-
kadın-erkek ilişkilerindeki dinamikleri analiz edip buradan elde ettiği bulgularla kadınlara yönelik hangi hamle ve tutumların partner edinmede avantaj sağlayacağını öngören akım.
redpill'de kadınların evrimsel doğasına yönelik bir dolu bilimsel/spekülatif gözlemden belirli nitelikte genellemelere ulaşılır, buradan da sonuca götürecek eylem planının ne olduğu ortaya konur.
yazılanlara bakılırsa söz konusu genellemeler kadın cinsiyetini pek olumlu bir yerde konumlandırmaz. mesela kadının kalbine giden yol hiç bir zaman ahlaki açıdan soylu nitelikler edinmekten geçmez, genelde kadınları cezbedenler insan doğasının daha aşağı yönleridir. mesela paradoksal olarak kadınlarda kaybetme anksiyetesinin canlı tutulması kadının elde tutulması için güçlü bir araç olarak tanımlanırken, ilgi, şevkat ve merhamet gibi daha insani nitelikler en iyi ihtimalle sonuca ulaşmada etkisiz kalır.
bütün bu genellemelerin çizdiği kadın resmi gerçekten çok rahatsız edicidir ve çünkü bütün bunlar cinsiyet eşitliğine inanan birisi için hazmedilmesi zor sonuçlara götürür.
ancak redpill ile ilgili çok ciddi sorunlar olduğu da ortada.
birincisi spekülatif gözlemlerden elde edilen bulgular evrimsel psikolojinin bazı verileriyle de desteklenerek bütün bir cinsiyeti içine alan genellemelere dönüştürülüyor. ortalama değeri ifade eden bu tarz genellemeler yüzde yüz doğru olsa bile bireysel ölçekte çok yanlış sonuçlara götürebilir. örneğin belirli özellikler kümesinin büyük bir kesimini içine alan bir kadın doğası yoktur. tıpkı erkekler gibi kadınlar da tek bir kategorinin altına yerleştirilemeyecek çeşitlilikler sergilerler. normlardan sapanları paranteze alsak bile rasgele seçilen bir kadının rasgele seçilen diğer bir kadından benzerlikten çok daha fazla farklılığa sahip olması, aynı girdilerin çok farklı çıktılar üretmesi olasıdır. bu yüzden genellemelerle oluşturulan eylem planı bireysel ölçekte ters tepebilir. yukarıdaki örneği ele alırsak, kaybetme anksiyetesi bazı kadınları çekerken bazılarını pekala itebilir ya da bazı kadınlar eş seçiminde -evrimsel kökenlerinden ve çoğu cinsdaşlarından farklı olarak- insani özelliklere daha fazla önem atfedebilir. benzer şekilde, yukarıdaki yazarımızın da işaret ettiği gibi redpill belirli sosyo ekonomik bağlamlarda çalışır, gözlem bulgularını bu sınırlı kesitten alır kültürel ve ekonomik faktörleri göz ardı ettiği için evrensel açıdan kullanışlı değildir.
redpille ilgili ikinci ve bence daha ciddi sorun kendi kendini baltalaması. eğer kadın cinsiyeti evrimselleşmiş dürtülerinin kölesi olarak iyiyi değil gücü ödüllendirmeye otomatik olarak programlanmışsa bu kadar bokladığınız, insani niteliklerden yoksun bıraktığınız bir cinsiyetin peşinde koşmaya değer mi? eğer kadınlar bu kötüyse neden onlarla sevgili olmak isteyesiniz ki? ama bütün bu kılı kırk yarmaların, bu uzun analizlerin, bilimsel atıfların nedeni bu kadar bok atılan bir cinsiyetin partnerliğini kazanmak. bu bana çok çelişkili geliyor. bu tarz kötücül taktiklerle kazanabilecek bir sevgiye neden değer verilsin ki? ama bu arkadaşların tek derdi bu: neredeyse bir nefret objesi haline getirdikleri kadınların sevgilerine de ölümüne muhtaçlar. kadınları kötüleyen bir dolu analizin sonucunda ulaştıkları yer üremeye giden her yol mübahtır gibi yine evrimsel açıdan programlanmış bir sığlık.
bir de bunun bir parçası olup özgüvenini koruyamazsın. çünkü redpill olduğun kişiden en iyi özelliklerin pahasına da olsa vazgeçmeni ve olmadığın kişi olmanı talep eder ve bu şekilde ilerleyebileceğini söyler. bu bende iyi şeyler çağrıştırmıyor.
