bu başlık kişiye özel bir başlıktır
  1. ben bunları kısmen itiraflara yazayım dedim önce.
    bayağı bayağı da ilerletip tam gönderiyordum hatta sonra fark ettim ki ben uzun süredir böyle bir başlık açmaya üşendiğim için, böyle böyle insanları oyalıyormuşum.

    dedim ki bunu; meditasyon deneyimiyle birleştireyim ki elimizde bir Kaliteli bir veri havuzu olsun.
    ben sekiz aydır amele meditasyonu yapıyorum. headspace diye bir uygulama var, çok değerli bir arkadaşım önerdi. güzel. paralı olmayan her şeyini sömürdüm. çevir çevir sömürdüm. amatör biri olarak bu maceramı gündelikle birleştirip görmek isiyorum kendimi.

    Çok uzun süreden sonra ilk defa katıksız mutluyum; endişeli değilim, Zihnim, yeni patlamış bir nova çapında aydınlık yine çok uzun süre.
    Kendime ne kadar yüklendiğimi ve bu aptal kibarlığımı iş hayatımdan acilen çıkarmam gerektiğini düşünüyorum. Dark side'a geç de demiyorum kendime tabii de, o kadar da düşmedik daha da hiç değilse şu light'ı azalt. Kendinin bir çok şeye yeteceğini, dünyaya barışı dahi getirebileceğine inanan bir çocuktun. Şimdi o çocuk evde takılsın ama onu korumak için yetiştirmek için eve para lazım. İşimi çok çabuk içselleştirmem de tetikledi tabii bu süreci.

    çok zorlu bir dönemden geçiyorum. fiilen batık bir firmanın finans müdürüyüm. hem yeni yatırım yapmam lazım, hem dev borçları "oyalamam" lazım, "nasıl lan olur mu öyle şey?" dediğinizi duyar gibiyim: evet oluyor. işin düzelmesi zor gözüktüğü için başka işler bakıyorum. ben başka işler bakarken beni bir de terfi ettirdiler bu hafta. yönetim kurulu başkanının kişisel yardımcısı olduk anasını satiim.

    işte bu dönemde dehşet yüklendim kendime. sabahları 6:30'da sabit uyanmaya başladım. pazar sabahtan "yarın napıcaz" kafasına esir olmaya başladım, hayattan düştüm lan bildiğin.

    ama görüyorum ki, çok da zor değil işler ve çok da takmamak lazım her şeyi.
    6:30 dedim ya, kalkıyorum bir bardak su içiyorum, soğuk, sonra oturuyorum egzersiz yapıyorum, bel sorunlu, iki fizyoterapi -biri 2 biri 1 ay- geçirmiş biri olarak nüksetsin istemiyorum bir de açılıyorsun onları yaparken. peşinden 10 dakika meditasyon. sonra da soğuk duş.

    ve benim aylardır mal gibi "düşünmemek" için, adeta hemen iyi olayım diye kullanmak istediğim meditasyonun amacının aslında düşünmemek değil her ne varsa kabullenip akışına bırakmak olduğunu anlayınca daha kolay geçti yalan yok. demek ki gelişme var. demek ki doğru bir kanal yakalamışım amele tişörtümle.

    Sigarayı bırakalı da dört hafta oldu şaka-maka.
    "Her şey" nikotinsiz artık. Dolmalar da öyle. Patlıcan dolması yok yani artık. Dolma diince siz de atladınız hemen biliyorum :)
    #51314 cladi | 8 yıl önce
    0kişiye özel 
  2. bu kadar çabuk ekleme yapmak hayırlara alamet değil.
    yoğun stresten bahsetmiştim. sabah 6:30 sendromundan da bahsetmiştim. anksiyete benzeri bir ruh hali yaşatıyor bu stres, sabah uyanınca özellikle.
    ben de meditasyonu oraya yönlendireyim dedim. 1 ay falan olmuştur bu sabah depresyonunun başladığı. 2 haftadır falan sabah meditasyonla başlıyorum. bugün tuhaf bir deneyim yaşadım, 8 ayda ilk oldu, negatif yüklüyken, yani sabah depresyonu tüm ağırlığıyla üzerimdeyken, anksiyeteyi yok etmeye - küçültmeye değil de içinde bulunduğu alanı yani zihinsel sınırlarımı genişletmeye konsantre olmaya çalıştım. anksiyeteyi, panik atağı veya sabah depresyonu, artık adına ne derseniz onu olduğu gibi kabul edip içinde bulunduğu alanı büyütmeye odaklandım. sadece dertlerimi değil, sadece hayatımın olumlu parçalarını da değil de tüm hayatımı düşündüm; tüm hayatımı düşünerek anksiyeteyi oraya yerleştirdim. yerleştirmeye çalıştım daha doğrusu. çünkü yeni bir alan bu. denerken de uzun süredir yakalayamadığım trans haline geçtim ve kısa süreli de olsa sandman'in diyarını ziyaret ettim.

