bu başlık kişiye özel bir başlıktır
-
Nickimi değiştirirsem onu mor ışıklının gözcüsü yaparım sanırım.
Aklıma estikçe yazmayı, içimi dökmeyi, kafamdaki hesapları kurcalamayı planladığım bu başlığın kişisel başlığım olmasını istiyorum. -
Tercih sonuçları hala açıklanmadı.
Tercih süresi dolduktan sonra 'acaba?'lar kafamda dolanmaya başladı. Başkent Üniversitesi'ni üste yazarak hata mı yaptım diye çok düşündüm. Acaba ybu daha mı iyi olurdu diye.
Bugün olmayacağını anladım.
Aslında epey kuvvetli bir hafızam olmasına rağmen, 4 yaşımdan beri her şeyi keskin bir şekilde hatırlamama rağmen bugün başkent'i yazma sebeplerimden birini hatırladım.
(Katkısı olanlara minnettarım tabi, onu da başka zaman anlatırım.)
Uzak olması.
Gazi'de ulaşıma harcadığım toplam zaman 1,5-2 saat. Başkentte bu zaman 2.5-3 saati bulacak.
Olsun. Uzak olması iyi.
İlkokuldayken sınıf arkadaşlarımdan nefret ederdim.
Hepsinden nefret ettim, tek tek, şu an bir tanesiyle doğum Günlerimizi kutlamak üzere mesajlaşıyoruz o kadar. Onun dışında hepsinden nefret ettim.
İlkokulda okulu severdim, içindekileri değil. Benim için ayrı bir yerdi okul, her şeyi unuturdum.
Lisede şimdilerde görüşmediğim, arada mesajlaştığım, o zamanlarda çok eğlendiğim arkadaşlarım oldu. Yine arkadaş bulmakta sıkıntı yaşadım ama güzel oldu.
Lise yıllarımın en kötüsü olan 10. Sınıfta ben her şeyden kaçmak için okula gittim. Okul kapanınca üzüldüm. Son haftalarda bile gittim, ayrı bir zevkti benim için. Film izledik,oyun oynadık.
Lisede de okula gidince her şeyi unuturdum.
Dershane. Dershane ev gibiydi. En kötü Kantin de otururduk. Dershaneyi hep çok sevdim. Hep zevkle gittim.
Dershanede de her şeyi unuturdum.
Üniversite bunlar içinde en kötü olanıydı. Çünkü zaten unutmak istediğim şeyleri ortaya çıkaran orasıydı. Hayatımda görmediğim tipler gördüm. Hayatımda hiç görmediğim kadar zihni kapalı insanlar gördüm.
En kötü olanı dedim ya, cidden öyleydi. Çünkü içlerinde unutturma kapasitesi en düşük olan üniversiteydi.
Üniversitede unuttum ama o duvarlar bana her şeyi tekrar hatırlattı.
Gelelim başkent'e.
3 saat yol kolay olmayacak ama umrumda değil.
Sıhhiyeden servise binince araba beşevler'den Eskişehir yolu'na uzanıyor. Sonra her şeyden uzaklaşmaya başlıyor. Arabalar seyrekleşiyor, hız artıyor. Yarım saat sonunda kampüse geliyor. Ağaçlar, sessizlik, kocaman bir kütüphane, saklanabilecek kuytular...
Orası sadece okul.
Umuyorum ki orada okuldan başka bir şey olmayacak ve ben de okul kavramına eski anlamını, alıştığım anlamını yüklemenin huzuruna ereceğim.
Kaçmak istediğim olumsuzluklardan uzaklaşacağım.
Belki de çok fazla beklenti yüklüyorum ama oraya her gittiğimde hissettiğim bu, okuldan başka bir şey aklıma gelmiyor. Bu yüzden listede öne geçti.
Tabi bir de hocaların iyi olması var orası ayrı.
-
Kendime not:
●kimseye güvenme.
●hepsini yapacaksın.
●sağlam dur. -
Her şeyin yıkılışını izliyorum, bitmeyen bir yıkılış...
ben yapıyorum ama karşıma hep düzeltemediğim şeyler çıkıyor.