-
rollo tomassi'nin yazdığı rational male kitabı kıvılcımı ateşleyen şeydir ekstra olarak belirtmek gerekirse. -
Esasında kadınların davranış patternlerini anlamak üzerine evrimsel biyoloji, günlük hayat deneyimleri, gözlemler, sosyolojik çalışmalar ve kadın erkek dinamikleri üzerine yapılmış çıkarımları kullanarak ortaya çıkmış bir düşünce akımıdır. Akım olması tabiki sonrasında ama "kadınlara köpek çekin olmm! " Tarzı bir şey değildir.
Zamanında çok ayak diresem de yıllar içerisinde yaşadıklarım, okuduklarım ve gördüklerim neticesinde temelde haklı oldukları çok konu olduğunu kabul etmek zorunda kaldım ben de bu akımın.
Türkiye'de ilişkiler üstüne aykırı tespitler isimli YouTube kanalındaki arkadaş güzel anlatır bu meseleleri kendisi de bir akademisyen olarak.
dr. redpill'in anlattığı versiyon bana itici geliyor. Takıntılı bazı düşünceleri var gibi o ekstra şeylerden bahsediyor.
Tabiki erkek perspektifli olduğu için, ince düşünce beklemeyin veya ataerkil bakış açısına maruz olmaya hazır olun ama bilmeyenlere bir haberim var hayat da ataerkil zaten.
Ataerkil dediğimiz şey doğanın bizzat kendisi esasında, biz fazla medeni ve kendimizi doğadan ayrı bir yere koymak isteyenler olarak sadece bunu kabul etmemeye çalışıyoruz.
Bu bakımdan bakınca çok mantıklı yanları oluyor. Ama bir tık hata yaptıkları ve takıntı yaptıkları kısım, kadınların çok tehlikeli olduğu, kadın tabanlı bir dünyada yaşadığımız gibi fikirleri bu arkadaşların.
Feminen bir dönemde yaşıyoruz der mesela bu ilişkiler üstüne aykırı tespitler kanalına sahip karanlikruya nick'li ekşi sözlük yazarı arkadaş.
Ancak unuttukları hangi coğrafya ve ne zaman gibi sorular. Türkiyeyi batı gibi ele alıp, orta ve üst sınıf adına konuşursan bunlar doğru da, benim gibilerin her gün gördüğü hayatta dayak yiyen, öldürülen, insan yerine bile konmayan kadınlar dolu.
Doğru hedef kitlesini kastederek konuştukları vakit daha da fikirlerine katılacağım bir görüş olur bu bakımdan çünkü Amerika'daki kadınlar ile buradaki mahallede yaşayan kadın aynı değil. -
ben bununla karı götüren birkaç kişi tanıdım. üniversitede ezik büzük, konuşamayan tipler boynuzlandı, aşağılandı, siklenmedi sonra redpill'dir the game'dir abandılar, toplum da bunlarla değişti, bir tuhaf oldu, onları ezen kadınlar ya süper evcimen teyze, evinin kadını profili yarattı instagramda ya da tam bunların öğretisine düşen hedef kitle haline geldi.
bunların ilkine "alfa dulu" diyor redpilciler. zamanında alfa tiplerle kucaktan kucağa gezmiş, yaşı 30'a yaklaşınca bir beta bulup hayatı garantiye almış. reddit'in relationships bölümünde ağlayanı çok. kadın önceki sevgilileri ne isterse düşünmeden yapmış, şimdikine atıyorum oral seksi bile kırk nazla yapıyor.
