Gelecekte önemini yitirecek eğitim basamaklarından biri.
Dünyada bilgi birikimi arttıkça öğrenilecek bilgi miktarı da artıyor.
Bir insanın tüm insanlık bilgi birikimine sahip olması mümkün değil, bu durum kabullenildiği için çeşitli uzmanlık alanları oluşturulmuş.
Bilgi birikimi arttıkça uzmanlıkların da alt uzmanlık dalları gelişiyor.
E peki ne olacak? Yüksek Lisans üzerine bir de doktora mı yapılacak? Nereye kadar eğitim alınacak?
Ayrıca eğitim alan kişilerin ekonomiye katkı yapacağı süre de azalıyor böyle olunca. Adam tam aydınlanmış, ama bir bakmışsın emeklilik hakkı kazanmış.
Geleceğin eğitim sistemi ile öngörüler var. Bunlardan biri de İnternetin sağladığı çevrim içi eğitim imkanları.
Gençlere temel bilgi verdikten sonra bir meslek eğitimi, ardından iki sene çalış altı ay eğitim al gibi eğitimin meslek hayatına yedirildiği bir sistem ön görülüyor. Hangi bilgiye ihtiyaç duyulacak ise onun eğilimi alınacak.
Muhtemelen yüksek lisans ve doktora gibi kavramlar da gelişen teknoloji ile dönüşüm geçirecek ve günümüzdeki halinden daha farklı bir süreç ile sağlanacak ya da yerini henüz bilmediğimiz başka kavramlara bırakacak.
yüksek lisans olsun doktora olsun yanlış anlaşılmış kavramlar. üniversiteler yüksek liseye dönüştüğünden bu yana, sonuna kadar gitmek adına her mezun kendini bu sistemin içinde buluyor. eğitim hayatının büyük kısmında öğrenci alıcıdır. hocalarından bilgi alır. lisans üstü noktasında gelindiğinde pozisyon değişir. burada yapılacak olan mevcut bilginin üstüne bir şeyler eklemek ve bunu sunmaktır. yüksek lisans eğitimi bu nedenle ders odaklı olmaz. araştırma odaklıdır. yüksek lisansta hazırlanan sunumlar, seminerler, bunlar birer tez provasıdır. doğru araştırma yöntemleriyle elde ettiğiniz bilgiyi belirli bir format içinde sunma alıştırmalarıdır. ne yazık ki ülkemizde sistem yeni bir bilgi istemiyor. hatta hocalar öğrencileri hiç çalışılmamış alanlara değil, daha önce çalışılmış ve suyu çıkmış alanlara yönlendiriyor. kimse risk almak istemiyor. sonuçta ortaya çıkan da daha önce yazılmış onlarca tezden harmanlanarak kotarılmış, içerik olarak katkısı sıfıra yakınsayan metinler. lisans üstü programları uzmanlaşma programlarıdır. bu nedenle dört yıllık lisans eğitiminden çıkıp hayatın içine hiç girmeden, lisans eğitimini pratikte uygulamaya döküp bu konuda tecrübe edinilmeden yapılacak bir şey de olmamalıdır. ben yüksek lisans tezimi mezuniyetten 12 yıl sonra tamamladım. iş hayatındaki on yıllık birikim neticesi ulaştığım bilgiyi aktardım. üstünden yirmi yıl geçmiş olduğu halde halen uluslararası kongrelerde atıf alan bir tez oldu. şimdi doktora aşamasındayım. uzun soluklu bir çalışma oluyor. ama bittiğinde alanımda büyük bir boşluğu dolduracak. bu işe kalkışırken hedef ve amaç doğru belirlenmeli. cv'ye eklenecek içi boş bir satır için o kadar zaman kaybına değmez. arkanızda gerçekten bir şey bırakabilmeyi hedefliyorsanız girin bu işe.
2 hafta öncesine kadar yapmaya kararlı olduğum, 1 hafta önce ise vazgeçtiğim eğitim basamağı. biraz kişisel bir yoruma benzedi tanımdan ziyade, ama moralimi bozduğu için bu süreç, normal bir tanım yapacak kelimeleri düşünemedim şu an.
bilindiği üzere (yani en azından bazı kişiler tarafından bilindiği üzere) bir gök bilimciyim ben. "ülkemizde astronomi" konulu bir konuşma yapmama gerek yok, durumu herkes biliyor. zaten bence artık bu işsizlik konusunu konuşurken yakınacağımız konu, sadece astronomi bölümüyle de sınırlı değil. çok popüler (yani birilerine göre para kazandıran) meslekler bile ilgili bölümlerden yüzlerce mezun veriyor her yıl. sonrasında işsiz ordusuna katılıyor bu insanların çoğu. özetle, iş bulamama sorunu astronomi ve temel fen bilimleri bölümlerini çoktan aştı ve diğer bölümlere de sıçradı. onu geçtim.