Çakal olmayı bir türlü beceremedim, söylediklerimin kötü bir amacı yokken, aksine sadece doğruyu amaçlarken amacıma ulaşıyorum -bu anlamda bir sıkıntı yok- fakat doğruyu söylediklerim bana hep zarar veriyor.
Sanıyorum bir süre burada olmayacağım, hiçbir yerde olmayacağım, telefon kullanmayacağım, belki kamerası bile olmayan bir tane alırım yanıma ama almam. Kaybolacağım. Telefon olursa bulunurum. internet olursa kaybolamam. Bilgisayardan müzik dinlerim belki günde 1-2 tane. Düşüneceğim,yazacağım bir ajandaya, biraz da İngilizce çalışırım.
Tahminen 5-15 günlük bir süre Her şeye ara vereceğim, bir şeyleri yok edebileceğimi ya da düzeltebileceğimi sanmıyorum, sadece normal düzeye çekene kadar uzak kalacağım.
Artık çok fazla geliyor, gözlerimde Tutamıyorum.
arada burayı stalklarım diye düşünüyorum.
Öptüm.
youtu.be/...
-
Başlığıma 1 senedir yazmamışım, taslakta da "çabuk kırılabiliyorum" yazıyordu.
Bir kez iflah olmayan bir daha olamıyor valla. 1 senede çok şey değişti ama hala çabuk kırılabiliyorum.
Neyse konuma geleyim...
İdare Hukuku ödevim hala duruyor, karar özetini nasıl çıkarmam gerek bilmiyorum, derse gitmedim ve bunu sınavda da soracakmış haha :)
Kötü hissediyorum her şey hakkında. Bu okulumu seviyorum çok seviyorum ama bu sene derslere adapte olamadım.
Borçlarda geriye bakınca elimde bir şey yok, sürekli farklı farklı tanımlar.
İdare zümresi çok zorlar bizim okulda ona hiç girmeyeyim.
Cezaya iyi başladım sayılır.
Bilmiyorum.
Kötü hissediyorum.
Mutsuzum diyemem. Şu anda çok mutsuzum ama genele vurunca mutluyum sanırım. Özellikle sevgilimin yanında çok mutluyum. Onunla da kavga ettik ya hayırlısı.
İnsan öğreniyor her zaman. Ben de ilişkide olmayı öğreniyorum, onu öğreniyorum, birine ailevi durumları anlatabilmeyi öğreniyorum.
Birinin en ufak hareketinden bile bu kadar çok etkileniyor olmayı öğreniyorum, kan Revan içindeyken çiçeklere koşmaya başlamak sersemletiyor beni ya da tam tersi kırlardayken ateşin içine düşmek...
Korkuyorum ama. Onu kaybetmekten çok korkuyorum.
Onu sıkmaktan boğmaktan çok korkuyorum. Sanırım bunu yapıyorum da.
Karmaşık duygular içindeyim.
Arkadaşlarım onun yanında dünyadan koptuğumu söylüyor. Evet resmen transa geçiyorum ve 8 aydır çok mutluyum bu durumdan. Onun yanında her şeyin silinmesine bayılıyorum, sadece onu duymak onu görmek onu koklamak... doğal uyuşturucu :)
Hep böyle devam etmesini istiyorum. -
niye böyle aptalca bir şey yaptım ki ya niye? herkes uykudayken vicdan azabıyla doldu içim. üstelik benim gözlerim bu saatlerde sadece basit ve iğrenç şeyleri görür, bunu bile bile niye yaptım ki? -
Sektördeki en saygın bürolardan birinde staj yapmaya başladım. Ara tatil süresince devam edecek bir staj.
Dün ilk günümdü. Fazlalık olduğumu hissettim zira ne bir masam var ne de bana bir şeyler anlatan gösteren birileri.
Bugün ikinci günümdü. Masa ve birileri hakkındaki sorunlar devam etti. Baş avukatımız da sabah bana nazik bir şekilde fazlalık olduğumu belirtti.
Gerçekten ağlamak üzereyim.
Her şeyle savaşmaktan o kadar yoruldum ki...