1. kanaatimce olması gereken bir şey. neden böyle bir talepleri var diye düşünüyor mu acaba buna hayır diyenler. belediye kayda geçirse de geçirmese de birbirlerini sevip birlikte bir hayat kuruyorlar. neden yetmiyor. bunun hastalığı, sağlığı ölümü var. yoğun bakımdaki bir hastanın yanına eşi ve birinci derece yakınları dışında kimseyi almıyorlar mesela. yaşamını birlikte geçirdiğin insana mirasını bırakamıyorsun. eşcinsel olduğun için belki de seni dışlayan heteroseksüel kardeşlerinin çocuklarına kalıyor varın yoğun.
    aile sayılmadığın için yanyana mezar yeri bile alamazsın muhtemelen. son derece insanca isteklerle bu talepte bulunduklarını düşünüyorum.
    iki insanın karşılıklı verdiği bir söz varsa bunun hukuki çerçeveye taşınmasının nasıl bir sakıncası var onu da tam kavramış değilim.
    #53315 laedri | 8 yıl önce (  4 yıl önce)
    0kavram 
  2. kanunen ilk kez 2001 yılında hollanda'da hemcins iki insanin evliliğe evrilen beraberliği tanındı. günümüzde çoğunluğu, amerika kıtasının büyük bir bölümü, batı avrupa ve okyanusya'da yayılan bir coğrafyada olmak üzere "sadece" 29 ülkede tanınamakta olsa da, gelişmiş ve demokratik ülkelerin büyük bir çoğunluğunda eşcinsel birlikteliklerin kanun önünde hakları vardır ki 2030 yılına kadar eşcinsel evliliklerin en az 50 ülkede legalize olması bekleniyor.

    2016 yılından beri beraber olduğum kanadalı erkek arkadaşım ile bu sabah hamilton belediye binasında evlilik belgesi çıkararak ilk adımını gercekleştirdiğim sivil beraberlik türü. 90 gün içerisinde sade bir nikah töreni gerçekleştirerek resmen evleneceğiz. covid nedeniyle türkiye'deki ailemin ve arkadaşlarımın katılmasını istedigim düğün-dernek kısmı önümüzdeki seneye sarktı. ne olursa olsun, bugün 37 yıllık hayatımdaki kilometre taşı günlerden biri benim icin.

    maalesef türkiye'de eşcinsel evliliklerin demokratik düzeyde tartışmaya açılmasını bir tarafa bırakın, eşcinsel ilişkinin illeglize olması zaman zaman gündeme geliyor. iktidarda yer alan kesim, iktidara yakın basın organları hemen her gün nefret suçu işleyerek lgbt'leri hedef gösteriyor.

    Türkiye'de daha açık fikirli ya da liberal olduğunu iddia edenlerin bile çoğunlukla mesafeli olduğu birliktelik tipi ki iktidarin lgbt'ler üzerindeki baskısının bu derece şiddetli olmasının altında yatan en önemli sebeplerden biri budur. eşcinsel evliliklerin legalize olması konusunda iktidar ve çevresinin desteğini beklemek gibi boş hayallerim yok. ama kulzos gibi bir ortamda bu başlığa bakan, açık fikirli olduğunu düşündüğü halde eşcinsel evlilige nötr ya da negatif bakanlar hedefimde. belki benim istediğim hayatı türkiye sınırları içinde yaşamam mümkün olmasa da benden 30-35 yaş genç lgbt'lerin benim arzuladığım ancak yaşayamayacağım hayatı yaşamaları olası.

    eşcinsel evlilik her şeyden önce bir insan hakkıdır, çünkü bir üstteki giride gayet güzel tanımlandığı gibi evlilik ve evlilik sözleşmesi ile kazanılan haklardan eşcinsel evlilik legalize olmadığı sürece eşcinsel bireylerin faydalanamaması durumu soz konusu. örnek olarak; ablam bir kanada vatandaşı ile evli bir kadın ve çifte vatandaşlığı mevcut. beraberlikleri türkiye'de tanınıyor. eşi tc vatandaşı olmadığı halde istedikleri taktirde türkiye'ye yerleşebilir, beraber yaşayabilirler. eşi vatandaş olmasa da tc genelinde çeşitli haklardan yararlanabilir. çocukları eger isterse tc pasaportu alabilir. ablam eşinin ismini legal belgelerinde değiştirme hakkına sahip. benim eşim ablamın eşine tanınan haklara sahip değil. henüz kanada vatandaşı olmasam da kanada'daki legal belgelerimde eşimin soyadını kendi soyadımla beraber kullanacağım. birkaç yıl sonra sahip olacağım kanada pasaportunda evli, tc pasaportunda ise bekar olarak tanımlanacağım.