    insan dertliyken, hayatını dertten ibaret görüyor. dert ne kadar ağır veya ne kadar yer kaplıyor bile olsa, sonuçta hayat dertten ibaret değil. sırf dertlere odaklanmak, dertlerin çözümünde ekstra bir güce de haiz değil.

    giriş, son derece pozitif bir ruh haliyle gerçekleşmişti.
    devamını son derece zorlu bir gün ve gündemin içindeyken seyahatnameye eklemek istedim ki bu dünyanın sadece gündüzü yok; gecesi de var.
    #51532 cladi | 8 yıl önce
    0kişiye özel 
  3. hafta sonu, ellerimle tanıştırdığım, iki tarafını da çok sevdiğim bir çift, klasik iki tarafın da haklı olduğu ancak kendilerini çok da iyi ifade edemedikleri krizlerden birini yaşadı. geçmişte olsa, lambur-lumbur bir tarafın tarafını tutar, diğer tarafa yaptığı yanlışları göstermeye uğraşır, bu yolda heder olur, yanlışları ağır tarafı da sorunun esas sorumlusu olduğuna inandırırdım kuvvetle muhtemel.
    bu defa krize hiç dokunmadım. herkes birbirine girdi. telefonla uğraştım. hafta içi yaptığım iş başvurularına gelen yanıtları inceledim, whatsapp'a falan baktım tartışma esnasında. sonra çiftin erkek tarafı sinirlenip eve gitti. kız tarafı ağladı. biraz konuştuk falan. sonra dedim hadi hep birlikte bize gidelim. hanım, kız tarafı ve ben çıktık yola. sonra dedim ki erkek tarafına gidiyoruz. kız tarafı gitmek istemedi. dedim ki ne hissettiysen, ne düşündüysen, seni korkutan neyse git konuş. konuşun. müzakere edin. çözemezseniz ayrılın dedim. ayrı ayrı evlerinize dağılıp bütün akşam kendi kendinize kuracağınıza, olayları kafanızda büyüteceğinize, konuşun, anlatın, anlaşın veya anlaşamayın.
    anlaştılar.
    aralık'ta isveç'e gidiyorlar kuzey ışıklarını seyretmeye.
    ben de gelirim demiştim ama hanım kışı pek sevmiyor. gitmek istemedi. hiç değilse bu sene gitmesek olmaz mı dedi. ben de kırmadım. hatunun mutsuzluğu pahasına yolculuk fikri yanlış geliyor bana. ben gitmezsem mutsuz olmayacağım. hatun giderse mutsuz olacak. o halde gitmesek de olur.
    neyse işte.
    hafta sonu güzel geçti toplamda. hani bu "bulutların üzerine çıkıp bakmak" dedikleri makamı denedim yani.
    pazartesi itibariyle ise yine saçma sapan bir haftaya başladım. patron yine saçma sapan şeyler istiyor. beni yine kriz ve krizler bekliyor. olmadık şeyler istiyorlar ve bunlar olmayınca da benden soruyorlar hesabını. evet, kendi tarafımda bu yaşadıklarımın bıraktığı etkileri yönetmeyi başarabiliyorum veya örneğin 1 ay öncesi kadar kötü durumda değilim. 1 ay önce, pazar sabahı uyanıp "yarın ne yapacağız" diye düşünmekten güzelim pazar gününü heba ederdim; şimdi pazar günü uyuklarken şöyle bir aklıma geldi; doğrudan "burayı terket yarın gelirsin :)" dedim ve gönderdim. fakat yaşananların diğer kısmını ne yaparsam yapayım değiştiremeyeceğimi düşünmeye başladım.

