iç anadolu'nun en eski ve kültürel şehirlerinden biridir sivas. 2015 sayımına göre 360.000 olan nüfusuyla sürekli göç vermekte, çevre illerin sanayileşmesiyle birlikte giderek küçülmektedir. 4 eylül 1919'da sivas kongresine ev sahipliği yapmıştır. kangal köpeği ile meşhurdur, mis kebap ile bütünleşmiştir.
iç anadolunun en eski yerleşim yerlerinden olan bir şehir. özellikle anadolu selçuklu devrinde bu şehirin ayrı bir yeri varmış döneminde. 1969 yılında milletvekili sayısı 10 iken günümüzde bu sayı 5'e düşmüştür. her yıl ortalama 13bin- 20bin arasında göç vermekte. böyle giderse nüfus sayısı da 1969 yılına geri dönebilir.
4 yıldır bu şehirde üniversite okumaktayım ve evimin camından sivas'a şöyle bir göz gezdirirken küfür ediyorum istisnasız. sırf betondan oluşan bir şehir. belediye başkanı sami aydın şehirdeki kaldırım taşlarını sürekli değiştirdiği için kaldırımları meşhurdur. hatta bir dönem kaldırımlara lcd televizyon bile koyulmuştu.
1974 yılından beri cumhuriyet üniversitesine sahip bir şehir, tek geçim kaynağı üniversite öğrencileri olan bir şehir ama üniversite öğrencilerini sevmeyen bir şehir. öğrenciler üzerinde büyük baskı var birçoğu istediği gibi gezip tozamıyor. geçtiğimiz yıl 2. devlet üniversitenin kurulmasına meclis tarafından karar verildi. yeni yapılacak üniversitenin adı " sivas bilim ve teknoloji üniversitesi " olacak. cumhuriyet üniversitesi sivas'a dair sevdiğim iki şeyden birisi. çok köklü bir üniversite olmasından mütevellit çok değerli akademisyenleri var ve neredeyse tamamen liyakat ile işlerin görüldüğü bir üniversite. arada bir iki münferit olaylar çıkıyor tabi. misal 2016 yılında rektör seçimleri yapıldı. senato oylarında prof.dr faruk kocacık bir kez daha birinci çıkmasına rağmen 3. veya 4. sırada oy alan ilahiyatçı prof.dr. alim yıldız yeni rektör olarak atandı. alim yıldız rektör olduktan sonra kampüste bir değişim havası yaşandı. üniversite vakfına ait olan yerlerde para geçmemeye başladı. sadece kredi ve öğreci kartı ( öğrenci kartının içerisine bakiye yükleniyor ) geçmeye başladı ve ilerleyen zamanlarda sadece öğrenci kartı geçmeye başlayacakmış. çok fazla özel kafe açılmaya başladı. üniversite vakfına ait marketin dükkanı büyük bir genişletme yapılarak a101'e kiraya verildi. eski üniversite vakıf kafeleri yıkıldı inşaatları hala devam etmekte ama o öğrenci dostu vakıf kafeleri büyük ihtimalle yine özelleştirilecek. bazı torpil olayları başladı adam kayırmaya başlanıldı. vs. vs.
sivas'ın son kalesi cumhuriyet üniversitesi kaldı anlayacağınız o da yavaş yavaş erimekte. sivas'a dair sevdiğim diğer bir şey ise sivas kongresi / sivas erkek lisesi. günün belli saatlerinde açık ve ücretsiz olarak gezilebiliniyor. bütün bunların haricinde şehirde kartsız toplu taşıma kullanırsanız 3,25 lira ödüyorsunuz. kartlı 2,5 öğrecni 1,75 lira. toplu taşıma fiyatları büyük şehirler ile yarışacak hale geldi ve işin asıl komik yanları toplu taşıma sistemi rezalet!
şehirde yeşillik alan görmek için ya üniversiteye gitmek zorundasınız ya da şehrin 10 kilometre dışındaki mesirelik alana gitmek zorundasınız. şöyle bir örnek vereyim 3 yıl önce bizim apartmanın bahçesinde babaannemin meyve veren kayısı ağacı 1. katta oturan komşumuz tarafından " yoldan geçenleri göremiyorum evime güneş girmiyor " gerekçesiyle gövdesinden kesildi ve ağaç öldürüldü. yeşil aşkı böyle bu şehirde.
iyi gömdüm şehri. daha yazılıp çizilecek çok şey var basına yansımayan, öyle herkesin bilmediği bu şehirde yaşama dair. onları da başka bir zaman anlatırım artık. nefret ediyorum bu şehirden.
"soğuğa sormuşlar nerelisin diye, aslen erzurumluyum ama sivas'ta ikamet ediyorum demiş" sözünü doğrularcasına göt kesen bir soğuğu olan şehir. sıcak iklime alışkın bir insanımsı bot olarak hayatımda ilk kez soğuk ısırması diye bir olayı sivas'ta gördüm, üstelik mart ayıydı.
kangalı ile meşhur olmasından mütevellit başıboş köpekleri bile kangaldır. şehir pek ilgi çekici gelmedi bana. gerçi pek gezmedim de klasik bir anadolu şehri işte, mecburiyet caddesi (muhtemelen adı da cumhuriyet caddesi'dir) falan filan.
son olarak;
"sivas bir liman, ben bir gemi
bir daha buraya yanaşırsam
siksinler beni"