ikinci grup daha acayip. bütün bu yazılan çizileni -elbette- biliyorlar, bile bile ""demek ki yeni oyun bu" deyip, suratına bakmayan, aşağılayan redpilciye atlıyorlar.
mal bir laf edeceğim, sadece nesnel gözlem: bununla karı götüren, hatta çok karı götüren gördüm ama mutlu olan, götü huzura ulaşmış olan henüz görmedim. nereye kadar ilgiyle izliyorum. -
fazla malumatım yok, lehte ve aleyhte yorumlarını okudum. yanlış anlamış da olabilirim ama benim eleştirim şöyle : kadınlar çiçektir ve melektir diyecek değilim, belli bir yaşa gelip kadınlar hakkında yeteri kadar şey duyuyor ve yaşıyorsunuz zaten. kadınların efendi adam yerine piç tercihinde özetlenen şeyler çoğunlukla. ama ben şunu anlamıyorum, erkeğe git kas yap, kendine bak, sağlıklı ol, sert ol, güçlü ol, kadınlara acıma diyorlar, kadınlar tarafından sevilmekten hatta kadınlardan vazgeçiyorlar. iyi güzel de, tüm o erkek olmanın değeri, önemi, özgüven, özsaygı sözlerinin altında, sahnedeki adamın ardında oluşan gölgede aslında taptıkları bir kadın figürü var. bu adamlar piç kadınlara tapıyorlar aslında. ya da kevaşe ya da orospu neyse. onun tarafından ezilmiş, aşağılanmışlar. ve aslında tüm çabaları hala ve hala onun arzuladığı kaslı güçlü alfa erkek olmak. madem kadınlardan geçtin, seks beklentini etik bulmasam da üç beş kuruşa karşılayabilirsin. erkeğin değerine döndüysen neden erkek dünyasında mücadele etmiyorsun, erkekler olarak kendi aranızda kendinizle yarışmıyor, dövüşmüyor, dayanışmıyorsunuz ? neden hala asıl amacınız kadınlar ? neden hala kadınlar için yaşıyorsunuz ki aksini iddia ederken ?
daha fazla am sikmek gibi bir özete çıkıyor tüm bu teorinin " gerçek" sonucu.
en azından erkeklerin biraz daha kendine bakmasını sağlar. masallarda yaşayan kaldıysa hala uyandırır. ama bunlar piyasa insanları için geçerli.
hatırlatma : evrimsel psikolojimiz bir kenara, bu dünyada o kadar fazla karakter o kadar fazla ruh o kadar fazla kadın ve erkek var ki, ve o kadar çeşitli. böyle şeylerle kendini hapseder insan ancak. ne kadın ne de erkek bu kadar basit değil. -
hadi felsefesi de benden olsun.
öncelikle, bu tür akımlara ben toplumsal hareket diyorum. feminizm ilki değildi, ama çağdaş toplum, zannımca 50 senede bir bu tarz yeni toplumsal hareketleri içinde barındıracak gibi görünüyor. ayrıca bu toplumsal hareketler doğrudan felsefeden temelini almak zorunda değil, ama zamanında bunlardan bahseden düşünürler de oldu. sadece tarih içerisindeki birkaç düşünürün öne sürdüklerine atıfta bulunacağım.
(bkz: machiavelli)
bu akım ilk başta hemen machiavelli'yi akla getiriyor. machiavelli, floransa ve italya tarihine ilgi duyuyordu. floransa tarihindeki şu örüntüye dikkat çekmiştir: "iyi" olarak bilinen bütün prens, devlet adamları ve tüccarların sonu vahim olmaktadır. "iyi" olmanın işe yaramadığını öne sürmesi kimi zaman onu günah keçisi yapsa da çağdaş dünyada insan yönetiminde birçok kişinin hemfikir olduğunu düşünüyorum. ama machiavelli, bir görünüm olarak "iyi"yi yadırgamadı. ancak "iyi"nin ancak "kötü niyet"le işe yarayabileceğini öne sürdü.
