-
mecnun şiiri ile beni benden alan koca yürekli yazar -
üstad olarak nitelendirdiği şair eşref kendisi için şöyle bir hiciv dizmiştir:
kimseler hafiz'a* alni yere gelmiş diyemez,
doğduğundan beri kiç dönmedi şeytan'a bile!
çok cevâmide,mescidde dolasti amma,
koymadı alnını hiç secde-î rahmâna bile!
hacıyatmaz gibidir sanki köpek oğlu köpek
ayaküstünde kalır düşşe de mizana bile!
yağlasın kız neyini hazret-î pir
barekâllah koca hafız aliyor,
kamışı simdi götünden çalıyor
--- şair eşref -
taşlamalarıyla meşhur türk neyzen, şair ve besteci.
hakkında anlatılan hikayelerden en çok sevdiklerimden biri şudur:
askere gittiğinde en büyük derdi içki yasağı olmuş. ancak yine de ne zaman görseler neyzen'in kafa güzel... peşine taktıkları gözcüler neyzen'i içerken görmüyor, ama neyzen yine sarhoş, yine sarhoş... sonra bir gün komutanı dayanamaz ve bizzat gözetlemeye başlar neyzen'i.
neyzen tuvalete girer. komutan camdan çaktırmadan bakmaya devam eder. bir de ne görsün! neyzen orada sakladığı içkiyi alıp içeriye girer. komutan az sonra pat diye kapıyı açıp neyzen'i tuvalette demlenirken yakalar ve yapıştırır lafı:
"buldun mezeyi, içersin tabi..."
neyzen, hayatında cevap veremediği tek lafın bu olduğunu söylermiş. -
Hiciv üstadı aynı zamanda rakıya ekmek doğrayıp yediği rivayet edilen neyzen. -
Neyzen Tevfikle ilgili şöyle bir hikaye geçer;
Arkadaşıyla, Neyzen Tevfik hamama giderler, yanlarınada bol miktarda rakı alırlar.Dökerler kurnaya başlarlar taslarla içmeye. Bir yandan içerler, bir yandan Neyzen, neyini üfler. Bir ara aniden çalmayı bırakır. Hamamda oldukları için, sıcaktan terlemeyle rakı tutmaz.
yok der, olmaz böyle. Hemende aklına bir hinlik gelir. Altlarında peştemal,ayaklarında takunya, koşarlar eczaneye bir şişe eter alırlar. Neyzen içer "hah der şimdi oldu" başlar neyini çalmaya...
Neyzen için çok içer denirdi. Hatta bir seferinde Neyzen e devlet tarafından bir ödül verilmiş. Neyzen bunada kızmış. " Bana ödül verene kadar, iki okka rakı vereydinizde işimi kolaylaştırsaydınız. Ben bunu satar, gene rakı alırım. iyisimi vermeyin bu ödülü bana" diyerek, ödülüde kabul etmemiştir. -
türk sözlük literatürüne svihs kısaltmasını/bakınızını kazandıran şair.
kendisinin ''mecnun'' şiiri insanı ''derinden'' etkilemekte, günümüz kadın-erkek ilişkilerine dahi ışık tutmaktadır.
svihs ne olaki diyenler için de kendisinin mecnun şiirinin altıncı dizesine bakmalarını rica ediyorum. -
Mutluluğu çorba yapıp, Elimize çatal verdiler Bizi çıkmaz sokağa bırakıp, Yolun açık olsun dedi ibn*ler.
-Neyzen tevfik -
şiirleriyle, hicivleriyle ve bir kısmını gerçekten yaşadığı bir kısmı ise kendisine atfedilerek anlatılan nükteli hikayeleri ile tanınan neyzen.
Asıl adı tevfik kolaylı'dır. 24 mart 1879'da bodrum'da doğdu, 28 ocak 1953'te istanbul'da öldü. Soyadını babasının memleketi olan bafra'nın kolay nahiyesinden alır. urla'da bir neyzen'den öğrendiği ney çalmayı kendi kendine ilerletti. İzmir idadisine başlayan tevfik, sara hastalığı nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldı ve yine kendi kendine farsça öğrenerek izmir mevlevihanesine girdi. Burada şair eşref ile dolayısıyla da hiciv ile tanıştı.
1898 yılında medrese öğrenimi almak için istanbul'a giderek fethiye medresesine girdi ancak buradan çok mevlevihanelerde vakit geçirdiğinden ve medrese kıyafeti cübbe / şalvar yerine pantolon giymeyi ercih ettiğinden dışlandı, bunun üzerine medreseden ayrıldı. mehmet akif ersoy'la tanıştıktan sonra istanbul'da dönemin önemli sanatçılarının olduğu bir çevreye girme şansı yakaladı. Neyzen Tevfik'in ilk şiiri muktebes dergisinde yayımlanmıştır.
ii. abdülhamid döneminde bir mecliste söyledikleri ihbar edilince 15 gün gözaltına alındı. serbest bırakıldıktan sonra mısır'a gitmeye karar verdi. Burada ney çalarak plak da doldurdu. Ayrıca bir dergiye yazdığı abdülhamit'i hicveden şiirinden dolayı idama mahkum edildi ve bektaşi tekkelerinde gizlendi.
ikinci meşrutiyet'ten sonra istanbul'a döndü. Sabah-ı Hürriyet adlı bir oyunun ittihat ve terakki partisince yasaklanması üzerine yaptığı konuşma nedeniyle hapse atıldı, kısa süre sonra serbest bırakıldı. 1910 yılında yaptığı evliliği kızı leman'ın doğumundan üç ay sonra sonlandı.