    açıkçası türkiye'deki ağır nefret ortamı nedeniyle, eşcinsel kimliğini açık yaşayan bir birey olarak kendimi güvende hissetmediğim icin turkiye'ye geri dönmek gibi bir planım yok. ama eşcinsel olmasaydım durum farklı olurdu. eşimle beraber hoşköy sırtlarında bir zeytin ya da asma bahçesi şu anda alabilecek ekonomik durumumuz var. her ikimiz de çok fazla sosyal insanlar degiliz ve kent hayatından kopup, doğayla daha iç içe, mümkün olduğunca toplumdan uzak, sessiz bir hayat yaşamak istiyoruz. bu beklentimizi gerçekleştirebilmemiz için burada en 7-10 yıl birikim yapmamız lazım. dediğim gibi, türkiye'de istesek bugün ulaşabiliriz, ancak eşim türk vatandaşı değil, evliliğimiz ise türk makamlarınca tanınmayacağı icin 6 aydan uzun süre türkiye'de kalamıyor. kaldı ki kalabilecek olsa bile yukarıda açıkladığım nefret ortamından dolayı yerleşemeyiz.

    türkiye'de tüm dünyada olduğu gibi, kabaca tanıdığınız her 10 kişiden birisi eşcinsel, ve büyük çoğunluğu benim aksime ülkeyi terkedebilecek olanaklardan yoksun. büyük bir çoğunluğu nefret ortamından ötürü gerçek cinsel kimliklerini yaşamaktan uzak, zorunlu olarak sahte hayatlar yaşamaya mahkum. eşcinsel evlilik ve lgbt bireylerin hakkı sadace demokratik ortamlarda tartşılacak bir lüks değil, temel insan hakkıdır. eşcinsel evliliğe karşı çıkarken tanıdığınız her 10 kişiden birinin haklarına tecavüz ettiğiniz hatırlayın lütfen.

    kanada gibi gelişmiş toplumlarda bile eşcinsel evliliğe toplumun desteği henüz %70 bandının altında 'ya göre. ne kadar çok insan desteklerse türkiye'deki lgbt'ler de o kadar çabuk haklarına kavuşur. bundan dolayı kişisel desteğiniz önemli.
    #222352 aigai | 4 yıl önce
    6kavram 
  3. "desteklenmesi" ancak çocuk sahibi olmalarına karşı çıkılmasının altında yine ne yazık ki (burada sarkazm yoktur, gerçekten, eşcinsel evliliği desteklemek, eşcinsellerin öldürüldüğü toplumları örnekleyebildiğimiz bir dünyada ilericidir mamafih yeterli değildir) homofobik söylem yatmaktadır, zira eşcinsel çiftlerin çocuk edinmemesine karşı çıkmanın altında makul bulunabilecek yegane sebep, çocuğun ebeveynlerinin yaşam tarzından etkilenmesinden korkuyor olmaktır.

    daha iyi bilen biri varsa cahilliğimi gideriversin.
    #222368 hortoloji | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    26kavram 
  4. herkesin hayatına kimsenin karışamayacağı bir durum daha. evliliğin de bir standardı olması gerektiğine inananlar bu tür durumlardan rahatsızlık duymaktadırlar benim fikrime göre. ister yaşlı gençle, zengin fakirle, kadın kadınla evlensin kendi mutluluğunun peşine düşmüş kimseye karışılmamalı. kendini arama yolculuğuna hiç çıkmamış olanların durumu daha acınası.
    #222404 icyolculuk | 4 yıl önce
    0kavram 
  5. eşcinsel evliliğine karşı olmak, aslen büyük bir çelişkiyi içinde barındırıyor bana göre. karşı olan kitle genelde her şeyi ve herkesi kontrol altında tutmak isteyen kitle. eh bir ilişkiyi de kontrol etmenin en kolay yolu onu legalize etmektir. eşcinseller evlenemeseler bile sonuçta beraber yaşamaya devam edecekler bunu engellemek mümkün değil, bu beraberlikler de kayıt dışı olacak, eh arkadaş sen hani nikahsız yaşamaya karşıydın?? nikahsız beraber yaşamak heteroseksüellere yasak, nikah yapmak isteyen eşcinsellere de evlilik yasak, yahu insanları rahat bırakın artık biraz yahu 21.yy a girdik, hala birbirimizin özgürlük alanlarına saygımız yok, çocukken uçan arabalar olacak, robot hizmetçilerimiz olacak, hatta bu robotların hakları nasıl belirlenecek falan gibi kaygılarımız olacak sanıyoduk, tartıştığımız şeylere bak
    #222445 mr beam | 4 yıl önce
    1kavram 
  6. Beni rahatsız etmeyen evliliktir. Genel olarak kimin kiminle evlenmek istediğine karışılmaması gerektiğine inananlardanım. Bunun üstüne düşünmem, aklıma gelmez. Kiminle evlenirsiniz ya da evlendiniz? sevdiğiniz insanla. kimin kimi seveceğine karışmak bana biraz garip geliyor.