çok bilinen eseri prens'te şöyle der: "tarihte silahlanan peygamberler kazanmış, silahlanmayanlar kaybetmiştir."
ayrıca kendisinin sonuç odaklı bir düşünür olduğunu, sonuçların, başarının önemli olduğunu düşünecek olursak, bu hareketin saldırganlığını kavrayabiliriz.
(bkz: nietzsche)
bu bizi nietzsche'nin güç istencine de götürür. bir canlı, daha güçlü olmanın arzusunu güder (bir dilenci sizden daha fazla acı çektiğini göstererek size üstünlük sağlamaya çalışır.). kırmızı hap hareketinin feminizm tarihi yorumu bundan çok faydalanır. feminizmin pozitif ayrımcılık, kendini yücelten erkek sendromu* açıklamaları, kadın araştırmaları* kürsüleri kurmaları, bize söz ettiği gibi cinsiyet eşitliği* sağlamamıştır. dolayısıyla bu hareket, sadece kadının işine yaramakta, ona güç katmaktadır.
ancak çağdaş insanın unuttuğu bir şey vardır, bu hareketlerden biri, ister kadın, ister erkek, ister transseksüel, ister gay olsun, her bir topluluk, başta yola çıktığı iyi amaçlardan sapar ve karşı olduklarını domine eder. yani feminizmle beraber kadına gelen güç, tamamen doğal bir sonuçtur. cinsiyet eşitçiliği daha fazla güç elde edilmesi için kullanılan bir yalandır. dolayısıyla feminizm bugünün tiranıdır.
ama bu kırmızı hap hareketindeki topluluğun şunu gözden kaçırmasına neden olur: aynı şeyi kendileri de yapacaklardır, domine edeceklerdir, baskı altına alacaklardır. dolayısıyla onlar da başka bir günün tiranıdırlar.
bu gerçeği gözden kaçırmalarının sebebi, kırmızı hap topluluğunun machiavelli gibi pratiğe başvurmasıdır. yani sadece "cinsel üstünlüğü nasıl elde edebilirim?"le ilgilenir, dolayısıyla tiran olmakta çekimser olacaklarını hiç zannetmiyorum.
nietzsche'ye dönecek olursak, kırmızı hap hareketini nietzsche'den ayıran ana nokta da bu "pratiğe kuramdan daha fazla önem verme" durumudur. yani kırmızı hapı alan kişinin amacı, cinsel olarak partneri karşısında dominant olmaktır. ama nietzsche, güç istencini böyle tanımlamaz. güç istencinin asıl amacı değişmekten korkmamak, bir hayat felsefesi olarak değişmek, değişmekte bir amaç aramamaktır. yani kırmızı hap topluluğu, kısaca "seks" için kendini geliştirirken, nietzsche, "hiçbir şey için", "sadece değişim için" kendini değiştirmektedir. nietzsche, başarının önünde cinselliğin bir engel olmaması gerektiğini düşünür.
ama belki de şu sözleri onu belki kırmızı hap hareketiyle biraz daha yakınlaştırır: "kadına mı gidiyorsun? kırbacını unutma." (yine de bu sözler böyle buyurdu zerdüşt'teki hayali bir karakterden, yaşlı bir kadının ağzından çıkmaktadır, nietzsche'ye ait olup olmadığını bilemem.)
(bkz: schopenhauer)
kırmızı hap topluluğundaki bireylerin kadına bakış açısı, schopenhauer'in bakış açısını hatırlatıyor. tam bir kadın düşmanlığı. tabi bu kadın düşmanlığı, doğrudan değil, feminizmden kaynaklı.
schopenhauer'in kadınları kıyafetler ve mücevherlerden konuşan, sığ, çocuksu görmesi sebebiyle kırmızı hap, tavır olarak schopenhauer'e oldukça yakındır. ama schopenhauer kadar kötümser değildir.
