en büyük yanılgı insanlara verilecek değerin ölçüsünü bilmemektir. herkese eşit davranamazsınız. siz yinede sizi en çok üzecek kişiyi seçip bulun ve ona istemediği kadar değer yükleyin. soytarıyı kral yapın.
İnsanlara verdiğimiz değeri karşı taraf değil biz belirleriz. Karşı tarafın bizdeki imajına göre yaparız bunu. Onun haberi bile olmaz. Eğer bize göre fazlaysa verilen değer bu bizim hatamızdır, karşımızdakinin değil. Böyle hissetmeye neden olan şey de beklentilerimizdir sanırım. Onu koyduğumuz yerdir. Ben böyle yaparsam o da böyle yapar hesaplarımızdır. Oysa o bunlardan habersiz kendi yolunda gidiyordur. Yani sizin hissettiklerinizin, hayal kırıklıklarınızın, beklediğiniz şeyleri yapmamasının nedeni sizsiniz. Belki öyle biri olduğunu ima bile etmedi ama siz umdunuz. Olmayınca da karşı taraf buna değmez deyip sitem ettiniz. Görmek ve bilmek gerek.
Bir insana gereğinden fazla değer vermek, kendini o kişinin gözünde o kadar değer kaybına uğrattırır. Bu olay değişmez. "ee napacağız o zaman?" ilişkilerde programlanmış bir bilgisayar gibi mi olacağız? Hayır elbette. Burada gerçekten sizi sevene değer verirseniz o kişi zaten sizin değerinizi kullanacağı yere, ya da sizi değersiz hissettireceği yere, sizi mutlu etmeye çabalayacaktır. Bu zamanla olabilecek birşey. Temel belli başlı gerçeklikleriniz sunun karşı tarafa, ama sevgi konusunda kesinlikle, ilk zamanlarda cömert olmayın. Bunun seviyesini ayarlayacak olan sizsiniz. Dengeyi tutturana kadar evet, biraz programlamak gerekiyor kendimizi.
Ki bu sadece ikili ilişkilerde değil, toplum ilişkilerinde de böyledir. Yeni tanıştığınız iş arkadaşınızla zamanla sıkı fıkı olursunuz, öyle hemen kucaklaşmassınız. Ama aşk duygusu insana, karşı cinse olduğunca sevgisini hissettirmek istiyor, zaman geçsin ya da geçmesin. Bunu yapmayın. Engel olun.