Özellikle dış politika konusunda yıllarca yazılarını takip ettiğim şimdilerin bağımsız milletvekili. Mhp'de genel başkanlığa adaylık koymasın, koyarsa seçime giremesin diye yıllarca uğraşılan bir başka siyasi karakter. Muhtemelen yıllarca kavuşamayacağımız o donanımlı, bilgili, dürüst devlet adamlarından bir diğeri.
ileride sığınmacılar konusunda hazırladığı raporlar ülkenin çok işine yarayacaktır. milletvekili ve akademisyendir kendisi, çalışmalarında başarılar ümit hocam.
sözlüklerde niye bu kadar sık gündeme geldiğini anlayamadığım kişi. sosyal medya kullanıcısı kartını kullanmaya çalışıyor sanırım. tipik ülkücüdür (ama mhp'yi kendine saldırtmamak ve kemalistlerden oy toplamak için bunu öne sürmez). parti belgeleri 2010 model üniversite ülkücüsü facebook sayfalarını andırır (yazan ekibi ismen tanıyor bile olabilirim. swh), araya ekşici zihniyeti de serpiştirmiş. ermenistan gümrük kapısına talat paşa kapısı -etik tarafı bi yana- demenin hiçbir iler tutar yanı, olabilitesi yok, biz hrant dink kapısı olsun derdik eskiden, bizimkilere mi özenmiş acaba.
benim askerlik yaptığım tümende bulunan bir alayda ve bir takımda da vardı suriyeliler. hatta takım komutanı olan teğmen "lan olm sen neden selam vermiyorsun bana, bu yıldız gökten mi düştü?" diye çarpmıştı o suriyeliyi. içimden teğmene gülmüştüm (o teğmenle de aram çok iyiydi, özledim adamı şimdi bak). neyse, bu suriyeliler türkçe bilmediği için genelde kuytu köşelerde, kimsenin bakmayacağı yerlerde görevlerini icra ederlerdi ki sıkıntı çıkmasın.
bir de benim askerlik yaptığım birlik, trakya bölgesini yunan işgaline karşı koruyacak birliklerden birisi. o sebeple ben askerlik yaparken yunanistan ile aramızda savaş çıksa, cepheye o suriyeliler de gidecekti, katolik hristiyan olan ben de gidecektim.
zaten adama ısınamamıştım ama şu çıkışından sonra hayatta oy vermem.
İçişleri bakanımızın açıklamalarına göre kendisi soros çocuğu, istihbarat ajanı, operasyon çocuğu ve hayvandan aşağı bir adammış.
Bir istihbarat ajanının elini kolunu sallaya sallaya ülkemde, hemide yılardır siyaset yapabiliyor olması inanılır gibi değil, içişleri bakanımızı göreve çağırıyorum.
Sandıkta oyu gavura vurur gibi vuruyorum kendisine devrem.
Güvendiğim partiyi kurmuş kişidir;sözlerinin arkasında duracağını düşünüyorum kazansa da kazanmasa da oyum ona.
Milli karma ekonomi, doğru düzgün dış politika, kendi yurttaşını önceleyen iç politika, mülteci sorununa kökten kesin çözüm, ne taraf'tan bozma liberaller, ne yobazlar, ne sol gericiler hiçbir kanser Tayfa yok içinde (varsa aşırı sağcı kanser kitle vardır fakat onunda üstesinden gelinebilir yani törpülenebilir ) tertemiz parti; kendine inanmış bir avuç insan benim gözümde koca koca boş beleş ne söylediği belli olmayan bir gün başka öbür gün başka bir pozisyonda olan amaçsız koca yığınlardan yeğdir.
Benim ideolojik bakış vs. Cart curt umrumda değil sadece güvenli ve rahat yaşamak istiyorum kendi ülkemde o kadar.
Konforculuğumu ön plana koyup kendisinden yana tercihte bulunacağım yoksa ümit Özdağ'ın özellikle mülteci politikası bayağı uçlarda ben de farkındayım fakat onunla da baş etmeyi diğer muhalefetle iktidar düşünsün, banane.
gördüğüm kadarıyla 1980'Den sonra mhp'ye eklemlenmiş sağ-kemalizm'i türk-islam sentezciliği yani ülkücülüğün içinden çıkarmaya çalışıyor, elindeki engel kadrosunun darlığı olarak görülüyor.
sağ-kemalizm kabaca nedir özetleyecek olursak, Kemalizm'in adnan menderes, celal bayar, turhan feyzioğlu, ismet giritli çizgisinden yani sağ değerler üzerinden yorumudur. sağ-kemalizm, atatürk'e kurucu baba olarak tanrısal önem verir ve gerçek atatürkçülüğün kendisinde vücut bulduğunu vurgular.
atatürk'ü koruma kanunu sağ-kemalist demokrat parti döneminde çıkmıştır misal.