================
bu hareketin en kısa özeti şu şekildedir: machiavelli gibi düşün, nietzsche gibi uygula ve schopenhauer gibi davran. -
Hakkında uzun yazıların olduğu felsefi akım.
Yazılanları okurken 'evet gerçekten öyle' dedirten tespitler olabildiği gibi, 'yok artık' dedirten öneriler de olabiliyor.
Anladığım kadarıyla hap kıvamında özetleyeyim.
Diyor ki red pill, "bu feminist milleti hızını alamadı fazla ileri gitti beyler. Milyonlarca yıldır insan genine işleyen bir gerçek Var; erkek baskın cinstir, yönetendir, öyle Olmalıdır; kadınların genleri de bunu arzular. Eğer feministlerin gazına gelirseniz bunun sonu boynuzlanmaktır beyler.
Fakat red pill acı bir ilaçtır. Adamın hası olmak kolay değil. Spor yapacaksın, kendine bakacaksın vs. Vs."
Red pill felsefesinden ekmek yenir Mi? ekmekten kastınızın ne olduğuna bağlı. Red pill spor salonu ismi olursa kazandırır, red pill kişisel gelişim kitabı yazanlara kazandırır, red pill tişörtü satmak kazandırır, red pill hırdavat sanayi ve modifiye A.ş isimli dükkan açmak kazandırır.
Amaç kız tavlamak ise ve çekingen biriyseniz şansınızı arttırır. Neden? Gaza gelip teklif edersiniz olursa olur. Sormayana sevgili yok çünkü.
Fakat ilişkilerde süreklilik sağlamaz. İlişkilerde çekinik olan taraf kızlardı, artık kızların da kimseye eyvallahı yok. Her iki tarafın da kabadayı olduğu ilişki tutku ile başlar, kavga ile biter.
Biten ilişkide tarafların neye ihtiyacı olur? Mutlu olmaya. Moral düzeltmeye. Yani yeni cep telefonuna, yeni kıyafetlere, lezzetli bir hamburgere, şekerli bir waffle kemirmeye...
Bu gün de büyük resim kursunda vahşi kapitalizme laf sokup tatmin olduk çok şükür. Huzur içinde uyuyabilirim.
-- spoiler --
Filmin sonunda efendi adam kazanıyor ama az biraz piç oluyor. Biraz piçlik iyidir ama gaza Gelmeyin:
i.hizliresim.com/...
-- spoiler --
-
son zamanlarda hakkında çok fazla atıp tutulan bir düşünce akımı. ismini matrix'in kırmızı hapı atıp bilgisayarların oluşturduğu ilizyondan uyanma hadisesinden alıyor. toplum temelli oluşturulan bir ilüzyondan uyanmayı hedefleyen bir grup internet kullanıcısının reddit ve bilimum platformda linux vari imece usulü oluşturdukları bir fikir akımı. şimdilik sadece kadınlara laflar hazırlamışlar. kişisel gelişim konularında da fikirleri var ama bunun altını dolduramadıkları aşikar.
genel olarak tüm fikirlerini kabul ettikleri bir evrimsel sürece dayandırıyorlar. ciddi bir bilimsel dayanaklarını bulamadım ama hadise şu şekilde; insan toplumu aslında sürü halinde yaşayan aslan, maymun gorilden farklı değil sadece toplumsal normlarla sınırlandırılmış ve yeni adetler edinmiş. aslında kadınlar her zaman alfa erkekle beraber olmak ister, alfa erkek tüm kadınları elde eder. kadın yapı gereği her zaman en güçlü erkek tarafından döllenmek isterken, erkek her zaman daha fazla kadını döllemek ister. bu bizim hayatımıza efendi adam yerine piç adam tercihini ortaya çıkarıyormuş. daha sonra kadınların aldatması mevzuunu da tamamen buna dayandırıyorlar.
ilginç bir yaklaşım mı? değil. altını doldurabilecekler mi bakalım göreceğiz.