dobralık ile şapşallık arasındaki farkı öğreneceği günü iple çektiğim eski bir yazar. yarın bir başka hesapla aramızda olmasının da önünde bir engel yok.
sataşma, taciz, hakaret, tehdit... şimdi bir de üzerine başkasının hesabından özel kalması gereken bilgilerin ifşası eklendi. nick vermemiş ama tebrik ediyorum. türkiye'yi 20 yıldır yöneten uzun boylu adam diye tarif et ama isim verme. hepimiz aptalız.
buradan kendisine "dürüst olmayan" moderasyonun bilinen ve hayli büyük aynı zamanda da "karadenizli" bir üyesi olarak bir tavsiyede bulunmak istiyorum. kimseye saygın olmasa bile bir şeyler paylaştığın, yaşadığın insana/insanlara birazcık saygın olsun... yaşananları ulu orta yazmayacak kadar en azından.
Bugün yasaklanan sözlük yazarı. Bugün bu cezayı hak eden biri varsa o da kesinlikle sandalye idi. Kaiser’in de dediği gibi kendisini az yazınca daha çok seviyorum.
İnsanlara kin kusar hakaret eder ama “insan sevmiyorum. Kadınlar benden hoşlanmıyor” der. Kadınlar senden nasıl hoşlansın olm? Mansplaining desen sende, gaslighting desen sende, zaten “anam hariç” kıvamında ağır cinsiyetçisin.
Dobralığın arkasına sığınıp kabalık yapıp hakaret ediyorsun. Cidden anlamaya çalıştım seni. Fakat sadece “kadın” başlığına yazdıklarını okuyan biri bile bu nefretin “insan sevmiyorum yha” düşüncesiyle sınırlı olmadığını anlar.
@unidentified suser, @rekoba ve @lake of the hell ile birlikte kendisiyle yüz yüze zirve yaptığım yazar.
herkes kendince çeşitli kereler doğru bildiği yanlışların zararının ona dokunacağını kendisine aktardı. bitti, gitti adam sözlükte değil artık sonuç olarak.
bu onu kötü biri de yapabilir, ben bununla ilgilenmiyorum. lâkin, zaten adam buradaki kabahatlari sebebiyle asılmış, cezasını bulmuş.
cesedi çıkarıp yeniden asmanın alemi ne, orasını anlamadım. "yok" olan birinin cevaplayacağı bir şey de yoksa kin kusmanın sebeb nedir ki. enteresan milletiz vesselam.
eskiden bazı ayılar kar topu oynarken arasına taş sıkıştırıp fırlatırdı diğerlerine. attığı görünüşte kar, gerçekte taş. şimdi onlar fikirlerini aynı şekilde karın arasına gizleyip atıyor diğerlerinin üzerine. saklı oynamayı seviyorlar. neyse o değiller, ne olmak isterlerse o olma yolunda kıvranıyorlar yancılarını alarak. bu adamsa taş atıyordu direkt. benim fikrim bu, alın kafanızı yarıyorum demek için yazıyordu. ama üzerine "kar" fırlatılmaya devam edildi. illa ofansif olunacaksa taşa taşla gideceksin robert, kara karla. haklı ya da değil demiyorum. ama kartopu oynayanların arasına direkt taşla dalarsan seni saf dışı bırakırlar.
diğer taraftan sanırım profil fotoğrafını eleştirmiş, kendisi de kullanıyordu. öz eleştiri de burada devreye giriyor zaten. haklı olduğunu düşünüyorsan kendini haksız duruma düşürecek eylemlerde bulunman ne kadar doğru? zaman zaman seni çok iyi anlıyorum, neden bu kadar hırçın davrandığını. ama baksana dostum, maskeler böyle düşmüyor.
İlk 1 veya 2 haftalık engelininin cezası bittikten sonra Alay edercesine, "seni nasıl engellettim bak sözlükten" gibi tam hatırlamıyorum lafı fakat buna yakın bir cümleyle tahrik edilmişti.
Engeli kalktıktan sonra da aynı kişiye bu sözleri yazmıştı.