yüksek lisans fikrini kafamda ilk kez oluşturduğum sıralarda, üzerinde çalışma yapmak istediğim alan yüksek enerji astrofiziğiydi. henüz mezun olmamıştım o dönem. sonra peş peşe bazı moral bozucu şeyler oldu. önce bölümün ikinci öğretimi "yetersiz talep" nedeniyle kapatıldı. sonra bahsettiğim alanda çalışan tek hocamız gözlemevi müdürlüğü göreviyle başka şehre gitti. 2 yıl kalacağı söylenmişti, ama yeni kurulan uzay ajansı kadrosunda da görev alınca o ihtimal biraz daha düştü.
ne yapayım dedim, başka alan belirleyeyim kendime o zaman. her zaman bölümümle alakalı olarak en çok merak ettiğim ve üzerinde çalışmak istediğim konulardan diğer ikisi karanlık madde ve karanlık enerji konularıydı. birkaç hocama danıştım. ne yazık ki bizim okulda bu tür konular üzerinde pek çalışılmadığını söylediler. "ne var, sen çalışırdın işte ilk kez" denebilir tabi, ama yüksek lisans öyle bir süreç değil. eğer danışmanınız olacak hoca bir konuya hakim değilse ve onun alanı farklıysa, süreçte size pek yardımı olmaz. tek başınıza kalakalırsınız. üstelik bahsettiğim konularda veri bakımından yurt dışına bağımlılık söz konusu. yani oradan birilerini bulup konu hakkında bilgi ve görüş almak, verileri istemek, veriler size ulaştırılacak olsa bile zamanında ulaştırılamaması nedeniyle tezinizi yazamamak gibi durum ve riskler söz konusu. kimse de doğal olarak bu aşamada o riskleri almaz.
üzerinde çalışmak istediğim konuları ve birlikte çalışmak istediğim hocaları eleye eleye, en son sadece 2 hocamız kaldı bu konular hakkında görüşünü aldığım. sağ olsunlar, lisans boyunca olduğu gibi güler yüzlü ve yardımseverdi ikisi de. onlara hiçbir sözüm yok. ancak tabi ellerindeki konular ve uzmanı olduğu alanlar, benim kesinlikle pek ilgimi çekmiyor. eğer böyle bir sürece gireceksem, o kadar büyük stresi göze alacaksam ve harıl harıl çalışacaksam, hem literatüre yeni bir şeyler kazandırmak hem de bunu yaparken yaptığım şeyden keyif almak isterim tabi ki. zaten var olan çalışmaları bir araya toplamanın bir anlamı olmayacağı gibi, keyif almayacağım bir alan üzerinde çalışmanın da işkence olup çıkacağı aşikar. tabi bunca sıkıntı sonrası örgün öğretim bölümünün de "talep azlığı" nedeniyle kapanması ihtimali de insanı kara kara düşündürüyor. sonuçta yüksek lisans yapma amacım, akademisyen olmak. bunu rahat iştir, sırtımı yaslarım düşüncesiyle değil, bu bilim dalını gerçekten sevdiğim için yapmak istiyordum. iyot gibi açıkta kalma riski ortaya çıkınca keyif biraz daha kaçıyor tabi.
özetle, kara kara düşünme sürecim, yüksek lisanstan vazgeçmemle sonuçlandı. şimdi farklı bir alana yönelmeyi ve eğer olursa yüksek lisansı orada yapmayı düşünüyorum. tabi epeyce çalışmam gerekecek bunun için. may the force be with me!
avrupa ya da başka ülkelerde süreç nasıl işliyor bilemiyorum ama bizim sistemde bilimsellik adına yapacağım diye girişildiğinde insanda heves bırakmayan durum.
devletinde de özelinde de yarım bırakmış biri olarak söylüyorum ki her yönüyle zaman kaybına yol açıyor. iş hayatına atılıp yapmaya çalışmak ise tam anlamıyla insanın bütün enerjisini alıyor. bu söylediklerim tamamen bilimsellik adına çalışma yapmak isteyenlerle ilgili. yoksa orada burada başkaları için tez yazmayı meslek haline getiren insanlar var. ya da şöyle tez yapıp akademisyen olanlar var: seyler.eksisozluk.com/...
bir de zamanında şöyle bir haber çıkmıştı da az biraz gündem oluşturmuştu: www.cnnturk.com/...