1919 yılında 'hiç' adlı şiir kitabını yayımladı. 1924'te yazdıklarını azab-ı mukaddes adıyla toplamaya çalıştı ancak başarılı olamadı. 1926'da atatürk'le tanıştı, her zaman da destekledi.
Çok fazla tükettiği alkol ve artan sara nöbetleri yüzünden istanbul'da tedavi görmeye başladı. 1928 yılında mısır'a akif'in yanına giderek bir yıl orada kaldı. Döndüğünde konservatuarda görevlendirildi.
40'lı yıllarda bakırköy akıl hastanesi'nin 21 no'lu koğuşu ona ayrılmıştı, istediği zaman gelir giderdi. Azab-ı mukaddes isimli kitabının basımını 1949 yılında bu kez gerçekleştirdi.
1951 yılında "onu affettim" adlı filmde, ardında suzan yakar'la ağlayan şarkı adlı filmde yer aldı. 1953 yılında cenazesi beşiktaş - sinan paşa camii'nden kaldırıldığında neyzen'in ardındaki; şairlerden, siyasetçilerden sokaktaki dostlarına kadar uzanan pek çok çeşit insandan oluşan kalabalık, onun nasıl biri olduğunu açıklamaya yetiyordu.
"Uzun derbederlik hayatımda, o kaldırımdan bu kaldırıma; o kapıdan bu kapıya; o diyardan bu diyara neyim ve meyimle bir kuru yaprak gibi savruldum" sözleriyle hayatını özetleyen neyzen tevfik; genel olarak alışılmışın hayli dışında bir hayat sürmüş, neyi ve şiirleriyle yaşamış, hicivlerinde ise sözünü sakınmamıştır.
bulabildiğim bazı ney kayıtları:
Hüseyni Taksimi
Saba Taksim
Nihavend Taksim
kendi sesinden, "geçer" isimli şiirinin yorumu .
en sevdiğim şiirlerinden birini ekleyeyim:
-- spoiler --
bu şiirin ismi pek çok yerde "koşma" diye yazılmış ancak "koşma" halk edebiyatında bir nazım biçimidir. şiirin ismi olarak kullanıldığını düşünmüyorum, bunu belirtmemiş kimse maalesef, ben yine de yazmış olayım yanıltıcı olmaması için.
besteleyeni bulamadım ancak şöyle iki yoruma da denk geldim dinlemek isterseniz:
perihan altındağ sözeri
bayram koca
#######
Ruhuma sunduğun mukaddes günah,
Kanımda ateşten bir şarap oldu.
Sevdanın şimşeği çakınca gönlüm,
Nağmesi alevden bir rebab oldu.
Gökyüzü yıkıldı, yıldızlar söndü,
Güneş hiç doğmadı, ay geri döndü.
Kâinat gayb oldu hiçe büründü,
Aşkından başkası hep harap oldu.
O hırçın hayalin ey sarhoş melek,
Serencam besteler bana gülerek,
Son gece verdiğin zehirli çiçek,
Hicranlar şerh eden bir kitap oldu.
Vefasız talihim bir kara kaya,
Yalvardım, söylettim bu sırrı naya,
Varlığım yok oldu gün saya saya
İçinden çıkılmaz bir hesap oldu.
-- spoiler --
hiciv içerikli dizelerine örnekler:
-- spoiler --
Kime sordumsa seni, doğru cevap vermediler;
Kimi hırsız, kimi alçak, kimi deyyus! Dediler...
Künyeni almak için partiye ettim telefon,
Bizdeki kayda göre o şimdi meb'us dediler...
######
Asrın yeni bir umdesi var, hak kapanındır.
Söz haykıranın mantık ise şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye, kavuk sallamayınca,
Kürsi-i liyakat pezevenk, puşt olanındır!
######
Hayliden hayliye kalınlaştı yobazlık yeniden,
Softalık zorlu anırtı ile aldı yürüdü.
Kara bir kinle taassub pusudan çıktı yine,
Yurdu şahane cehalet yeni baştan bürüdü.
-- spoiler -- -
19. ve 20. yy türk edebiyatının en önemli hicivcilerinden biri olarak kabul edilen şair.
dönemin en ünlü hiciv ustası olan şair eşref ile tanışmış, dostluk kurmuş ve onunla birlikte hicvin en büyük üstadı nef'i'yi incelemiş ve kendi edebi dilini oluşturmuştur.
keskin dili başına büyük dertler açmıştır. sultan abdülhamit han'a yazdığı hiciv, hakkında idam fermanı çıkarılmasına yol açmıştır.
doğduğu yer olan bodrum'dan izmir'e küçük yaşlarda göç etmiş burada aldığı ney eğitimi ile neyzenlik de yapmıştır.
aykırı dili ve tarzı yüzünden fazlaca kısıtlamaya uğramıştır.
felsefemdir kitab-ı imanım,
taparım kendi ruhumun sesine,
secde eyler hakikatimher an,
kalbimin ateş-i mukaddesine.