ümit özdağ da " atatürk çizgisinde türk milliyetçiliği"ni ve "atatürk cumhuriyeti'ni" her konuşmasında ısrarla vurguluyor ve seslendiği kesimi gerçek milliyetçiler ve gerçek atatürkçüler olarak tanımlıyor.
sağ-kemalizm'in altı ok'tan en çok sahiplendiği ve öne çıkardığı ilkeler, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, laikliktir. bu ilkeleri ana kabuğunu koruyarak kendine göre yorumlamıştır. devletçilik, halkçılık ve devrimcilik ilkeleri anti-komünizm konseptinden kaynaklı geri planda kalmıştır.
ümit özdağ'ın da cumhuriyeti, milliyetçiliği ve laikliği sürekli vurguladığını görüyoruz (milli tarikatlar da var çıkışıyla kendine özgün laiklik anlayışını da fark ediyoruz) bunun yanında gerek komünizmin çöküşü gerek neo-liberalizmin iflası kendisini karma ekonomiye yani devletçiliğe yakınlaştırıyor, karma ekonomi uygulayacağını da sık sık vurguluyor.
yani ümit özdağ kendi yorumuyla, devletçilik, cumhuriyetçilik, laiklik, milliyetçiliğe sahip çıkıyor. türkiye'de yükselen seküler milliyetçiliği, geçmişin sağ-kemalizm mirasıyla buluşturmaya çalışıyor. ülkücülüğün kırsalda etkili olduğu geçmiş yıllar gerilerde kaldı; türkiye iyi kötü şehirleşti ve türk-islam sentezine artık talep edilen milliyetçilik sığmıyor.
benim gördüğüm ümit özdağ geleceğin şehirli-seküler türk milliyetçiliğinde pastanın büyüğünü merkez sağ iyi partiye değil, bizzat milliyetçiliğin kendisinin partisi olduğunu vurguladığı zafer partisi'ne kaydırmayı planlıyor.
kendisi eğer başarabilirse seküler milliyetçiliğin ve sağ-kemalizm'in yani geleceğin türk milliyetçiliği olarak görülen milliyetçiliğin ideolog partisi olmaya çabalayacaktır. kurduğu 21. yy türkiye enstitüsü ideoloji üretiminde ana makine olacağa benziyor.
Medya desteği sınırlı, teşkilat için maddi imkanı kısıtlı olduğu için beklenen atılımı gösteremeyen siyasetçidir. Açılım saçılım süreci ve CHP'nin bu sürece destek olması nedeniyle değerlenecek siyasetçidir. Türkiye'de gidecek bir yeri olmayan genç erkeklerin oy vereceği siyasetçidir.
Şu ihanet günlerinde bizim sesimiz olduğu için allah Ümit hocamdan razı olsun. 2023'te kemal vekilleri verdi akpliler de gitti yine AKP'ye oy verdi bizler arada kaldık. İnşallah bu ihanet süreci başarısız olacaktır.
tck 216'ya göre, 21 ocak'tan beri tutuklu yargılanan (aslında yargılanamayan) hoca ve siyasetçi.
yamulmuyorsam 63 gündür hakkında bir iddianame bile olmaksızın tutuklu durumda. geçen haftaki duruşmasında da tutukluluğunun devamına karar verilmiş. şubat'ın sonunda, istanbul 35. ceza mahkemesi özdağ'ın tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen şu konuşma nın antalya'da yapıldığını ve istanbul'da görülecek herhangi bir duruşmanın "yetkisizlik " sonucu doğuracağını söyleyerek dosyayı antalya'ya göndermişti. hoca ise halâ silivri'de mesela. antalya'dan döndükten sonra özdağ ankara'da bir lokantada gözaltına alınmıştı. konuşmayı cümle cümle bile incelerseniz, halkı kin ve düşmanlığa tahrik unsuru bulmanız mümkün değil. en sert lafı da "son 1000 yılda gerçekleşen hiçbir haçlı seferi, erdoğan ve akp'nin türk milletine ve devletine verdiği zararı verememiştir". fetö ayrıntıları, ergenekon ve balyoz ile ilgili söyledikleri de baya mahkeme kararlarıyla sabit olan şeyler. halâ iddianamenin bile ortada olmaması tek bir şeye işaret ediyor: bebek katili apo mecliste konuşmadan özdağ hapisten çıkartılmayacak. bunu görmek için siyaset falan bilmeye gerek yok.
umarım en kısa zamanda tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılır. imamoğlu ve ibb gündemi yoğunken kendisinin adil yargılanma hakkının elinden alınmış olmasının unutulması beni üzüyor. siz de unutmayın.