Dil evet tehditkârdır fakat olayın arka perdesini bilmeden konuşmayın son olarak madem herkes günahsız bu sözlükte taşı en masum olanınız atsın.
ne yaptığını bilmiyorum ama bunun toylukla falan alakalı olduğunu düşünmüyorum. nerden başladıysa o çizgide devam ediyor yıllardır. kimseyi engellemeden okumaya özen gösteriyorum ama bu arkadaş midemi ekşitiyordu benim. xd
kafası denişik çalışan yazar, nası bi kafaysa artık..
ezber bozen girdilerini seviyorum ben. hani böyle bazı şeyler vardır, kanıksamışsınızdır sürekli maruz kalmaktan ama böyle bi kulağınızı/gözünüzü tırmalar yine de... tırmalar ama çok da dillendirmezsiniz kanıksamışlık yüzünden. toplum tarafından kabul görmüştür çünkü o şey. soora işte bu robert çıkar bi girdi yazar, "ne o lan öyle, nebçim şey bu" der. "aha" dersin, "hakaten yau, nebçim bi şey bu, hay yaşa sen hemi" dersin. işte öle yazar.
Youtube'da bir video altında yorumuna denk geldiğim, yorumuyla yüzümü güldüren, artık bir sevgiliye ihtiyacı kalmayan, instagram dm kutusu mesajlarla dolup taşan taze Playboy arkadaşımız. Berbat bir gün geçirdikten sonra beni güldürdüğü için kendisine burdan teşekkür eder, yeni hayatında başarılar dilerim.
Bugünkü carbon olayıyla. Fikret orman'ın bütün kirli çamaşırlarını ortaya döken Atilla türker gibi çok önemli gazetecilik hizmeti yapmış sözlük yazarımızdır.
Ölüyü diriltmek gibi olmasın ama kendi evvel zamanlarımı gördüğüm, çok bir diyaloğum olmasa bile sevdiğim, dürüst ama fevri tavrından ötürü gördüğü muameleyi görünce kendisine kızmak istediğim ama insan ilişkilerindeki tecrübesizliğinden dolayı da bir şey diyemediğim, günün sonunda ise hep mutlu olmasını dilediğim güzel bir insan.
Belli ki buraları okuyorsun; benden sana birkaç abi tavsiyesi:
- Profil fotoğrafları, yapay tavırları, üslupları, yaşlarından bağımsız olmakla beraber cin olmadan adam çarpmaya çalışmaları ve kimsenin bunların farkında olmadığını düşünmeleri, vesaire, gibi durumlardan ötürü kızıp, sinirlenip, kendi doğrularınla örtüştürmeye çalışarak itiraz etmeye çalışma; şayet edersen tam da onların istediklerini vermiş olursun. Yani dikkat çekmiş olmalarına bir çivi de sen çakmış olursun. Bırak kendi küçük, ucuz dünyalarında oynamaya devam etsinler.
- Her insan ilgi, sevgi dolu bir ortamda büyümemiş olabilir ve çok da doğaldır. Lakin burada da kimin / kimlerin dürüst olduğunu hissedebilecek duruma gelmelisin. Çok roman oku, çok. İnan cemil meriç' in de dediği gibi "sokakta tanıyacağın insanlardan" çok daha fazla şey katacaklardır sana. Çok daha farklı dünyaları tanıyacak, çok daha farklı empati meziyetlerine sahip olacaksındır. Haliyle kimin birtakım duygulara samimi bir şekilde aç olduğunu, kimin "snn be slk" modunda takıldığına dair birçok anekdot elde edeceksindir.
- Sokakta, sözlükte, facebook'ta, uzayda, kamyonda, uçakta, vesaire, nerede olursa olsun istediklerini verme bu tiplere. Bırak kendilerini nimetten saymaya devam etsinler. Bizler biliyoruz, anlıyoruz zaten ne zurna olduklarını.
- Unutma ki çokça şikayet ettiğimiz bu tavırların birçoğu, yine şikayet eden erkeklerin tavırlarından ötürü şekillenmiştir. Ateşe bir tane daha odun atan taraftan olma; emin ol senin gibi düşünen (doğu/yanlış), seninle aynı hayalleri kuran birileri var ve umarım buluşursunuz.
- Son olarak; birtakım toplumsal nezaket kurallarına uymak gereksiz kibarlık değil; insan olmanın, bir arada yaşama kültürünün en önemli unsurudur. Biraz daha dikkat et yeter.