    bir-iki yerden haber bekliyorum iş değiştirmekle ilgili. sanıyorum bu hafta gelir haber. haber beklentisinin etkilerini azaltmaya çalışıyorum. yani, "olumlu olursa ne olur" ve "olumsuz olursa ne olur"la ilgili gerekli girişimleri yaptım; yapabileceğim ve bunlar dışında düşünceleri aklımda tutmamaya çalışıyorum.

    ne düşündüğümü insanlarla daha az paylaşıyorum bir de.
    ha bir de birlikteyken çok da rahat etmediğim insanlarla, sırf sosyal normlar -işte adına ne derseniz; dengeler, şunlar-bunlar- gerektiriyor diye takılmamaya başladım. daha doğrusu, genel anlamda artık "insanlar kırılmasın" prensibi dahilindeki "insanlar" kümesini daraltıyorum; daraltmışım farkında olmadan. şimdi yazarken geliyor bunların çoğu aklıma.

    şu sıralar "en fazla kovarlar", "en fazla küser", "en fazla biraz kilo alırım" falan modundayım.
    sigarayı bırakalı 1 ayı da devirdim. ona da dönüş yok. çünkü bana bir katkısı yok ve dahası başıma bela.
    headspace'in yerine bir uygulama arıyorum. istediği paralar çok gibime geldi. sömürdüğüm bedavaların da artık dibine geldim. farklı uygulamalar deneyip onlarla ilgili de bilgi vereceğim.

    çünkü headspace, bir yerden sonra gerçekten tükeniyor.

    neyse, amele meditasyonuna devam.
    özetle, anın tadını daha iyi çıkarıyorum artık.
    krizler üzmüyor mu, üzüyor. iş yüzünden mutsuz muyum? mutsuzum. ama olsun. mutsuzluk hayatımı kaplamıyor. umutsuzluk ruhumu esir alamıyor; çekiştiriyor, etkiliyor, sendeletiyor ama esir alamıyor.
    ne kadar sağlam durursam o kadar güçlendiğimi hissediyorum.
    zaten en kötü ne olabilir ki?
    kovulurum yani.
    nedir.
    #52436 cladi | 8 yıl önce
    2kişiye özel 
  4. kovulmadım; terfi aldım, bir de yardım etmesi için eleman aldılar.
    istifa edemedim. çünkü diğer işler olmadı.
    eskisi kadar gün-gün ve planlı-programlı meditasyon yapamadım. iş sebebiyle o kadar çok dolaştım, üstüne boş hafta sonları da şehir dışı dolaştım ki zaten herhangi bir şeyi dert edip o dertleri yönetmek için de meditasyon yapmaya zaman kalmıyor.
    desem de inanmayın.
    evet, ekstra zaman yaratıp meditasyon yapmadım çünkü pek ihtiyacım kalmadı keza sakin kalmak, düşünce ve duyguların yoğunluklarına kapılmamak için fabrikaları tamamen durdurup bakıma almama veya olağanüstü hal ilan etmeme gerek kalmadı. bunu normal süreçler içinde yapabilmeye başladım bir yerden sonra.
    bu benim için yeni bir seviye.
    hayatta kusursuz diye bir şey yok; ona ulaşma mücadelesi var. o yolda başımızdan geçenler var.
    iyi-kötü diye de bir şey yok bence.
    gerçekleşen-gerçekleşmeyen var.
    gerçekleşmemiş şeyler için de üzülmek, eğer değiştiremiyorsak, anlamsız, faydasız, gereksiz.
    gerçekleşmemiş, hem geçmişi hem geleceği kapsıyor.
    tabii ki gerçekleşmemiş şeylerin istediğim gibi gerçekleşmeleri için uğraşıyorum. bundan vazgeçemeyiz zaten. bizi hayatta tutan şeylerden birisi bu gündelik mücadeleler. değerleri bozmadan, mümkünse onları geliştirerek ilerlemekten vazgeçemeyiz fakat, olmuyorsa da tekrar deneyip daha iyi yenilmekten başka çare yok.
    dünyayı tek başına taşımaya çalışmanın ne dünyaya ne de insanın kendisine bir faydası yok.
    dünyayı taşımaya çalışmak zaten başlı başına gereksiz.
    seyahat devam ediyor; bakalım nereye götürecek bizi.
    #62623 cladi | 7 yıl önce
    0kişiye özel 
  5. 2018 yılında tekrar beraberiz.
    ocak bile geride kalmış hatta!
    bu süreçte, yıl sonu yoğunluğu, yeni yıl sıkışıklığı, aynı kurumda çalıştığım bazı zavallıların iftira girişimleri, standart stres gibi işle ilgili ve dayımın vefatı, yakın arkadaşımın babasının vefatı, yakın arkadaşımın anneannesinin vefatı gibi peş-peşe kayıplar, defin ve miras işleri gibi düşmanımın bile yaşamasını istemeyeceğim şeylerle yoğunlukla karşılaşmak gibi kişisel olaylar hayatımızdan geçti; geçiyor.
    meditasyona başladığım kadar yoğun devam etmemekle birlikte, hayatımın bir parçası haline getirdiğim için; daha doğrusu meditasyon sürecinde edindiğim bazı yaklaşımları yaşantımın bir parçası haline getirdiğim için ağır hasar almadım.
    ne yapılabilir?
    soru bu.
    ne yapılabilir ve ben ne yapabilirim. yapılabilecek bir şey yoksa -ölüm gibi-, devam eden süreçte nelerle karşılaşabilirim ve karşılaşacağım şeylerle ilgili ne yapabilirim?
    böyle yazınca hayatın çok zor ve kötü olduğu izlenimi vermiş olabilirim ki zaten anlatmaya çalıştığım da bu; bazen yağmur yağar, bazen tipi olur evden çıkamazsın, bazense günler-haftalar sürebilir kötü hava ama önemli olan, sığınabileceğim yerler inşa etmiş olmam ve fırtına geçene kadar sağlam kalabilmem.

