bu ülkenin yüz karası, bu ülkede (son kırk, elli yılda) ne kadar siyaset yapan insan varsa hepsinin ne kadar aciz, ne kadar basiretsiz olduklarının ispatı.
70 milyonluk ülkenin 15 milyonluk en büyük şehrinde insanlar, (o siyasilerin ikide bir ağızlarına doladıkları seyahat özgürlüğü için) hala köstebek yuvası gibi, izbe, kokmuş, asla bir garaj olarak kullanılamayacak virane mekanlara gitmek zorunda bırakılıyorsa bunun başka izahı yoktur.
İstanbul'un pek çok varoş yerini gördüm hatta bazılarında yaşadım ama tüm samimiyetimle söylüyorum, esenler otogarı kadar tiksinmedim hiçbir yerden. O alt kattaki korku tünelinde tostçu, çaycı falan gördüm. Merak ediyorum kim gidiyor oralara da hala iş yapıyor o dükkanlar?
j. r. r. tolkien okuyanlar bilirler. Cucelerin kazdigi bir maden vardir. Hatta o kadar derine giderler ki uyuyan seytan balrog uyanir, moria madenleri.
Aha iste esenler otogari bana hep moria madenlerini hatirlatir. O zeminin altinda neler var neler, ayri bir dunya, hos zeminin ustu de bi alem ama biri dese ki esenler otogarindan yedi kule zindanlarina gizli dehlizler varmis hic sasirmam.
dünyada gizemi çözülemeyen iki derinlikten biri. Diğeri okyanusların derinlikleridir. Okyanuslar için geliştirilen batiskaf isimli denizaltı ile gizemi bir nebze olsun okyanusların gizemleri araştırılıyor fakat esenler otogarı ve yeraltı dehlizlerindeki ekosistem çözülebilmiş değil.
Alman bilim adamı dieter bohlen, esenler otogarı ile ilgili ilginç açıklamalarda bulunuyor:
"Bu gezegende şu ana kadar iki farklı ekosistem türü keşfedildi. Biri oksijen ve karbon döngüsüne dayalı, diğeri ise kükürt ve oksijen döngüsüne dayalı ekosistem. Her iki ekosistemde ortak olan nokta, besin zincirinin piramit yapısında olması. Yani en tepede en az sayıda olan ve en yırtıcı canlılar, daha altlara inildikçe yırtıcı olmayan besin üreticileri.
Esenler otogarındaki yaşam döngüsü, tamamı yırtıcılardan oluşan bir sistem örneği gösteriyor. Yaptığımız simülasyon çalışmaları bile böyle bir yapının var olamayacağını gösteriyor ama var olduğunu görebiliyoruz. Esenler otogarı alt katmanlarında yapılacak bilimsel araştırmalar, bu dengesiz beslenme piramitleri ile ilgili bilgiler verebilir; var olduğunu bilmediğimiz yeni enerji kaynakları ortaya çıkabilir. Daha da önemlisi, dünya dışı varlıklar ve bilinmeyen ekosistemler ile ilgili çığır açacak buluşların kaynağı olabilir"
aynı üniversitede bir başka bilim adamı olarak çalışan profesör Thomas Anders ise, "İstanbula 3. havalimanı yapıldığında türkler otobüs kullanmayı bırakacak ve esenler otogarı avm olacak. Dünya mirası olan bu eşsiz mekanın yok olmasını istemediğimiz için 3. havalimanına karşı çıkıyoruz" diye ekliyor.
Yahudi ekonomist simon garfunkel ise "malzemesiz karışık tost yapabilen büfe ustalarını ev ekonomisi dersi vermek üzere tel aviv üniversitesinde kürsümüze davet ettik, fakat döner bıçağı ile kovalandık" diyerek, malzemesiz karışık tostun sırrının çözülmesi ile afrikadaki açlığın son bulacağını öne sürdü.
2011 yılında esenler dehlizlerini araştırmak üzere istanbula gelen japon bilim adamı Toua Tokuchi, henüz yüzeydeyken son derece kıymetli olan ve nükleer radyasyon içeren ekipmanlarını yüzey canlılarından olan valiz taşıyıcılarına kaptırmış, kendisi de otogar çığırtkanları tarafından van - başkale ilçesine giden otobüse zorla bindirilmişti.
istanbul'a her gittiğimde bir şekilde göremediğim bir otogar olduğundan hep merak ettiğim bir yerdi. sağolsun 140journos belgeseliyle az çok hakkında bilgi sahibi oldum. aşti'nin tuvaletler haricinde çok da girilemeyecek ve bakımsız yerleri yok. o tuvaletler de mültecilerin eseri zaten.
140journos'un küçük harf takıntısının nedenini merak ettiğim belgeselcikteki konuyu oluşturan baş yapı taşlarından olan mekan. bahsi geçen videoda meraklanmamın sebebi; ilgili kanala kıl olmam. nedenini tam bilmiyorum ancak sezgilerim ve görüklerim sağlam manipülasyon yaptıkları yönünde. hani amerikan belgesel kanallarının belgeselleri vardır ya, izlemesi çok güzel belgeseller yaparlar ama doğallık yoktur, kurgu boldur. işte bu mekanda geçen belgeselciği yapan oluşum da bu yönden çok benzeşiyor. ısınamıyorum, yediremiyorum. özentilikle modern olunduğunu sanan insanların ülkesinde bu gibi moda akımının olması toplum mühenisliği etkisi yaratacağından, beni üzüyor ve sinirlendiriyor.