, basılı olarak satışa çıkmış halini bulmak çok zor. kendisi bile "torrent'ten indirin, izleyin abi" diyor.
filmi bir şekilde edinip izlemek için birkaç nokta hakkında bilgi sahibi olmanız ya da bu noktaların ilgi alanlarınızla -az ya da çok- kesişiyor olması gerekiyor. aşağıda sayacaklarım sizi ilgilendirmiyorsa, filmi izlerken nefret edip "böyle film mi yapılır yaae?" diye düşünme ihtimaliniz azımsanmayacak kadar çok olacaktır.
- can evrenol'un her filminde attığı imza olan gore kültürü ve bu kültürün bütün ayrıntıları housewife'ta da var. yani "çok kanlı, şekilci, metaforlu. ne anlatmak istediğine dair hiçbir şey anlamadım" diyebilirsiniz.
- film istanbul'da geçmesine rağmen, oyuncuların hepsi ingilizce konuşuyor. türkçe konuşan bir seyyar satıcı bile yok. filmle ilgili yıkıcı eleştirilerin en büyüğü de bu aslında. başrolü üstlenen danimarkalı david sakurai ve fransız clementine poidatz'ın ingilizceleri de kulağınıza biraz eğreti gelebilir.
- evrenol'un bütün filmlerinde simgesel anlatım olur. illa ki, housewife'ta da, bir şekilde satanizme, tinselliğe, gözle görülmeyen ve hissiyatı bambaşka olan varlıklara dair çokça ayrıntı göreceksiniz. kafanızın karışmasını normal seviyelerde, izlediğinizi anlık olarak anlayamamanızı da beklenilir düzeyde tutamazsanız, filmden nefret edersiniz.
baskın'ın uzun metraj halinin de yazarlarından olan cem özüduru ile birlikte senaryosunu yazdıkları housewife, can evrenol'un en iyi filmlerinden biri değil. özellikle sakurai ve poidatz'ın oyunculukları yer yer inandırıcılıktan o kadar uzaklaşıyor ki, filmin içine girdiğiniz gibi çıkabiliyorsunuz. türk oyuncuların ingilizcesinin de aksansız ve fazlasıyla yalın olması bu gerçekçiliği kötü yönde etkiliyor bence. zaten evrenol'un diğer işlerini izlediyseniz anlayacağınız gibi, kendisi kurguya ve senaryo derinliğine başrollerden daha fazla önem veriyor. kısa filmlerinin de hepsini izlediğim için kurgu tarafının oyunculuklardan daha başarılı olduğunu görebiliyorum. housewife'a da bu açıdan yaklaşırsanız, beklentilerinizi karşılayacaktır.
film iki küçük kız kardeşin anneleri hakkında fısıldaşmalarıyla açılıyor. holly ve hazel'ın, annelerinin "ziyaretçileri"nden korktuklarını, annelerinin zaten korkunç bir büyüklükte olan evde sessiz bir şekilde terör estirdiğini hissediyorsunuz. bundan sonra filmin özellikle ilk 15 dakikalık bölümü müthiş bir akıcılıkta ilerliyor. sonrasında da holly'nin genç bir kadın olarak hayatını gözlemlemeye başlıyorsunuz. filmin yer yer geri dönüşlerle ilerlemesi, önce komple bir geri dönüş sekansından sonra tamamen şimdiye bakmasına göre daha verimli olabilirmiş. holly'nin geçmişte yaşadıklarına dair merakınız, filmin ilk birkaç dakikalık kısmında gördüklerinizle sınırlı kalmak zorunda olduğu için şimdiyi pek önemsememeye başlıyorsunuz. neredeyse tamamı şimdide geçtiğinden dolayı, merakınız körelebiliyor, "buraları geç de, geçmişte ne oldu, onu anlat bana" diye sitem edebiliyorsunuz evrenol'a. filmin tutarlı bir ilerleyişi olmamasını eleştirebilirsiniz.
körkütük (bkz: hellraiser) hayranı olan evrenol'un, filmlerinin climax denilen tepe noktaya çıkan sahnelerinde her zaman kısa boylu insanlara*, oldukça karanlık ortamlarda yer alan ve parıl parıl parlayan kırmızı renge, çıplaklığa, dehşetengiz müziklere yer verdiğini akılda tutmanız işinize yarayabilir. şurada da anlattığı gibi, kendisi zaten bu ayrıntıları kendi imzasını yaratabilmek ve filmlerinde derinlik oluşturabilmek için yarattığını söylüyor. bence türk korku sinemasında hasan karacadağ ne kadar olmuşu kullanan, zaten var olanı seyirciye yutturmaya çalışan bir yönetmense, can evrenol da o kadar kendine has, bir yerlerden çalıp çırpmaktansa tümüyle kendisinin yarattığı ayrıntılarla bezeli filmler yapmaya çalışan bir yönetmen. housewife'taki renk kullanımı (filmin tamamı buz gibi bir hava olduğunu izleyiciye belli eden beyaz-gri-açık siyah bir gökyüzü altında, iç tasarımlarında kahverenginin ağırlıklı olarak kullanıldığı dev gibi mekanlarda, "kadife yumuşaklığı" hissini veren bolca koyu kırmızı renk içinde geçiyor) filmle ilgili en sevdiğim ayrıntı oldu. kurgunun tümüyle ruhani detaylara dayanması da, zaten can evrenol'un sıkı bir takipçisi olmamı sağlamıştı. housewife da tam bir can evrenol filmi.
housewife'ı izlemeden önce onur ünlü'nün can evrenol'la yaptığı şu söyleşiye göz atmanız iyi olur (24. dakikadan sonrası). hem housewife'la ilgili güzel detaylardan bahsediyorlar hem evrenol'un netflix macerasını tartışıyorlar hem de ünlü'nün evrenol'la olan benzerlikleri üzerinden konuşuyorlar. housewife'ın neden tam bir evrenol filmi olduğuna dair çıkarımlar yapıp filmi izleyip izlememe noktasında nihai kararınızı vermenizde yardımcı olabilir.