kendisi bestekar Piris Eliyahu'nun oğlu. baba oğul beraber 1999 yılında The Spirit of the East albümünü çıkardılar. müzik öğrenimine daha 4 yaşındayken keman ile başlaması ve bu öğrenimin azerbaycan'da başlaması türk kültürünü, anadolu müziğini keşfetmesini sağladı ve bu keşiflerin izlerini yaptığı müziklerde çok açık bir şekilde görünüyor. sözcü gazetesine vermiş olduğu bir ropörtaj'da " Çok küçük yaşlardan beri Türk müziği dinliyorum, bu benim bağlama çalmayı öğrenmeme sebep oldu ve bunun devamında Anadolu müziğini keşfettim ve aşık oldum. Anadolu müziğini kendi kültürüm – dilim gibi algılıyorum ve kuşkusuz bu durum müziğime ve ruhuma yansıyor." ifadelerini kullanarak bu durumu kendisi de ifade etti.
bayılıyorum böyle tek bir söz söylemeden sadece müzik ile çok derin hikayeler anlatan müzisyenlere. yaptığı müzik öylesine eşsiz ve lezzetli ki kelimeler ile ifade etmek zor, onun yaptığı gibi müzik ile ifade etmemde imkansız. hele bir de müziğinde bizlerden iz taşıması onu benim için daha anlamlı ve önemli bir hale getiriyor. hayranlıkla takip ediyorum efendim kendisini.
Onun müziği kocaman bir coğrafyayı dolanıp, dağları, ormanları, denizleri aşıp, her gittiği yerden güzellikler toplayıp ulaşıyor bize. Kulaklarımıza değil, yüreklerimize ve özlenenlere...
klasik müzik dinleyicilerinin çoğunluğunun sevdiği azeri sanatçı. bunu söylediğim her yerde taşlanıyorum fakat ben mark eliyahu'nun müziklerini sevmiyorum. bana hitap etmiyor. kulağıma hoş gelmiyor.