Öperim güzel kalbinden, unutma; "vazgeçen olmayacak bizde !"
Sevgiyle kal.
Not : Bu girdi kulzos, ekşi, whatsapp, zomato, whosalerestaurant, gastronomi derneği, lgbt, akp gençlik kolları, cehape zihniyeti, üsküdar fenerbahçeliler derneği, trabzon'lu bıçkın hamsiler grubu gibi hiçbir güruha özel yazılmamıştır. Kimse üzerine alınmasın; alınacak olan varsa da aynaya baksın, muhakkak kendisinden bir şey görecektir.
Uzun zamandır yoktum son olayları da tam bilmiyorum. çok az şeyi okuyabildim ancak zamanında "yafu"cu ilgi manyağı bir trollü tek başına tokat manyağı yapmıştı. Bu tür olaylara tahammülü yok sanırım. Yine bazı "piremses"leri rahatsız etmiş. Bu sefer fazla ileriye gitmiş sanırım. İyi bilirdik.
sözlükte kendisinin kafasına en fazla vurmuş insan olarak; hiçbir üslubun tek başına kendisini haklı çıkartamayacağını şu yaşına kadar anlayamamış, üslubu "siktir git" sınıfına inse bile, anlatmak istediğinden uzaklaşmaması gerektiğini de keşfedememiş yazar. burada beni abi yerine koyup kendisine söylediklerimi dinlediğini bildiğim için buraya bir şeyler yazacağım.
kendisini benim mini halim olarak görüyorum. ilk ağzına sıçtığımda, bar tuvaletine sokup ağzını burnunu kıracağımı da yazmıştım, "ne bekliyorsun, hadi" diyerek "o işler o kadar kolay değil aslan" mesajı vermişti. her zaman dik kafalı, her zaman "bu böyledir" mantığına sahip olacak, bundan eminim ama üsluba yönelik eleştirileri de siklemesi gerekiyor. konudan uzaklaşmayı üslup sağlayabiliyor ve ne dediğinden çok, nasıl ilettiğin önem kazanıyor. bu noktayı hissedip ya üslubu ya da içeriği doğru yöne doğru çevirmek lazım. ben de bazen bu iki noktada fena halde çuvalıyorum. genelde sıçtığımı anlayıp ortamı terk ediyorum, kendime reset atmaya çalışıyorum. robert ise, öfkesini dışavururken üsluba abanıp içeriğin bile isteye önemsizleşmesini doğru buluyor, "göte göte demeyeceksek, neden yaşıyoruz ki abi?" mottosunun bayrak taşıyanlarından biri olmaya amaç ediniyor. üslubu her zaman "sizler de iyi misiniz efen'im?" sınırına yükselterek doğru tartışma zemini aranamayacağı gibi, içerikten uzaklaşmayı üsluba yedirerek ilerlemek de hiçbir zaman alttan almak olamaz, olamayacak. bu dengeyi kurduktan sonra, en "eşsiz" içeriği herhangi bir yere yansıttığı iddia edenlere karşı bile "amcı" gibi bir suçlama yapılmayacağını; illa ki yapacaksa bunu kıraathane köşelerinde yapması gerektiğini anlayacaktır.
benim kendisinden halâ umudum var, halâ benim şu anki halime, benim yapabildiğimden daha etkili ve başarılı bir yolla ulaşabileceğini düşünüyorum. kalın kafalı olmayı bırakmalı, "dediğim dedik" yaklaştığı her olayda üslubundan ötürü ilk suçlanacak olanın kendisi olacağını bilmeli, her tartışmayı göğsünde apolet olarak taşıyabilmesi için ürettiği tartışma içeriğini her zaman "istediğimi anlattım" çizgisinde tutabilmeli. bunları yapabildikten sonra, hiçbir egoist insana kendisini açıklamak zorunda kalmayacak, "amcı" gibi belaltı suçlamaları tercih etmeyecek.
biraz dinlenmiş olur, kendine gelirsin. geri döndüğünde, bende bıraktığın umudu yeşertme yolları üzerinden gözlerimi yaşartacağını da düşünmeye devam ediyor olacağım.