    Bunları içinize sindirememiş de olabilirsiniz bu da beni ilgilendirmez. Kabul etmek zorunda değilsiniz evet, doğru. Önemli olan bunu nasıl bir tepkiye dönüştürdüğünüzdür. Hangi hareketlerinize etki etmektedir.
    Bir örnekle açıklamak isterim;
    2015 eşcinsel evlilikler serbest olsun mu referandumu yapılacağı sırada irlanda dublin'deydim. Etrafta bayraklar vs ne oluyor dedik, parlamento binasına yürüyüşler, sokak gösterileri falan.
    Konu konuyu açtı taksici bir arkadaşla sohbet ettik, adam bizim ülke topraklarımıza göre değerlendirirsek son derece muhafazakar bir insan. Katolik kilisesine bağlıymış, gönüllü bir takım işler falan yapıyor o derece.
    Onlar, özellikle bazı kiliseler çok sert bakıyor bu kişilere bildiğiniz gibi.

    Adamcağız anlattı anlattı, şöyle günah böyle günah, zaten doğal değil falan, tüm kendi fikirlerini sıraladı. Sonra da şöyle dedi;
    "E onları da anlıyorum tabii. İnsan sevdiğini yanında ister."
    Bundan daha güzel bir cümle duymadım ben. Kendi karşı fikrine rağmen bakış açısındaki incelik...

    aynı pub'larda akşamları biraz içip konuşuyorlar, sonra ayrılıp gidiyorlar. Zaten sonra referandumdan evet oyu çıktı, akşam eğlendiler, coştular, kimse kimseye takışmadan dağılıp gittiler.
    sabah da normal bir sabahtı.
    Medeniyet kişinin kendi kafasında başlamalı artık. İçinde sevgi varsa herşey güzel.



    #222465 la campanella | 4 yıl önce
    17kavram 
  7. Avrupa ülkelerinden birinde yaşayan biriyle yapmak istediğim evlilik.

    (bkz: )

    15 yıldır tanıdığım gey çift var. 15 yıldır birlikteler. Pek çok heteroseksüel evlilikten uzun birliktelikleri. Birine bir şey olsa aileden olmadığı için, kanun önünde eşi olmadığı için belki hastanede ziyaret edemeyecek, yıllar içinde birlikte yaptıkları birikim paylaşılamayacak biri ölse.. bir süre birlikte yaşayan insanların da yönelimden bağımsız olarak yasal hakları olmalı gibi geliyor.
    #222514 nymph | 4 yıl önce
    3kavram 
  8. kendi ülkemde eşcinsellere yaklaşım, biraz da onların dışavurumları nedeniyle yıllardır sorunlu, çünkü rol modeller hep "egzantrik" bireyler oldular ve bu nedenle eşcinsel birlikteliği kolayca, rahatça, sorunsuzca yaşanacak bir şey olarak yansımadı, hep gizlendi. Övündüğümüz geçmişimiz de, tarihimiz de eşcinsellik kavramı içinde son derece sorunlu.. Tüm bunlar ile bir şekilde yüzleşmedikçe toplumsal olarak bir dönüşüm yaşanması mümkün görünmüyor. Mevcut yönetimin muhafazakar yapısı da bu tarz bir birlikteliğe set çekiyor. Ama insan olarak temel ihtiyacımız mutlu olacağımız bir birey ile birliktelik kurmak, bunun karşı/hem cins olması son tahlilde önemli değil, ana nokta beraber yürümeye karar verecek olanların kendi düşünceleri. Bize düşen kabullenmek o kadar.
    #222543 alpali62 | 4 yıl önce
    0kavram 
  9. İnsani bir haktır.

    İlk defa 2001 senesinde hollanda da yasal olarak uygulanmaya başlanan eşcinsel evlilik, şu anda dünya genelinde 28, Avrupa genelinde 16 ülkede yasal.

    Peki ya biz?

    Biz toplum olarak neredeyiz diye bakarsak, eşcinsellik söz konusu olduğunda ortaçağ karanlığını yaşıyor sayılırız. Eşcinsel Evliliğin yasalaşması tartışması şöyle kenarda dursun, toplumda ciddi bir homofobi mevcut maalesef. Eşcinsellik toplumun en küçük birimi olan ailelerde bile(yani kişinin kendi ailesinde bile) çoğu durumda henüz kabullenilemiyor.