bizim akademik alem bu konularda ciddi manada sorunlu. intihal konusunda duyarlılığımız buna rağmen yok. alıntı kuralları ayrıntılı biçimde düzenlenmiş olmasına rağmen durum böyle. hatta hukuk camiasında olanlar kemal gözler hocayı iyi tanır. bu konularda çok hassas ve hakkını da arayan biri. sırf bu konuyla ilgili kitap yazdı. kitabı herkesin okuması için de internetten indirilebilir hale getirmişti. mail olarak isteyene de atıyordu, şimdi durum ne bilmiyorum: www.anayasa.gen.tr/...
yukarıdaki sorunları yazdıktan sonra gelelim hoca meselesine. çalışacağın hoca önemli değil, çalışacağın hoca yüksek lisans için her şey. öyle hocayla çalışırsın ki hans kelsen olsan tası tarağı toplayıp okuldan kaçarsın. öyle hocaya da denk gelirsin ki, tezini yaptığın konuda artık cevap veremeyeceğin soru kalmaz. bu hocalar da genelde sert olurlar. hatayı kabul etmezler. günlerce uğraştığın kaynağın birden anlamsız hale gelmesi veya sayfalarca yazdığın konunun son dakika beğenilmemesi çok acıklı oluyor.
sonuç olarak, kafasında oturttuğu konuları hoca dengesiyle de harmanlayıp yapanların çok daha rahat edeceği eylem.
Master veya yüksek lisans iş hayatında öne geçmek isteyenlerin ve akademik hayatta ilerlemek isteyenlerin almak istedikleri eğitim olarak öne çıkmakta. Yüksek lisansa başvurma şartları ve nasıl başvuru yapılacağı; youtu.be/...
hocalar daha ciddidir, ders materyali daha fazladır, beklentiler daha yüksektir, derse katılımı sürekli olmayanın gözünün yaşına kolay kolay bakılmaz. lisans döneminde çok fazla ders almamış bünyelerde, ders yükünden dolayı "n'oluyoruz hımmınısikiyim" gibisinden bir tepki uyandırabilir.
Ülkemizdeki eskiden askerden kaçmaya yarayan nezih özel vakıf üniversitelerindekileri saymazsak, üniversitede okuduğu bölümü, aldığı dersi konuyu sevip iyi not alan insanların ben bu konuda daha derinlemesine bir çalışma yapayım bu konuda uzman olayım (ki ingilizcesine Master denir) düşüncesiyle yaptıkları, yükseköğrenimin üniversite/yüksekokul'dan sonraki 2. basamağıdır. Tabi herkes konuya ilgili ve bu konuda önceden bilgili olunca sizden beklentiler de büyüktür. Koca, koca tezler yazmanız veya üretsen para bile kazanabileceğin projeler yapmanız beklenir. Bunu sadece yapmanız teslim etmeniz değil, belli bir standartta yapmanız istenir. Yani kısacası, öylesine kurumlarda öylesine yapılmayan yüksek lisans insanı zorlar ancak onu gerçekten o konuda uzman yapacak şeyler öğretir. Birlikte çalıştığınız insanlar ufkunuzu ve bilgi dağarcığınızı aşar. Çoğu doktora programı için o alanda yüksek lisans yapmış olmak zorunludur.
Akademiden çok piyasaya yönelik olanını da MBA ya da executive MBA olarak görebiliriz. Burada da genelde bulundukları şirketlerde (ki bu şirketler de baya baya şirkettir) 5-8 senedir çalışan parlak gelecek vaat eden personeli şirket yerine göre TRY 40,000, yerine göre ise $80,000 yıllık ücretini ödeyerek bu programlara gönderir. Burada bir dizi yönetim, pazarlama, strateji gibi dersler olsa da, kişisel olarak gördüğüm bu kurumların en büyük artısı networktür. Burada geleceğin parlak CEO'ları CFO'ları birbirleriyle tanışır ve bu bağlantıları iş hayatlarında uzun yıllar kullanırlar. O yüzden de genelde o ödenen paraların geri dönüşü hep olur.
gerçekten hayali olanları bile eğitimden soğutacak akademisyenlere sahip olduğumuz ve idealizm için yanlış ülkede yaşadığımızdan ülkemizde yapılmasını tavsiye etmiyorum. benim torpilim var diyorsanız hiç durmayın tabii ki. bilginin güç olduğunu düşünüyorsanız lisans sonrası bir iş bulup yüksek lisans yapılırsa kişi çok daha güvende olabilir. yıllar geçiyor, yaş alınıyor bir bakıyorsun elinde hiç. böyle üzücü bir durumda kalmasın kimse.
lisans derecesinde alınan genel eğitim sonrası, belirli bir alanda uzmanlaşma derecesidir. bir sonraki aşama ise doktoradır. tezli veya tezsiz olabilir.