Herhangi bir meslek edinecek olan kimsenin geçirdiği uygulamalı öğrenme dönemine staj diyoruz. Stajı yapan bireylere de stajyer denir. Stajın tanımında mesleki bilgiyi arttırmak için yapıldığı söylense de ülkemizdeki neredeyse her alanda staj, daha çok bulunulan ortamdaki ayak işlerini yapmaktan ibarettir.
fransızca "sikmeye adam arıyoruz ama doğrudan böyle söylersek de çok kaba olur diye kibar bir şekilde lisans eğitimi almış mesleği teorik olarak öğrenen genç dimağlara pratik eğitim verilerek meslek hayatına onları hazırladığımız dönemde onlara verdiğimiz bir ad olsun" diye ortaya çıkardıkları unvan.
stajyerler sayesinde yeni nesli de tanıma imkanım oluyor. 18 yıldır çalışıyorum. İlk üç yılı saymayalım, yaklaşık 15 yıldır fabrika ortamında stajyerler ile çalışma şansı buluyorum. Genellikle bilgisayar mühendisliği ya da endüstri mühendisliği öğrencileri ile çalışıyorum.
iki çeşit stajyer var ve seviye olarak aralarında uçurum olduğunu söyleyebilirim. Stajyerlerin büyük bir kısmı iş ortamını kendine yakıştıramıyor. Muhtemelen fabrika ortamı beklentilerini karşılamıyor. Beklentileri ise çok yüksek. Güzel manzaralı bir ofis ortamında kendilerine ait bir masaları, dahili telefonları olsa mutlu olacaklar belki ama hayat öyle değil. Bu tür stajyerler genellikle seçtikleri mesleği de bilinçsiz olarak seçmişler. "masa başı iş olsun" diye seçenden tutun, "ailem öyle istedi" diyenlere kadar meslek seçim nedenleri değişiyor. "kod yazmayı sevmiyorum" diyen yazılım mühendisi adayı ile çalıştığım oldu. "Gel hadi fabrikanın içinde bir kaç şey göstereyim" diyorum; "yok ben gelmeyeyim" diyor. Genellikle yaz stajını tamamlayıp tatile gitme derdinde oluyorlar. Bu stajyerleri stajlarından sonra çok takip etmiyorum. Bazen iş görüşmelerinde referans olmamı istedikleri için staj başlangıcında da, staj bitişinde de referans konusunu konuşuyorum. Neyse o. Kendilerine ve staj sırasında yaptıklarınıza güveniyorsanız referans gösterin, ben ne gördüysem onu söylerim diyorum.
Bir de tam tersi, çok ilgili ve yetenekli stajyerler oluyor. "Şu işi vereyim, kurcalasın zaten onu tamamlayıp raporunu yazana kadar staj süresi dolar" dediğim bazı stajyerlerin bir kaç saat sonra işi bitirip yeni iş istedikleri oldu. onlarla daha farklı ilgileniyorum ; staj ve mezuniyet sonrasını da bir süre takip ediyorum. Bu tip stajyerler ile ilgili genel gözlemim ise çok sık iş yeri değiştirmeleri oluyor. 3 yılda 5 iş yeri değiştiren oldu; işin ilginç tarafı bazı stajyerlerin eski şirketlerine döndükleri de oluyor. Bu tip stajyerlerden ben de bir şeyler öğreniyorum, hayata bakış açımı değiştiriyorlar. Örneğin maaş. Sık iş yeri değiştirmelerini anlıyorum. Şirket yöneticileri bu tip çalışanlar için "200 lira maaş farkı için iş mi değiştirilir" diyorlar ama yeni nesil bu konuda haklı. Değiştirilir.
Örneğin bizim nesil şöyle düşünürdü zamanında. "1800 lira maaş alıyorum. Başka şirket 2000 lira öneriyor. %11 fark yapar. Değmez."
Yeni nesil şöyle düşünüyor. "1800 lira maaş alıyorum. Başka şirket 2000 lira öneriyor. İnsani ihiyaçlarımı karşılamak için 1600 lira gerekiyor. Aslında maaşım 1800 - 1600 = 200 lira. Başka şirket 2000 verdiğinde bana kalan para %100 artıyor. Kesinlikle değer"
Çok haklılar.
Stajyerler ile çalışırken onların 6 ay sonra mesai arkadaşı olarak aramızda olma ihtimalini akıldan çıkarmamak gerekiyor. Bu nedenle özel işler için yardım istemek, fotokopi çektirmek, çay getirtmek gibi işleri yaptırmayı doğru bulmuyorum. Boş oturduğunu gördüğüm "ilgili" türden stajyer varsa yanıma davet ediyorum. En azından ne yaptığımı izlesin. Vaktimi alıyor ama buna değer. "ilgisiz" stajyerlerin yolu açık olsun, benden uzak; bahçeye yakın olmaları daha iyi.
olaylara dışarıdan mantıklı bir gözle bakınca birileri seni mesleğe hazırlamak için çok güzel bir sistem kurmuş hatta seni o kadar düşünmüş ki bir de ünvan bahşetmiş ve bu sistemi uygulamaya dökmüş. sırf sen gelecekte zorluk çekme diye tecrübeli mesleğinin ehli kişilerden sana meslek öğretmesini istemiş onlarda lütfedip kabul etmiş. bu sistemde sana da stajyer demişler. hikaye buraya kadar fena durmuyor aslında yurtdısında sistem biraz daha buna uygun işlemesine karşın türkiye'de tam olarak bu şekilde işlemiyor. ben mimarlık öğrencisi olarak staj yaptıgım dönemlerde türkiye'nin büyük şantiyelerinden birinde bulundum ve güzel de bir staj dönemi gerçidim açıkçası şeflerimden çok fazla şey öğrendim fakat bu sektörde herkes benim kadar şanslı değildi. fotokopi makinasında kök salan arkadaşlarım olmuş şantiye stajı yaptığı dönemde (şantiye dediğimiz ortam projenin uygulandığı yapım-inşaat alanı) bu genç arkadaşımın hedefi ustaların uyguladığı kaba-ince iş detaylarını görüp kontrol edebildiği kadarını etmek şeflerini verdiği direktifleri yerine getirmek olurken işte tam da ikinci aşamada işler biraz bozulmuş ve 30 gün boyunca abartmıyorum binlerce sayfa fotokopi çekip dosya düzenlemeleri yapmış. türkiye'de ne yazık ki stajyer = modern köle olarak görülüyor. fakat bunu eleştirirken asıl kaçırdığımız nokta şurası bence işverenlerimiz ya da sevgili mesleğinin ehli abilerimiz gelecekteki meslektaşlarımız eğer ki stajyere bu yönde ihtiyacın varsa söyle ki gelmeyelim eğer ki çaycıya ihtiyacın varsa bunu söyle ki genç arkadaşlarımla birlikte ne ile karşılaşacağımızı bilerek oturup konuşalım anlaşalım.
Lise dönemi staj zamanımda oradaki abim çok kullanırdı bunu bir de bastıra bastıra söylerdi Ne uğraşırdı benimle ah Mustafa abim ah Stajyerin kelime manası köle demek, bunu öğrenince çalış köleee der dururdu kafa adamdı vesselam.. #özlenen günler