    Umuyorum bir gün ülkemizde de yasalaşır, birbirini seven ve hayatlarını birleştirmek isteyen iki insanın önüne cinsiyetlerinden kaynaklı engeller çıkmaz.
    #222599 leyli | 4 yıl önce
    0kavram 
  10. hâlâ "çocuk yapılmasını azaltmaya çalışıyorlar" şeklinde karşı çıkılan hede.

    helal olsun vizyon reyiz. zaten tüm dünya bir araya gelip senin bu sikindirik düşünceyi üreten genetiğinin daha fazla ilerlememesi üzerine çalışıyor. yaşadığın topluma bir bak ya, "dıjgüjler" niçin senin çocuk yapmanı istemesin ki? yerlerinde olsam türkiye'de nüfus patlaması için kurardım oyunumu.

    bin yıllardır pratik edilen anal penetrasyonun ahlakiliğinden söz açıyorsunuz, "seks oyuncağı da mı kullanalım" diye soruyorsunuz bir de yahu...

    .

    t: 21. yüzyılda tartışılıyor olması şaşırtıcı olan .

    yazarın notu: homoromantik veyahut biromantik olsaydım peşine düşerdim elbette hakkımın. gel gör ki heteroromantik bir biseksüelim. evlenen, evlenme planları yapan tüm lubunyaları tebrik ederim.
    #222620 hortoloji | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    3kavram 
  11. Cinsellik de baskın grupların kendi dünya görüşlerini ve ekonomik çıkarlarını desteklemek için aktif olarak çalıştıkları alanlardan biri olmuş.

    Antik roma'da partnerin cinsiyetinin önemsiz bir detay olduğunu, 1500'lerde ingiltere'de hemcinsleri ile ilişki içerisinde bulunan erkeklerin öldürüldüğünü gözönünde bulundurduğumuzda, Cinsel ilişkilerin dünya tarihi boyunca ideolojik ve kültürel anlayışlarla inşa edilerek kavramsallaştırıldığını anlayabiliriz. 

    Devletlerin yönetimlerinden sorumlu abiler/amcalar bundan yüzyıllar öncesinden üreyip çoğalarak nüfusu büyütmeye odaklanmış. Temeldeki bu zihniyetle Devletlerin yönetim ve hukuk düzenleri üreme odaklı evliliklerin ve ürünü çocukların korunması, gelişmesi üzerine kurgulanmış. Bu anlayış ile Kısır bir evliliği tabii ki normal kabul edecek değillerdi(!) Bu nedenle zaman zaman doğa kanunlarına atıflar yapılarak, bazen siyasi bazen de dini argümanlarla eşcinsel ilişkiler yasaklanmış, tu kaka gösterilmiş ve homofobi geliştirilmiş.

    Heteroseksüel ilişkilere/evliliklere ayrıcalık tanınmasaydı üreme durur kaygısı hakim olmuş olmalı ki aynı cinslerin birlikteliği her dönem kötücül bir yaklaşımla dışlanmaya devam etmiş. Toplum için işlvesiz olarak kabul edilmiş.

    Amerikan Psikoloji Derneği eşcinselliği, 1973'ten önce anormal veya sapkın bir bozukluk olarak tanımlarken 2008'den itibaren insan cinselliğinin normal bir yönü olarak görmeye başlamış. Aynı kuruluşun yıllar içerisindeki görüş değişikliği de normal/anormal tartışmasının lüzunsuzluğunun göstergesi.

    Hala da geri kalmış toplumlarda "sapkınlık" olarak değerlendiriliyor. Aile yapısının bozularak Toplumun ayakta kalamayacağından dem vuruluyor. Hem de Günümüz aile yapılarının ve evlilik şekillerinin uğradığı değişimleri gözardı ederek... Evlilikte, karşı cinsten çiftlerin aynı cinsten çiftlerden daha başarılı olduğunun kanıtı yokken... Irklararası evliliğe karşı çıkmak için kullanılan argümanlarla eşcinsel evliliğe karşı çıkanların argümanlarının benzerliği de dikkat çekici. Durumu teolojik açıdan değerlendirenlerse Çok eşli evliliği normal kabul ederken, eşcinsellerin evliliklerine yasal koruma talebini şiddetle reddedeler.

    İlişkinin temelini oluşturan duyguların sadece karşı cinse hissedilebileceğini belirleyen şey nedir? Doğanın kanunu mudur? Evlilik sosyal bir yapı ise "doğanın kanunu" söylemi ile nasıl sınırlandırılabilir? Oysa Evliliğin tanımını kadın ve erkek arasında yapılan sözleşme olarak belirleyen doğa kanunu değil insan inşası yasalardır.

    eşcinsel evliliğe karşı çıkanlar aynı zamanda Evliliği, belirli bir karakter testini geçmiş insanlarla sınırlandırmayı savunsalar, toplumun yararını gözetme konusunda daha tutarlı bir duruş sergilemiş olurlardı.
    #222994 esinti | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0kavram