-
Hep düşündürten oyun: Godot'yu, kendinizi, bekleyişlerinizi. Oysa belki de Godot, kendimizle ilintili olmaktan çok "onlar"ı düşündürtmeliydi. Tüm insanları.
Kendimizle ilgili olan kısma o kadar dalıyoruz ki Godot, beklediğiniz veya beklediğinizi sandığınız, geldiğindeyse bazen o olmadığına kendinizi ikna ettiğiniz o şeyler oluyor. o şeyler kimi için ölümdür, kimi içinse ölümlü. Bazısı için "o", bazısı için inandığıdır.
Benim içinse o şey, "beklemek"tir. Büyümeyi, görmeyi, sevmeyi, sevilmeyi, ölmeyi... Ve biz hep bekleyecek olacağımız o diğer zamanı bekleriz. sonra başka bir beklemeyi beklemek başlar.
Oysa dedim ya belki de kendimizden çok "onlar"ı düşününce godot'Nun ne olduğunu anlayacağız. kendimizin dışında ama mutlaka içinde olduğumuz bir alanı kastediyorum, içinde olduğumuz ve herkesçe bilinen, bize özel olmayan o alandadır Godot'nun ne olduğu en azından ne olmadığı.
İşte tam bu noktada 2. dünya savaşına atıfta bulunan "dize"lere bakınca ise godot'yu beklerken, macbeth'te tasvir edildiği gibi, bir idiot'un anlattığı ses ve öfke dolu hayatlarımızda, ses ve öfke dışındaki bir şeyi beklemektir. Godot ses ve öfke değildir, onu biliyorum.
Godot, bu idiot'un anlattığı hikayede aslında olmaması en az idiotça olan şeydir.
Gelelim bu tiyatro metninin beni en çok etkileyen kısmına. Onlarla ilgili kısma.
gogo ve didi'nin imgelemde ikinci dünya savaşını, insanların ölümlerini, ölmeyenlerin ölenlerle ölüşlerini sahneleten konuşmasıdır ikinci perdedeki. bir nevi şiirdir aslında metnin bu kısmı. Ondandır benim "dize"ler demem.
öylesine akıcı ve doludur ki bu kısım, bazen siz de orda mırıldanırsınız onlarla.
onlar mırıldanır, yaşamlarını anlatırlar, yaprak gibi. yaşadıkları süre yetmez oysaki. öldüklerini anlatırlar. hışırdarlar. yaprak gibi. küller gibi...
Ve biz bekleriz, ölümü bekler gibi, bir an gelecek ve o anda o da gelecek. O anda Ses ve öfke dolu bu hikayenin dışında olacağız.
vladimir (didi) = v
estragon (gogo)= g
v: you're a hard man to get on with, gogo. -geçinilmesi zor birisin gogo.
e: it'd be better if we parted. -ayrılsak daha iyi olurdu.
v:you always say that and you always come crawling back. -hep böyle diyor sonra kuyruğunu kıstırıp geri geliyorsun
e:the best thing would be to kill me, like the other. -en iyisi senin beni öldürmen olacaktır. tıpkı diğerleri gibi.
v:what other? (pause.) what other? -ne diğerleri? diğerleri de kim?
e:like billions of others. -milyonlarcası gibi yani.
v: to every man his little cross. till he dies. and is forgotten. -ölünceye kadar herkes kendi bacağından asılır, ve sonra unutulur
e:in the meantime let us try and converse calmly, since we are incapable of keeping silent. -bu sırada susamadığımıza göre, sakin olmaya çalışalım.
v:you're right, we're inexhaustible. -haklısın, biz tükenmeyiz.
e:it's so we won't think. -biz düşünmeyelim diye öyle.
