1999'dan beri progressive metal yapan avustralyalı grup. eleman değişikliklerini sıklaştırmış durumdalar. yaklaşık 20 yıllık bir grup için 9 eleman değişikliği oldukça fazla bence. özellikle yıllarca grubun solistliğini yapan mark de vattimo'nun "trash yapacağım ben, gidiyorum artık" demesine engel olunması gerekiyordu.
ilk albümlerini dinlediğim zamanı hayal meyal hatırlıyorum. gayet başarılı riff'leri olan, ara sıra da dream theater tadı alabildiğiniz şarkılardan oluşuyordu. de vattimo'nun vokal yeteneği yer yer oldukça aşağılanır ama element v için oldukça yeterliydi. yaklaşık 2 ay kadar önce çıkarttıkları ghost mile'ı dinledim evde, yolda, ofiste. kurucu üye, klavyeci daniel estrin vokale geçtiğinden beri, üretkenliklerini ve popülerliklerini toprağa gömmüşlerdi. buna devam ettiklerini gördüm. üzücü aslında. grubun özellikle ilk albümleri olan element v'i dinlemiş ve sevmiş olanlar açısından yürek burkan bir durum bu. büyük metal festivallerinde ana grup olamıyorlar artık mesela.
ghost mile'a geri dönersem; estrin yaşlanmış biraz. eski albümlerde de geri vokal yapardı ama bu kadar temiz sesli bir vokal olması grubu küçültmüş bence. gene de güzel şarkılar mevcut. misery is the only company albümün en iyisi (single olarak 2016'da çıkarttıkları için klip de çekmişler albümden önce). güzel klavye ritimleri var içinde, distortionlar köküne kadar olmasa da, yeterince açık. the fragile serene beynimden vurulmuşa döndürdü beni evde dinlediğimde. ulu, yüce bir varlığın ya da varlıksızlığın nasıl kırılgan olabileceğini müzikal olarak damardan vermişler. estrin'in vokalinin en çok yakıştığı şarkı olmuş. what a wonderful day '80'ler popuna hem müzikal hem de sözel olarak gırla gönderme barındıran bir şarkı. ritmi çok güzel bulmuşlar. geçişleri de gayet sevimli olmuş. kafa sallayamasanız bile, yerinizde duramıyorsunuz dinlerken.
yakın geçmişte bass'çılarını değiştirmişler sanırım. yeni bass'çı öne çıkmayı seven birisi, belli ediyor kendini çoğu şarkıda. estrin'den lead man'liği alamaz tabii ama grubu müzikal olarak yukarıya çıkarmada perde arkasından görevini yapacaktır. kült metal gruplarından biri olmalarını uzun süre bekledim ben voyager'ın. sonata arctica'nın finlandiya'dan çıkıp uzak doğu'yu kendine bağlaması gibi, voyager'ın da avustralya çöllerinden çıkıp en azından avrupa'yı titretmesini bekledim uzun süre. olmadı ne yazık ki.
yeni jenerasyonun dinlemesini, bilmesini, aklının bir köşesinde de olsa yer etmesini istediğim gruplardandır voyager. saygı göstermenizi değil, en azından saygı duymanızı beklerim. dinleyin, dinletin.
1977 yılında nasa tarafından fırlatılan uzay sondası. halen uzay boşluğunda ilerliyor ve veri göndermeye devam ediyor. star trek film serisinin birinde de bu sondaya atıfla biten bir gizem vardı. hangi film hatırlayamadım.