    bedeli de var elbette. özellikle alkol vs. fazla tükettim bu süreçte. çok keyifliyken veya hayatın çok zorladığı dönemlerde biraz ucunu kaçırıyorum. zayıflığım var sarhoş olmaya karşı genel olarak. içip sapıtmıyorum ama sık ve bol içince vücut da 21 yaşındaki vücut değil; güçsüzleştiriyor insanı. bu bir gerçek fakat işte, her şeyi de meditasyonla çözmeye çalışmak çok gerçekçi olmuyor. bence ruhumun sarhoş olmaya da ihtiyacı var. sürekli ayık çekilebilir bir dünya olsa, zaten burada böyle bir başlık da olmayacaktı. ayrıca, dünya nimetlerinden mümkün olduğunca faydalanmak gerekir bence. bir insanı bir şey mutlu ediyor ve o şey diğerlerine zarar vermiyorsa çok da baskı yapılmamalı bence insanlara.

    bu süreçleri onarılmaz hasarlara maruz kalmadan atlatabilmemin temel sebebi ise yukarıda da bahsettiğim gibi yoğun meditasyon yaptığım dönemlerde elde ettiğim "kendi hayatıma daha bütün bakabilmek" oldu. sorunları inkâr etmek veya olumlu şeyleri olduğundan fazla büyük görmek yerine, her şeyi olduğu gibi ve olabildiğince bir bütün halinde görebilmek.
    bunun yanına biraz da yine eski yazılarda bahsettiğim "dünyayı ben kurtaramam; hem kaldı ki dünya kurtarılmak dahi istemiyor, ben kim oluyorum" yaklaşımının da ciddi anlamda katkısı oldu elbette.

    olacak olan oluyor bir şekilde. kaderci bir insan değilim ama gerçekleşen her şey gerçekleşmesi gerektiği için gerçekleşmiştir. oturup "ya şöyle olsaydı-böyle olsaydı"larla vakit kaybetmek çok anlamsız geliyor bana. bu yaklaşımı yerleştirdikçe başarı geliyor açıkçası. insanlar çocuk gibi birbiriyle uğraşırken siz kendi işinize bakıyorsunuz. genel olarak sorunların değil, çözümlerin parçası; hatta zamanla çözümlerin öncüsü oluyorsunuz.

    yolculuk devam ediyor bakalım...
    #74704 cladi | 7 yıl önce
    0kişiye özel