v:we have that excuse. -özrümüz var
e:it's so we won't hear. -biz duymayalım diye var
v:we have our reasons. -kendi sebeplerimiz var
e:all the dead voices. -bütün ölü sesleri
v:they make a noise like wings. -kanatların çırpılışına benzer bir gürültü çıkarırlar
e:like leaves. -yapraklar gibi
v:like sand. -kum gibi
e:like leaves. -yapraklar gibi
silence. -sessizlik
v:they all speak at once. -hep bir ağızdan konuşurlar
e:each one to itself. -her biri kendi kendisine
silence. -sessizlik
v:rather they whisper. -aslında daha çok fısıldarlar
e:they rustle. -hışırdarlar
v:they murmur. -mırıldanırlar
e:they rustle. -hışırdarlar
silence. -sessizlik
v:what do they say? - ne derler
e:they talk about their lives. -kendi hayatlarından konuşurlar
v:to have lived is not enough for them. -yaşadıkları süre onlara yetmez
e:they have to talk about it. -onun hakkında konuşmak zorundalar
v:to be dead is not enough for them. -ölü olmak onlara yetmez
e:it is not sufficient. -yeterli gelmez.
silence. -sessizlik
v:they make a noise like feathers. -tüyler gibi ses çıkarırlar
e:like leaves. -yapraklar gibi
v:likes ashes. -küler gibi
e:like leaves. -yapraklar gibi
long silence. -uzun bir sessizlik
v:say something! -bir şey söyle
e:i'm trying. -deniyorum
long silence. -uzun bir sessizlik
v:say anything at all! -herhangi bir şey söyle
e:what do we do now? -şimdi ne yapıyoruz
v:wait for godot. -godot'yu bekliyoruz
kaynaklar:
samuel-beckett.net/...
yitikmavi.blogspot.com.tr/... -
1949 yılında samuel beckett tarafından fıransızca olarak yazılan trajikomik oyun .
Alıntıdır ;
-- spoiler --
Başkaları acı çekerken ben uyuyor
muydum? Şu an uyuyor muyum?
Yarın uyandığımda, ya da
uyandığımı sandığımda bugün
hakkında ne diyeceğim? Dostum
Estragon'la, burada gece çökene
değin Godot'yu beklediğimi mi?
Pozzo'nun hamalıyla beraber gelip
gittiğini mi, bizimle konuştuğunu
mu? Muhtemelen. Ama bütün
bunların içinde sahici olan ne
olacak? [Estragon çizmeleriyle
boşuna didiştikten sonra yine
uyuyakalmıştır. Vladimir ona
bakar.] Hiçbir şeyden haberi
olmayacak. Bana yediği tekmeleri
anlatacak, ben de ona bir havuç
vereceğim .[Bir an.] Mezarın
üstünde, zor bir doğum. Mezar-
kazıcı oyalanarak, çukurun dibine
aletlerini yerleştirir. Yaşlanacak
zamanımız var. Hava çığlıklarımızla
dolu. [Dinler.] Ama alışkanlık
büyük bir uyuşturucu. [Yine
Estragon'a bakar.] Bana da biri
bakıyor, benim hakkımda da biri,
uyuyor, hiçbir şeyden haberi yok,
bırakın uyusun diyor.[Bir an.]
Devam edemeyeceğim! [Bir an.] Ne
demiştim?
-- spoiler --
(Pozzonun repliği : Kahrolası zamanınızla bana yaptığınız eziyet yetmedimi?
İğrenç bir şey bu! Ne
zamanmış! Ne zaman! Bir gün
yetmiyor mu bu size, bir gün dilsiz
oldu, bir gün ben kör oldum, bir gün
sağır olacağız, bir gün doğduk, bir
gün öleceğiz, aynı gün, aynı an,
yetmiyor mu bu size?
Mezarın üstünde doğuruyorlar, bir
an gün işiyor, sonra bir kez daha
gece oluyor.)
Benim içinse ;
Herkes bekler godot'yunu benim içinde bazen bir karakter bazen mucize ve şimdiyse ellerini hiç bırakmadan ömrümü verebileceğim bir ölümlü. -
samuel beckett tarafından yazılan ünlü absürt tiyatro oyunu. varoluşsal sorgulamalar barındırır, dilin iletişimdeki yetersizliğini, hayata dair yanılsamalarımızı ve anlamsızlığı absürt bir dille, ustaca yansıtır.
-- spoiler --