hakkında halâ "gotik edebiyat bu beyden sorulur" diyenleri anlamakta zorlandığım (sanki vampir, drakula yazmış adam), korku edebiyatının en iyilerinden biri olarak görülen, 1809-1849 yılları arasında yaşamış amerikalı entelektüel; alkolik ve asosyal yazar, şair.
edebi kişiliği, alkolikliği, asosyalliği, ölüm nedeni, muazzam hayal gücü, akıl oyunları ve merak unsurunu tam ortasına yerleştirdiği hikayeleri ile bir üstattır. ayrıca, ingilizce aslından türkçeye çevirilmesi de oldukça eğlenceli yazardır kendisi. devrik cümlelerini öyle bir kurgular ki; vurguyu nerede yapacağınızı karıştırır, cümleyi olduğu gibi çevirmek zorunda kalırsınız çevirideki anlam kaymasını* unutarak.
kendisini okumayan, bilmeyen kaldıysa, öncelikle şiirleriyle başlaması gerektiğini düşünürüm ben hep. şiirleri sizi boğmaz, anlam bütünlüğü açısından anlaşılır gelirse size, o zaman hikayelerine geçebilirsiniz. bütün şiirleri ve bütün hikayelerini ithaki yayınları'ndan satın alabilirsiniz. hem çevirileri güzel (bkz: dost körpe) hem de şiirlerini ingilizce asıllarıyla birlikte okuma şansınız oluyor böylece. özellikle kitap fuarları zamanında oldukça uygun fiyata geliyor ikisi de, aklınızda olsun.
"Bu kitabı, düşlerin tek gerçeklik olduğuna inananlara adıyorum."
keşke hepimiz senin kadar akıl güzeli olabilseydik be poe .
altered carbon dizisinde, raven* (kuzgun) adlı yapay zeka otelini işleten, görünüşü de edgar allan poe'ya benzeyen, Chris Conner tarafından canlandırılmış sevimli dizi karakteri.
Eğitim hayatı mezarlıklarda geçmiş olan yazardır, şairdir. Matematik hocası ölülerin doğum ve ölüm tarihlerini çıkarıp yaşlarını bulmalarını istiyormuş. *
abd'li yazar, şair, edebiyat eleştirmeni ve editör. şiirleri ve kısa öyküleriyle tanınır. ingiliz edebiyatındaki mary shelley gibi, romantik dönemde gotik atmosferi yaşatmayı başarmıştır. amerikalı olsa da ingiliz edebiyatı üzerine çalışırken karşılaşacağınız bir edebiyatçıdır.
genel olarak "the raven" adlı şiiri ile bilinse de çok daha güçlü eserleri kaleme almış olan şair, belki de mistik.
17 yaşında al-aaraaf gibisinden bir destanı kaleme alabilecek edebi bir yeti ile dünyaya gelmiştir. alone gibi müthiş bir şiiri okuyucularına sunmuş, a dream within a dream'i ile william blake'in üzerinde sahip olduğu etkiyi ağzından kaçırıvermiştir. spirits of the dead isimli şiiriyle de mezar soğukluğunu kendisini okuyanlara hissettirmeyi başarmıştır.
amerikan edebiyatının en iyi öykücüsü olup olmadığı tartışmaya açıktır, ancak en iyi şairlerinden biri olduğu su götürmezdir.
borç bataklarından öldüğü güne kadar kurtulamamış şair ve yazar. babadan kalma olabilir belki bu durum.
babasının borçlar o, bu sebeplerden hem ailesini hem kariyerini terketmesi, annesinin tüberkülozdan ölmesinin peşi sıra babasının da 3 gün sonra ölmesiyle daha 2 yaşında kimsesiz kalır. john allan'ın kendisini himayesine almasıyla kendisine edgar allan poe adını verir. 18 yaşına kadar gazete yazarlığı vs işlerde çalışmasına rağmen bir türlü yeterli kazancı sağlayamaz. 1827'de tamerlane and other poems adlı kitabını basar. bakar ki pek ilgi görmüyor, döner askere gider. askerde yükselebildiği kadar yükselerek maaşını arttırmayı başarır.
kendisinin kibarlıktan pay almadığı düşünülmüştür çevresindekiler tarafından. içkiyi kaçırması da tuz biber eker ilişkilerine. hatta o derecedir ki babalığı onu ölüm döşeğine gelmesine bile izin vermeyi bırakın tehdit eder gelmemesi için.
edgar'da baltimore'daki teyzesinin yanına gider çıkış yolu bulamayınca. buradayken kendini biraz toparlamaya başlar. hatta bir kaç kısa hikaye bile yayımlar. 1836 yılında ilk evlilik teklifini birinci derece kuzeni olan ve henüz 13 yaşındaki virginia clemm'e eder. ancak ilk eşi de annesi ile aynı kaderi paylaşır ve 24 yaşında tüberkülozdan kurtulamaz.
bir yandan yazmaya devam etmeye çalışan şair yazar, zamanla popülaritesi artacak olan the raven'ı yayımlar. bu şiir için 9 dolar alır. şiirin 1500'den fazla kopyası yayınlanmasına rağmen yayımcısına o kadar borcu vardır ki, ödemelerin sonunda eline geçen para dişinin kovuğunu bile doldurmaz.
kazancı az olduğunda bile içiyor olması birikim yapmasını zorlamaktadır. ilerleyen zamanlarda dul bir şaire aşık olur. karşılıklı şiirler falan derken evlenme kararı alırlar ancak sarah helen içki içmeyeceğine dair söz vermesini şart koşar, bu şart üzerine nişanlanırlar. e haliyle aradan bir kaç gün geçmeden edgar sözünü bozmuştur bile. üstüne üstlük aynı anda eski aşkı sarah elmira royster ile de beraber olmaya çalıştığı duyulunca nişanlısı kendisini terk eder.
edgar, royster'a aşkını itiraf ettikten bir kaç hafta sonra 1849 yılında 40 yaşındayken gizemli bir şekilde rahatsızlık geçirir ve washington eğitim hastahanesine götürüldüğünde kendisine ne olduğunu anlatabilecek durumu yoktur. tek tekrar tekrar söyleyebildiği şey reynolds'dur ve hayata gözlerini yumar.
çok az kişinin olduğu küçük bir cenaze ile basit hatta taşının bile olmadığı bir mezara gömülür. 7-8 kişiyi geçmeyen cenazede hem hava şartları hem kişi azlığı sebebiyle seramoni yapılmaya gerek duyulmadığından uzun da sürmez. daha sonralarda 1875 yılında bir bağışçı tarafından mezarı taşınır. artık bir mezar taşı vardır. son yerine taşındığında seramonide okunan şiir:
Fate that once denied him, And envy that once decried him, And malice that belied him, Now cenotaph his fame.
ölümünün gizemlerinden birisi ise kendisini tanıyan doktorun edgar'ın son halinin kendisine hiç uymadığını söylemesiyle dikkat çeker. edgar'ın yüzünün kirli, giydiği montun elbise üzeri için kullanılan eski bir üstlük, kafasında eski püskü dik bir şapka, ayakkabıları eskimiş, altları neredeyse tamamen yıpranmış ve pislik içinde olması kısaca ne kıyafetlerin kendisine ait olması ne de tarzı olmasının yanı sıra gizemli olması şüphe uyandırmasıdır. bir çok teori üretilir ancak hiç biri de sebep olarak kabul edilmemiştir.